Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Çevre Uzmanlar Teke Tek Bilim'de yanıtladı: Türkiye'nin gölleri neden kuruyor?
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Habertürk TV'de Fatih Altaylı'nın moderatörlüğünde yayınlanan Teke Tek Bilim'de bu hafta, "Türkiye'nin gölleri neden kuruyor? Yaşanan kuraklığın sebepleri neler? Olağanüstü kuraklık ne demek? Temiz su kaynakları risk altında mı? Su kaynakları neden yok oluyor?" gibi sorulara yanıt arandı.

        İklim değişikliğinin Türkiye ve dünyada meydana getirdiği kuraklık ve su kıtlığı sorunlarının masaya yatırıldığı programda Altaylı'nın konukları Nobel Ödüllü Bilim İnsanı Tatlı Su Ekoloğu Prof. Dr. Erik Jeppesen, Prof. Dr. Meryem Beklioğlu, Prof. Dr. Meriç Albay ve Prof. Dr. Hafzullah Aksoy, önemli değerlendirmelerde bulundu.

        "TEK NEDEN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ DEĞİL"

        Türkiye'deki gölleri 2008 yılından bu yana incelediklerini belirten Prof. Dr. Meryem Beklioğlu, "Uzunca bir süredir devam eden incelemelerimiz gösterdi ki hem 2008'de hem de 2021 yılında çok sayıda göl kurumuş durumda. Bunun altında yatan sebepler düşünüldüğünde ilk olarak aklımıza iklim değişikliği geliyor. Ancak bunu sadece iklim değişikliğine bağlarsak, sorunu iyi anlayamayabiliriz. Tek neden iklim değişikliği değil" diye konuştu.

        REKLAM

        JEPPESEN: YANLIŞ TARIM, KAYNAKLARI YOK EDİYOR

        Prof. Dr. Erik Jeppesen, "Şu aşamada göllerle ilgili karşılaştığımız iki spesifik problem var. Bunlardan ilki iklim değişikliği, ancak Meryem Hanım'ın da dediği gibi tek mesele bu değil. Bir diğer konu ise çok fazla su talebinin olması. Bu ikisi bir araya gelince her birinin ayrı ayrı yarattığı problemin çok daha ötesine geçiyoruz. IPCC rakamlarına göre; son yıllarda emsali görülmemiş bir sıcaklık artışı olduğunu görüyoruz. Hatta son 100 yıldan bile daha fazla ve bunun çok daha tehlikeli bir sinyal olduğunu söyleyebiliriz. Genel olarak konuşmak gerekirse dünyada da Türkiye'de de hava sıcaklıkları daha da artacak. Elbetteki bu durum, kurak alanların oluşmasındaki tek sebep değil. Yağış oranlarında ciddi değişiklikler var. Önümüzdeki süreçte dünyanın belli bölgelerinde çok fazla yağış artacakken, diğer bölgelerinde ise kuraklığın artacağını görüyoruz. Türkiye'ye baktığımızda ise bu coğrafyanın oldukça kahverengileştiğini görüyoruz. Yağış oranlarındaki anormal artış ve azalışlar iklim değişikliğiyle birlikte çok daha dramatik olacak. Geçmişte normal olmayan şeyler (doğa olayları) şimdi normal olmaya başladı. Bu da Türkiye dahil, pek çok bölgede toprakta kuruluğun artacağını, nemin azalacağını gösteriyor. İklim değişikliğiyle birlikte yapılan yanlış tarım uygulamaları ise hem dünyada hem de Türkiye'de kaynakları yok ediyor. Kaynakların şehirlerde içme suyu olarak kullanılması yine aynı şekilde yeraltı sularını etkileyen bir şey. Bu sebeplerle muazzam bir olumsuz değişimi gözlemleyebiliyoruz" dedi.

        "İNSANLARI RESTORE ETMEDEN GÖLLERİ RESTORE EDEMİYORSUNUZ"

        Sorunun sadece Göller Bölgesinin değil Türkiye'nin sorunu olduğunu dile getiren Prof. Dr. Meriç Albay, "Ülkemizin her bölgesinde tarımsal sulamada inanılmaz hatalar yapılıyor. Ölçüsüzce su çekiliyor. Anlayış değişikliğine ihtiyacımız var. İnsanları restore etmeden maalesef gölleri restore edemiyorsunuz. Türkiye, sulak alanları koruyacağına dair uluslararası sözleşmeye imza atmış durumda. Ancak korkunç bir sıkıntı var. Kaynaklarımızın hiçbirini koruyamıyoruz. Maalesef bu problemi çözmek için de ciddi bir çaba göremiyoruz. Kuruyan gölleri yeniden canlandırmak zor. Ama eski hataları yapmayabiliriz, eldeki kaynaklarımızı koruyabiliriz" ifadelerini kullandı.

        ATASOY: TÜRKİYE'Yİ KURUTUYORUZ

        Prof. Dr. Hafzullah Atasoy ise, "Yaşananlar risk mi, kriz mi; sanki riski aşmış durumdayız. Bana göre Türkiye kurumuyor, Türkiye'yi kurutuyoruz. Su döngüsünde siz hangi halkayı koparırsanız orada kuraklık olur. Bizim öncelikli sıkıntımız tarımsal su tüketiminin yanlışlığı. İçme suyu kullanımı, suyun endüstride kullanımı ve tarımsal su tüketimi ele alındığında biz açık ara en fazla suyu tarımda kullanıyoruz. Biz genel olarak göllerin kurumasından bahsediyoruz ama akarsuları da kurutuyoruz. Çünkü gölleri besleyen en önemli kaynaklar yağan yağmurdan daha çok akarsular ve yeraltı sularıdır. Kuraklık sadece günümüzün değil, antik çağlardan itibaren insanlığın genel bir problemi. Dolayısıyla daima var olmuş ve gelecekte de olacak olan kuraklık sorunuyla ilgili her zaman önlemler almamız lazım. Tek yolumuz mühendisçe düşünüp rakamları bir şekilde dengelememiz. Yani küresel ölçekteki su dengesini yerel ölçekte oluşturmamız gerekiyor. Bir göl, yeraltı su kaynaklarından ne kadar besleniyorsa o ölçüde kullanılabilmeli. Ne kadar girdi varsa o kadar çıktı yapılmalı, daha ötesi değil" dedi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ