Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Tiyatro Erdal Beşikçioğlu: O anların tekrarı yok - Son dakika haberler
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Her teknolojik gelişme hayatlarımızı zaten iyiden iyiye dijitalleştiriyordu.

        İş yapma hızını ve bilgi edinmeyi pratik hale getirdiği için verimliliği artırma açısından büyük avantaj sağlayan dijitalleşme, aynı zamanda sosyal hayatlarımızı kökten değiştirdi, değiştiriyor, değiştirecek. Pandemi sürecinin sosyal hayatlarımıza derin bir darbe vurmasıyla birlikte dijitalleşme daha da büyük bir ivme kazandı.

        İnsanoğlu, bugünlerde pandeminin ne zaman, nasıl sona ereceğini ve oluşan yeni dünya düzeninin etkilerinin ne olacağını konuşuyor.

        Yeni dünya düzeni içinde en çok konuşulan konu başlığı ise hayatlarımızı dijital bir hapishaneye çevirmemiz.

        'Dijitalleşmeyle sosyalleşme arasında sıkışan insanoğlu mutsuz olur mu? O mutsuzluk işlerini, dolayısıyla verimliliğini ne ölçüde etkiler?' sorusu pandemi süreci içinde daha belirgin hale gelse de cevabı hakkında henüz kimsenin net bilgisi yok.

        Görünen o ki o bilgiye 'yaşa ve gör' ile sahip olabileceğiz.

        REKLAM

        Pandemi süreci, bütün meslek dallarını olduğu gibi görsel sanatları da tepetaklak etti.

        Salonların bir açılıp bir kapanmasıyla zihni allak bullak olan sinema sektörü tam bir belirsizlik içinde.

        Film çekmekle çekmemek arasındaki derin boşluğun içinden çıkmaya çalışan, "Film çeksem, salonlar kapalı. Açılsa bile pandemi tamamen sona ermeden insanlar sinemaya gider mi? Film çekmeyeceksem / çekemeyeceksem ne iş yapacağım?" sorusuyla anbean zihinleri karıncalanan yapımcılar, dijital platformların sanatsal ve ticari amaçlarına ne ölçüde hizmet ettiğinin henüz net bir cevabının olmamasıyla iyiden iyiye bunalmış durumda.

        Ticari beklentilerini karşılayamamasından dolayı sinema sektörünün büyük oyuncuları, dijital platformlar için yüksek bütçeli filmler çekmiyor / çekemiyor.

        Yayınlanan yapımların izleyici sayısıyla ilgili veri paylaşılmamasından dolayı insanların dijital platformda film izlemeye ne ölçüde meraklı olduğunu bilmiyoruz. Sinemaya gitmenin sadece film izlemek olmadığını, salonlardaki kırmızı koltuklara oturmanın aynı zamanda sosyalleşmenin temellerinden biri olduğunu ise biliyoruz. Bunu biliyor olmamız da pandemi sürecinden sonra görsel sanatların geleceği hakkında ipucu veriyor.

        Peki tiyatrolar için durum nedir?

        Öyle ya, hikâyeler seyircilere canlı canlı sunulduğu için 'er meydanı' olarak tabir edilen tiyatrolar da özellikle pandemi sürecinde dijitalleşmeden nasibini aldı.

        Her ne kadar sinema salonları gibi kapatılmamış olsa da birçok özel tiyatro, satılan biletlerin masrafları karşılayamamasından dolayı kapılarına 'Sağlıklı günlerde görüşmek üzere' yazısı astı.

        REKLAM

        "Madem pandemi süreci yaşanıyor, madem dijital bir imkan var. O zaman neden bunu kullanmıyoruz?" diyen bazı özel tiyatrolar dijital platforma yatay geçiş yaparak sanatsal ve ticari çalışmalarını sürdürmeye çalıştı / çalışıyor.

        Peki dijitalleşme 'er meydanı' tiyatroların doğal yapısını ne şekilde etkiler? 'Er meydanı' olduğu için sahneye çıkmayı daha bir önemseyen, tiyatro oyunlarında rol almayı adeta bir gurur meselesi haline getiren tiyatrocular, bu durumdan nasıl etkilenir?

        Pandemi sürecinden sonra da dijital tiyatro varlığını sürdürür mü?

        Bütün bu soruları 'Fahrenheit 451' ile tiyatroyu ilk dijitalleştirenlerden olan tiyatronun yetkin ismi Erdal Beşikçioğlu'na sordum. 'Fahrenheit 451'in yanı sıra 'Bir Delinin Hatıra Defteri' ve 'Nina'yı da dijitalleştiren, Tatbikat Sahnesi'nin diğer oyunlarını da dijitalleştirme çalışmalarına devam eden 'Beşikçioğlu, Habertürk için cevapladı;

        Tiyatro oyunları pandemi döneminde zorunlu olarak dijital platformlarda da yayınlandı / yayınlanıyor. Bu durumun 'er meydanı' olarak tanımlanan tiyatronun doğasına ve oyuncuların performansına olan etkileri sizce neler olur?

        Elbette ki seyirciyle aynı anda soluk alıp vermek, her bir ânı, aynı salonun içinde birlikte deneyimlemek bambaşka. Çünkü o anların bir tekrarı yok. Yapılan herhangi bir hatanın da dönüşü olmadığı gibi... Ama tiyatro sanatının özünü oluşturan da zaten bu. Yaşanan her bir ânın biricikliği. Kesip başa dönmeden, tekrar etmeden, hatalarıyla doğrularıyla, anları birbirine bağlayarak bir deneyim yaşamak ve yaşatmak.

        Öte yandan tek bir mekânın içinde, sahne gerçekliğine göre oluşturduğunuz kreatif bir yaratıyı, bambaşka bir estetik içinde dijital platform için yeniden bakarak tek tek inşa etmek de başka bir keyif ve deneyim veriyor.

        REKLAM

        'Fahrenheit 451' ile tiyatro oyununu salonlarla eş zamanlı olarak dijital platformda da yayınlayan ilk kişilerdensiniz. Bu konudaki deneyiminizden edindiğiniz en önemli öğretiler neler oldu? Oyunların salon - dijital platform ilişkisinde olmasının sonuçları neler oldu?

        Pandemi öncesinde planladığımız prömiyer tarihinden onca ay sonra nihayet oyunumuzu sahnelemek, anlatmak istediğimiz hikâyeyi seyircilere ulaştırabildiğimizi görmek çok değerliydi. Çünkü bir şekilde hayat devam ediyor ve hayata dair bizi etkileyen, 'biz bunu başkalarıyla da paylaşmak istiyoruz' dediğimiz fikirleri paylaşmadan tek başına eylemsizce yaşayamayız. Ancak alabileceğiniz en yüksek tedbirleri aldığınızı bilseniz de seyirciler için de bizim için de endişe hiçbir zaman kaybolmuyor. Hal böyle olunca, her ne şekilde olursa olsun, canlı ya da dijital platform üzerinden anlatmak için heyecanlanacak bir şeyler bulduğumuzda ulaşabileceğimiz en fazla kişiye 'bunları nasıl sunabiliriz?' diye düşünmeye başladık. Çünkü bizim işimizin varoluşu bu.

        Dışarıdan bakıldığında salonda sahnelenen bir oyunun video çekiminin dijital platformlarda yayınlandığı, bunun sonucunda işin bir hayli kolay olduğu görülüyor. Gerçekten öyle mi? Oyunların dijital platformlarda yayınlanmasıyla sizler ek efor harcıyor musunuz, bu durumun masrafı ne ölçüdedir? Ve dijital platformlarda da yayınlanan bir oyunun kazancı ne ölçüdedir?

        Öncelikle oyunların dijital yayını için teliflerini alabilmek ve çekimlerini yapıp seyirciyle buluşturmak çok zor bir süreç. Çünkü tüm bu süreçler oldukça maliyetli. Tiyatro için ayrı, çevrim içi için ayrı başvuru yapıyorsunuz. Teliflerin alınmasının ardından, çekim ekibinin oluşturulması ve nihayetinde ortaya çıkacak eseri seyirciyle buluşturabileceğin bir linkinin olması... Dediğim gibi çok zor ve maliyetli bir süreç ama çok da keyifli. Bir eser sahneye koyarken nasıl bir özveri, sabır ve özen içinde emek vererek çalışıyorsan, dijital platform için de aynısını yapıyorsun. Ancak elbette ki bu sefer, eseri sahneye koyan ve eseri çekecek olan olmak üzere iki ayrı yönetmen, ortak bir fikirde birleşip, sinema sanatının sağladığı olanakları düşünerek bir tiyatro eserini yeni bir estetik içinde yeniden okuyor. Bizim en büyük kazancımız, Tatbikat Sahnesi için güzel bir arşiv oluşturmanın yanı sıra, sanatın başlıca amaçlarından biri olan geniş kitlelere ulaşma olanağını da farklı estetikler içinde sunabilmiş olmamız.

        Sizce pandemi sürecinden sonra da salon - dijital platform ilişkisi devam eder mi, etmeli mi?

        Savaş dönemlerinde de bu böyleydi. Zor süreçlerde sanat, her zaman dönüşerek, etkileşerek, büyüyerek yeni fikirler doğurmuştur. Pandeminin sağladığı kazançlardan birinin de farklı disiplinler ve farklı estetikler içinde yeni, alternatif etkileşimler yaratması olduğuna inanıyorum. Ve bu etkileşimler elbette ki katlanarak devam edecektir, etmelidir de. Çünkü çok güçlü edebi metinlerin, sanat eserlerinin farklı farklı estetiklerle insanlara ulaşabilmesi çok değerli.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ