Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Arif Nihat Asya kimdir? Arif Nihat Asya şiirleri!

        Arif Nihat Asya, 7 Şubat 1904 tarihinde İstanbul'un Çatalca ilçesinde dünyaya gelen ve Bayrak şiiriyle bilinen Türk şair, öğretmen ve siyasetçidir.

        Henüz bebekken babası veba hastalığından ölmüştür ve annesi de yeni bir evlilik yapıp Filistin'e gitmiştir. Annesiz ve babasız kalan Arif Nihat Asya, akrabaları tarafından büyütülmüştür.

        Eğitim hayatını sırasıyla Örçünlü Köy Mektebi, Gülşen-i Maarif Rüştiyesi, Darü'l-Muallimin-i Aliye okullarından mezun olarak tamamlamıştır.

        1928'de mezuniyetinin ardından edebiyat öğretmeni göreviyle Adana'ya tayini çıkmış, Adana Kız ve Erkek Lisesi'nde bir süre öğretmenlik ve idarecilik yapmıştır.

        1933'te Adana'da Ahmet Remzi Akyürek ile tanışarak Mevlevilikte şeyhlik makamına kadar yükselerek tasavvufi şiirler kaleme aldı. 1940 yılında Adana'nın düşman işgalinen kurtuluşunun kutlandığı tören için Bayrak şiirini yayınlamıştı ve kendisinin tüm Türkiye tarafından tanınmasını sağlamıştı.

        Malatya Lisesi'ne müdür olarak atanan Arif Nihat Asya, müdürlük görevi esnasında Hasan Ali Yücel ile sert bir tartışma yaşamıştır ve bunun üzerine huzursuz olarak edebiyat öğretmeni olarak Adana Erkek Lisesi'ne dönüş yapmıştır.

        1950'deki Türkiye seçimlerinde Demokrat Parti'den aday oldu ve seçilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girdi. Bir dönem sürdürdüğü milletvekilliği görevini dönem sonu bırakarak politika defterini kapadı ve yeniden edebiyat öğretmenliğine döndü.

        Eskişehir Lisesi'nde bir süre öğretmenlik yaptı ve ardından 1955'te Ankara Gazi Lisesi'ne geçiş yaptı. Aynı zamanda iki yıl boyunca Kıbrıs'ta Lefkoşa Erkek Lisesi'nde görev aldı. 1962'de Ankara'ya dönen Arif Nihat Asya, Gazi Lisesi'nden emekli oldu.

        Emekliliğinin ardından İstanbul'da Yeni İstanbul ve Babıali'de Sabah adlı gazetelerde yazılar yazdı. 1974 yılının Aralık ayı sonunda hastalandı ve hastaneye yatırıldı. Tedavi gördüğü sırada 5 Ocak 1975'te hayata gözlerini yumdu.

        BAYRAK ŞİİRİ

        Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,

        Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,

        Işık ışık, dalga dalga bayrağım!

        Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

        Sana benim gözümle bakmayanın

        Mezarını kazacağım.

        Seni selâmlamadan uçan kuşun

        Yuvasını bozacağım.

        Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...

        Gölgende bana da, bana da yer ver.

        Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:

        Yurda ay yıldızının ışığı yeter.

        Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün

        Kızıllığında ısındık;

        Dağlardan çöllere düştüğümüz gün

        Gölgene sığındık.

        Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;

        Barışın güvercini, savaşın kartalı

        Yüksek yerlerde açan çiçeğim.

        Senin altında doğdum.

        Senin altında öleceğim.

        Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:

        Yer yüzünde yer beğen!

        Nereye dikilmek istersen,

        Söyle, seni oraya dikeyim!

        AĞIT ŞİİRİ

        Ağlayın, parmakları nur

        Sularından kınalı kızlarım

        Ağlasın Meraga göklerinden

        Meraga'ya bakıp yıldızlarım

        Yollara Kürşadlar uzanmış ölü

        Ağlasın Akülke, ağlasın Sütgölü

        Yiğitlerim uyur gurbet ellerde

        Kimi Semerkant'ta bekler beni

        Kimi Caber'de

        Caber yok, Tiyanşan yok, Aral yok

        Ben nasıl varım?

        Ağla ey Tanrı dağlarından

        İndirilmiş Tanrım

        Şu yakın suların

        Kolu neden bükülmez

        Fırat niçin, Dicle niçin, Aras niçin

        Benden doğar, bana dökülmez?

        Ben ki ateşle konuşurdum.selle konuşurdum

        İdil'le Tuna'yla Nil'le konuşurdum

        ''Sangaryos''u ''Sakarya'' yapan

        ''İkonyom''u ''Konya'' yapan

        Dille konuşurdum

        ANNE ŞİİRİ

        İlk kundağın

        Ben oldum, yavrum;

        İlk oyuncağın

        Ben oldum.

        Acı nedir

        Tatlı nedir... bilmezdin

        Dilin damağın

        Ben oldum.

        Elinin ermediği

        Dilinin dönmediği

        Çağlarda, yavrum

        Kolun kanadın

        Ben oldum

        Dilin dudağın

        Ben oldum.

        Belki kıskanırlar diye

        Gördüklerini

        Sakladım gözlerden

        Gülücüklerini...

        Tülün duvağın

        Ben oldum!

        Artık isterlerse adımı

        Söylemesinler bana

        'Onun Annesi' diyorlar...

        Bu yeter sevgilim bu yeter bana!

        Bir dediğini

        İki etmiyeyim diye

        Öyle çırpındım ki

        Ve seni öyle sevdim sana

        O kadar ısındım ki

        Usanmadım, yorulmadım, çekinmedim

        Gün oldu kırdın...

        İncinmedim;

        İlk oyuncağın

        Ben oldum.. Yavrum

        Son oyuncağın

        Ben oldum...

        Layık değildim

        Layık gördüler

        Annen oldum yavrum

        Annen oldum!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ