Trump cephesinden azil tanıklarına saldırı furyası

Korgeneral Alexander Vindman, Sovyetler Birliği’nden ABD’ye göç etmiş Ukraynalı bir ailenin ikiz oğullarından. Harvard mezunu, kahramanlık madalyasına sahip bir Irak gazisi sıfatıyla Amerikan ordusunun şerefli subayı gözüyle bakılan ve Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi’ne kadar yükselmiş bir şahsiyet.

Jennifer Williams, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in dış politika danışmanı. Avrupa ve Rusya uzmanı bir kariyer diplomatı.

Vindman ile Williams’ın ortak yanı, her ikisinin de Beyaz Saray çatısı altında görev yapması ve Trump’ın geçen 25 Temmuz günü Ukrayna lideri Zerenskiy’le telefon görüşmesine tanık olmaları.

Bu nedenle de Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi’ndeki azil sorgulamasında Trump aleyhinde ifade veren önemli tanık konumundalar. Çünkü bizzat telefon görüşmesinde işittiklerini ve Trump’ın kendi siyasi çıkarı uğruna karşı tarafa yaptığı baskıyı ne kadar “uygunsuz” bulduklarını anlatıyorlar. Yani 2020 seçimindeki muhtemel rakibi Joe Biden ve oğlunun Kiev’deki işlerine soruşturma açılmasına karşılık Ukrayna’ya 400 milyon dolarlık askeri yardımı koz olarak kullanmasını.

Bu iki “kulak tanığı” televizyonlardan da canlı yayınlanan geçen salı günkü oturumda 22 kişilik komitenin karşısına çıkıyor ve önce kendi görüşlerini açıklıyorlar. Vindman’ın on dakikalık açıklaması hayli dramatik; gayet dokunaklı sözlerle direkt babasına sesleniyor; “Burada, vekillerin karşısında oturuyor olmam, senin 40 yıl önce Sovyetler Birliği’ni terkederek ailemiz için daha iyi bir hayat umuduyda ABD’ye gelme kararının ne kadar doğru olduğunu gösteriyor” diyor.

“KORGENERAL, LÜTFEN!”

Korgeneral Vindman, kapalı oturumlardaki ifadesinde de o konuşmanın uygunsuzluğunu dile getirmiş ve Demokratların kahramanı olmuş, Cumhuriyetçilerin ise sataşmalarına maruz kalmıştı. Cumhuriyetçi komplo teorisyenlerine göre Vindman çift taraflı çalışan bir Ukrayna casusuydu, hatta Ukrayna savunma bakanlığı bile teklif edilmişti kendisine. Komitede ifade vereceği gün Beyaz Saray resmi hesabından atılan bir tweet’te “Vindman’ın güvenilir bir şahsiyet olmadığı” belirtiliyordu. Trump’ın oğlu da “Her tanığa kahraman muamelesi yapmayın” mesajıyla Vindman’a cephe almıştı. Trump ise Beyaz Saray’da çalışan bu kişiyi hiç tanımadığını, adını bile duymadığını söylüyordu.

Nitekim kamuoyuna açık oturumun daha başında Komite Başkanı Adam Schiff tarafından koruma altına alındı. Schiff, Vindman’ın 2003’teki Irak işgalinde yaralandığını hatırlarak sadakatine övgüler yağdırdı. Komitenin önde gelen Cumhuriyetçi üyesi Devin Nunes ise “Mr. Vindman” hitabıyla başladığı sorguda tanığın “Korgeneral, lütfen!” uyarısını aldıktan sonra konuyu telefon görüşmesi merkezinden saptırarak sulandırdı; ana akım medyanın Demokratların kuklası olduğundan dem vurup, Zelenskiy görüşmesini açıklayan meçhul muhbire atışlarda bulundu. Vindman muhbiri tanımadığını söyledi, ancak belki de tanıdığı ve o telefon görüşmesi gibi ulusal güvenlik meselelerini anlattığı şeklinde bir komplo teorisi geliştirildi. Muhbirin kimliğini bilen Başkan Schiff ise “Onu korumak zorundayız” diyerek konuyu kapattı.

Vindman’a “Ukrayna casusluğu” bağlamında kaç dil bildiği de soruldu. Dört yaşındayken ABD’ye geldiğini söyleyen Vindman ise alaycı bir tonda “Rusça, Ukraynaca ve biraz da İngilizce bilirim” yanıtını verdi.

Vindman’ın söylediğine göre ABD’nin AB Büyükelçisi Gordon Sondland, eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ile görüşmesinde “Zelenskiy ancak Biden’lar hakkında soruşturma açtırırsa Beyaz Saray’a gelebilir” de demişti.

Oturumda üyelerin Jennifer Williams’tan çok Vindman’a soru yönelttiği de dikkat çekti. Vindman, kahramanlık madalyasına sahip daha önemli bir figür olmasının yanı sıra “Trump’ın davranış biçiminin ulusal güvenliğe aykırı” olduğunu söyleyecek kadar net konuşuyordu. Williams ise Trump’ın önceki başkanlara oranla “alışılmışın dışında” davrandığını belirtiyordu.

Bununla birlikte Trump daha sorgudan önce kadına karşı salvolara başlamıştı. “Jennifer Williams mıdır, her kimse…” diye başlayan tweet’iyle.

Oturumda her iki tanığa da “Never Trumper” diye anılan Trump karşıtlarından olup olmadıkları soruldu Cumhuriyetçi üyelerce. Çünkü başkan tweet’lerinde böyle bir suçlama getirmişti. Her ikisi de reddetti. Vindman “Asla Trump’çı değil, asla particiyim” dedi. Nitekim Biden’la ilgili soruya verdikleri yanıt, partici olmadıklarını gösterdi: Biden’ın başkan yardımcısı olduğu dönemde oğlu Hunter Biden’ın Ukrayna gaz şirketi Burisma’daki varlığının bir çıkar çatışması olup olmadığı sorusuna ikisi de “evet” yanıtını verdi.

AMERİKA ÇAPINDA ANTİ-AZİL SEFERBERLİĞİ

“Never Trumper” sorusu geçen hafta ifade veren eski Kiev Büyükelçisi Marie Yovanovitch ile mevcut büyükelçi Bill Taylor’a da yöneltilmişti. Çünkü Cumhuriyetçi kampın hedefi, canlı yayınlarda ekrana gelen bütün tanıkları Trump’ı devirmeye çalışan Demokratların kuklası olarak göstermekti. Bu hedefe yönelik faaliyet komite oturumlarıyla sınırlı değil.

Azil soruşturmasını “cadı avı” diye niteleyen Trump ve yakın çevresi, Demokratların vatandaşın parasını ve zamanını boşa harcadığı mesajını Amerika çapına yaymak için organize faaliyet gösteriyor. Çünkü 2020 seçimine bir yıl kala kamuoyu yoklamalarına göre halkın yüzde 50’si azil sürecini destekliyor; yüzde 41’i ise karşı. Bu faaliyet kapsamında son birkaç hafta içinde Beyaz Saray yetkilileri, yerel ve ulusal 700 TV ve radyo programına katıldı. Trump kabinesindeki bakanlar gittikleri eyaletlerde azil soruşturmasına karşı mesajı yayıyorlar. Ayrıca Trump’ın danışmanları Cumhuriyetçi eyalet valilerine “Demokratlar ve azil taraftarlarıyla mücadele edin” telkininde bulunuyor.

Cumhuriyetçi Ulusal Komite (RNC) azil soruşturmasına karşı “Deliliği durdurun” kampanyası çerçevesinde TV ve dijital reklamlara şimdiden 2 milyon dolar harcadı; azil sürecine karşı gönüllü toplamak için Facebook’ta imza kampanyası başlatıldı. Verilen mesaj: “Demokratlar Başkan’a yönelik mesnetsiz iddialarla vakit geçirdiği için her Amerikalının yaraına olabilecek yasama faaliyetlerini engelliyor.” Örneğin 1.7 milyar dolarlık vergi indiriminin Kongre’de Demokratlar yüzünden sürüncemede kaldığı anlatılıyor. Bir TV reklamı şöyle diyor: “Seçimi kaybettiler, şimdi bir sonraki seçimi çalmaya çalışıyorlar. Sakın izin vermeyin.”