Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam Bakan Işıkhan'dan belediye yönetimlerine uyarı - İş-Yaşam Haberleri

        Bakan Işıkhan, Bakan Yarımcısı Faruk Özçelik, Çalışma Genel Müdürü Mehmet Baş ve beraberindeki heyet ile HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan'ı konfederasyon genel merkezinde ziyaret etti.

        Ziyarette, beş yıllık aradan sonra Çalışma Meclisi'nin 29 Nisan'da toplanacağını belirten Işıkhan, şöyle konuştu:

        REKLAM

        "Bu dönemki toplantımızın başlığını, 'Türkiye Yüzyılında Çalışma Hayatı: Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği' olarak belirlemiş bulunuyoruz. Meclisimizde, çalışma hayatını ilgilendiren temel konulara ilişkin sorunları gündeme getiriyor ve bunlara yönelik politikaları tüm tarafların katkılarıyla hayata geçirmeye çalışıyoruz. 13. Çalışma Meclisi'ni Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın teşrifleriyle 29-30 Nisan'da düzenleyeceğiz. Üç gün sürecek program boyunca, ilgili bakanlıklarımız, kamu kurum ve kuruluşlarımız, işçi, işveren ve kamu görevlileri sendikaları ve konfederasyonlarımız, akademisyenlerimiz, iş dünyası, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla çeşitli paneller düzenlenecektir."

        "BU YÜZYILI ÇALIŞANIN, EMEĞİN VE ÜRETİMİN YÜZYILI YAPACAĞIZ"

        Işıkhan, sendikalardan habersiz, sendikalarla istişare etmeden, sosyal diyalog kurmadan hiçbir adım atmamaya özen gösterdiklerini belirterek, şunları söyledi:

        "Üçlü Danışma Kurulu'nda, Kamu Personel Danışma Kurulu'nda ve diğer kurullarda ve toplantılarda gündemimizi yine hep birlikte oluşturduk. Kararlı atılımlarımızı, düzenlemelerimizi bugüne kadar, sosyal diyalog anlayışıyla gerçekleştirdik. Cumhuriyetimizin 100 yıllık birikiminin verdiği güçle birlikte, 2024'te kendimize yeni hedefler belirledik. Ulusal ve uluslararası düzeyde yaşanan birçok badireye rağmen; istikrarla büyüyen ekonomimiz, dünyada her geçen gün artan gücümüz, bize gerek ulusal gerekse uluslararası ölçekte büyük sorumluluklar yüklemeye devam ediyor."

        REKLAM

        Türkiye Yüzyılı'na çalışan, üreten insanlarla erişilebileceğine inandıklarını dile getiren Işıkhan, "Bu yüzyılı çalışanın, emeğin ve üretimin yüzyılı yapacağız. Bu sebeple Çalışma Meclisi gibi çözüm odaklı platformlar, kalıcı refahın temini için çalışma hayatının hem yapısal hem de fonksiyonel sorunlarının çözüme kavuşturulabilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu şekilde, pek çok konunun kapsamlı olarak ele alınacağı 13. Çalışma Meclisimizin şimdiden hayırlara vesile olmasını diliyorum." diye konuştu.

        "1 MAYIS, ANLAMINA UYGUN BARIŞÇIL GÖSTERİLERLE KUTLANMAKTA"

        Bakan Işıkhan, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nün yaklaştığını anımsatarak, işçi ve emekçilerin haklarının korunması ve geliştirilmesinin her zaman öncelikli meseleleri olduğunu ifade etti.

        Sendikalaşma hakkından, sosyal güvenliğe kadar her alanda öncelikle çalışanların menfaatlerini gözettiklerini vurgulayan Işıkhan, "Son 21 yıldır, sendikal faaliyetlerin en büyük destekçisi biz olduk ve olmaya da devam edeceğiz. Sendikalarla ilgili çok sayıda düzenleme yaptık. Sadece örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırmamız dahi ülkemizdeki sendikalı sayısını büyük oranda artırdı. 2013 yılında 1 milyon olan sendikalı işçi sayısı, 2 milyon 495 bine, yüzde 9 olan sendikalaşma oranı ise yüzde 15,22'ye yükselmiştir." dedi.

        Daha önce kan ve katliamla anılan 1 Mayıs'ın artık emekçiler açısından bir işçi bayramı ve dayanışma günü haline geldiğini dile getiren Işıkhan, sözlerini şöyle sürdürdü:

        REKLAM

        "Birkaç azınlık grup dışında, işçilerimizin çok büyük bir kesimini temsil eden, en fazla üyeye sahip sendikalarımızla 1 Mayıs, anlamına uygun biçimde ve barışçıl gösterilerle kutlanmaktadır. Bu yıl ki kutlamalarımız, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını ve Türkiye Yüzyılı'nı başlatan bir milat olması sebebiyle her zamankinden çok daha anlamlı ve farklı atmosferde gerçekleştirilecek.

        Hafta boyunca düzenleyeceğimiz çeşitli programlar eşliğinde, büyük ve güçlü Türkiye'nin çalışan, üreten, alın teri akıtan işçisi, emekçisi, yediden yetmişe tüm vatandaşlarımızla emek dünyamızın bu özel gününü tam manasıyla idrak edeceğimiz bir gün olacak."

        "KARMAŞADAN EN FAZLA ZARAR GÖREN KESİMLER EMEKÇİLER"

        Bir taraftan emeğin hakkını korurken, diğer yandan bu hakkın istismar edilmesine hiçbir zaman müsaade etmediklerini vurgulayan Işıkhan, şu ifadeleri kullandı:

        "Boş ve ideolojik sloganların değil, emekçimize gerçekten faydalı olacak icraatların peşinde olduk. Emekçilerimizi, ülkemizin kalkınmasının en önemli parçalarından biri olarak gördük. Vatan sevgisi had safhada olan işçilerimizin ülkemize zarar verecek, kaos peşinde koşanlarca temsil edilemeyecekleri bir gerçek. Zira günün sonunda, kaos ve karmaşadan en fazla zarar gören kesimler arasında yine emekçilerimiz gelmektedir. 1 Mayıs'ın huzursuzluk ve kaos ile anılmasını isteyenlere en büyük tepkiyi, yine bu ülkenin evladı olan emekçiler göstermektedir. 1 Mayıs'ı temsil ettiği anlayışa ve ruha yakışır şekilde kutsal addettiğimiz emeğin ve dayanışmanın sembolü haline getirerek 'bayram olarak ilan eden' yine Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK Parti hükümeti olmuştur. Bu hafta boyunca hem Çalışma Meclisimizde çalışmalarımızı sürdüreceğiz hem de emek ve dayanışma günü Türkiye'nin çalışma hayatına yakışır şekilde kutlayacağız."

        REKLAM

        BAKAN IŞIKHAN'DAN BELEDİYE YÖNETİMLERİNE UYARI

        Işıkhan, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinin geride kaldığına işaret ederek, seçilen belediye başkanlarına, meclis üyelerine ve muhtarlara muvaffakiyetler diledi.

        Bakanlık olarak Türkiye'yi kalkındırma ve istihdamın geliştirilmesine yönelik her türlü projede tüm yerel yöneticilerin yanlarında duracaklarını belirten Işıkhan, şöyle devam etti:

        "Ancak, yerel seçimlerin ardından yeni belediye başkanlarının göreve gelmesiyle birlikte, belediye çalışanlarının işlerinden çıkarılması ve mobbing endişesi birçok insanı tedirgin etmektedir. Belediye başkanlarının bu tür davranışları, çalışanların kazanılmış hak ve özgürlüklerinin kaybı anlamına gelecektir. Sadece adalet ve sosyal sorumluluk açısından değil, aynı zamanda şehrin sürekliliği ve hizmet kalitesi açısından da bu hususla alakalı uyarımı yapmak istiyorum. Ayırt etmeksizin tüm belediyelere sesleniyorum, bizler işçilerimizin ve memurlarımızın haklarının yakın takipçisi olacağız. Sizler de çalışanların haklarını göz önünde bulundurarak ve istihdama yönelik adil politikalar izleyerek çalışma hayatımızın niteliğini hep birlikte geliştirelim."

        REKLAM

        Bakan Işıkhan, HAK-İŞ'in ardından Çalışma Meclisi gündemiyle Türkiye Kamu-Sen, TESK ve TZOB'a basına kapalı ziyaretler gerçekleştirdi.

        IŞIKHAN TÜRK-İŞ'İ ZİYARET ETTİ

        Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 13. Çalışma Meclisi'nin 29-30 Nisan'da düzenleneceğini belirterek, toplantının gündeminin "Türkiye Yüzyılında Çalışma Hayatı: Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" olacağını bildirdi.

        Bakan Işıkhan, Bakan Yardımcısı Faruk Özçelik, Çalışma Genel Müdürü Mehmet Baş ve beraberindeki heyet ile TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay'ı konfederasyon genel merkezinde ziyaret etti.

        Ziyarette, Çalışma Meclisi'nin en kapsamlı ve kritik öneme sahip sosyal diyalog mekanizmalarından biri olduğunu vurgulayan Işıkhan, şunları paylaştı:

        "Bu meclis, ülkemizde 1947 yılından beri, çalışma hayatını ilgilendiren temel konulara ilişkin sorunları gündeme getirmekte ve hazırlanan politikaları tüm tarafların katkılarıyla hayata geçirmektedir. En son toplanan 12. Çalışma Meclisi, 2019 yılında, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın teşrifleriyle gerçekleştirilmişti. 5 yıllık bir aradan sonra Meclisi yeniden topluyoruz. 13. Çalışma Meclisi'ni de yine Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın teşrifleriyle 29-30 Nisan 2024 tarihlerinde Ankara'da gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bu dönemki toplantımızın gündemini; 'Türkiye Yüzyılında Çalışma Hayatı: Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği' olarak belirlemiş bulunuyoruz."

        REKLAM

        Işıkhan, 3 gün sürecek program boyunca ilgili bakanlıkların, kamu kurum ve kuruluşlarının, işçi, işveren ve kamu görevlileri sendikaları ve konfederasyonlarının, akademisyenlerin, iş dünyasının, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin katılımıyla çeşitli panellerin düzenleneceğini söyledi.

        "ÇALIŞMA MECLİSİ, SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNDE ÖNEM TAŞIYOR"

        Çalışma Meclisi'nde, Türkiye Yüzyılı'nın çalışma hayatını ilgilendiren emeğin, sendikal örgütlenmenin ve istihdamın asırlık altyapısını inşa edecek, yeni perspektifler sunan ve yapısal sorunlara kalıcı çözümler üreten ortak bir vizyon ortaya çıkarmayı hedeflediklerini dile getiren Işıkhan, şunları kaydetti:

        "Hiç kuşkusuz bu vizyonun belirlenmesindeki en büyük motivasyon kaynağımız bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz kararlı atılımlardır. Cumhuriyetimizin 100 yıllık birikiminin verdiği güçle birlikte, 2024'te kendimize yeni hedefler belirledik. Elbette hedeflerimiz büyüdükçe karşımıza çıkan engeller de aynı nispette büyüdü ve çeşitlendi. Ancak temelleri sağlam ekonomik ve sosyal altyapımız; her türlü engeli azim ve kararlılıkla, daha çok üreterek, daha çok çalışarak aşmamızı sağladı. Tüm bu badirelere, küresel salgınlara, savaşlara ve tüm finansal krizlere rağmen istikrarla büyüyen ekonomimiz, dünyada her geçen gün artan gücümüz, her geçen gün daha da güçlenen jeopolitik ve jeostratejik konumumuz, bize gerek ulusal gerekse uluslararası ölçekte büyük sorumluluklar yüklemeye devam ediyor."

        REKLAM

        Mimarı Cumhurbaşkanı Erdoğan olan, Türkiye için önlerindeki yüzyılın yol haritası niteliği taşıyan Türkiye Yüzyılı vizyon ve hedefinin, bu sorumluluğun zorunlu bir sonucu olduğunu belirten Işıkhan, "Gerek ekonomik gerekse sosyal politikalarımızı küresel perspektifle şekillendiren bu sorumluluk, devlet ve millet olarak bizim, her bakımdan güçlü olmamızı gerekli kılmaktadır. Biz de bu gücü çalışan ve üreten insanlarımızla büyüteceğimize inanıyoruz." dedi.

        Işıkhan, işçisiyle, işvereni, yatırımcısı, emekçisi, emeklisi ve memuruyla 85 milyon vatandaşın refahının, aynı zamanda Türkiye'nin refahı ve gücü demek olduğunu vurguladı.

        Çalışma Meclisi gibi çözüm odaklı platformların, kalıcı refahın temini için çalışma hayatının hem yapısal hem de fonksiyonel sorunlarının çözüme kavuşturulabilmesi açısından büyük önem taşıdığına dikkati çeken Işıkhan, "Bunun yanı sıra, son yıllarda hem Türkiye'de hem de dünyada yaşadığımız doğal afetler, salgınlar silsilesiyle derinden sarsılan finansal sistemin en çok etkilediği alanların başında çalışma hayatı gelmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

        "Çalışma Meclisi'nde, pandeminin ve asrın felaketi olarak adlandırdığımız depremlerin, istihdam ve üretim noktasında sebep olduğu olumsuz etkileri en aza indirmek adına hayata geçirdiğimiz özel politikaları yeniden ele alacak, daha uzun vadeli çözümler üreteceğiz" diyen Işıkhan, bu ve daha pek çok konunun kapsamlı olarak ele alınacağı 13. Çalışma Meclisi'nin şimdiden hayırlara vesile olmasını diledi.

        REKLAM

        "1 MAYIS'I HUZURSUZLUK GÜNÜNE ÇEVİRMEK İSTEYENLER SORUNUN PARÇASI"

        Bakan Işıkhan, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nün yıl dönümünün yaklaştığını anımsatarak, Cumhuriyet'in ikinci yüzyılını ve Türkiye Yüzyılı'nı başlatan milat olması sebebiyle bu yıl 1 Mayıs'ın, önceki yıllardan çok daha anlamlı ve çok daha farklı bir atmosferde kutlanacağını dile getirdi.

        Hafta boyunca düzenleyecekleri çeşitli programlarla çalışan, üreten, alın teri döken tüm kesimlerle birlikte emek dünyasının bu özel gününü kutlayacaklarını aktaran Işıkhan, sözlerini şöyle sürdürdü:

        "Emek, bizim hem maddi hem de manevi dünyamızda müstesna bir yere sahip kutsal bir kavramdır. Bu hassasiyetle işçimizin, emekçimizin hakkının korunması, her zaman öncelikli meselemiz olmuştur. Sendikalaşma hakkından sosyal güvenliğe kadar her alanda öncelikle çalışanlarımızın menfaatlerini gözettik. Emeğin ve alın terinin müdafaasının da en az kendisi kadar önemli olduğunu bilerek; sendikal faaliyetlerin en büyük destekçisi yine biz olduk ve olmaya da devam edeceğiz.

        Şöyle bir geçmişe baktığımızda Türkiye'de sendikacılığın nereden nereye geldiğinin en yakın şahidi, sizlersiniz. Bir taraftan emeğin hakkını korurken, diğer yandan da bu hakkın istismar edilmesine hiçbir zaman müsaade etmedik. 1 Mayıs'ı, her yıl dönümünde, huzursuzluk gününe çevirmek isteyenler, çözümün ve uzlaşmanın değil; sadece sorunun bir parçası olmayı bilinçli bir şekilde tercih etmektedirler. Bunların, emeği savunmak değil bunun istismarı peşinde oldukları gün gibi ortadadır. Hak, hukuk ve adalet kavramlarının sloganla değil icraatla tesis edilebileceğini unutmamalıyız. İşçilerimiz, emekçilerimiz ideolojik sloganların değil, samimi icraatların muhatabı olmalıdır."

        REKLAM

        "İŞÇİMİZİN ALIN TERİ, TAKSİM MEYDANI'NA SIĞMAYACAK KADAR BÜYÜK"

        Emekçilerin bir yandan evine ekmek götürmenin derdinde olduğunu, diğer yandan ülkenin büyümesi için çalıştığını belirten Işıkhan, şöyle devam etti:

        "Ülkemizin kalkınmasının en önemli güçlerinden birisi belki de en önemlisi, emekçilerimizdir. Dolayısıyla vatan-millet sevdasını yüreğinde barındıran işçilerimizin, ülkemize zarar verecek, ilerleyişimizi ve büyümemizi sekteye uğratacak, toplumu gerecek hiçbir eylemin içinde yer almaları mümkün değildir. Böyle zamanları; toplumsal kaos için bir fırsat olarak görerek günün sonunda arkalarında bıraktıkları dağınıklığı yine emekçilerimize toplatan anlayışın iyi niyeti sorgulanmalıdır. Bunlar eski Türkiye'de kalan icraatlardır. Bugünün öneminin farkında olan ve 1 Mayıs'ı, temsil ettiği anlayışa ve ruha yakışır şekilde kutsal addettiğimiz emeğin ve dayanışmanın sembolü haline getirerek bayram olarak ilan eden yine Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki hükümetimiz olmuştur. Böyle önemli bir konunun tek bir alan ya da meydanla, Taksim Meydanı ile sınırlandırılması, konunun bu kadar kısır bir döngüye hapsedilmesi bizim insana ve emeğe verdiğimiz değere sığmamaktadır."

        İşçinin, emekçinin ve çalışanların alın terinin, Taksim Meydanı'na sığmayacak kadar büyük olduğunun altını çizen Işıkhan, "1977 yılında Taksim'de kaybettiğimiz 34 işçimizi, emekçimizi rahmetle yad ediyorum. Ancak Taksim'de hayatlarını kaybeden emekçilerimizin isimlerini bile hatırlamayanların, onların aziz hatıralarını kullanarak, bu alanda kitlesel kutlama inadı, 1 Mayıs'ın dayanışma ruhunu zedelemektedir. Bildiğiniz gibi, 1 Mayıs'ta kaybettiğimiz canlarımızı Taksim'de anmak için sendikalarımıza, sınırlı katılımlarına izin verilmektedir." ifadesini kullandı.

        Bu sebeple çalışan, üreten, büyüyen Türkiye'nin ortak değeri olan bu günü, anlam ve önemine uygun şekilde tüm Türkiye olarak 7'den 70'e tüm vatandaşlarla, bütün meydanlarda, emeğin ve üretimin olduğu her mecrada bir bayram havasında idrak edeceklerini söyleyen Işıkhan, bu hafta boyunca hem Çalışma Meclisi'nin çalışmalarını sürdüreceğini hem de Emek ve Dayanışma Günü'nü Türkiye'nin çalışma hayatına yakışır şekilde kutlamanın gayreti içinde olacaklarını belirtti.

        HAK-İŞ GENEL BAŞKANI ARSLAN'DAN BELEDİYE BAŞKANLARINA 'İŞ GÜVENCESİ' ÇAĞRISI

        HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, "Bütün belediye başkanlarımızın, suhuletle davranmasını, çalışanların işiyle uğraşmamasını, belediyelerin daha büyük sorunlarını çözmeye odaklanmalarını arzu ediyoruz." dedi.

        Arslan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ve beraberindeki heyetin HAK-İŞ'i ziyaretinde, Çalışma Meclisi'nin uzun yıllardır toplanmadığını belirterek, 13. Çalışma Meclisi'nin 29-30 Nisan'da düzenlenmesini olumlu karşıladıklarını söyledi.

        Ekonomik ve Sosyal Konsey'in de en kısa zamanda toplanmasını istediklerini ifade eden Arslan, "Çalışma Meclisi toplantısının gündemi bize ulaştı. Gerek akademisyen, gerek sendikacı arkadaşlarımızın desteği, toplantıya katkı vereceğiz." diye konuştu.

        Bu yıl 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü Kocaeli'de kutlayacaklarını anımsatan Arslan, şunları kaydetti:

        "1 Mayıs etkinliklerimizi kaosa, tartışmalara, gerginliklere, emniyet güçleriyle gerginliklerin yaşanmasına kurban edemeyiz. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, emekçilerin taleplerinin yüksek sesle konuşulduğu önemli bir gün. Bu nedenle olası gerginlikler, 1 Mayıs'taki vereceğimiz mesajlara mani olacaktır. Bu yıl 1 Mayıs'ta alanlarda, son dönemde karşılaştığımız ekonomik zorlukları, ek protokolleri, toplu sözleşmelerimizde ek zam taleplerimizi, asgari ücreti, Çerçeve Protokolün yerel yönetimlerde uygulanmamasından kaynaklı zorlukları ve geçici mevsimlik işçilerin durumunun da aralarında olduğu sorunları gündeme getireceğiz."

        "HEM YASAL HAKLARIMIZI KULLANACAĞIZ HEM DE BUNA İTİRAZ EDECEĞİZ"

        Arslan, 31 Mart seçimlerinin sona erdiğine ve seçilen belediye başkanlarının görevlerine başladığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

        "2019 yılındaki yerel seçimlerden sonra HAK-İŞ'e bağlı sendikalardan 50 bin üye istifa ettirildi. 15 bin civarında üyemiz ise işini kaybetti. Bu süreçte uzun mücadeleler ve eylemler yürüttük. Yeni dönemde aynı tablonun yaşanmasını istemiyoruz. Evet, siyasi kadrolar millet iradesiyle seçilmiştir, saygımız var. Milletin iradesine saygı göstereceğiz. Seçilen belediye başkanlarımıza biz de başarılar diliyoruz. Bütün belediye başkanlarımızın, suhuletle davranmasını, çalışanların işiyle uğraşmamasını, belediyelerin daha büyük sorunlarını çözmeye odaklanmalarını arzu ediyoruz. Bu konuda tabii ki işten çıkarmalar geliyor şu anda bize yavaş yavaş. Bunlarla ilgili hem yasal haklarımızı kullanacağız hem de gerekirse sahada eylemlerimizle buna itiraz edeceğiz."

        TÜRK-İŞ GENEL BAŞKANI ATALAY'DAN 1 MAYIS AÇIKLAMASI

        TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, "Bu sene 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü programını Bursa'da düzenleyeceğiz. Bu programda ana gündemimiz vergi olacak. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınması lazım." dedi.

        Atalay, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ve beraberindeki heyetin TÜRK-İŞ'i ziyaretinde, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarına dikkati çekerek, dünyanın yaşanan zulme sessiz kaldığını söyledi.

        Bakan Işıkhan'ın 2024 yılı için belirlenen asgari ücrete artış yapılmayacağı yönündeki açıklamasını anımsatan Atalay, şu ifadeleri kullandı:

        "Enflasyonu durdurmadan, tabiri caizse küpün altını kapatmadan küpün üzerine istediğiniz kadar suyu doldurun, kısacası parayı verin paranın bir hükmü kalmıyor. Bunun için biran evvel küpün altını kapatmak lazım, enflasyonu durdurmak lazım. Ondan sonra da toplumun alım gücünü belirli bir noktaya çekmek lazım."

        1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü programını bu yıl Bursa'da düzenleyeceklerini vurgulayan Atalay, "Bu programda ana gündemimiz vergi olacak. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınması lazım. İşçiler ocak ayında aldığı ücreti iki ay sonra vergi kesintileri nedeniyle alamıyor. Bununla ilgili bir düzenlemeye ihtiyaç var. Bu işçiyi de memuru da ilgilendiriyor. Sene başında alınan 20 bin lira, sene sonunda 16 bin liraya düşüyor. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yok." diye konuştu.

        Atalay, 13. Çalışma Meclisi'nin 29-30 Nisan'da düzenleneceğini anımsatarak, "Bu toplantıda, sendikalar, sivil toplum örgütleri olarak sıkıntılarımızı bir daha Sayın Cumhurbaşkanına anlatırız. İşçiyi, emekliyi, taşeron işçisini, asgari ücretliyi, fakiri güldürmeden bu ülkede barışı sağlamamız mümkün değil." dedi.

        "ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE ESAS İŞÇİLERİN İHTİYACI VAR"

        Türkiye'nin bir anayasa değişikliğine ihtiyacı olduğunu dile getiren Atalay, şunları kaydetti:

        "17 milyon işçinin olduğu ülkede, 2,5 milyon işçi sendikal örgütlü. Bu kabul edilir bir rakam değil. Bu savunabilecek bir rakam değil. Burada evvela Meclis sorumlu, ülkeyi yönetenler sorumlu. Biz de sendikacı olarak sorumluyuz. Düşünebiliyor musunuz? Sıradan bir iş yerinde 1000 kişi çalışıyor, 952 tanesinin üyeliğini alıyoruz. İşveren yetki davası açıyor. Yetki davası mahkemede 7 sene sürüyor. 7 sene sonra ne iş yeri kalıyor ne sendika kalıyor ne bir şey kalıyor. Sendikalar Yasası, 12 Eylül'den kalan, darbe anayasasından kalan bir düzenleme. Anayasa değişikliğine esas işçilerin ihtiyacı var."

        "KADROLU EYLEMCİLER BEŞİKTAŞ'TAKİ İŞ CİNAYETİ İÇİN AĞZINI AÇMIYOR"

        Son dönemde yaşanan iş kazalarına da dikkati çeken Atalay, konuşmasına şöyle devam etti:

        "İliç'te 7 arkadaşımız hala toprak altında. İş kazalarında her gün 4 işçi hayatını kaybediyor. Beşiktaş'ta kısa bir zaman evvel 29 kardeşimiz yanarak, bağıra bağıra can verdi. Bu ülkenin büyük kesimi, onları hala görmedi. Bu ülkede sayıları bir elin parmakları kadar olan kadrolu eylemciler var. En ufak meselede ortaya çıkıyorlar ama Beşiktaş'taki bu vahim iş cinayetinde hiç kimse ağzını açmıyor. Beşiktaş'ın sorumlusu kimse, Soma'nın sorumlusu kimse, İliç'in sorumlusu kimse, bunlar hesap vermeden iş kazalarını önleme şansımız yok. İşçi sağlığı ve iş güvenliği, paradan daha önemli, insan canı paradan daha önemli. İş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili dünyanın en iyi kanunu bizde olmasına rağmen maalesef merhametsiz işverenler bu işi suistimal etmeye, işçileri göz göre göre ölüme götürmeye devam ediyorlar. Burada sendikaların, Bakanlığın, ülkeyi yönetenlerin sorumluluğu var. Ben nefes aldığım müddetçe Soma'nın cinayet olduğunu anlatmaya devam edeceğim."

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ