Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Sedef hastalığı yaşayanlar dikkat bu besinler kabusunuz olabilir! İşte hastalığı azaltmaya yardımcı öneriler...
        1

        Her yaşta görülebilen ve ömür boyu süren sedef hastalığı, sadece deriyi değil, hastanın tüm hayatını derinden etkilemektedir. Sedef hastalığı genetik yatkınlığın yanı sıra bağışıklık sistemi ile de bağlantılı bir şekilde ortaya çıkabilir ve bunu birçok çevresel unsur tetikleyebilir. Deri, tırnak ve eklemlerin etkilendiği, beyaz veya gümüş pullarla kaplı kırmızı plakların görüldüğü, ataklar ve remisyonlarla seyreden kronik inflamatuvar bir cilt hastalığı olan sedef hastalığı, dünya genelinde 125 milyon kişide görülmektedir. Ülkemizde ise bu sayının 1 milyon olduğu tahmin edilmektedir.

        2

        SEDEF HASTALIĞINDA BESLENMENİN ÖNEMİ GÜN YÜZÜNE ÇIKTI!

        Her yaşta görülmesi muhtemel olan bu hastalık genellikle 16-22 ve 57-60 yaşları arasında iki defa belirgin pik dönemleri gerçekleşmektedir. Şimdiye kadar beslenmenin sedef hastalığı üzerindeki rolü dikkate alınmamıştı. Ancak son yıllarda fonksiyonel besinlerin hastalık üzerindeki etkileri bu alana olan ilgiyi arttırmaktadır.

        3

        Yüksek miktarda sebze ve meyve içeren diyetlerle beslenen bireylerde sedef hastalığının prevelansının düşük olduğu ifade edilmektedir. Günlük olarak taze sebze ve meyve tüketimiyle karatenoidler, flavonoidler, C vitamini gibi antioksidan bileşen alımı artmakta ve oksidatif stres kontrolü ile antioksidan savunma artmaktadır. Ancak antioksidan etkiye sahip A, E ve C vitaminlerinin düzeyleri sedefli hastalarda düşük bulunmuştur.

        Bu nedenle yeterli ve dengeli beslenme açısından hastaların takibi çok önemlidir.

        4

        Yapılan çalışmalarda yetersiz ve dengesiz beslenen sedef hastalarına sağlıklı beslenme önerileri verilmiş ve iki yıl sonra hastaların yüzde 88’inde plaklarda azalma ve eritemlerde önemli derecede klinik iyileşme görüldüğü saptanmıştır. Ayrıca çalışmalarda artmış beden kitle indeksi (BKİ) ve bel çevresi ölçümlerinin hem yetişkin hem de çocuklarda hastalığın gelişimi için risk faktörü olduğu gösterilmiştir. Yani obezite hastalığın şiddeti ile ilişkili bulunmuş ve orta şiddetli sedef hastası olan beden kitle indeksleri yüksek hastaların sistemik tedavilere yanıtının daha az olduğu da bildirilmiştir.

        5

        Sedef hastaları ve sağlıklı bireyler üzerinde yapılan başka bir çalışmada ise hasta grubunun günlük enerji, karbonhidrat, kolesterol, posa, çoklu doymamış yağ asitleri, potasyum, kalsiyum, magnezyum alımları düşük ve protein, toplam yağ, doymuş yağ asitleri, sodyum alımları yüksek bulunmuştur.

        Bu nedenle hastaların günlük tükettikleri enerji ve besin öğeleri miktarları, öğün ve çalışma düzenine dikkat etmemesi hastalık seyrinin kötüleşmesine zemin hazırlamakta ve yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir.

        6

        Sedef hastalığı yaşayan kişiler beslenmeleri konusunda çok dikkatli olmalıdır. Bilim insanları, glutenli ürünlerin sedefi tetikleyebildiğini ifade etmişler ve glutensiz bir diyet önermişlerdir. İşlenmiş mandıra ürünleri olarak da adlandırılan yağlı süt ve süt ürünlerinden uzak durarak, az yağlı olanlarını tercih etmek de sedef hastalığının ortaya çıkmasını engellemeye yardımcı olacaktır.

        7

        SEDEF HASTALIĞI NEDEN OLUR?

        Sedef hastalığının altında yatan neden kesin olarak ortaya konulamamıştır. Ancak son yapılan çalışmalarda genetik ve bağışıklık sistemi ile ilgili faktörlerin hastalığın gelişiminde ortak olarak etkili olabileceği düşüncesi üzerinde durulmuştur.

        Otoimmün bir durum olan sedef hastalığında, normalde yabancı mikroorganizmalar ile mücadele eden hücreler, deri hücrelerinin antijenlerine karşı antikor sentezler ve karakteristik döküntülerin meydana gelmesine neden olur. Normalden daha hızlı rejenere olan deri hücrelerinin gelişiminde bazı çevresel ve genetik faktörleri tetikleyici olabilir. Bu tetikleyici faktörlerden en sık karşılaşılanları şunlardır:

        Boğaz ya da cilt enfeksiyonu

        Soğuk ve kuru iklim şartları

        Farklı otoimmün hastalıkların eşlik etmesi

        Deri travmaları

        Stres

        Tütün kullanımı ya da sigara dumanı maruziyeti

        Aşırı alkol tüketimi

        Steroid türevi ilaçlardan hızlı kesilmesi sonrası

        Bazı tansiyon veya sıtma tedavisi için başvurulan ilaçların kullanımı sonrası

        8

        SEDEF HASTALIĞI BULAŞICI MI?

        Sedef hastalığı herkeste meydana gelebilir ve kişiler arasında bulaşarak yayılma gibi bir durumun söz konusu değildir. Sedef hastalığı görülen kişilerin üçte birinde çocukluk çağında başlangıç öyküsü tespit edilmiştir. Aile öyküsünün bulunması önemli bir risk faktörüdür. Yakın aile bireylerinde bu hastalığın bulunması, kişinin psoriasise yakalanma ihtimalinde artış görülebilir. Genetik geçişli psoriasis, risk grubundaki bireylerin yaklaşık olarak % 10’unda tespit edilir. Bu % 10’luk dilimin ise % 2-3’lük kısmında sedef hastalığı gelişimi söz konusudur.

        Yapılan çeşitli çalışmalar psoriasis riski ile ilişkili 25 farklı gön bölgesinin olabileceğini ortaya çıkarmıştır. Bu gen bölgelerindeki değişiklikler, T hücrelerinin normalden farklı davranmasını tetikleyebilir. T hücreleri tarafından işgal edilen ciltte kan damarlarında genişleme, hücre döngüsünün hızlanması ve kepeklenme şeklinde döküntüler meydana gelir.

        9

        SEDEF HASTALIĞI NASIL GEÇER?

        Sedef hastalığı kesinlikle tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Doktor tedavisine ek olarak, bu hastalıktan muztarip kişilerin düzenli ve sağlıklı bir yaşam sürmeleri şarttır. Hasta mümkün olduğunca sağlıklı besinler tüketmeli, düzenli uyku uyumalı, alkol ile sigaradan uzak durmalı, düzenli egzersiz yapmalı ve gerek olmadıkça ilaç kullanmamalıdır. Bu sayede hastalığı atlatmak mümkündür.

        10

        SEDEF HANGİ VİTAMİN EKSİKLİĞİNDEN OLUR?

        A vitamini, sedef hastalığında cildin üst tabakasında gözlemlenen keratinizasyonu yavaşlatmaya yardımcı olur. A vitamini veya retinol, hücrelerdeki keratin miktarını optimum seviyede tutar ve böylece iltihabı azaltır, kaşıntıyı ve kuru cildi gidermeye yardımcı olur.

        B vitaminleri de sedef hastalığının tedavisinde önemli bir rol oynamaktadır.

        E Vitamini (tokoferol), özellikle kafa derisinin sedef hastalığı için endike olan sedef hastalığının alevlenmesi sırasında cildin durumunu iyileştirmeye yardımcı olacaktır.

        Ayrıca B15 gibi hücrelerin oksijeni daha iyi emmesine yardımcı olur, iltihabı ve kaşıntıyı giderir ve güçlü bir antioksidandır.

        11

        SEDEF HASTALIĞINDA BESLENME NASIL OLMALI?

        Sedef hastalığı olan kişilerde çeşitli oksidatif stres belirteçleri vardır, antioksidanlara olan talep daha yüksektir, bu nedenle cilt onarımını teşvik etmek için bir sedef hastalığında beslenme yeterli miktarda antioksidan temini garanti edilmelidir.

        Karotenoidler: Havuç, ıspanak, kırmızıbiber, pazı, kayısı, domates, mango, brokoli, pırasa, balkabağı, bezelye, fasulye

        Flavonoidler: Yaban mersini, çilek, portakal, erik, böğürtlen, kiraz, elma, limon, ıspanak

        C vitamini: Kırmızıbiber, limon, portakal, greyfurt, kivi, çilek, hurma, brokoli, maydanoz

        E vitamini: Zeytinyağı, ay çekirdeği, badem, fındık, fıstık, antep fıstığı, brokoli, biber, kivi, kuşkonmaz

        Selenyum: Tahıllar ve tohumlar, hemen hemen tüm sebzeler, balık türleri

        Bu hastalığın en şiddetli formlarında D vitamini seviyelerinde düşüş olabilir ve takviye gerekli olabilir.

        12

        Ek olarak, sedef hastalığı olan kişilerde obezite, diyabet, hipertansiyon ve hiperkolesterolemi prevalansı daha yüksektir, bu nedenle iyi bir diyet ve diyet müdahalesi kardiyovasküler riski azaltmaya yardımcı olacaktır.

        Ayrıca çölyak hastalığı gibi diğer otoimmün hastalıkların prevalansı daha yüksektir, yani diyet glütenine duyarlılık, ancak glütensiz bir diyetin faydalı olup olmayacağını bilmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Bu nedenle, kişiye çölyak teşhisi konmadıkça, glutenin diyetten çıkarılması doğru değildir.

        13

        SEDEF HASTALIĞINI KONTROL ALTINA ALAN YİYECEKLER NELERDİR?

        Sedef hastalığı doğrudan insan derisinin durumu ile ilgili bir hastalık olduğundan, beslenmenin seyri üzerinde büyük bir etkisi olduğu gerçektir. Sonuçta cilt, sağlıkla ilgili tüm sorunlarımızı yansıtır. Sedef hastalığı için beslenme, cildi hemen etkileyen bu hastalığın belirtilerinden tamamen kurtulmaya yardımcı olur, cilt elastik, pürüzsüz, sağlıklı hale gelir.

        14

        SEDEF HASTALARININ BESLENİRKEN DİKKAT ETMESİ GEREKENLER

        Günde en az bir litre içmeniz gerekir. Çay değil, kahve veya meyve suları değil, saf su tüketilmelidir. Maden suyu olabilir. Sedef hastalığından muzdarip kişilerin her zaman yanlarında içmeleri için küçük bir şişe su taşımaları tavsiye edilir.

        Meyvelerden ananas, şeftali, mango, kuru üzüm, kiraz, üzüm, limon sedef hastalığına faydalıdır.

        Kanatlı hayvan eti haftada birkaç kez kullanılmasına izin verilir. Hindi eti, tavuk olabilir.

        Sebzelerden taze brokoli, pancar, yeşil fasulye, salatalık, kereviz, su teresi, havuç ve tatlı patates diyete dahil edilmelidir.

        Balıkları kızartmadan haşlama ya da fırında tüketmelisiniz. Ton balığı, sardalya, haftada birkaç kez tüketilmesi gereken balık türlerinden sadece birkaçıdır.

        Et çeşitlerini tüketirken pişirmeden önce tüm yağları temizlenmelidir.

        Tereyağı ve yumurta;

        Süt, süzme peynir, peynir, katkısız yoğurtları daha sık tüketmelisiniz. Sedefte beslenme için düşük yağ içeriğine sahip ürünler seçmelisiniz.

        15

        Vücut asidikten daha alkali olmalıdır. Tüketilen yiyeceğe ve duygusal duruma bağlıdır. Sedef hastalığı olan hastalar, günlük diyetin yüzde 70-80 alkali oluşturan gıdalardan ve yüzde 20-30 asit oluşturan gıdalardan oluşması gerektiğini unutmamalıdır.

        Hangi yiyecekler alkali, hangileri asidik diye merak edenler için ayrımı şu şekilde yapılmaktadır;

        16

        Alkali ürünler

        Meyveler (istisna: kızılcık, kuş üzümü, kuru erik, erik, yaban mersini): Elma, kavun ve muz diğer yiyeceklerle birlikte yenmemelidir

        Sebzeler (baklagiller, Brüksel lahanasını küçük miktarlarda yiyebilirsiniz). domates, patates, biber, patlıcan gibi sebzelerden uzak durulmalıdır.

        17

        Asidik ürünler

        Büyük miktarlardaki kombinasyonları kanda bir asit reaksiyonu yaratır, böylece sedef hastalığı olan hastaların durumunu kötüleştirir.

        Şeker ve tatlandırıcı içeren ürünler;

        Sirke çeşitleri

        Koruyucular, yapay katkı maddeleri, boyalar vb. içeren ürünler;

        Alkol;

        Aşırı dozda ilaç;

        18

        SEDEF HASTALARI HANGİ BESİNLERDEN UZAK DURMALIDIR?

        Sedef hastaları için uygun bir diyetin temeli, alkali oluşturan ve asit oluşturan gıdaların doğru oranı, ideal olarak 2,1’dir. Diyet deneme yanılma yoluyla seçilmelidir.

        Diyete et, peynir, şeker, patates, kuru bezelye ve fasulye, tereyağı ve margarin, krema, sosis ve sosis, nişasta ve tatlılar (özellikle çikolata ve kakao) girerken dikkatli olunmalıdır.

        Sirke ve mayalı ürünleri kullanırken dikkatli olmak gerekir.

        Hiçbir durumda çok miktarda koruyucu, yapay aroma, boya içeren ürünler kullanılmamalıdır.

        Alkollü içecekler (özellikle şampanya ve bira) kesinlikle uzak durulması gereken içeceklerdir.

        Deniz ürünleri alımınızı sınırlamanız gerekir.

        Süt ürünleri (süt hariç) yağ ve tuz oranı düşük olanları seçilmelidir. Diğer kalsiyum kaynakları arasında kuru üzüm, hurma, kereviz, şalgam, lahana ve susam bulunur.

        Kızılcık, kuş üzümü, kuru erik, erik, yaban mersini en az miktarlarda, dikkatli bir şekilde tüketilir.

        19

        SEDEF HASTALARI İÇİN ÖRNEK DİYET MENÜSÜ

        Sedef hastaları izin verilen, tavsiye edilmeyen ve tamamen yasaklanmış yiyeceklerin bir listesine sahip olarak, sedef hastalığı için eksiksiz bir diyet yapabilirsiniz. Diyetin temel kurallarını dikkate alarak bir günlük menü örneği:

        Kahvaltı: Kuru meyve, bitki çayı ilavesi ile su üzerinde arpa lapası.

        Ara öğün: Şekersiz yeşil çay veya sütsüz kahve

        Öğle yemeği: Az yağlı vejetaryen pancar çorbası, haşlanmış tavuk, papatya çayı.

        Atıştırmalık: Kuru meyve kompostosu, yoğurt, bir elma veya bir bardak az yağlı süt.

        Akşam yemeği: Sebzeli pişmiş balık, sebze salatası, çay.

        20

        Ayrıca tercihen yemeklerden sonra günde 6-8 bardak temiz su içmeniz gerekir. Doğal müshil kullanmak yararlıdır. Bu konuda en iyisi taze meyve ve sebzelerdir. Buğday tohumu, bira mayası, tam tahıllı arpa, soya sütü, çavdar ekmeği, yeşil yapraklı sebzelerde bulunan B vitamini de sedef hastalığı için önemlidir.

        21

        SEDEF HASTALARI SARIMSAK YİYEBİLİR Mİ?

        Sedef hastalığı olan bir kişinin diyetinde mutlaka kereviz, havuç ve soğan, kuşkonmaz ve salatalık, sarımsak, brokoli, yaban havucu, zeytin, kabak, tüm lahana çeşitleri olmalıdır. Muz, kavun ve elma yiyebilirsiniz.

        Sedef hastalığı teşhisi konan kişilerin özel bir diyet izlemesi gerekir.

        Alerjik reaksiyonlara neden olabilecek ürünlerin reddedilmesini içerir. Narenciye, çikolata, bal, yumurta, tam yağlı sütün yanı sıra kırmızı sebze ve meyveleri diyetten çıkarmanız önerilir.

        Baharatlı yemekleri, çeşitli baharatları ve çeşnileri, füme etleri, büyükbaş hayvan etleri, mantar ve balık yağlarını ve sosları reddedin.

        Tuz ve şekerli gıda alımınızı sınırlayın.

        Alkollü içecekleri bırakın.

        22

        SEDEF HASTALIĞI OLANLARIN KAÇINMASI GEREKEN YİYECEKLER

        Kilo alımına yol açabilen ve obezite, diyabet ve kalp hastalığı riskini artıran aynı yüksek kalorili gıdaların çoğu da iltihaplıdır.

        Sedef hastalığı semptomlarını daha da kötüleştirebilecek birkaç inflamatuar gıda kategorisi vardır:

        Alkol

        Aşırı alkol tüketimi karaciğerinizin fazla mesai yapmasına neden olur. Alkolü metabolize etmek için kimyasallar üretmesi gerekir, bu da yoğun veya düzenli içerseniz uzun süreli iltihaplanmaya neden olabilir. Alkol ayrıca bağırsaklarınızdaki iyi bakterilere zarar verebilir ve bu da kolon ve bağırsaklarınızda iltihaplanmaya neden olabilir.

        23

        Süt ürünleri

        Birçok süt ürünü, yağda yüksek olma eğilimindedir ve bu da iltihaplanmaya neden olabilir. İnek sütü içeren ürünler ayrıca bazı insanların sindirmekte zorlandıkları bir protein olan kazein içerir. Laktoz intoleransı olan kişilerde sindirim enzimi laktaz yeterli değildir. Bu koşullardan kaynaklanan kronik gastrointestinal tahriş, iltihabı daha da kötüleştirebilir. Bazı insanlar için, sedef hastalığı semptomları, diyetlerinden süt ürünlerini kestiklerinde iyileşir.

        Rafine karbonhidrat içeren yiyecekler

        Rafine karbonhidratlar yüksek oranda işlenir (beyaz ekmek, beyaz pirinç, makarna, hamur işleri ve bazı kahvaltılık tahılları düşünün). Lif ve kepekli tahıllardan arındırılmışlardır ve çok fazla şeker içerirler, bu da kan şekerinizin yükselmesine neden olabilir. Rafine karbonhidratlar ayrıca, kanınızda iltihaba yol açabilen maddeler olan gelişmiş glikasyon son ürünlerini de artırır.

        24

        Doymuş yağlar ve trans yağlar içeren yiyecekler

        Kırmızı et, peynir, kızarmış yiyecekler, margarin, fast food ve birçok işlenmiş atıştırmalıktaki yağların vücutta iltihaplanmayı tetiklediği bilinmektedir. Bu yağlar, kanınızdaki "kötü kolesterol" olarak da adlandırılan düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) miktarını artırır. Çalışmalar, vücuttaki aşırı yağ ile sedef hastalığının gelişimi ve sedef hastalığı semptomlarının kötüleşmesi arasında bir bağlantı olabileceğini düşündürmektedir.

        25

        İlave şeker içeriği yüksek gıdalar

        Soda, meyve suları, şekerleme, unlu mamüller ve diğer tatlılardaki ilave şekerler, meyve gibi gıdalardaki doğal şekerlerden farklıdır. Vücudumuz şekeri işlemek için insülin üretir, ancak çok fazla eklenen şeker, vücudumuzu bu ekstra enerjiyi yağ hücrelerinde depolamaya ve yağ dokusunu alevlendirmeye zorlar. Çok fazla şeker eklenmiş gıdalar, sitokin adı verilen inflamatuar protein seviyelerinin artmasına da yol açabilir. Bazı araştırmalar, aspartam gibi yapay tatlandırıcıların da kronik iltihaplanmaya yol açabileceğini düşündürmektedir.

        Haberi Hazırlayan: Hacer Tonay

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ