Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Çocuk Masallar Fındıkkıran masalı

        Bale topluluklarının yeni yıl zamanı sahnelemekten büyük heyecan duydukları Fındıkkıran, süslü, ışıklı bir çam ağacını, hediye paketlerini, kurabiyeleri, şekerlemeleri, pastaları, neşe içinde koşuşan çocukları hatırlatan bir bale olarak bilinir.

        E.T.A Hoffmann tarafından yazılmış bir "masal" olduğu genelde hatırlanmaz. Hoffmann düş ile gerçek ilişkisi üzerine çok kafa yormuş ve aradaki sınırı çözmeye çalışmıştır. Alman besteci ve hikaye yazarı Hoffmann bu masalı, Çocuk Masalları koleksiyonundaki ciltte yer alsın diye 1816 yılında yazmıştır.

        FINDIKKIRAN VE FARELER KRALI

        Bir yılbaşı akşamı dışarıda lapa lapa kar yağıyormuş. Carla ve Fritz'in evlerinde kocaman bir yılbaşı ağacı varmış ve altında da çeşit çeşit hediyeler. Kapı çalmış.

        - Carlaa kapıya bakar mısın canım demiş annesi. Clara heyecanla kapıya doğru koşmuş. Kucağında çocuklar için bir çuval dolusu hediyeyle amcaları gelir. Amca:

        - Mutlu yıllar küçük hanım ve küçük bey diyerek içeri girer. Clara karşı çıkar.

        - Biz artık küçük değiliz büyüdük.

        - Madem büyüdünüz hediyeleri geri götürmem gerekecek

        - Tamam tamam unut az önce dediğimi.

        Amca oyuncakçıymış ve her sene Clara ile Fritz'e canlanacak gibi duran oyuncaklar yaparmış. Clara'nın amcasının yaptığı balerini, binicisi, korsanı ve daha bir sürü çok sevdiği oyuncağı varmış. Fritz ise oyuncaklarını pek korumaz, etrafa atarmış, kırıldıklarında da ilgilenmezmiş. Fritz:

        - Bu yıl bana hangi oyuncağı yaptın amca? Hadi açalım şunları.

        - Oyuncaklarınız bu sene sihirli demiş amcaları. Ve açmak için gece yarısını beklemeniz gerek.

        Çocukların ısrarına dayanamayan amca hediyeleri dağıtmış. Fritz'e fare kral oyuncağı gelmiş. Fritz:

        - Clara şuna baksana gerçek gibi ve dişleri korkunç görünüyor demiş. Ancak Clara kendi oyuncağına bakmakla meşgulmuş. Clara’nın paketinden bir fındıkkıran çıkmış. Uzun burnu ve kocaman kafasıyla çok değişik bir oyuncakmış, gerçek gibiymiş. Clara gözlerini oyuncaktan alamıyormuş. Fritz fındıkkıran'la da dalga geçecek olmuş ancak amca bunu engellemiş.

        - Fındıkkıran'ı Clara'ya verdim çünkü bu değişik oyuncağın dış görünüşünün ötesindeki güzelliği göreceğini biliyordum. Fındıkkıran eskiden cesur bir gençti. Tipi de böyle değildi dedi amcaları.

        Çocukların gözleri parladı. Anlatsana amca diye ısrar ettiler. Hikayesini dinlemek isterseniz sessiz olun ve dinleyin dedi amcaları esrarengiz bir şekilde.

        - Bir varmış bir yokmuş. Bir zamanlar bir kraliçe varmış. Temizlik hastasıymış. Elinde sürekli bir yelpaze ve bir ayna taşırmış. Aynada sürekli kendine bakarmış. Bir gün hizmetçisinin ayağı takılmış ve halıyı kirletmiş. Kraliçe aşırı öfkelenmiş ve atın bunu dışarı diye bağırmış. Hizmetçi de kendisine yapılan haksızlığı hazmedememiş, güzelliğin her şey demek olmadığını anlamıyorsunuz demiş giderken, ileride bu yaptığınızdan pişmanlık duyacaksınız ama nafile. Sizi lanetliyorum! Burnunuz daha uzun, kafanızsa daha büyük olacak ancak en sert fındığı kırdığınız zaman eski halinize geri döneceksiniz kraliçe! diye söylenmiş.

        Kraliçe tahtına oturmuş ve ağlamış. Ben fındık kırmayı bilmiyorum! Yüzüme ne olacak? Tam o sırada Fındıkkıran gelmiş. Sizin yerinize ben kırarım Kraliçem demiş. Fınfıkkıran en sert fındığı kırmış ve lanet o anda yok olmuş. Ama lanet fındıkkırana geçmiş. Fındıkkıran’ın burnu uzamış ve kafası da büyümüş! Ama Kraliçe oralı olmamış. Çok çirkin olduğunu söyleyip fındıkkıranı kaleden kovulmuş. Clara:

        - Ama amca bu haksızlık! Kraliçe çok acımasızmış! Ama artık fındıkkıranımın neden bu şekilde olduğunu öğrendim onu çok seveceğim demiş.

        Clara'nın oyuncağa olan ilgisini kıskanan Fritz, oyuncağı çekiştirirken kolunu çıkarmış. Amcaları sessizce çocuklara fısıldamış.

        -Eğer fındıkkıranı bu gece yılbaşı ağacının altında bırakırsanız sihir gerçekleşir ve ancak o zaman kolu tamir olabilir demiş. Clara'ya da fındıkkırana iyi bakmasını tembih ederek evden ayrılmış.

        Gece Clara'yı uyku tutmamış ve fındıkkıranı görmek için ağacın altına gelmiş ve kollarında fındıkkıran ile uykuya dalmış.

        Gece yarısı, evde garip seyler olmaya başlamış. Clara, fare sesi duyarak uyanmış. Oda, fareler kralı önderliğindeki bir fare ordusu ile dolmuş. Clara kaçmak istemiş ancak dev fareler onu durdurmuş. Odadaki oyuncaklar da fındıkkıran önderliğinde canlanmış. Fındıkkıran komutasındaki kurşun askerler fareler kralının ordusu ile savaşıyormuş. Clara terliğini fareler kralına doğru fırlatmış ve fareler kralını devirmiş. Fareler kralının ortada olmadığını gören fareler hemen odayı terketmişler.

        Aniden bir sihir olmuş ve yılbaşı ağacı ışıl ışıl parlamaya başlamış. Clara kendisini karlar ülkesinde bulmuş. Yılbaşı ağacının etrafına lapa lapa kar yapıyormuş. Bir prense dönüşen fındıkkıran, Clara’yla sabaha kadar dans etmiş.

        – Clara sabaha kadar burada mı uyudun sen?

        Clara, annesinin sesiyle rüyadan uyanmış ve kendisini fındıkkıranı ile beraber evlerinin salonundaki yılbaşı ağacının altında bulmuş. Gece farelerle oyuncakların savaştığını ve fındıkkıranın üzerindeki büyünün bozulduğunu anlatmış. Tabii ki kimse ona inanmamış. Ancak Clara bunu hiç dert etmemiş. Yılbaşı gecelerinin büyüsüne inanmaya her zaman devam etmiş.

        Bu masal da burada bitmiş. Gökten üç elma düşmüş, biri sana, biri bana, biri de dinleyenin başına...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ