Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İSTANBUL (AA) - Kayyum atanan Akfa Holding ve alt şirketlerine yönelik yürütülen Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması sonucunda açılan 6'sı tutuklu, 6'sı firari 84 sanığın yargılandığı davaya sanık savunmalarının alınmasıyla devam edildi.

        İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinin karşısında bulunan salondaki duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Cahit Paksoy, savunmasında çalışma hayatı boyunca, çok önemli şirketlerde genel müdürlük, icra kurulu başkanlığı, yönetim kurulu üyeliği gibi yüksek mevkilerde görev aldığını söyledi.

        Türkiye’de Aycell, Avea, Türk Telekom, İhlas Holding gibi şirketlerin CEO’luğunu yaptığını kaydeden sanık Paksoy, şunları söyledi:

        "Türkiye’de 40 yıllık tecrübenin üzerine danışmanlık işi yapmaya başladım. Bu dönemde 2012-2015 arasında 8 şirkete danışmanlık vermekteydim. Akfa Holding ile tanışmam 2011 yılına dayanmaktadır. Bu şirketin yöneticisi Faith Aktaş, 2011'den itibaren bana satın almak istediği şirketler ile ilgili sorular sorardı. Akfa Holding 2012 Mart ayı ile 2014 Aralık ayı içinde çok hızlı büyüdü ve kurumsallaşmaya ihtiyacı vardı. Benden danışmanlık talep edildi. Bu şirkete resmi olarak danışmanlık yaptım. Akfa Holding dosyası açıldığında 6-7 aydan beri İhlas Holding'de CEO'luk yapıyordum. Geçmişte cemaat sonradan FETÖ denilen bu örgütle hiçbir işim olmadı. Ben bir profesyonelim, ekmeğim için Anadolu'dan çıkmış, mücadele etmiş bir insanım. Profilime, tüm sosyal hayatıma bakıldığı zaman, bu soruşturmayı yapan sayın savcı dışında kimse bana FETÖ'cü demez."

        Gözaltına alındığı günün sabahı İhlas Holding yöneticilerine mesaj attığını, ufak bir ifade işlemi için götürüldüğünü ve öğleden sonra işinin başında olacağını mesaj attığını aktaran sanık Paksoy, 10 gün gözaltında kaldığını, sonra da tutuklu kaldığını ve 77 gün sonra tahliye edildiğini söyledi. Tahliye olduktan 1 ay sonra savcılığa başvurarak yurt dışına çıkış yasağını kaldırttığını kaydeden sanık Paksoy, bu tarihten sonra 20 kez yurt dışı giriş çıkışı yaptığını belirtti.

        Sanık Paksoy, savunmasının devamında "Burada bulunma amacım, üzerimdeki çamurun temizlenmesidir. Sayın savcıya sormak istiyorum. Ben niçin buradayım? Çalıştığım bazı şirketlerin aleyhinde FETÖ yayın organlarıyla karalama kampanyası başlatıyordu. Reklam vermemizi istiyorlardı ancak herkese 100 bin liraysa bizden 1 milyon istiyorlardı, vermedim. Dünya kadar yabancı şirkete danışmanlık yapıyorum. Çok çalışıp iyi bir insan olmamın karşılığı bu olmamalı. 160 klasör doğru üzgün incelense ben burada olamayacaktım. Ben iki suçtan suçlanıyorum. Biri silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek. Ne zaman kurmuşum ne zaman yönetmişim? Türkiye'de binlerce insan itirafçı oldu bir tanesi benim adımı vermez mi? Bakın bunlar varsa ben razıyım. Kara para aklamaktan bahsediliyor. Ben hangi kara parayı kazandım sonra nerede akladım? Banka hesaplarım, ticari hesaplarım ortada. Ben artık daha fazla lekelenmek istemiyorum." şeklinde konuştu.

        
Tutuklu sanıklardan Fatih Aktaş, sanık Paksoy'a, "Bizim şirketimizde danışmak olarak çalıştınız. Diğer çalıştığınız şirketlere baktığınızda ticari işleyiş olarak onlardan farklı bir işleyiş gördünüz mü? Akfa'da. Fatih Aktaş'ın dışında birinden talimat aldınız mı? FETÖ'nün bir katkısı olduğunu gördünüz mü?" diye sordu. Paksoy, "Akfa diğer çalıştığım şirketlerden kurumsal olarak farklıydı. Fatih Aktaş son derece hırslı biri. Akfa'nın kurumsallaşması gerekiyordu. Fatih Bey büyük işlere atılmıştı, şirketin içinde o kadar profesyonel insanlar çalışırdı ki inanamazdınız. Çok iyi elemelerle alınmış insanlardı. FETÖ ile bir bağlantılarını görmedim." şeklinde cevap verdi.

        Sanık Paksoy'un ardından tutuksuz sanıklardan İhsan Berk Kurttepeli'nin savunmasına geçildi. Sanık Kurttepeli, üniversiteden mezun olduktan sonra bir kaynak makinası firmasında 12 buçuk yıl çalıştığını, Türkiye'de o tarihte bu işleri yapan 3 firma olduğunu, firmalar arasında rekabet sözleşmesi gereği, birinde çalışanın diğer 2 firmada çalışamadığını söyledi.

        Şirketten ayrıldıktan bir süre başka yerlerde çalıştıktan sonra, sanıklardan Cahit Paksoy ile görüştükten sonra Akfa Holding'e bağlı üretim yapan bir şirkette genel müdürlük yaptığını söyleyen sanık Kurttepeli, "Bu firmada 2013 Ekim ile 2016 Ağustos arasında çalıştım. İşe başlarken bir sözleşme yaptık, süreli olmasını istedim. Tek istediğim üretim bilgisini elde edip firmadan ayrılmaktı. Fabrika Akyazı’daydı. İstanbul’da satış faaliyetleri için müşteri ziyaretlerinde bulundum. Bu çalışmalar içinde üretim ve satış miktarını 2 kat arttırdım. Çalıştığım şirketin finansal birimi bana bağlı değildi, holdingden yerimi değiştirmelerini istedim, yapmadılar. İddianamede, Fatih Aktaş tarafından bana yapılan 211 bin lira para transferinden söz ediliyor. Bu para, işe başlarken imzaladığım sözleşmede de belirtildiği gibi benim başka bir firmadan buraya geçişimin transfer ücretidir. Bu para aktarımından dolayı şirkete ortak olduğum zannediliyor." diye konuştu.

        Tutuksuz sanıklardan Gülsüm Pendar, eşinin sanıklardan Fuat Şimşek ile bir şirketleri olduğunu, bu şirketin bir süre sonra Akfa Holding bünyesine katıldığını, böylece şirket hissesinin yüzde 60’ının Akfa Holding’e devredildiğini söyledi.

        Eşinin 2013 ‘de vefat etmesi sonrası, şirketteki hissenin kendisi ve çocuklarına geçtiğini söyleyen sanık Peldar, savunmasına şunları söyledi:

        "Eşim Soçi’de bir toplantı sonrası kalp krizi geçirip vefat etmiştir. Bu benim ve çocuklarım için travma olmuştur. O zaman 32 yaşındaydım, çocuklarım küçüktü. Bu zor dönemde Şimşek ve Aktaş, hisselerin bizde kalmasını teklif etti. Kabul ettik. 2014’de ben biraz kendimi toparlayınca şirketten ayrılma kararı aldım. Hisselerimizi devretmek istedim, Fatih Bey ile görüştüm. Bunun olabileceğini ama bize şu an herhangi bir ödeme yapamayacağını, şirketin ekonomik krizde olduğunu söyledi. Bu süreç 2015’e kadar devam etti, 2015’de ayrıldık. Gözaltına alındığında emniyette, Bank Asya’da hesabım olduğu birinde 1 milyon 320 Bin diğerinde ise 259 bin lira para olduğunu söylendi. Bu parayı Bank Asya’ya yardımcı olmak için talimatla yatırdığım iddia ediliyor. Polis memuru bunu bana sorduğunda şok oldum. Bu hesap 2010 yılında açılmıştır. O bankayı aktif olarak kullanmadığımdan hesapta öyle bir para olduğunu hatırlamıyorum. Emniyette ifadeden sonra bahçede Şimşek ve Aktaş’a bu parayı sordum. Bana, ‘Biz bu parayı sizin ve çocuklarınızın hisseleri küçülmesin diye sermaye arttırımı için yatırdık’ dediler. Asla bu yapının içinde olmadım. HTS kayıtlarında Fatih Aktaş ile görüşmem vardır. Evet şirketten ayrılma sürecinde ödemeler konusunda kendisiyle görüşmelerim olmuştur. FETÖ ve kurumlarına asla bir bağış yapmadım. Suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Şirket hakkında herhangi bir bilgiye sahip değilim, bu şirketin çalışanı değildim.Eşimin vefatından sonra kira gelirlerimle geçindim."

        Duruşmaya yarın sanık savunmalarının alınmasıyla devam edilecek.

        Anadolu Ajansı ve DHA tarafından geçilen tüm İstanbul haberleri, bu bölümde Haberturk.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. İstanbul Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.

        Günün Önemli Manşetleri

        Benzer Haberler