Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Öne Çıkanlar Atatürk müzelerinin özellikleri
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Atatürk müzeleri ulu önderin çalışmalarını ve hayatını yansıtmasının yanı sıra çeşitli eşya ve materyallerle ülkemizin tarihine de ışık tutuyor. Genellikle Atatürk’ün yurt gezilerinde konakladığı evlerin daha sonraki yıllarda müze haline getirildiği Atatürk müzeleri, kuruldukları günden itibaren ulusal bir değer halini aldı.

        Atatürk'ün naaşının 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesi'nden Anıtkabir'e taşınışı.
        Atatürk'ün naaşının 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesi'nden Anıtkabir'e taşınışı.

        Etnografya Müzesi

        Ankara’nın Namazgâh adıyla semtinde, Müslüman mezarlığı olan tepede kuruldu. Tepe, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından15 Kasım 1925 tarihli Bakanlar Kurulu kararı gereğince, Milli Eğitim Bakanlığı'na müze yapılmak üzere bağışladı.

        1924’e kadar Anadolu’da Kurtuluş Savaşı’na katılan, milli kültüre önem veren devrimciler, Türklerin maddi ve manevi kültü mirasını içeren bir Etnografya Müzesi'nin kurulmasının gerekliliğine inanıyorlardı. Bu nedenle Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver, eski mesai arkadaşı Budapeşte Etnografya Müzesi şeflerinden Türkolog Prof. J. Meszaroş’un müzenin kuruluşu konusundaki görüşleri soruldu.

        REKLAM

        Böylece halk müzesinin kurulmasına hazırlık yapılmak üzere, 1924’te İstanbul’da Prof. Celal Esad (Arseven) başkanlığında, daha sonra 1925 yılında İstanbul Müzeler Müdürü Halil Ethem (Erdem) başkanlığında, eser toplamak ve satın almak üzere özel bir komisyon kuruldu.

        Satın alınan 1250 adet eser, 1927’de inşası tamamlanan müzede teşhir edildi. Müze Müdürlüğü'ne ise Hamit Zübeyr (Koşay) atandı.

        15 Nisan 1928’de müzeyi ziyaret eden Gazi Mustafa Kemal Paşa müze hakkında bilgi aldıktan sonra, Afgan Kralı Amanullah Han’ın Türkiye’yi ziyaretleri nedeniyle, müzenin açılmasını istedi. Müze 18 Temmuz 1930’da halka açıldı. 1938’ün Kasım ayında müzenin iç avlusu, geçici kabir olarak ayrılıncaya kadar açık kalmıştır. Atatürk'ün naaşı 1953'de Anıtkabir'e nakline değin burada kalmıştır. Bu kısım halen Atatürk’ün anısına hürmeten sembolik bir kabir şeklinde korunuyor. Üzerinde beyaz mermere yazılmış şu kitabe bulunuyor;

        “Burası 10 Kasım 1938'de sonsuzluğa ulaşan Atatürk’ün 21 Kasım 1938 den 10 Kasım 1953 e kadar yattığı yerdir.”

        15 yıl süreyle Etnografya Müzesi, Anıtkabir görevini görürken devlet başkanlarının, elçilerin, yabancı heyetlerin ve halkın ziyaret yeri oldu. Bu süre içinde müzede çalışmalar sürdürüldü. 14 Kasım 1956’da Uluslararası Müzeler Haftası nedeniyle gerekli değişiklikler yapılarak, tekrar halkın ziyaretine açıldı.

        REKLAM

        Binanın mimarı Arif Hikmet (Koyunoğlu) Cumhuriyetin ilk dönem mimarlarının en değerlileri arasında yer alıyor.

        Bina dikdörtgen planlı olup, tek kubbelidir. Yapının taş duvarları küfeki taşı ile kaplanmıştır. Alınlık kısmı mermer olup üzerleri oyma süslüdür.

        Binaya 28 basamaklı bir merdivenle çıkılıyor. 4 sütunlu, üçlü bir giriş sistemine sahip binaya girilince kubbe altı holüne ve buradan da iç avlu denilen sütunlu kısma geçiliyor. Buranın ortasına mermer bir havuz yapılmış, çatı kısmı açık bırakılmış. Daha sonra bu iç avlu Atatürk'e geçici kabir olarak ayrıldığında, havuz bahçeye nakledilerek, çatısı kapatılmış.

        İç avlunun etrafında simetrik olarak büyüklü küçüklü salonlar yer alıyor. İdare kısmı müzeye bitişik olup iki katlı.

        Müze önünde at üstünde duran bronz Atatürk Heykeli 1927'de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından İtalyan sanatkârı P. Conanica'ya yaptırıldı.

        Etnografya Müzesi, Türk sanatının Selçuklu Devrinden zamanımıza kadar devam eden örneklerinin sergilendiği bir müze.

        Anadolu’nun çeşitli yörelerinden derlenmiş halk giysileri, süs eşyaları, ayakkabı, takunya örnekleri, Sivas yöresi kadın ve erkek çorapları çeşitli keseler, oyalar, çevreler, uçkurlar, peşkirler, bohçalar, yatak örtüleri, gelin kıyafetleri, damat tıraş takımları eski geleneksel Türk sanatının birer temsilcileri.

        Etnografya Müzesi’nde bulunan diğer önemli objeler şunlar;

        Türklere özgü teknik malzeme ve desenlerle kendi içinde halı dokuma merkezlerinden Uşak, Gördes, Bergama, Kula, Milas, Ladik, Karaman, Niğde, Kırşehir yörelerine ait halı ve kilim koleksiyonu.

        Anadolu Maden sanatının güzel örnekleri arasında 15’inci yüzyıldan kalma Memlük kazanları, Osmanlı şerbet kazanları, güğüm leğen, sini, kahve tepsisi, sahanlar, taslar, mum makasları gibi çeşitli madeni eserler.

        Osmanlı Devri yayları, okları, çakmaklı tabancalar, tüfekler kılıç ve yatağanlar, Türk çini porselenleri ve Kütahya porselenleri, tasavvuf ve tarikatla ilgili eşyalar, Türk yazı sanatının güzel örneklerinden levhalar.

        Türk ağaç işçiliğinin en güzel örneklerinden, Selçuklu Sultanı III. Keyhüsrev'in tahtı, Ahi Şerafettin Sandukası, Nevşehir Ürgüp’ün Damsa Köyü Taşhur Paşa Camii mihrabı, Siirt Ulu Camii Mimberi, Merzifon Çelebi Sultan Medresesi’nin kapısı.

        7’inci dönem T.B.M.M. üyesi Besim Atalay’ın müzeye armağan ettiği koleksiyonu çeşitli devirlere ait Türk sanat tarihlerini içeriyor.

        Müzede özellikle Anadolu etnografya ve folkloru, sanat tarihiyle ilgili eserleri içeren bir de ihtisas kütüphanesi bulunuyor.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ