Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Eğitim Bakan Tekin'den Habertürk'e açıklamalar

        Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Habertürk'te Kemal Öztürk'ün sorularını yanıtladı.

        Bakan Tekin'in konuşmalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

        Eğitim öğretim yılımız başlıyor. 86 milyonun tamamı heyecanlı. Okullar açıldı, servis hareketliliği var diye kimisi daha erken çıkıyor. Kimi vatandaşlarımız çocuklarını kendi aracılığıyla gidiyor. Öğrencilerimizin, velilerimiz, öğretmen arkadaşlarımız heyecanlı. Bütün bu hareketliliği ve heyecanlılığı yaşayan herkese sağlık, mutlulukla dolu bir eğitim yılı temenni ediyorum. Gerçekten çok büyük bir camia milli eğitim camiası. Yaklaşık 1 milyon 200 bir civarında öğretmen var. Bizde ve özel okullarda. Yaklaşık 75 bine yakın kurum var. Okul anlamında. Bu rakam devasa bir rakam. Her bir okulda, kurumda 1 tane müdür en az 2 tane müdür yardımcısı var. Bünyemizde 100 bin arkadaşımız idari sorumluluk taşıyor. Toplumun tamamını ilgilendiren camiadan bahsediyoruz. Bu camiayla birlikte olmaktan ben şahsen çok mutluyum.

        "EĞİTİM ÖĞRETİM ALAMAYAN ÖĞRENCİMİZ YOK"

        REKLAM

        Bizim 11 ilde yaklaşık 3,5 milyon civarında deprem bölgesinde öğrencimiz var. Deprem önceki rakamlara hemen hemen 150 bin civarında öğrencinin eksildiğini görüyoruz. Bu henüz başlangıç aşaması. Süreç devam ediyor. Şu andaki elimizdeki verilere göre böyle. Toplamda bizim depremden önce bu 11 ilin tamamında 10 bin 539 tane okulumuz var. Daha çok derslik açısından başlandığımızda 114 bin 675 derslik var. 936 tane okulumuz ya yıkılmış durumda ya ağır hasarlı ya da orta hasarlı olup gerekli tetkiklerin yapım aşamasında. Derslik olarak baktığımızda 11 bin 728 dersliğimiz eksik. 2 bin 773 yeni derslik hizmete sokuldu. Konteynerlerde eğitim öğretim süren öğrencilerimiz var. Yıkılan okulların yerine okul yapmakta yer yer TOKİ yer yer hayırseverlerle işbirliği yapıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız süreci tek tek takip ediyor. Yaklaşık 4 bin dersliği çelik yapı olarak yapacağız. Önümüzdeki bahar ayına yetişmiş olacak. Hedefimiz önümüzdeki eğitim öğretim yılında derslik eksikliklerimizi gidermiş olmak. Eğitim öğretim alamayan tek bir öğrencimiz yok. İnşa süreciyle ilgili olarak takvimimiz önümüzdeki Eylül ayında depremden önce 11 ildeki okul sayısına ulaşmak.

        "BÖLGEDE BÜTÜN ÖĞRETMENLERİMİZLE KONUŞTUK"

        Yazın başından itibaren deprem bölgesindeki planlamamızı 3 başlık üzerinden yürüttük. Fiziki yapı, öğretmenlerimizin problemleri, öğrencilerimizle ilgili tedbirler. Haziran ayında bölgedeki öğretmen arkadaşlarımızla konuştuğumuzda operasyonel problemlerin varolduğunu gördük. Depremde yakınlarını kaybeden, psikolojik olarak etkilenen öğretmen arkadaşlarımız var. Bir de depremi bölgede yaşayıp da 'ben bu bölgede devam etmek istiyorum' diyen öğretmen arkadaşlarımız oldu. "Birkaç yıl burada çalışıp, hizmet puanım yükselsin, daha sonra istediğim okula gidebilirim" diyenleri ödüllendirmiş olduk. Bütün il müdürü arkadaşlarımızla toplandık. Depremden 220 bin öğretmenimiz etkilenmiş durumda. Bu arkadaşlarımızla il müdürlüğünde arkadaşlarımız iletişime geçtiler. Bölgede yaşayan ya da yeni atanan her birisiyle iletişim kuruldu. Konakladığı ev, yıkılmış mı, oturabilecek durumda mı, barınma ihtiyacı sözkonusu mu? Yeni atanan arkadaşlarımızla irtibarat geçildi. Yaklaşık 11 ilde 11 bin civarında öğretmenin konaklayacağı mekanlara ihtiyacı ortaya çıktı. Bölgede öğretmenlerle konuşuyorsunuz, ciddi dramlar var. Öğrencilerini, mesai arkadaşlarını kaybeden öğretmenlerimiz var. Yaşadığı drama rağmen orada kalıp, "bu çocukları terk edemeyen" diyenler vardı. Bunu yaşamak bambaşka bir şey. Her birisine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

        "YÖNETMELİKTE NEDEN DEĞİŞİKLİK YAPILDI?"

        Daha önceki görevim sebebiyle ciddi bir zihinsel hazırlığımız vardı. Birlikte çalışmak üzere oluşturduğumuz ekip, o tarihte birlikte çalıştığımız arkadaşlar. Hal böyle olunca başlar başlamaz önce akut problemler diye tanımladığımız, kamuoyunda rahatsızlık veya beklenti oluşturan alanlara odaklandık. Geçtiğimiz hafta içerisinde 2 tane ana yönetmeliğimizde revizyon yaptık. Daha önce yeni bir yönetmelik çıkardık. Ortaöğretim yönetmeliğinde operasyonel, kurumsal anlamda çok sayıda değişiklik var ama kamuoyunun merakını celbeden konu vardı. Benim rahatsızlığım şuydu, dershane mücadelesi sonrası ya kamudan ihraç edilen ya da kurumu kapatılan kişilerin merdiven altı izinsiz kursları var. Bunlar içerik olarak bakanlık tarafından onaylanmış programları yok. Hem de fiziki standartlar itibariyle. Dersi veren kişilerle ilgili sorunlarımız var. Onların sayıların çok fazla arttığını görüyoruz. Hiçbir şekilde bizden izin alınmadan yapılan yapılar var. İsmen tanımladığımız iki farklı kurum var. Bir tanesi özel öğretim kursu dediğimiz kurs. Kayıt yaptıran veliye bu hizmetin karşılığında ne sunacağı Talim Terbiye Kurulu tarafından onaylanmış durumda. Legal, takviye amaçlı kurslarımız var. Velilerimiz bu konuda dikkatli olsunlar.

        "SINIF TEKRARI SÜRECİN SAĞLIKLI İLERLEMESİ AÇISINDAN ÖNEMLİ"

        İzin alınmadan faaliyet gösteren yapılar var. Ortaöğretim kurumlarında açık liseye devam eden, örgün öğretim kurumunda iken açık liseye kaydını alan öğrenci sayısına bakıyoruz, sonra özel öğretim kurslarındaki öğrenci sayısına bakıyoruz. Ya izinli olduğu halde kendisine tanımlayan alanın dışında faaliyet gösteren kurslara ya da merdiven altı kursuna gidiyor. Biz başladığımız andan itibaren sayısız öğretmenlerle toplantı yaptık. Biz 1 milyon 200 bin kişilik ekibiz. Bu toplantılarda öğretmen arkadaşlarımızın şikayetçi olduğu konu sınıf tekrarıydı. 50 ortalaması olan öğrenci sınıfı otomatikman geçiyordu. Sınıf tekrarını gündemimize aldık. Öğrencinin, eğitim öğretim sürecinin sağlıklı ilerleme açısından çok önemli.

        "TÜRKÇEYİ DOĞRU ÖĞRENSİNLER DİYE SINAV YÖNTEMİ DEĞİŞTİ"

        Çocuklarının ana dilleriyle kendilerini anlaşabilir ifade edebilmeleri, düşündüklerini konuşabilmeleri. Çocuklarımızın Türkçe'yi düzgün öğrenmelerini arzu ediyoruz. Türkçeyi doğru öğrensinler diye sınav yöntemi değişti. Kültürümüzü, toplumsal yapımızın devamını sağlayamazsak gelecek kuşakların sıkıntı yaşayacağını, sorunlar oluşacağını düşünüyoruz. Derslerin ana teması 'çocuklarımızın bu toplumu bir arada tutan temel referans değerleri neyse onlarla ilgili olarak üzerimize düşeni yapalım' istiyoruz. Bütün değişikliklerin ruhunda, kültürel öğelerimizin gelecek kuşaklara aktarılmasıyla ilgili tedbirler aldık. Ayrıca bu kapsamda herkesin çok rahatsız olduğu, çocuklarımızın test, tost, dijital bağımlılık denklemi içinde sosyalleşmeyen bir gençlik kitlesiyle karşı karşıya olduğunu düşündüğümüz için, bu alanda ortaokul ve liselerde sosyal sorumluluk projelerinin değerlendirilmesini istiyoruz. Okul bahçelerinde çocuklarımızın vakit geçirmesini istiyoruz. Şehrini ve kendi kültürünü tanımasını istiyoruz.

        "ASLOLAN ÇOCUKLARIMIZIN ÖRGÜN ÖĞRETİM ALMASI"

        Burada teknolojik süreç devam ediyor. Biz o süreci engellemek istemiyoruz. Çocuklarımızın bu yeniliklere adapte etmesini arzu ediyoruz, burada bir sıkıntı yok. Bir taraftan da şunu yapmak lazım, bunun bağlılık alanı olmasını istemiyoruz. Teneffüs dediğiniz şey ders dışında sosyalleşme alanı demek. Böyle bir yapı varken dijital bağımlılık çocukların sınıftan çıkmamasını sağlıyordu. Çocuklarımızın dijital araçlarla haşır neşir olmasını engellemek gibi bir amacımız yok, bir dengeye ihtiyacımız var. Merdivenaltı kurslara engel olmak istedik. Bizim aslolan şey çocuklarımızı örgün eğitim kapsamında değerlendirmek.

        "MÜLAKATLAR KAMERA KAYDI ALTINA ALINACAK"

        Milli Eğitim Bakanı olarak aramıza yeni arkadaşların gelmesini istiyorum, atansınlar diye. İhtiyaç duyduğumuz öğretmenleri Hazine ve Maliye Bakanlığımızla paylaştık. 2024 bütçesi oluşacak. Toplam kamuya ne kadar personel istihdam edileceğine dair rakam ortaya çıkacak. Oluşturulan rakamın içerisinde şu kadar öğretmen istihdamı konusunda bize yetki verilecek. Şimdi bir rakam söylemek mümkün değil. Biz bu yıl öğretmenlerin istihdamı ile ilgili süreçte düzgün bir mülakat prosesine dönüştüreceğimiz için biraz zaman alacak. Cumhurbaşkanımız mülakatların uygulanış biçimiyle ilgili rahatsızlığını dile getirdi. Biz de her öğretmen arkadaşımız, istihdam edeceğimiz adayı sayısının 3 katını davet edeceğiz. Her bir öğretmen adayı arkadaşımızdan tesadüfi örneklem yoluyla elektronik ortamda hazırlanmış soru sorulacak. Öğrencilere ders anlatır gibi anlatacak. Karşısında arkadaşlarımız olacak, aralarında uzman ve başöğretmenden oluşan komisyon. Sürecin sonucunda öğretmen arkadaşlarımızın neyi ölçeceğine dair kılavuzumuz var. Sonrasında da 45 dakikanın son kısmı öğretmen adayı arkadaşımız kendi sınavıyla ilgili olarak bir yazılı cevap da verecek. Mülakatın içerisinde kayıt olması açısından. Bütün sınav kamera kaydıyla kayıt altına alınacak.

        "HER DEĞİŞİKLİĞİN TOPLUMSAL YAPIDA KARŞILIĞI VAR"

        Eğitim sistemini değiştirmek bambaşka bir kavram. Yaptığımız değişiklikler eğitim sistemini revize eden, reforme eden değişiklikler değil. Bu anlamda 'çok sık değişiklik yapılıyor' eleştirisini haksız buluyorum. Dünya değişiyor. Değişen her yeniliğin müfredata adapte edilmesi lazım. Okullarımızda internet erişimi olmasa, 'değişmesin' demek doğru mu olur? Her değişikliğin toplumsal yapıda bir karşılığı var. Çocuğunuzu öğretmene emanet ettiniz. Çalışıyorunuz, eşiniz çalışıyor. Emanet ettiğiniz öğretmenden baba şefkati, anne ilgisi göster, başka kardeşi yok, abilik, ablalık yap diyoruz. Bireysel olarak altından kalkamadığımız rollerin tamamını öğretmene yüklüyoruz bir de öğretmenlik bekliyoruz. 'Şunu yapmanız gerekir' yerine 'Ben şunu yapmalıyım' demeliyiz. Toplumun tamamı kendi çocuğuyla ilgili kendi üzerine düşeni yapsın, toplumsal rolünü yerine getirsin, öğretmen arkadaşımızdan da öğretmenlik yapmasını istensin. Gelin toplumsal seferberlik ilan edelim. Bizi iletişim ağımız EBA'nın içerisinde bu türden programlarımız var.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ