Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Avukat Sera Kadıgil serbest bırakıldı

        CHP Parti Meclisi üyesi Avukat Sera Kadıgil, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda, "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme" suçlarından çıkarıldığı mahkemede tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

        Mikro blog sitesi Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarla Cumhurbaşkanına hakaret ettiği, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği gerekçesiyle İstanbul Adalet Sarayı'nda gözaltına alınan avukat Sera Kadıgil, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü'ndeki gözaltı işlemlerinin ardından İstanbul Cumhuriyet Savcılığına çıkarıldı.

        İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçlar Bürosu Cumhuriyet Savcısı Umut Tepe tarafından ifadesi alınan CHP Parti Meclisi üyesi avukat Sera Kadıgil, "Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçundan tutuklanması talebiyle nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi.

        SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ

        Cumhuriyet Savcısı Umut Tepe tarafından ifadesi alınan avukat Sera Kadıgil, savcılık ifadesinde, suçlamaları kabul etmeyerek, paylaşımlarını yaptığı 2010-2011 yılarında "25 yaşında üniversite tezi hazırlayan genç bir kızdım. Hiçbir siyasi görevim yoktu" dedi.

        ELEŞTİRİ MAHİYETİNDEYDİ

        Kadıgil, 2010 yılındaki Twitter hesabımdan "o ezanlar ki şehadetleri dinin temeli ama benim yurdumun üstünde ebedi inlemesin artık nolur ya!" paylaşımıyla ilgili olarak şöyle savunma yaptı: "Oturduğum eve yakın bir noktada cami vardı. Bu camide yüksek sesle ezan okunmaktaydı. Ezan okuyan müezzin makama da uymadan kötü bir şekilde ezan okuyordu. Ezanı hakkıyla okumadığı için bu müezzini eleştiri mahiyette bir mesajdır. Nitekim mahalli de şikayetlerini dile getirince bu müezzin camiden alınarak başka bir müezzin atandı. Yıllar önce atmış olduğum bu mesajım ülkemizin geçtiği bu kritik günlerde gündeme getirilmesi şahsım ve ülkem adına üzücüdür. Ayrıca bu mesajım gündeme getirilince beni yanlış anlayanlardan ve samimiyetle incinenlerden özür diledim ve bunu sosyal medya hesabımdan paylaştım."

        "KESİNLİKLE CUMHURBAŞKANINA HAKARET KASTIM YOKTUR"

        Avukat Kadıgil, 15 Temmuz darbe gecesi 00.08'deki "TRT'de okunan metin !!! Gaflet Dalalet ve Hatta Hıyanet içindeki Cumhurbaşkanı" mesajıyla ilgili olarak, "Cumhurbaşkanına hakaret kastıyla hakaret etmedim. Tam tersine ben darbe karşıtı bir insanım. Bu 3 tweetlik bir mesajdır. Sadece biri alınıp kullanılmıştır. Ben TRT'de darbe bildirisini okuyan metni Twitter'de paylaştım. Söz konusu ifadeler bana ait değildir. TRT spikerinin titreyerek okuduğu darbe bildirisidir. Bu twitter mesajı 'TRT spikeri titreyerek darbe metni okuyor şu an!.', ‘TRT'de okunan metin !!! Gaflet ve Delalet ve Hatta Hıyanet içindeki Cumhurbaşkanı', ‘Başında silahla bekleyen askerler olduğu için titriyor olabilir mi kadıncağız ?? Yarattın takip et be Yarrabim!' şeklindedir. Kesinlikle bu mesajlarımda Cumhurbaşkanına hakaret kastım yoktur. Cümle bana ait değildir. Şaşkınlıkla TRT spikerinin okuduğu bildiriyi dinlerken siyasi görevim henüz ne olduğu kesin herkes tarafından bilinmeden önce ben TRT spikerini silahlı askerlerin zorlamasıyla bu metni okuduğunu tahmin edip darbeye karşı durdum. En son kullandığım cümle suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum" diye kendini savundu.

        MAHKEMEDEN SERBEST BIRAKILDI

        CHP Parti Meclisi üyesi Avukat Sera Kadıgil, tutuklanma talebiyle sevk edildiği nöbetçi 6. Sulh Ceza Hakimliğince tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

        Veli SARIBOĞA/ İSTANBUL

        Duruşma çıkışı CHP milletvekili Barış Yarkadaş da Kadıgil'e destek verdi.  Fotoğraf: Veli Sarıboğa / Habertürk Haber Merkez
        Duruşma çıkışı CHP milletvekili Barış Yarkadaş da Kadıgil'e destek verdi. Fotoğraf: Veli Sarıboğa / Habertürk Haber Merkez

        MAHKEMEYE SUNDUĞU DİLEKÇEDEN YARGILANIYOR

        Takipsizlikle sonuçlanan 17-25 Aralık soruşturmalarında ismi geçen 4 bakan ve Bilal Erdoğan'ın fotoğrafının, CHP İstanbul İl Başkanlığı binasına asılmasıyla ilgili açılan dava kapsamında, eski CHP İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın ve CHP'nin avukatı olarak İstanbul 3. Fikri Sınai Haklar Mahkemesine dilekçe sunan Kadıgil'in, bu dilekçede kullandığı ifadelerle Bilal Erdoğan'a hakaret ettiği iddia edilmişti.

        Avukat olması nedeniyle İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianamede Kadıgil'in, 3 aydan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.

        ADLİYE ÖNÜNDE AÇIKLAMA

        Duruşmayı takip eden CHP milletvekilleri Aykut Erdoğdu, Barış Yarkadaş, Selina Doğan ve Onursal Adıgüzel, Kadıgil'in gözaltına alınmasına tepki gösterdi.

        Yarkadaş, "Sera Kadıgil 2015'te attığı bazı twitlerden dolayı birkaç gündür yandaş medyada hedef gösteriliyordu. Kadıgil'in 2015'ten bu yana üzerinde durulmayan twitleri ne kadar ilginç ki referandum tarihi yaklaşınca birden bire arşivlerden çıkarıldı ve üç dört gündür tartışılmaya başlandı." diye konuştu.

        Doğan ise Kadıgil'in gözaltına alınmasının hukuka aykırı olduğunu öne sürerek, "Bunların hepsi, referandum sürecini partimiz ve üyeleri üzerinden kriminalize etme çabasıdır." dedi.

        Kadıgil, duruşma bittikten sonra gözaltına alınmıştı.

        CHP'Lİ TEZCAN: 7 YIL ÖNCE ATILMIŞ TWEETLER

        CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, CHP Parti Meclisi (PM) üyesi Sera Kadıgil'in gözaltına alınmasına ilişkin, "Bugün görüyoruz ki sahte, montajlanmış, 7 yıl önce atılmış tweetler nedeniyle, parti meclisi üyemiz Sera Kadıgil, gözaltına alınıp ifadeye götürülmüştür." dedi.

        Tezcan, Adana Havalimanı'nda gazetecilere yaptığı açıklamada, Ankara'da uçağa binerken üzücü bir haber aldığını, CHP PM üyesi Kadıgil'in İstanbul'da gözaltına alındığını öğrendiğini belirtti.

        Kadıgil'in son dönemde özellikle anayasa değişikliği sürecinde, televizyonlarda gösterdiği yüksek performans nedeniyle göz doldurduğunu savunan Tezcan, şöyle devam etti:

        "Konuşmalarıyla, sade, berrak, net anlatımlarıyla anayasaya niye karşı çıktığımızı çok rahat anlatıyordu. Karşısına çıkan akademisyenleri de hırpalayıp bir kenara koyabilecek noktada, yetenekte bir arkadaşımızdı. Son dönemdeki çıkışları göz doldurmuş ve iktidar kanadını korkutmuş olacak ki geçen hafta sonundan itibaren Sera Kadıgil'e yönelik bir linç kampanyası başladı. 7 yıl öncesinde attığı tweetler, parçalanarak, montajlanarak, 7 yıl öncesinden aranıp bulunarak, çeşitli montajla ve anlamları değiştirilerek servis edilmeye başlandı ve üzerinde bir linç kampanyası başladı. Bunlardan dolayı hiçbir kaygımız, korkumuz yok. Arkadaşımız da ne demek istediğini çok açık şekilde anlatmıştı. Bugün görüyoruz ki sahte, montajlanmış, 7 yıl önce atılmış tweetler nedeniyle, parti meclisi üyemiz Sera Kadıgil, gözaltına alınıp ifadeye götürülmüştür."

        "BU, SİYASİ REHİN ALMA KAMPANYASIDIR"

        Tezcan, anayasa değişikliği halk oylamasına yönelik yürütülen "hayır" kampanyasına değinerek şunları kaydetti:

        "(Hayır) kampanyası yapanları korkutmaya, kampanyayı terörize etmeye dönük adımları ne yazık ki çok sık görmeye başladık. Bu, siyasi rehin alma kampanyasıdır. Buna pabuç bırakmayacağız, buna müsaade etmeyeceğiz. Hükümet çevrelerine sesleniyorum, kampanyayı terörize etmekten vazgeçin, bizi korkutamazsınız. Bizim geçmişimizi kurcalamaya kalkarak bugün Türkiye'de vatandaşın 'Hayır' diyeceği anayasa değişikliğinden 'Evet' çıkaramazsınız. 'Bundan medet ummaktan, Türkiye'yi terörize etmekten vazgeçin' diye çağrı yapıyorum. Sayın Başbakan, sayın Adalet Bakanı, hükümet üyeleri, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ve bütün yargı çevreleri, hukuk içerisinde kalın, bu kampanyada yargıyı iktidarın sopası haline getirmeyin."

        ALTAY: PSİKOLOJİK BASINÇ

        CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, CHP Parti Meclisi (PM) üyesi Sera Kadıgil'in gözaltına alınmasına ilişkin, "Kesinlikle bir 'hayır' kampanyasını engellemeye yönelik psikolojik basınç" değerlendirmesinde bulundu.

        Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, "Bürokratların arsız, hadsiz tutumlarına bugün yeni arsızlıkların ve hadsizliklerin eklendiğini" ileri sürdü.

        Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Malatya İl Seçim Müdürü Gürsel Dursun'un sosyal medya paylaşımlarına tepki gösteren Altay, "Ben atmadım çocuğum attı bu tweeti' diyerek masum bir çocuğu bu işe alet etmesi de tam tabirle söylüyorum, terbiyesizliktir, edepsizliktir. Ülkede herkes haddini bilecek." diye konuştu.

        Altay, herkesin kanunların kendine biçtiği rol ve yetki çerçevesinde hareket etmek zorunda olduğunu, kimsenin kaynağını anayasadan almadığı bir yetkiyi kullanamayacağını belirterek, "Bu vesileyle bu tür bürokratları, kaymakamları, valileri tekrar uyarma gereği duyuyoruz. Haddinizi bilin. Haddinizi bilmezseniz, millet size haddini bildirir." ifadesini kullandı.

        Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın referandumun taraflarına ilişkin açıklamalarını anımsatan Altay, şöyle devam etti:

        "'Evet' cephesinin en önemli aktörleri şunlardır: Sayın Erdoğan, Sayın Bahçeli, PKK, FETÖ, DAEŞ'tir. 'Evet' cephesi bu güçlerden oluşmaktadır. 'Hayır' diyenler AK Parti'ye oy veren seçmenler, muhafazakarlar, milliyetçiler, ülkücüler, sosyal demokratlar, sosyalistler, demokratlar, liberallerdir. 'Evet' isteyen özelde iki şahıs ve üç terör örgütüdür. Çünkü, parti devleti inşası Türkiye'de otomatik olarak bir kaotik ortamın oluşmasına yol açar. Terör örgütlerinin beslendikleri en önemli zeminde kaotik ortamdır. Erdoğan, Bahçeli, PKK, FETÖ ve DAEŞ bu referandumda 'evet' çıkması için ellerini ovuşturmaktadır."

        "HAYIR KAMPANYASINI ENGELLEMEYE YÖNELİK PSİKOLOJİK BASINÇ"

        Altay, CHP Parti Meclisi üyesi Sera Kadıgil'in başka bir dava için gittiği adliyeden gözaltına alınmasının "Yargının ne kadar kokuştuğunu, çürüdüğünü bir kere daha gözler önüne serdiğini" savundu.

        Bunun kesinlikle bir "Hayır" kampanyasını engellemeye yönelik psikolojik basınç olduğunu ileri süren Altay, şunları söyledi:

        "6 yıl önce genç bir kızın attığı bir tweeti bahane göstererek, CHP PM üyesini adliyede gözaltına almak cüretini gösteren savcılar, acaba hukuk fakültesi birinci sınıfta gördükleri dersleri de mi unuttular da FETÖ, PKK, DAEŞ için övücü sözler söyleyen AK Parti milletvekilleri, bakanlar, genel başkan yardımcıları hakkında bir fezleke düzenlemek aklınızdan geçmez."

        Engin Altay, konuşmasını şöyle sürdürdü:

        "Bizim, 'hayırla' ilgili olarak safımız bellidir. O safın içinde Temel Karamollaoğlu, Meral Akşener, Sinan Oğan, Kemal Kılıçdaroğlu, Rahşan Ecevit, Fazıl Say da var. DİSK, KESK, Birleşik Haziran Hareketi, Türkiye Barolar Birliği de var. Geçenlerde bir siyasetçi açıklamıştı, Abdullah Öcalan ile hükümet görüşüyor mu görüşmüyor mu? Daha önce 'görüşen şerefsiz' deyip öğleden sonra 'ben yolladım görüştürdüm. Derdi olan bana gelsin' diyen Erdoğan'a soruyorum: Öcalan ile sizin bilgi ve izninizle yürütülen bir görüşme var mıdır? Bunu da merak ediyoruz. Bize gelen bilgiler çok farklı görüşmelerin olduğu noktasındadır. MİT Müsteşarı ile Genelkurmay Başkanı'nın ismini vermeyeceğim, kamuoyunca da bilinen bir şahısın evinde ne görüştüklerini merak ediyoruz. Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanlığı yaveri değildir. O işi yapacak ayrı biri var. Bu millet ordusunu, kışlasında kalmak şartıyla sever, sayar, büyük bir duygu bağıyla ordusuna bağlıdır ama ordu, hükümetin siyasi emellerine, iç politika süreçlerine figüran ve alet oluyorsa, orduya da askere de 'haddini bilin' demek zorundayız. Başka çaremiz yoktur."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ