Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Ortadoğu ÖZEL | İdlib ve Halep'te bir gün! Çetiner Çetin bölgeden aktarıyor... - Haberler

        Suriye’de dokuz yıldır devam eden iç savaşta insani trajediler eksik olmadı. Fakat Beşar Esad karşıtı isyanın son kalesi olan İdlib civarında yaşananlar hiç görülmemiş ölçüde.

        22 bin muhalif savaşçı ile Rus hava operasyonlarının yardımıyla hastaneleri, okulları ve pazarları esirgemeyen rejim güçleri arasında kalan dört milyon sivil var. Aralık 2019'da başlatılan taarruzdan bu yana 700.000 kişi bölgeyi terk etmek zorunda kaldı.

        Beşar Esad rejimi, topraklarını geri alma kanlı görevini tamamlıyor. Türkiye ile Rusya arasında Eylül 2018’de varılan ateşkes anlaşmasının İdlib üzerindeki baskıyı hafifletmesi gerekiyordu. Rusların kendilerini sınırlaması ve Şam’ın operasyonlarını askıya alması karşılığında Türkiye, bölgedeki muhalifleri çizilen sınırların gerisine çekecekti. Ancak grupların içindeki koordinasyonsuzluk ve bazı grupların dış bağlantıları bugüne kadar bu süreci hep engel oldu.

        REKLAM

        ENDİŞELER ARTIYOR

        Suriye ordusunun 11 Şubat Salı günü, stratejik M5 otoyolunda isyancıların kontrol ettiği noktaları yeniden ele geçirmesi, rejimin stratejik kuzey-güney Şam-Halep hattını yeniden açmasını sağlıyor. Ancak yavaşça ilerliyor olması, isyanı bastırmak amacıyla son bir askeri taarruzun gerçekleşmesi durumunda korkunç bir katliam yaşanması ihtimalini akıllara getiriyor.

        Bir yandan muhaliflerin elinden kurtardıklarını iddia ettikleri sivillerin yaşamına aslında pek önem vermeyen Şam ve Moskova, sürecin daha da içinden çıkılmaz bir hale sokacağı endişeni arttırıyor.

        Ankara, Şam ve Moskova arasında gerginlik artarken doğrudan bir Türk-Suriye hatta Türk-Rus çatışması riski söz konusu. Halihazırda 3,7 milyon mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye, İdlib'e yapılan saldırının mülteci akınını daha da artırmasından endişe ediyor. Siviller, Rusların bombalamak istemediği ve yerinden edilmiş insanlarla dolan sınır bölgesine ulaşmaya çalışıyor.

        REKLAM

        GERÇEK BİR ATEŞKES KAN GÖLÜNÜ ENGELLEYEBİLİR

        İdlib için iyi bir çözüm yok. Ancak "nihai" askeri saldırının sürdürülmesi tüm taraflar için en kötü ihtimal. Zaten gergin olan bölgeleri istikrarsızlaştırma riskiyle Türkiye'ye doğru mülteci akını hızlandırıp Türkiye’yi ve Avrupa’yı sıkıştıracağı düşünülüyor. Ancak, Rusya’nın bu baskın tutumu, aynı zamanda içerideki radikal ve yabancı savaşçıların ve silahlarının hem Suriye’de Avrupa’da ve Türkiye’de yayılmasına da neden olacak.

        Avrupa ülkeleri ve ABD'nin, Esad karşıtı isyana yönelik tutarlı bir strateji sergileyemeyerek engellemeyi başaramadığı Suriye’deki iç savaş trajedisi yaklaşık 500 bin kişinin ölümüne ve milyonlarca kişinin kaçmasına neden oldu. Ancak tüm tarafların garantör olacağı, tüm isyancı grupları içeren gerçek bir ateşkes kan gölünü önleyebilir.

        REKLAM

        İDLİB VE HALEP'TE BİR GÜN

        Rusya destekli rejim güçlerinin aralıksız bombaladığı İdlib kent merkezi ve Halep kırsalında bir gün geçirdik.

        Binneş bölgesine konuşlanan Türk ordusu rejimin havadan ve karadan havanlarla yaptığı saldırılara obüs topları ve Çok Namlulu Roketatarlarla (ÇRNA) anında karşılık veriyor.

        Bomba seslerinin eksik olamadığı bölgede savaştan önce 20 bin sivilin yaşadığı Binneş kasabası ise hayalet bir kasabayı andırıyor. Yıkılan binalar kurşun delikleri ile kaplı duvarlar savaşın acımasız izlerini gözler önüne seriyor.

        "ÖLÜMÜ BEKLİYORUZ"

        Rasil Abdullah Muhhammed, “Eşimi kaybettim. İki çocuğumda öldü. Şimdi kucağımda bu çocuğuma kaldım. Rejim bir kilometre ileride ve ilerliyor. Dünya bizim ölümümüzü izliyor. Kucağımdaki çocuk öfke ile büyüyecek. Gidecek yerimiz yok. Türkiye sınır hattındaki kamplar doldu. Çadır yeri için istedikleri kirayı kaldırabilecek durumda değilim. Allaha sığındık. Ölümü bekliyoruz.”

        REKLAM

        İdlib yolu üzerinde karşılaştığımız yüzlerce zırhlı ve tanklardan oluşan Türk askeri konvoyu Atarıp bölgesinde konuşlanmak üzere cephe hattına hareket ederken Türkiye sınırında bekleyen onlarca tank, obüs ve Zırhlı Personel Taşıyıcı (ZPT) İdlib bölgesine giriş yapma hazırlığı yapıyor.

        HASTANELERİN HALİ İÇLER ACISI

        İdlib kent merkezinde ise devam eden savaşa rağmen sivillerin tedirgin yaşamları devam ediyor. Rejimin hava saldırılarında ağır hasar alan ve birçoğu kapanan 18 hastane ise durum içler acısı.Teknik ve fiziki olarak birçok eksiği bulunan hastanelerde ameliyatlar ve cerrahi operasyonlar için steril koşullar ise sağlanamıyor. Hastane yetkileri devam eden savaş nedeniyle zor olan şartların her gecen gün daha da zorlaştığı bilgisini bizimle paylaşıyorlar.

        Hastane Başhekimi Muhammed Arbaş, “Hastanemizin teknik koşulları çok kötü. Maalesef gördüğünüz bu ortamda günde 20 ameliyat yapıyoruz. Hastalara hijyenik koşullarda hizmet verme imkânımız yok. Günde 600 hastaya acil servis hizmeti ile bakıyoruz. Cephe hattındaki yaralı askerlerimize bakmakta ve tedavilerinde zorlanıyoruz. İmkan ve ilaç sıkıntımız var. Rejim hastanelerimizi öğrendiği an hedef konumuna geliyor. Doktorlarımız da korkuyor.”

        Hastanede bulunduğumuz sıradan rejimin havan saldırısında yaralanan bir muhalif asker hastaneye getirildi. Şarapnel yarası alan asker acilen ameliyata alındı. Cihazların yetersiz olduğu ve hijyen bakımından standartların altındaki ameliyathanede gerçekleşen zorlu operasyonda hasar gören karaciğerinin alındığını öğreniyoruz.

        Yine hastanede bulunduğumuz sırada yürüme güçlüğü çeken bir İdlibli çocuk ise babasının kollarında gözyaşları içinde hastaneye getirildi. Cihazların yetersizliğine bir kez daha vurgu yapan doktorlar muayenelerin tam anlamı ile yapılamadığından şikayetçi.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ