Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Eğitim Öğretmenlere aşı... SON DAKİKA: 125 bin öğretmen daha aşılanacak

        Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Habertürk TV'de Kübra Par'ın Açık ve Net programında Ciner Medya Grubu Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya ile Habertürk yazarı Nagehan Alçı'nın sorularını yanıtladı.

        Gelecek hafta Bilim Kurulu toplantısında kritik kararların alınabileceğini vurgulayan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk şu ifadeleri kullandı: Bu bilimsel olarak değerlendirilecek bir konu. Kişisel olarak direnilecek ya da savunulacak bir konunun çok ötesinde. Özellikle okul öncesi ve ilkokul seviyesinde okulların her zaman açık tutulması konusunda dünya bilim insanlarının ortak görüşü var. Bunu bilim insanlarının makalesinden okuyoruz. Dikkat ederseniz köy okullarını ve ilkokulları açık tutmaya çalıştık. Fırsat eşitliği açısından açık tuttuk. Eğitimsel kayıplar bizim en çok zorlandığımız alanlar köy okulları, ilkokullar ve sınav gruplarıydı. Israrla açık kalması noktasında duruş sergiledik. Sonuç olarak biz Ramazan boyunca bazı izleme ve değerlendirme çalışmaları yapacağız, bunun sonucunda da restoran ve kafelerin durumunda değişiklik olacağı için okulların tek başına nasıl bir etki oluşturacağına dair bir fikrimiz olacak. 9 ilimizde şu an okulların açık olması, 2 ilimizde ilkokulların kapalı olması. Ramazan sürecinde bir azalmaya işaret ettiğinde daha fazla açılma noktasında bir karar alınabilir. Öncelikle seyretilmiş olarak bütün sınıf seviyelerin açılması, ondan sonra daha fazla açılması.

        Bakan Selçuk'un sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

        "BİZİM GÖNLÜMÜZ OKULLARIMIZIN AÇILMASINDAN YANA"

        KÜBRA PAR: 81 ilde yeniden uzaktan eğitime geçilmesi ihtimali var mı?

        ZİYA SELÇUK: 2 Mart'tan itibaren yerinde karar dönemine geçilmişti. Valilikler tedbirlerini iller seviyesinde alıyor. 9 il hariç ortaokul ve liseler eğitim öğretimde bir kapanma sözkonsu oldu. Yalova, Eskişehir gibi ilkokullarda da kapanma oldu. İller kendi durumunu dikkate alarak ona göre karar verme sürecini hayata geçiriyorlar. Önümüzdeki süreç elbette kabine toplantılarında sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında tümüyle değerlendiriliyor. Durumun Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu'yla değerlendiriliyor. Önümüzdeki hafta da bu tür değerlendirme Cumhurbaşkanımızın başkanlığında hayata geçecek.

        REKLAM

        PAR: Gönlünüzden, aklınızdan geçen nedir diye sormuş olsam?

        SELÇUK: Bizler okulların hep açık olmasını isteriz. Ama önce sağlık dediğimizde Türkiye dünyada en çok okul kapatan 4. ülke. Bu bize şunu gösteriyor, Türkiye çok kontrollü gidiyor. Önümüzdeki süreçte vakaların artmasını toplamsal olarak değerlendirdiğinizde elbette bazı kararlar çıkabilir. Ama bizim gönlümüz okulların açık olması.

        NAGEHAN ALÇI: Türkiye'de maalesef başından itibaren dünyayla uyumlu olmayan bir algı yerleştirildi. Ekrana sıklıkla çıkan doktorların da önemli katkı yaptığını düşünüyorum. Okulların açık olması her seviyede bulaşa etkisi olduğu algısı. Halbuki tam kapanmadan sonra son seçenek olarak okulların kapanması salık veriliyor. Önümüzdeki hafta yapılacak değerlendirme toplantısında kıstas nedir?

        REKLAM

        SELÇUK: Bu bilimsel olarak değerlendirilecek bir konu. Kişisel olarak direnilecek ya da savunulacak bir konunun çok ötesinde. Özellikle okul öncesi ve ilkokul seviyesinde okulların her zaman açık tutulması konusunda dünya bilim insanlarının ortak görüşü var. Bunu bilim insanlarının makalesinden okuyoruz. Dikkat ederseniz köy okullarını ve ilkokulları açık tutmaya çalıştık. Fırsat eşitliği açısından açık tuttuk. Eğitimsel kayıplar bizim en çok zorlandığımız alanlar köy okulları, ilkokullar ve sınav gruplarıydı. Israrla açık kalması noktasında duruş sergiledik. Sonuç olarak biz Ramazan boyunca bazı izleme ve değerlendirme çalışmaları yapacağız, bunun sonucunda da restoran ve kafelerin durumunda değişiklik olacağı için okulların tek başına nasıl bir etki oluşturacağına dair bir fikrimiz olacak. 9 ilimizde şu an okulların açık olması, 2 ilimizde ilkokulların kapalı olması. Ramazan sürecinde bir azalmaya işaret ettiğinde daha fazla açılma noktasında bir karar alınabilir. Öncelikle seyretilmiş olarak bütün sınıf seviyelerin açılması, ondan sonra daha fazla açılması.

        "ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE 125 BİN ÖĞRETMENİMİZ AŞILANACAK"

        MUHARREM SARIKAYA: Öğretmenlerden ağırlıklı mesaj bu yönde, aşılama faaliyeti biraz frene basılmıştı. Diğer öğretmenlerin aşılanmasına ilişkin yeni durum sözkonusu mu?

        SELÇUK: Dünyaya baktığımızda İngiltere, Almanya, Fransa, İspanya gibi ülkelerde öğretmenlerin öncelikli olarak aşılanmadığını biliyoruz. Türkiye'ye baktığımızda Sağlık Bakanlığımızın yaptığı çalışmaların diğer ülkelerle karşılaşında oldukça başarılı olduğunu görüyoruz. Aşılanan insan sayısında görüyoruz bunu. Öğretmenlerle ilgili olarak ilk önce köy okullarından başlamak üzere, öğretmenlerimizin yaklaşık yüzde 10'u bunların içinden Covid geçirenler hariç olmak üzere aşılandı.

        ALÇI: Bütün öğretmenlerin yüzde 10'u mu aşılandı?

        SELÇUK: Evet. 1 milyon 259 bin öğretmenin, öncelikle köy okullarından başlamak üzere sıraladığımız, tanımladığımız öğretmenler var.

        ALÇI: Neden köy okulları öncelikli

        SELÇUK: Köy okullarındaki öğretmenlerimizin seyahat imkanları kısmi olarak farklılık arz ediyor diğer öğretmenlerimize göre. Biraz önce Sağlık Bakanımızla görüşme imkanım oldu. Peyderpey aşılama yapılıyor. Sadece aşının gelmesinde gecikmeler olduğu için bu gecikmeler öğretmenlerin aşılanması da sözkonusu olabiliyor. 125 bin öğretmenimizin aşılanacağını ilk defa buradan söylemiş olayım.

        SELÇUK: Dünyanın hiçbir ülkesinde önce öğretmenler aşılansın ondan sonra okullar açılsın uygulaması yok. Öğretmenlerimiz çok kıymetli. Öncelikli olarak aşılanmalarını istemem çok doğal. Benim görevimin doğası bunu gerektirir. Sayın Bakanımız öğretmenlerle ilgili her zaman olumlu bakış açısına sahip olarak tabii ki aşılamayız bakış açısına sahip.

        PAR: Bir başka mesele test konusu. Öğrenci ve öğretmenlere düzenli test yapılması gibi bir durum sözkonusu mu? Düzenli test uygulamasına geçmeyi düşünür müsünüz?

        SELÇUK: Sağlık Bakanlığımızın politikaları konusunda elbette beklentilerimiz var ama sağlık konusunda, hekimlerimizle ilgili konularda yorum yapmamız çok doğru değil. Ben nasıl eğitim bilimci olmayan kişilerin yorum yapmaması beklentisi içerisindeysem. Bizim şu anda aşılamayla ilgili toplumun tamamında süreç hızla ilerlediğinde birtakım göstergeler de karşımıza çıkacak. Toplumda vaka sayıların azaldığını, hastanelerde oranların düşüşünü göreceğiz.

        Şu anda gerekir mi, gerekmez mi? Bilim Kurulu'nun kararı önemli. Bizim aşı konusuyla ilgili sıkıntımız yok. Testler konusunda Türkiye bu konularda gerçekten önü açık bakış açısına sahip. Sağlık Bakanlığı ve Cumhurbaşkanımızın başkanlığıyla bu konularda rahatlıkla karar verileceğini düşünüyorum.

        SARIKAYA: Pandemi süreci eğitimin hangi gerçeğini ortaya çıkardı. Öğrenci sorunu mu, öğretmen sorunu mu, uzaktan eğitime yatkınlık; yoksa ezberci eğitim mi?

        SELÇUK: Biz bu durumu genel olarak vizyon 2023 dökümanımız çerçevesinde değerlendiriyoruz. Önümüzdeki yıllar ne olacak? Dünyadaki dönüşüm nereye gidiyor? Uzaktan eğitimin olumlu olumsuz yönleri nelerdir? Ne türlü dönüşümlere ihtiyacımız var? Bu meseleye gelecek vizyonu açısından bakıyoruz. Farklı bir gelecek bekliyor bizi. Adaptasyon için neler yapmalıyız? Salgından 1 yıl önce uzaktan eğitim altyapısı niye kurulmalıdır, nasıl kurulmalıdır, hizmet içi eğitimler nasıl bağlantılı hale getirilir? Bunu biz salgından bir yıl önce ifade etmiştik. Önümüzdeki yıldan itibaren de öğretmen ve öğrencilerin eğitimi, müfredatların içeriğinin dönüşümüne başlayacağız. Yüzlerce akademisyen araştırmalar yapıyor ve hangi yaş grubu nasıl etkileniyor? Kırsalda ne görüyoruz? Göçer çocuklarında neler izliyoruz. Tüm bunlarla ilgili çalışmalar yaptırıp, kestirimlerde bulunuyoruz.

        ALÇI: Özellikle 8. sınıflar diyorlar ki, 'belli noktalarda müfredat değişti. Mesela matematikte müfredat değişti. Uzaktan eğitime geçince öğretmenler yeni nesil soruyu bize anlatmaz oldu çoğunlukla. Sınavlarda bunlar geliyor, biz de dersanede öğreniyoruz' diyorlar. Zavallı çocuklar okul kapalı dersaneye gitmek zorundalar...

        "ÖĞRENCİLERİMİZİN YÜZDE 90'I CANLI DERSTEN YARARLANABİLİR"

        SELÇUK: Diyelim ki 12. sınıfta öğrencimiz üniversite sınavına hazırlanıyor. DYK kurslarına 31 Ağustos'tan beri açık, yüzyüze gidip 1 milyon 140 bin öğrenci ücretsiz katılıyor. Sınavlara yüz yüze hazırlanıyorlar. Televizyonda aynı dersi anlatan ikinci bir hocamız var. Aynı dersi anlatıyor. Hafta sonu youtuber'lar ders anlatıyor. Aynı dersi üçüncü öğretmen anlatıyor, ama youtuber anlatıyor. Dördüncü olarak canlı ders imkanı var, EBA Destek Merkezi'ne gidiyorsa. Ya da bizim tabletle. Öğrencilerin yüzde 90'ı canlı derslerden yararlanabilir. Yüzde 10 sorun var diyoruz. Akademik destek yazılımı var. Yapay zeka temelli bir yazılım. Dünyada birkaç ülkede var. Birisi de Türkiye'de. Çocuğu inceliyor, seviyesine bakıyor 'Senin için şu bölümleri uygun gördüm' diyor. Yavaş çalışıyorsa tercihi düşürüyor. Orada bir öğretmen var. Beş ayrı öğretmenden aynı dersi izleme imkanı varsa öğrencinin. Biz bu çocuk için neyi eksik bırakıyoruz diye düşünüyorum.

        ALÇI: Türkiye uzaktan eğitim konusunda hakikaten çok şey yaptı. Uzaktan eğitimin doğasıyla ilgili önümüzdeki süreçte çok ciddi sıkıntılar olacak. Elimde bir rapor var, 'tam kapanma raddesinde okulların kapanması sözkonusu olmalıdır' diyor. Uzaktan eğitim döneminin öğrenme davranışları üzerinde sınıfta olan bitene ilginin zayıflaması, öğretmen öğrenci, öğrenci öğrenci bağlantısının olumsuz etkilerinden bahsediyor. Almanya teknik olarak bizden ileride ama öğretmenleri yaşlı olduğu için daha geç adapte oldular. Siz önümüzdeki süreçte iki günde tutmakta bile zorlanıyorsunuz. İki gün eğitimden nasıl bir geri dönüş almayı düşünüyorsunuz?

        SELÇUK: Eğer bir çocuğumuzun 8. sınıf ya da 12. sınıf. Yüz yüze eğitim imkanı varsa. 1 milyon 140 bin öğrencimiz bu kurslara devam ediyorsa ben zaten o talebi karşılıyorum. Küçükler için doğası gereği uzaktan eğitim, ekranla bağlanmak, öğretmenle uzaktan etkileşime girmek, duygusal bağı kurmakta güçlük çekmek, tüm bunların farkındayız. O yüzden ilkokullara öncelik tanıyalım. Bizim ortaokullarla, liselerle ilgili akademik problemimiz ilkokullara göre daha az. İYET diye İyileştirme Eğitimi diye program başlattık. Çocuklarımızın her birine bireysel olarak eğitim veriyoruz. İlkokul çocuklarımız için bu program. Önümüzdeki hafta Ulusal Destekleme programı diye açıklayacağımız bir program. Okulları biz çok kapalı tuttuk. Bunu kabul ediyorum. Şunu da düşünmek lazım, Türkiye'nin kendi koşulları, ihtiyacı nedir? Biz buradaki koşulları da dikkate alarak karar vermek zorundayız. Bu kararımız bizi okulları daha çok kapatmaya yöneltti.

        SARIKAYA: Uzun bir yaz tatili mi öngörüyorsunuz?

        SELÇUK: Bizim için birtakım riskli gruplar var. 2 Temmuz'da biz okulun kapanacağını ilan ettik, ara tatilini kaldırdık. 2 Temmuz'a kadar çocuklarımızın desteklenmesi konusunda süreç devam ediyor. Yazın bütün öğrencilerimize zorunlu olarak ya da gönüllü olarak çocuklarımız okullara gelsin diyemeyiz. Çocuklar için tatil de çok önemli. Yaz tatilini iki hafta kısalttık. Yazın televizyon devam edecek, internet desteğimiz devam edecek. Gençlik merkezlerinde, okul, kurs, spor alanlarında eğitimlerimiz devam edecek. Rehberlik faaliyetlerimiz, masal evlerimiz açık olacak. Şimdi olduğu gibi isteyen öğrencilerimiz gelsin diyebileceğiz. Bu yılın telafisi elbette sözkonusu. İYET o yüzden telafi. Destekleme Yetiştirme kurslarını telafi olsun diye yoğunlaştırdık. Çocuklarımıza hiç vermediğimiz ilkokul çocuklarımızın tamamına ücretsiz kitaplar gönderdik. İlkokulu eksik gördük çünkü. Ekstra basılı kitap verdik. Ortaokulu dijital kitap verdik. 8 ve 12'lere özel setler verdik.

        "ÇOCUKLARIMIZIN KENDİ BAŞINA İŞ YAPMA BECERİLERİ ÇOK ÖNEMLİ"

        ALÇI: Okuma yazma konusunda oraya takılan birçok çocuk oldu. Orada geri dönüşe bakabiliyor musunuz?

        SELÇUK: Bizim şöyle bir şansımız var. Biz iki sene önce geçen sene ve bu sene çocuklarımızın tamamını ölçme fırsatı bulduk. İki seneye göre nerede? Bir avantajımız var sosyal duygusal beceriler anlamında çocuklarımızın ölçümü ile ilgili geçen sene çalışma başlatmıştık. Elimizde baz var. Geçen seneye göre özerkler mi, empatileri, dürtüsellikleri nasıldır? Bunları izleme değerlendirme imkanımız var. Akademisyenlerimiz çocukların sosyal duygusal becerilerini ölçüyorlar. Biz akademik olarak genellemeden hoşlanmayız. Pilot çalışmada gördüğümüz şu, çocukların kendi başına iş yapma beceresinde, özerklik anlamında söylüyorum, otonomi anlamında söylüyorum.

        ALÇI: Yeni mutant çocukları daha etkiliyor deniyor. Oransal olarak çocuklar daha fazla salgından enfekte olur hale geldi?

        SARIKAYA: Yaş grubu olarak kademeli olarak sizin elinize sunulmuş rakamlar var mı?

        PAR: Evet kaç öğrenci salgına yakalandı?

        SELÇUK: Bir yazılım oluşturduk. Bütün sınıflarda hangisinin ailesinde ne kadar temaslı var, günlük olarak izleyebiliyoruz. Hangi sınıflarda ne tür tedbirler almalıyız? Bizim bu konularla ilgili herhangi bir diyelim ki mutant virüslerin çocuklara etkisi konusunda danıştığımız yurt içi, yurt dışı hekimler var. Bize söylenen; çocuklarla ilgili bulaşma ve bulaştırma riskine baktığımızda çocukların bulaştırma riski daha düşük deniyor. Bir çocuk okulda olmazsa nerede olacak? Okulda olmadığında bulaş riski nedir? Okullar kapalı iken bu istatistikleri izliyorduk. Bizim gördüğümüz okullardaki çocuklardaki temaslı sayısının oranıyla toplumun genel temaslı oranına baktığımızda, okullardaki oranın kısmi olarak yüzde 20 düşük olduğunu görüyoruz. Bunu söylerken illere göre, okuluna göre değişebilir, yaş grubuna göre değişebilir. Günlük olarak baktığımızda bazı sınıfın renk haritası var. Kırmızılaştığını, yeşile döndüğünü görüyoruz. Genel ortalamaya baktığımızda toplumun genel eğrisinden biraz düşük olduğunu görüyoruz. Bunu genel ortalama ama özellikle ilkokul, ortaokul için söylüyorum.

        PAR: Bazı aileler korkarak çocuklarını okula göndermemeyi tercih edebiliyor. İlkokul için ailenin tercihine bırakmak ne kadar doğru?

        SELÇUK: Zorunlu hale getirmeyi hiç düşünmedik. Her evin kendine özgü şartları var. Bazı evlerde yaşlılar, kronik hastalar, çalışan, çalışmayan fertleri var. Toplumda bu işi zorunlu hale getirmek eğitimin doğasına aykırı. Bizim yapmamız gereken ben evde de olsam, okulda da olsam bana hizmet vermek zorundasın. Ailelerimize baktığımızda neden ilkokullarda yüzde 82, köy okullarında yüzde 86, liselerde yüzde 71 civarında bir katılım var? Aslında aileler bunu destekliyor. Bazı şartlar onları zorluyor. Bazen mecburiyetten yapıyorlar. En çok da çocukların okuldaki durumlarını görseniz. İl il, ilçe ilçe dolaşıyorum. O kadar mutlular ki...

        SARIKAYA: Aziz Sancar'ı okumuştum. 'Benim ilkokuldaki Cemal öğretmenim, lisedeki kimya öğretmenim bugüne gelmemdeki en önemli faktördür' diyor. Mesela benim ilkokulda öğretmenim Emel hocaydı. İlkokul öğretmeni bizim için önemli bir kimlik, önemli bir kıstas.

        SELÇUK: Benim adetim var. Öğretmen odalarına giderim. Uyarırım maske, mesafe, hijyenden sonra dördüncü şartım havalandırma. Öğretmen odalarında o kadar dikkatliler ki. Pencereler açık, toplu girmiyorlar. 'Bizim dersimizi dinlemiyorlar, sadece sohbet edelim, konuşalım' ilk istedikleri şey bu diyorlar. Bir çocuğu, bir insanı hayatta dik tutan şey kişiliği, kimliğidir. Akademik özgeçmişi ikinci sıradadır. Çocuk bağırarak benim sosyal duygusal ihtiyaçlarım var diyor. Bunu geliştirirseniz akademik başarısı artıyor. Okumayla ilgili özel bir incelemem var. Okuma konusunda hiçbir problemimiz yok. Köy okulu için de kasaba, metropol için de böyle, Yazma konusunda sıkıntılar var. Yazmada geri bildirim çok fazladır. 'Bunu böyle yaptın, düzelt' gibi.

        PAR: Anne ve babalara büyük iş düşüyor...

        SELÇUK: Öğretmenlerimizin özgüveni var '1 ayda hallederiz' diyorlar. İlk önce sağlam kişilik.

        PAR: Çocukların psikolojilerinin nasıl onarabileceğine dair araştırmanız oldu mu?

        SELÇUK: Elbette. Bizim bir listemiz var, sosyal duygusal liste. Okullar açılmadan önce hangi sosyal duygusal becerilerle ilgili rehberlik paketi olacak? Arkasından çocuklara nasıl uygulanacak? Bunun videoları hazırlanacak? Şu anda yaptığımız iş bu.

        ALÇI: Haziran'dan beri ana okulları ve kreşler açık. Oralarda sıkıntılı tablo var mı? Çok ciddi bulaşlar, ağır hastalar vs.

        SELÇUK: Böyle bir şey olduğunda Sağlık Bakanlığımız bizi uyarıyor. Bize böyle bir şey gelmedi okul öncesiyle ilgili. Aksine daha çok açabilir miyiz şeklinde talepler geldi. Resmi okullardan, özel okullardan geldi. Okullar kendi koşullarını dikkate alarak bazı çalışmalar yapıyor.

        "SINAVLARDA YÜZ TANIMA SİSTEMİYLE İLGİLİ ÇALIŞIYORUZ"

        SARIKAYA: Öğretmenlere ilişkin uzak eğitim konusunda herhangi bir ölçme değerlendirmeniz var mı?

        SELÇUK: Salgın öncesi bütün illerimizde Ölçme Değerlendirme Merkezi kurduk. Bizim sınav sorularımızı diğer ölçme içeriklerimizi genelde akademisyenler hazırlıyordu. Sistemin kendini dönüştürmesi ve yeni nesile uyumunu sağlamak için binlerce öğretmene eğitim verdik. Bilgisayar, bazılarına uzaktan sınav yapabilmekle ilgili altyapı, hatta şimdi yüz tanıma sistemiyle ilgili çalışıyoruz. Öyle bir noktaya geldik ki dünya standartlarında sonu hazırlayan binlerce öğretmenimiz var şimdi. Soru paketleri vardır piyasada. Onların da artık dönüştüğünü görüyoruz.

        SARIKAYA: Bu eğitimi ticari faaliyete dönüştürmedi mi?

        SELÇUK: Siz uzaktan eğitimle ilgili video üretirseniz o da ticari faaliyet olabilir. Özel okul açarsanız o da ticari faaliyet olur.

        SARIKAYA: O kadar çok sertifika belgesi dağıtan kitapçıklar

        SELÇUK: Zeka testinin sonucunu veliye söylemek etik olarak doğru değil. Bizim onayımızın olduğu kurslar var, onayımızın olmadığı kurslar var. Çok sayıda soruşturma var. MEB onaylı diye yapılan kurslar var, onlarla ilgili soruşturma yürütüyoruz. Biz hep okullar arasındaki imkan ve öğrenme farkını azaltmalıyız. Bu fark Türkiye'de fazla. Sınav merkezli eğitim olursa dediğiniz ticari boyut gündeme gelir. Bütün okullarda temel standartlarda baz oluşturmaktır önemli olan. 1000 meslek lisesi seçip, devamsızlığı fazla, başarı düzeyi, gelir seviyesi düşük olan okul. Bazı oluşturmak için bunu yapıyoruz. Biraz süreye ihtiyaç var. Eğitimde sınav, amaç, araç ilişkisine bakıldığında araç olmaktan amaç olmaya geçecek. Öğretmenler 3 milyon eğitim aldı toplamda. Yılda 25 bin kişiye eğitim veriyorduk daha önce.

        "ÖĞRENCİLERİMİZİN TOPLAMDA YÜZDE 95'İNİN İNTERNET ERİŞİMİ VAR"

        ALÇI: Öğrencilerin kaçta kaçının internet erişimi var?

        SELÇUK: Bir merkezimiz var, anlık olarak izleyebiliyoruz. Şu anda erişemeyen öğrencilerle ilgili yüzde 4-5'lik kesim var. Bu kesimin bilgisayarı var ama canlı derse katılmıyor. Şu anda yüzde 95 erişimi var. Bugünlerde daha da yükseliyor. EBA destek merkezinden girenleri saydığımızda tamamına yakın. Bunu şöyle ölçüyoruz. Bir çocuk EBA destek merkezinde eğitim alıyorsa bunu da sayıyoruz. Bir çocuk tableti verdikten sonra, 750 binden fazla tablet dağıtıldı. İçinde internet paketi var. Dağıttığımız her bir tableti izliyoruz. Ne kadar ve kaç kişi, kaç dakika kullanıyor?

        ALÇI: Ortalama bir tableti kaç çocuk paylaşıyor?

        SELÇUK: Bazı evlerde birden fazla bilgisayar var. Bazı evlerde bir tableti 2-3 çocuk kullanıyor. Her yayının üç kere tekrar ediyor olması, canlı dersle ilgili evine en yakın okula gidebiliyor olması. 200'e yakın gezici aracımız var. Japonya'nın en büyük kuruluşu geldi bunu sordu.

        PAR: Yüzyüze eğitime geçildiğinden bu yana kaç öğretmen ve öğrenci koronaya yakalandı?

        SELÇUK: Biz bu verileri Sağlık Bakanlığı'ndan günlük alıyoruz. Ancak kendi kararlarımızı alırken veriye dayalı almak için alıyoruz. Bunu ilan etmek için almıyoruz. Sağlık Bakanlığı'nın verilerini açıklarsak doğru olmaz.

        ALÇI: Gözleminizi soralım...

        SELÇUK: Bilim Kurulu ile istişarelere baktığımızda farklı görüşler var. Küçük çocukların okula devam etmesi konusunda daha büyük mutabakat var. Yaş büyüdükçe riskin arttığı noktasında değerlendirmeler var. Farklı görüşler var ama şuna bakmak durumundayız. Dünyada hangi üniversitede, bilim çevrelerinde, DSÖ'de neler söyleniyor. Veriye dayalı bilgiler neler? Biz sadece eğitimsel kararlarımıza katkı sağlasın diye bu araştırmalara bakıyoruz. Biz bu verileri Sağlık Bakanlığı'ndan günlük alıyoruz. Ancak kendi kararlarımızı alırken veriye dayalı almak için alıyoruz. Bunu ilan etmek için almıyoruz. Sağlık Bakanlığı'nın verilerini açıklarsak doğru olmaz. Bilim Kurulu ile istişarelere baktığımızda farklı görüşler var. Küçük çocukların okula devam etmesi konusunda daha büyük mutabakat var. Yaş büyüdükçe riskin arttığı noktasında değerlendirmeler var. Farklı görüşler var ama şuna bakmak durumundayız. Dünyada hangi üniversitede, bilim çevrelerinde, DSÖ'de neler söyleniyor. Veriye dayalı bilgiler neler? Biz sadece eğitimsel kararlarımıza katkı sağlasın diye bu araştırmalara bakıyoruz.

        ALÇI: Dünyadaki bilim insanlarının raporlarını dikkatle takip ediyorsunuz. Dünyada bilim insanları sanki başka şey söylüyorlar. Töhmet altında bırakmayalım ama. Tek başına bir sorunu engellemek için radikal önlemleri salık verirseniz başka problemler ortaya çıkıyor.

        "TÜRKİYE SOSYOLOJİSİNİ DİKKATE ALARAK YAKLAŞIMIMIZI SÜRDÜRÜYORUZ"

        SARIKAYA: Ortada rakam yok ama sürekli bir korku var. En son ABD'de yapılan araştırmada okullarda oran en altta gözüküyor. Bilim Kurulu üyelerinin arasında farklı bakanları biliyorum. Okulların açık olmasını da düşünenler var. En son araştırmalara bakıyorum. Çok net bir şekilde okullardaki bulaş ve bulaştırma oranı oldukça düşük, en son mutantlarda dahil olmak üzere.

        ALÇI: Dolayısıyla kendinizi yalnız hissediyor musunuz?

        SELÇUK: Bir ekibimiz var sürekli raporlar hazırlıyorlar. Bunları paylaşıyoruz. Türkiye'de işin sağlık kısmı sosyolojisinin yanında ikinci planda gibi görünüyor. Siz meseleye sosyolojik olarak nasıl bakıyorsanız sağlığı da öyle yorumlamaya başlıyorsunuz. Siz eğer toplumsal olayları yorumlamayla ilgili ideolojik anlayışa sahipseniz, sağlıkla ilgili verileri de o ideolojik açıdan değerlendirirsiniz. Türkiye'nin sosyolojisinde bir farklılık var. Düğün, bayram, cenaze vs. Güney Amerika, Akdeniz kuşağına baktığınızda karşılaştırılabilir ülkelere baktığınızda Türkiye çok koruyucu davranıyor. Biz Türkiye'nin sosyolojisini de dikkate alarak, mevcut durumu sağlık açısından dikkate alarak yaklaşımımızı sürdürmeye çalışıyoruz.

        ALÇI: Demek ki kapalı tutma stratejisi vakaları önlemelerde çözüm değil. Türkiye'de uzun süre kapalı tutuldu.

        PAR: Diyelim ki öğrencide semptom olup olmadığını nasıl izliyorsunuz? Belki çocuğunu okula göndermek için tereddüt eden veli varsa, şu an ki söyleyeceğiniz cümleler onları rahatlatabilir. Ateşi yüksek olduğu farkedilen öğrenciye nasıl müdahale ediliyor? Nasıl bir izolasyon uygulanıyor? Süreç nasıl izliyor?

        SELÇUK: Bizim bu konularla ilgili tüm öğretmenlerimize yönelik eğitimimiz var. Yöneticiler, veliler için rehber. Eğitim kurumunun kurumsal kılavuzu var. Bütün ayrıntılar yer alıyor. Bazı okullarımızda aslında her gün her çocuğun ateşini ölçmekle ilgili uygulama yapıldı fakat bunun bazı kargaşalara yol açtığı görüldü. Sonrasında şüpheli durumlarla ilgili olarak her okul müdürünün telefonuna SMS geliyor. Bir velinizin temaslı kaydı Sağlık Bakanlığı'nın veri setine düştüyse okul müdürünün telefonu SMS geliyor. O andan itibaren çocukla ilgili okula gelmemesi noktasında duruma bağlı. Şüphe olduğunda ilk önce müşahede odasına alınıyor. En yakın sağlık kuruluşuna çağrı yapılıyor. Kişinin velisi ya da yakını kimse okula davet ediliyor ve kişiye Covid testi yapılıyor. Test sonucu pozitif çıkmışsa asgari 10 gün evinde ya da durumda hastanede. İkinci pozitif vaka çıkarsa sınıf kapanıyor. Öğretmen çıkarsa da aynı şekilde. Okuldaki diğer öğretmenlerle bağlı olarak.

        "RESMİ KURUMLAR HARİCİNDE DİĞER VERİLERİ DİKKATE ALMAYALIM"

        ALÇI: Öğretmen pozitif çıktığında

        SELÇUK: Sınıfta öğretmen dahil iki vaka çıkarsa o sınıf kapanıyor.

        ALÇI: Okullar açıldığından beri 16 öğretmen Covid'den vefat ettiği haberi var. Allah'tan rahmet diliyorum. 16 öğretmenin vefat etmesinin okul kaynaklı olduğuyla ilgili elinizde veriniz var mı?

        SELÇUK: Bu tür verilerin dikkate alınmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu veri ne sağlık kuruluşundan ne bir uzmandan geliyor. Resmi organlardan bu tür bilgi gelmedikçe lütfen kimse dikkate almasın. Bizim sağlıkla ilgili yorum yapıp da bu vaka şundan dolayı olmuştur demesi doğru değil. Bir öğretmenimizin kronik rahatsızlığı varsa başından beri okula gelmemesi için süreci zaten işletiyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı'nın merkezinde son derece esnek davranıyoruz. O yüzden hassas olmak zorundayız.

        "ÖĞRETMEN ATAMA SAYIMIZIN YÜKSELMESİ KONUSUNDA HER ZAMAN DOĞAL TALEBİMİZ VAR"

        SARIKAYA: Şu atama meselesi... Öğretmenler olduklarını söylüyor ama. 20 bin atama olacağı söyleniyor, 40 bin ne zaman yapılacak deniliyor? Nedir bu durum?

        SELÇUK: Eğitim fakültelerinden mezun olan, farklı branşlardaki öğretmenlerimiz elbette atanmak istiyorlar. Bu beklenti son derece meşru ve haklı. Bir gelecek kurmak istiyorlar. Bu konuda da örgütleniyorlar. Bu programları takip ediyorlar. Seslerini yüksek duyurmaya çalışıyorlar. Bu onların doğal hakları. Elbette biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak daha çok öğretmen atama konusunda girişim, çaba ve taleplerimiz var. Bütçe imkanları çerçevesinde bu sene 20 bin atamayla ilgili ilanda bulunduk. Geçen ve ondan önceki sene 40 bindi. Daha fazla olması noktasında elbette beklentiler var. Hepimiz bu konuları konuşuyoruz. Gittiğim illerde temsilcilerle sohbet ediyoruz. Öğretmen atama sayımızın yükselmesi konusunda her zaman doğal talebimiz var.

        SARIKAYA: Geçen Soner hoca, okullar 45 yaşına göre dizayn edilmiş. Şimdi yaş ortalaması 80'e geldi. İnsanlar 50 yaşından sonra ikinci üniversite için girişimde bulunuyor. Yeni bir çalışma gerekir mi diye soruyor.

        SELÇUK: Çok haklı değerlendirme. Sanayi toplumun paradigmasında oluşmuş yapı dijital dünyanın aktörü olmaya çalışıyor. Gençler diploma almak durumunda oldukları için bir şekilde benimsiyorlar. Gelecek eskisi gibi olmayacak. Bizim Vizyon 2023 Belgesi'nde anlatmaya çalıştığımız süreç oydu. Eğitim sisteminin dönüşmesi kaçınılmaz oldu. Salgının bence olumlu etkisi oldu. Uzaktan eğitim süreçleriyle ilgili iki sene önce ortaöğretim tasarımı çerçevesinde anlatmak istediğim çok şey acayip karşılanır durumdayken bugün sıradanlaştığını görüyoruz.

        ALÇI: Çocukların ekran önünde mecburiyetten süreyi çok arttırdı.

        SELÇUK: İnsanın kadim dediğimiz bir de güncel özellikleri var. Bin sene sonra insanın bazı özellikleri aynı şekilde devam edecek. Bazı ihtiyaçları güncellenmek zorunda. Bir insanın duygudaşlık, sosyallik ihtiyacı doğası gereği, hamuru çamuru gereği var. Şu anda karma modelle, benim bir öğrencim lisede ABD'den ders alabilmeli. Daha esnek modelden bahsediyoruz. Ekranla ilişki insanı kendine yabancılaştıran işlevi var. Biz teknolojiyi kullanabiliriz ama teknoloji bizi ne zaman kullanmaya başlıyor, o çerçeve çok önemli. Liselilerle ilgili 'sınavlar olmasın' vesaire gibi sosyal medyada örgütleniyorlar. Bu çocukların kendilerini ifade etmeleri çok güzel bir şey. İyi ki de sorguluyorlar. Şunu özenle ifade etmek isterim, biz bugünü kurtarmanın peşinde değiliz. Bütün dersleri, sınavları iptal edersem bir kesimin hoşuna gider ama geleceğin hoşuna gitmez. Çocukların önüne dağ gibi yığılacak müfredatların hoşuna gitmez. Güne bakarak karar veremeyiz.

        "MALİYE BAKANLIĞI'NDAN KDV İNDİRİMİNİN SÜRDÜRÜLMESİNİ TALEP ETTİK"

        ALÇI: Eylül'de artık normalleşilebilir mi? Aşılar da bitirilmiş olacak deniyor.

        SELÇUK: Bizim bazı simülasyonlarımız, kestirimlerimiz var. Aşılanma süreci, yerli aşı takvimine bağlı olarak. Önümüzdeki yılın başında kontrollü de olsa bu işin normalleşeceğine dair hazırlık yapıyoruz. Sürekli olarak öğretmen eğitimine yatırım yapmamız, videolar çıkarmamız, oyun tabanlı eğitim yaklaşımını sergilememizin sebebi bu. Çocuğun kendisi olmaya ihtiyacı var. Oynaması lazım, etkileşime girmesi lazım.

        SARIKAYA: KDV oranı yüzde 1'e indirilmişti, gelecek sene devam edecek misiniz?

        SELÇUK: Bu konuda genel olarak KDV politikasıyla ilgili Maliye’min bir çalışması var. Gelecek seneye devam etmemek noktasında bir görüşü var Maliye’nin. Ancak biz de hiç olmazsa önümüzdeki süreçte önümüzdeki aylarda, bir süre daha devam etmesi konusunda bir talepte bulunduk. Fakat bu Türkiye’de eğitim dışındaki başka sektörlerde de KDV ile ilgil düzenlemeler olmuştu biliyorsunuz. Bir genel karar alınacak onu bekliyoruz.

        "BURSLULUK VE ÖĞRETMEN ADAYLIK KALDIRMA SINAVINI ERTELİYORUZ"

        PAR: Bazı illerde yüz yüze eğitim bazı illerde uzaktan eğitim alıyor. Bu durum sınavları nasıl etkileyecek? Salgın nedeniyle ertelenecek olan sınav var mı?

        SELÇUK: 25 Nisan'da 1 milyon civarında bursluluk sınavı var. Bunu erteliyoruz. Ne zamana ertelediğimizi şu anda söyleyemiyoruz. Salgının d urumuna bakmak lazım. Geçen sene Eylül'e ertelemiştik. Öğretmenlerin adaylık kaldırma sınavı 25 Nisan'daydı. Bunu da erteliyoruz.

        ALÇI: Servislerde çocukları korumak zordu. İstanbul başta olmak üzere genel olarak servis kullanma oranı var mı elinizde? Bir sıkıntı çıktı mı?

        SELÇUK: Servis kullanma oranları çok düşük. En az dörtte üçünün kullanmadığını biliyorum. Serviste problem olduğunda, sınıfta ne yapılıyorsa servis için de aynısı yapılıyor.

        PAR: Yayının başında yeni öğretmenlerin aşılanmasıyla ilgili verdiğiniz bilgiyi yanlış yansıtmış. Şu ana kadar aşılanmış öğretmenler haricinde yeni 125 bin öğretmen olacak.

        SARIKAYA: Bu 125 bini kime vereceksiniz?

        SELÇUK: İlkokulların öğretmenlerimizden başlayarak.

        SARIKAYA: İlkokul öğretmen sayısı fazla

        SELÇUK: Aşı tedariki konusunda olumlu gelişmeler var. Önümüzdeki süreçte hızlanacağını düşünüyorum. Bu planlamayı Sağlık Bakanlığı yapıyor. Biz tedarik edilen aşı miktarını bilmediğimiz için.

        ALÇI: Futbolcuların aşılanacak olması... Bu da tartışıldı...

        SELÇUK: Bu tür tartışmalara girmiyorum. Benim için öğretmenlerimin aşılanması, onların sağlığı. Biz bunu dikkate almak zorundayız. Sağlıkla ilgili bir çizgi varsa onu dikkate almak zorundayız.

        PAR: Yüzyüze ile uzaktan eğitim alan öğrenciler aynı sınavlara mı girecek?

        SELÇUK: İki tür sınav var. Bir merkezi sınav var bir de derslerle ilgili sınav var. Bir öğrencimiz ben sorumluluk sınavına girmek istiyorum, notumu yükseltmek istiyorum. Öğrenci notunu değiştirebilir. Burada önemli olan şey şu, yüzyüze eğitim aldığımızda 2 gün eğitim alıyoruz. O yüzden de yüzyüze eğitim alanlar bizim yüzyüze eğitimimizi tam karşılamıyor. 2 gün seyreltilmiş eğitim alıyorlar. Çocuklarımıza ilkokul, ortaokula birinci dönem sınav yapmadık. Bizim sosyal duygusal konularda endişelerimiz fazladır, liseye çıktıkça akademik endişelerimiz artar. Bu çerçevede sınavların ne şekilde olduğuna ilişkin, biliyorsunuz hepsi yüzyüze giriyorlar. 3 Mayıs'a erteledik. Öğrencilerimizin yüzde 50'si sınava girdi zaten. Veriler bize şunu gösterdi bu sınavı erteleyin. Onun için 3 Mayıs'a erteledik.

        PAR: LGS'nin geçen seneye göre ne gibi farklılıkları var diye sorular geliyor?

        SELÇUK: Çocuklarımız, velilerimiz heyecanlı. Haklı olarak merak ediyorlar. Biz geçen sene salgına o kadar hazırlıksız yakalandık ki. Ne internet altyapımız vardı. 40 bin öğrencinin canlı ders alabildiği ortamdan 3 milyona çıktık. O yüzden 1. dönemden sorumlusunuz dedik. Ama şimdi diyoruz ki biz hazırız. Size 5 ayrı kaynak sunuyoruz diyoruz. Bu sınavda müfredatın tamamından sorumlusunuz diyoruz. Dil bilgisi sorularının olmayacağını söylüyoruz. Soruların uzunluğuyla ilgili genel olarak söylüyorum, çok uzun paragraf sorularının daha kısaldığını göreceksiniz. Sonuçta bu sınav sadece dilbilgisi açısından farklı. Belki soruların uzunluğu açısından kısmi olarak daha kısa olacak.

        ALÇI: Salgının başından beri Türkiye OECD ülkeleri içinde okullarını en uzun süre kapalı tutan ülke oldu. Bizden çok daha kısa süreli okul kapamalarında bile çok ciddi reaksiyon oldu. Bir direnç oluştu. Bu Türkiye'de hem dünya şampiyonu olduk. Hem de karşı ses de çıkmadı. Okulu açtınız, kapatma yönünde gayret oldu. Dünya örneklerinden bahsediyoruz. Ne demek istersiniz?

        "ÇOCUKLARIMIZIN RUH SAĞLIĞINI DA DÜŞÜNMEMİZ LAZIM"

        SELÇUK: Bizim eğitimci olarak bakışımız okulların dış dünyadaki diğer diyelim ki sokak, parklar bahçeler, çarşı pazar vs. olabilir. Buralardan daha riskli gösterilmesini doğru bulmuyoruz. Okullarla ilgili bizim öğretmenlerimizin farkındalığı var. Çocukların küçük yaştaki çocukların, bilimsel araştırmaları izliyoruz. Okulların açık olması yönünde büyük bir baskın görüş var. Türkiye'de gündelik tartışmanın seyri diyelim ki ekonomiyi tartışıyorsunuz, o tartışılanın metodolojisi neyse aşıdaki ya da okulların açık kalıp kalmamasındaki metoloji de o. Buna farklı bakmalıyız. Okullar geleceğin inşaasıyla ilgili. Bilim insanlarından istirhamım şu; Türkiye'nin sosyolojisi ile desteklenmeyen sonuçları ifade etmesinler. Eğitimle ilgili pedagojik yorumlar yapmasınlar.

        PAR: Bunlara hakim olmadan genel gidişata bakarak yorum yapmaları...

        SELÇUK: Klinisyen bakış açısıyla yorumların elbette kıymeti var. Ama pedagoji açısından baktığımızda başka bir kıymetten söz edebiliriz. Yüzlerce araştırmacıya görev verdik. Kovid döneminde eğitim ne olur Türkiye'de diye. Dergi çıkardık. Saha çalışmanın sonuçlarını yansıtıyor. Konuşurken buradaki verilere göre konuşuyoruz. Biraz daha gelecek tasavvuru içinde bakmamız lazım. Çocukların ruh sağlığını, aileyi düşünmemiz lazım.

        SARIKAYA: Çocukların ruh sağlığı konusunda en yetkin isimlerinden Prof. Dr. Ferhunde Öktem hoca, 'Dünyanın en mutlu çocukları Hollanda'da yaşıyorsa dönüp bakmamız lazım' diyor. Biz nota dayalı eğitim sisteminden, çocukların kendi yaşamlarını inşa edecek sınır belirlemeyi öğretmemiz gereken sisteme ne zaman döneriz?

        SELÇUK: Bizim eğitim tasavvurumuz kişiye özel eğitim anlayışına doğru evrilmek. Bugünkü teknoloji buna müsait. Biz kitlesel eğitimi fabrika yemeği gibi düşünebiliriz. Ama anne yemeği başka bir şeydir. Her çocuğun yaradılışında kendi ruhuna üflenen her ne ise biz ona hizmet etmek zorundayız. Öğretmenlik çocuğun içindeki müfredatın ortaya çıkmasını hazırlayan bir ortamdır. Somut olarak baktığımda üniversite iken elbette bunları yazıp, çiziyoruz. Çok ödevimiz var. Türkiye'nin eğitim sisteminin öncelikle okullar arasındaki farkının azaltması gerekiyor. Bu fark azalmadan velilerimizin ben çocuğumun şu okula gitmesini istiyorum diyen bir anlayıştan mahallemdeki okulun her imkanı sözkonusu, dolayısıyla burada eğitim alacağına ihtiyacım vara doğru giden yolculuğumuz var.

        ALÇI: Aradaki farkı kapatmak için çalışıyorsunuz ama pandemi dezavantaj olarak araya girdi. Giderek artan çocuklar arasındaki farkın olmasını bekliyor musunuz?

        SELÇUK: Birleştirilmiş sınıflarda, köy okullarında okuyan çocuklarımız var. Her bir çocuğumuzun evine 17'şer kitaplık verdik. 36 farklı araç gereç olan oyun sandığı verdik. Bunu Türkiye'nin geneline yapmadık da neden en dezavantajlı kesime verdik. Çünkü onların öncelikli ihtiyacı vardı. EBA'ya da önceliği oraya verdik. Alttakini yukarıya çekme duygusu adalet duygusunu da beraberinde getiriyor.

        PAR: Ortamdaki eşitsizlik nedeniyle okul başarı puanları da eşitsizlik yaratır mı?

        SELÇUK: Bu YÖK ve ÖSYM ile ilgili bir konu. Elbette görüş alışverişlerimiz var. Bizim liseli öğrencilerimizin beklentilerini ilgili kurumlarla paylaşıyoruz.

        "BU DÖNEM SARILMA VE ŞEFKAT DÖNEMİ OLARAK HATIRLANMALI"

        SARIKAYA: Uzaktan eğitime geçmiş okulun başarısını kim ne şekilde tayin edecek?

        SELÇUK: Bizim yüzyüze sınav yapma arzumuzun güçlü olması. Hiç sınav yapmayın sadece kanaat notu olsun diye bir yaklaşım var. Biz de birinci ve ikinci döneme birer tane yüzyüze sınav yapıyoruz. Bu sınavlarla ilgili elimizde daha somut, güvenilir veriler olsun istiyoruz. Öğretmenlerimizin de değerlendirmeleri sözkonusu. Çocukların merkezi sınavda aldıkları puanla, okulda aldıkları puanlarda aşırı farklılaşmalar olduğunda soruşturma sözkonusu. Öncelikle velilerimize mesaj vermek isterim. Zaman zaman buluşuyorum. Çok zor zamanlar geçiriyorlar. 24 saat anne babalık yapmak gibi durum sözkonusu. Benim istirhamım, akademik başarı elbette önemli ama sosyal duygusal yönleri asla ihmal etmesinler. Biz akademik eksiklikleri giderebiliriz. Bu sene, önümüzdeki iki sene hangi konularla ne tür sorunlarla ilgili olduğunu belirliyoruz. Her bir çocuğun durumunu net olarak biliyoruz. Bu illerimizden gelen verilere dayalı olarak eksiklikleri gideririiz, bu bizim sözümüz olsun. Ama sosyal duygusal ihtiyaçlar konusunda evlerde ailelerin birlikteliği, dayanışmaları, bundan 5-10 sene sonra bu dönemi nasıl hatırlıyorlar sorusuna verecekleri cevap çok önemli. Bir sarılma, şefkat dönemi olarak hatırlanmalı bu dönem.

        ALÇI: Bu ülkede herkesin lobisi var, ama çocukların lobisi yok.

        SELÇUK: Onların Ziya öğretmeni var.

        ALÇI: Okulların açık tutulup, kademeli olarak kapanmanın daha d oğru olduğu yönündeki kanaatinizi ifade etmek ister misiniz?

        SELÇUK: Velilerin yaşadıkları sıkıntılara baktığınızda elbette gel gitler oluyor. Biz sağlık konusundaki vakaların artışı konusundaki durumu görmezlikten gelirsek başka hatalar yapabiliriz. Net olarak, objektif olarak bakalım. Bu artışın seyri nasıl oluyor? Ramazan nasıl etkiler bunu? Doğrudan doğruya açılsın denmesi veriye dayalı olarak söylenmemeli. Velilerden istirhamım resmi açıklamaları dikkate almaları. Biz çocuklarımızın sosyal duygusal gelişimleri konusunda canla başla çalışıyoruz. Geleceğe ilişkin çok güçlü kurgularımız var. Çok özel ekipler çalışıyor. Öğretmenlerimize mesajımız; gerçekten çok özverili davrandılar. Ben öğretmenler olarak kendimizi yeterince anlatamadığımızı düşünüyorum. Köylerde ev ev filyasyon yapanlar, çocukları takip edip velilerle bağlantı kuranlar, ki Türkiye Cumhuriyeti eğitim tarihinin en güçlü dönemi olduğunu söyleyebilirim. Çocuklarla öğretmenler arasında farklı bir duygusal gelişti olumlu anlamda. Öğretmenlerimizin sağlığı çok önemli. Her türlü tedbiri alıyoruz. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Desteklerini, dualarını bekliyorum. Elbette Ziya öğretmenin çocuklarına da mesaj var. Çocuklarım, evlatlarım, öğrencilerim biliyorum zor zamanlarda yaşıyorlar. Ama zorluk her zaman olumsuz bir şey değildir. Bazen zorluklar güçlendirir, dayanma gücümüzü arttırır. Azimli olmamız çok önemli. Azimli olmak kendi başına dirayetli, dayanıklı, istikrarlı olmak bir çocuğun hayat başarısının birinci koşulu. Salgın döneminde daha çok kitap okuma fırsatım vardı, enstrüman öğrenme fırsatı vardı değerlendirebildim mi? Çocuklarıma masal okumaları enstrümanla ilgilenmeleri, daha çok masal okumaları, daha çok kitap okumalarını tavsiye ediyorum. Çocuklarımızın yanlarındayız, hiç merak etmesinler.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ