Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar İrem Derici: Ben bir kere çok güzel bir aşk yaşadım - Magazin haberleri

        - Mest of albümünüzün fikri kimden, nasıl çıktı?

        Fikir babası Özgür Aras... Fikir anası da, babası da hepsi Özgür'den çıktı. Ben daha 'Sabıka kaydı' albümünden klip çekmek istiyordum. Arada 'Meftun' diye single çıkardım. Elimde de aslında 4-5 tane yeni şarkı var ama Özgür 'Böyle bir şey yapalım' dedi. 'Senin sesinde 90'lar tınısı var' dedi ve çıkardık. 'Kaçın Kurası'nı Sezen Aksu 'Bu İrem'e çok yakışır' dedi. Sosyal medyadan sorduk; 'İrem Derici'nin sesinden hangi Sezen Aksu şarkısı yakışır?' diye 'gidiyorum' çıktı. 'Yok Dostum, Zor Dostum' Mine Koşan söylüyordu. 'Beni Sana Hasettin' Alper Atakan seçti, 'Sen bunu yana yana söylersin' dedi. Hakikatten yanarak söyledim. 'Kurşun Adres Sormaz ki'... Albüme illa Kenan Doğulu şarkısı koymak istedim. Kenan, 'Rütbeni Bilcen' oku dedi, 'Yakın geçmiş' oluyor dedim. 'İçine sinmezse söylemem, ben slowlarından istiyorum' dedim. 'Kurşun Adres Sormaz'ı kimseye vermedim dedi, 'İçine sinmezse çıkartırız' dedim. Bayıldı. Burhan Çaçan şarkısı var 'Aşkımız Olay Olacak'. Benim çocukluğumun şarkısıdır. Bütün kuzenler bu şarkıyı söylerdik. Burhan abinin şivesiyle söylerdik. Bu albüm kısaca benim için inanılmaz bir şey. 'Yok Dostum Zor Dostum' yeni nesil için yepyeni bir şarkı. Sibel Alaş, 'Bende Hüküm Sür' var. Diyarbakır'da okuttuğu iki çocuk varmış, 'Onlara destek ol, başka hiçbir şey istemiyorum' dedi. Şarkıyı dinledi, 'Benden iyi okumuşsun' dedi. Bütün şarkılar söyleyeni ile bütünleşmiş şarkılar. Büyük bir yükün altına girdim. Ben büyük bir ses değilim. Evet güzel, bir tınıyım (gülüyor). Babam beni 'Risk almadan başarıya ulaşamazsın' diye büyüttü. Heyecandan öleceğim. İlk dijitale indi, oturup ağladım. Ajlan tabi albümün duygusu. 20 yıl önce Ajlan vefat ettiğinde ben 13 yaşındaydım. Özgür'ün kanayan yarasıdır. Ve hep bana anlatır, çok ortak yönlerimiz varmış. Dev bir sesti. 'Böyle bir şey yapalım mı?' dedi. Resmi var kartonette. Biraz albüm isminde sıkıntı yaşadık. Ben sürpriz yapacaktım. Grup Gündoğarken'e Mest of yazın çıkar karşınıza. Onlar biraz bana kızdılar ama sonra tatlıya bağlandı. Bende şapşallık yaptım, bunlar senin büyüklerin izin almalıydım.

        - 90'lar sizce niye farklı?

        Sosyal medya farkı diyelim. Teknoloji yoktu, sokakta oynardık. Ben kaset almaya para biriktirirdim. Şimdi herkes bilirkişi. Herkes müzikten anlıyor gibi. Çıkıyor, 'Omamış' diyor. Duygu yoğunluğu diye şu an öyle bir şey yok. Fast food kültürü tamamen hayatımızın içinde. Sosyoloji mezunuyum ya fast food hayatımızda maalesef. Şarkıda da ruh bekleme. Şimdi rap furyası var mesela. Ben çok severim ayrıca. 1-2 işim şarkısı güzel diye herkes rap yapıyor. Ben mesela ekipten biri, 'Süper olmuş' dediğinde inanmıyorum. 'Stockholm Sendromu' şu an diyorum. O yüzden işimin içinde olmayan insanlara dinletmeyi tercih ediyorum şarkılarımı.

        - Herkes single yapıyor, albüm büyük bir prodüksiyon oluyor. Kaç para harcadınız?

        Sabıka Kaydı albümünde klip falan derken 1,5 milyon oldu. '200 bin TL'ye niye klip çekiyorsun? Otur oturduğun yerde' diyenler var. Ondan sonra kira günü geldiğinde çenem titremeye başlıyor (gülüyor) Halen evim yok. İki tane arabam var. Bir tanesini satarım, çekerim klip diyorum. Ben bu kafadayım. Çocuğum mu var? Olduğu zaman düşünürüz. Annemin evi var. Gider ona çökerim. Zaten hayatım konserler yüzünden otellerde geçiyor. Ne yapacağım? Ben ne istiyorum biliyor musunuz? Olursam torun, torba sahibi, 'Anneanneme bak be, 2000'lere imza attı. Şu klibe bak!' desinler istiyorum. Yoksa bende bilirim beyaz fonda klip çekmeyi...

        - Çok çılgın bir insansınız ancak tam tersi derinlerde yaşayan bir yönünüz de var.

        Kimse bize bir ev bırakmadı. Allah korusun annem, babam hayatta ama onlardan hiçbir beklentim yok. Nasıl babam 16 yaşında babasının ölümünden sonra Sinop'tan, İstanbul'a gelip tırnaklarıyla buraya geldiyse bence herkesin böyle olması lazım. Herkesin annesi, babası farklıdır ama benimkiler harika insanlar. Git gide anneme benziyorum afitap (gülüyor). Sıla'nın ne demek istediğini anladım. Tipimde, hareketlerimde anneme benziyor. Çok anaç oldum. O manyaklığım biraz gitti. Anneme kızardım evhamları yüzünden. Halen arar, Kapını kilitledin mi, kan testi yaptıralım' diye... Yemek yediğimde geçen ay 42 bedene çıktım, kadın halay çekiyor mutluluktan. 'Anne bu sefer obez olacağım' diyorum.

        - Hayatında neler değişti?

        Anaçlığım ona benziyor. Ekibime annem gibi davranıyorum. Anne oldum. Bu halimden çok mutluyum, bana çok iyi geldi. Sakinlik geldi. Özür dilemeyi öğrendim. Hatamı kabullenmeyi öğrendim. Kendimi biraz teslim etmeyi öğrendim. Çünkü gerçekten yoruldum.

        - Bu törpülenmende neler etkin oldu?

        En büyük etken hastalığımdı. Hastalıktan sonra ağır psikolojik durum. Doktorun bunu kişilik testinden sonra koyduğu tanı. Sınırlarda yaşıyormuşum. Ya çok mutlu, ya da çok mutsuz... O yüzden ilaç kullanıp, terapiye gidiyorum. Ortada hiçbir şey yokken mutsuzum. İşim güzel gidiyor, ailem sağlıklı... Bu mutsuzluk niye? Çünkü benim beyin dalgalarım bozuk. İlaçlarla düzeliyor. Ne yapayım? Ben ne kadar 32 yaşıma gelsem de 12'den ileri gitmiyorum. Ben ne yapsam kabahat. Gündemde sürekli olmak. Bir de şimdi primcilik var. Baktılar bu kız susuyor, herkes sazı eline aldı. O dönem çok kapandım içime. Evden çıkmadım. Her sabah, 'Bugün kime yük oldum?' diye uyanıyordum. Belli dönemler bazı insanlar maalesef magazin figürü oluyor. Dedim ki, Konuşsunlar, ben susayım' Daha flört aşamasındayken basın önüne çıkarsan tabii ki magazin malzemesi olursun. O yüzden içime kapandım. Hayatımda 1 evlilik, bir uzun ilişki, bir de son dönemde çalkantılı bir ilişki yaşadım. Onun haricinde başka isimlerle hiçbir şey yaşamadım ki. Ondan sonra İrem gönül çelen... O yüzden daha sakin, işimde, gücümdeyim. Hiçbir şeyin bu albümün önüne geçmesine izin vermeyeceğim. Bir de benim bu dönemlerimde törpülenmemde annem, işim, sahnem çok güç verdi bana. Yoğun bakımdan çıktım. Sırtımda yaralar vardı. Sadece Berkay'ın sahnesine çıktım. Sahne benim hayatımdır. Doktorlar, 'Asla çıkamazsınız' dedi. 'Benim oraya çıkmam, sizin vereceğiniz ilaçlardan daha etkili' dedim ve sahneye çıktım. Ve dostum Serhat bana en büyük destekçim bu hayatta. İyi, kötü gün. Acayip biri, hep beni silkeleyen oldu hayatımda. Benim göremediklerimi, görüp de itiraf edemediklerimi hep söyledi. Birçok krizden o beni çıkarttı. Çünkü; anne baba bir yere kadar.

        - 'Yorgunum' diyorsun, gönlünü aşka kapattın mı?

        Yok, kapatmadım. Aramayacağım. Ben bir kere çok güzel bir aşk yaşadım. İnsan kıyaslıyor, arıyor... Şahıs olarak olmasa da, yaşadığı duyguları arıyor ve özlüyor. Ve her şeyi mahvediyor. O yüzden ayaklarım yerden kesilmeden benim ilişki yaşamamam lazım. Ya da flört etmemem lazım. Evlenme değil aşk yaşamak. Evlilik olursa olur, olmazsa olmaz. Evlilik güzel bir kurum. Babam der ki; 'Kimse boşanmak için evlenmez.'

        - Çok zor bir kadın olduğunu söylemiştin. Bundan dolayı ön yargılı davranabilir mi erkekler?

        Çok zorum. Çok 'Dediğim dedik' kafadayım. Bana akıl verilmesini sevmiyorum. 'En iyisini ben bilirim' kafasından dolayı ben de, insanlar da yıprandı. Artık öyle değilim. Kalbi yorulur mu insanın? Tekrar bir insan tanmak çok yorucu. Aşk gelirse gelir. Belki bir romantik film gibi olur. Çarpışırız, kitaplarımız yere düşer. (gülüyor) Kalbim hep açık ama rafta. Ben zehir gibi bir şeyim. Hayatıma giren insanların hayatına zehir gibiyim. Kontrol manyağım. Çok güzel aşktı yaşadığım. Onun gibi olacaksa olsun, olmayacaksa olmasın.

        - Gerçekten sonsuz aşk diye bir şey var mı?

        Kerem ile Aslı, Romeo ile Juliet... Aşk iki yıl süren bir hastalık. Ondan sonrası dostluk, saygı sevgi, şefkat. Bir sonra ki cümlesini biliyorsan ama batmıyorsa bu sevgi ilişki gidiyor.

        - Şu an kaç kilosunuz?

        64 kiloyum. 57'ye ineceğim ama. 43 kiloya düşmüştüm yoğun bakımdayken. Ortasını bulmam lazım. Hep aynı kıyafeti giyiyorum. Bir şey almak istemiyorum. 5-6 kilo daha vereceğim. Ben oburum. Yemek yemeyi çok seviyorum ama ben kendimi ütü masası gibi seviyorum; dümdüz. Özellikle erkekler, 'Sakın kilo verme!' diye mesajlar atıyorlar.

        - Yeni dövme yaptırdınız mı?

        Şu an 32 tane var. En son 'Nefes al' yazısını yaptırdım. Game of Thrones şarkısını yaptılar. Onun sözü var. Gerçi vücudumda yer kalmadı. Yaralarımdan yükselirim artık, beni hiçbir şey acıtamaz. Çünkü 'Güç güçtür' gibi bir sözü var. Her yaşa bir dövme... 90'ana kadar yaşarsak dövme kadın olacağım.

        - Çok konserleriniz varmış, çok paralar kazanacakmışsınız.

        Evet, çok konser var ama gazetelerin abarttığı gibi değil. 'Darphane İrem' diye başlık atmışlar. Geldiği gibi gidiyor. Yarısından fazlası ekibe. Ben bir de gezmeyi seviyorum. Üzerimde 100 TL'den fazla bir şey yok. Marka hiçbir şeyim yoktur. Gezmeye harcıyorum parayı. Gezeyim, iki insan tanıyayım. Sırf 'Miami, İtalya'ya gideyim, alışveriş yapayım' değil. Kahire'de safariye de gittim, lüksün bulunmadığı ülkelere de gittim. Konserler de gezmek oluyor bana. Bodrum'da Antalya'da zaten konserler var, küçük tatil gibi yaparım. 43 kilo iken çektiler bikini ile. 'Selülit' dediler onlar et sarkmasıydı.

        - Estetik olmadınız mı?

        Olmadım, rezalet halen. İstemiyorum artık. Artık bunu kabullendim. 6 ay kilo alıyorum, 6 ay kilo veriyorum. Bu deforme olacak. Sporla toparlayacağım. Daha fazla ameliyatla narkoz almak istemiyorum. Üç burun, göğüs ameliyatları oldum. Artık narkoz vücuduma girsin istemiyorum. Yaptırsam ne olacak? Bana aşık olacak adam güzelliğim için aşık olmuyor. Zaten o yüzden de olmasın.

        - Dünyayı gezme... İleride farklı projen olabilir mi bununla ilgili?

        Gezerim, tozarım ve bütün anılar bende ve arkadaşlarımda kalır.

        - Temizlik takıntınız vardı. Halen devam ediyor mu?

        Hiçbir takıntım kalmadı. Temizlik takıntım halen biraz var. Bir tane çay kaşığı pis olsa uyuyamazdım. Her şey nizamlı olacak. Artık öyle takıntım yok. Bir ay sonra ki konserin valizini hazırlıyordum. Adana valizi, Antalya valizi gibi sıralı duruyordu. Böyle hayat mı olur?

        - Hayatla ilgili hedefleriniz var mı?

        Hayatın cılkı çıkmadan ölmek. Hedef değil ama kimseye muhtaç olmadan ölmek. Çünkü kimseye yük olmak istemem. Zaten başarmak istediklerimin çoğunu başardım. Ama hedeflerim halen var. Son yıllarda yaşadıklarımdan sonra tek isteğim günüm güzel geçsin, huzurla geçsin, birilerine yardım edeyim. Kafamı yastığa koyduğumda 'Birini istemeden üzdüm mü?' şüphesi olmasın kafamda. Güzel konserler vermek isterim. Kendim de yazıp, çizmek istiyorum.

        - Merve Özbey, Derya Uluğ, Simge Sağın... Gerçekten dost musunuz?

        Öyleyiz. Herkes ekmeğinin derdinde. Güzel iş yapan herkese ekmek var. Kimse kimsenin konserini çalmıyor. Merve'nin şarkısı güzelse dinleniliyor. Hatta birbirimize fikirler danışırız. Arayı karıştırmak için bazı haberler çıkıyor. Hayatta nefes alan hiçbir canlıyla en ufak bir derdim yok.

        - Korkularınız var mıdır?

        Korkularım hep vardır. Kariyer adına da... Çünkü hep lale devri yaşamıyor insanlar. 7 yıldır piyasadayım. Ben inanılmaz patlayarak çıktım. Bir Mirkelam, bir bendim herhalde. 100 milyon dinlenmeler.... Popülerite alışınca durağanlaşıyor çünkü yeniler geliyor. Bu durağanlığa alışmada bir süreç. Bu duruma da alıştım. Memleket sürekli İrem Derici mi dinleyecek? Sadece sahnede gürül gürül söylüyorum günün birinde bunu kaybetmekten korkarım.

        - Sokakta size en çok ne diyorlar?

        Gelip yanağımı sıkıp 'Kilo al' diyen oluyordu. Teyzeler öpüyor. Sosyal medya kabadayılarına ne oldu? Sokak gerçek çünkü... Ailesinden biriymişim gibi davranıyorlar. Fotoğraf çektirmek isteyen olursa duruyorum, saatlerce sürse de.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ