Kedi olmak
Aynı çatıyı paylaştığımız minik dostlarımızı nasıl gördüğümüzün yanıtı kolay. Buna karşılık onların gözünden kendimizi görme şansımız olmayacak ama birtakım ipuçları mevcut...
Kapıyı açtığınızda sizi her zamanki yüz ifadesi ile karşılayan kediniz acaba hangi sürprizi gizliyor? Masanızdakileri devirmiş, halıyı çekiştirmiş, sehpanın üstünde yarım kalan kahveyi de dökmüş…
Odada adım atacak yer bırakmayan bir yaramazın, eserinin ortasında verdiği gurur pozunu şakayla karışık “Bırakın da sokakta donsun” notuyla paylaşmıştı mesela bir sosyal medya kullanıcısı… Kolay değil kediyle yaşamak!
Enkazı kaldırdıktan sonra koltuğunuza oturup uzattığınız ayaklarınızın üstüne hiçbir şey olmamış gibi kurulacaktır da… Bunları yaşarız ama neden vazgeçemeyiz?
Kedili hayatımızda bir yılı geride bırakmıştık ki, ‘bir başkası’ sokakta yolumuzu kesmeye başladı. Uzunca bir süre eve kadar eşlik etti ancak her seferinde kapının dışında kaldı.
Bir gün göz göze gelinceye kadar… “Kedileri eğitemezsiniz” denir ama o sizi, gözünüzün içine bakarak işte böyle yola getirir.
Tabii evdeki kediyi ikna etmek daha zor, mekanın sahibi ne de olsa… Neyse ki, bu konudaki deneyimler yol gösteriyor. Bir süre ayrı bir odada ağırladığınız misafirinizin kapısına gidecek ve iletişim başlayacak. Patilerini eşikten birbirlerine uzatıp temas kuracaklar. Gözetiminiz altındaki ilk karşılaşmaları pek sevimli olmayabilir ama büyük aşklar da kavga ile başlar…
‘KEDİFEKTAN’ İLE TERTEMİZ
Öyle de oldu. Yaşı daha küçük olmasına rağmen kabarık tüyleri yüzünden daha büyük görünen misafirimiz pek temiz çıktı!
Pandemi nedeniyle her türlü dezenfektana, kolonyaya alışık olan cildim ‘kedifektan’ı da tatmış oldu! Elimi verdim, kolumu kaptırdım desem, mecaz olmaz. Sağ kolumda sürekli bir ‘zımpara’ hissi.
Veterinerimize sordum, “Kediler evdeki canlıları bir kedi gibi görür. Sizinle bağ kurmuş” dedi. Onu evimizde ağırladığımız için bir sevgi gösterisi beklemiyordum ama beni de olduğum gibi kabul etmesini isterdim doğrusu! Meğer bir kediymişim…
Ve madem ki bir kediyim, Cem Yılmaz’ın karikatüründeki köpek Kont gibi bir hayal kırıklığı yaşamayayım diye kendimi daha yakından tanıyayım istedim. Nasıl başlasam diye düşünürken evimizin ayak basmadığım yerlerinde buldum kendimi. Kanepede oturduğum yeri iz oluşturacak kadar bellediğim küçücük evde kedileri gözden kaybetmem boşuna değilmiş. Şimdiki kedi aklım olsa ben de onlara sürtünerek kokumu bırakır ve kolayca bulurdum.
Evet ayaklarıma dolanmaları da bir sevgi gösterisi değilmiş…
MİSKET GİBİ GÖZ BEBEKLERİ
Renk konusunda neyse ki Kont kadar şanssız değilim. Maviyi ve yeşili ayırt edebiliyormuşum. Denizin mavisi, ormanın yeşili güzel tabii ama evden çıkamayacaksam neye yarayacak? Ki doğanın kanunu da bu çelişkiye uygun yazılmış. Evcil kediler, doğdukları sırada sahip oldukları renkli görme kapasitesini zaman içinde ihtiyaç duymadığı için yitiriyormuş. Buna karşılık sokak kedileri daha çok renk görebiliyormuş.
Göz bebeklerimin neden gün içinde çizgi, akşam bir misket gibi yuvarlak olduğunu da şimdi anladım. Işığa göre büyüyüp küçülüyormuş.
Ayrıca gözlerim tek bir nesne üzerine yoğunlaşıyormuş.
Çubuğun ucundaki püsküllü oyuncağı salladığımızda kedimizin pür dikkat takip edip yüksek atlama rekorları kırması bu yüzdenmiş. Ya da kupanın içindeki kalemliğe yüz vermezken ne vakit bir şey yazsam yakalamaya çalışması kaleme değil kalemin hareketine olan ilgiymiş.
50 santimetreye kadar bulanık görmek hiç sorun değil. Kedilikten önce de gözlüklüydüm ne de olsa…
5 saatlik uykulardan 5 saatlik uyanıklığa geçiş ise alışması en kolay şey oldu. Meğer ne çok uykusuzluk biriktirmişiz içimizde.
Kedilerle ilgili yazılanlara baktığımda karşıma çıkan ve bir solukta okuduğum Deniz Kavukçuoğlu’nun ‘Kedi Gülüşü’ kitabında yukarıdaki bilgilerin daha fazlası mevcut.
Ne yaparsak yapalım bir kedi olamayacağımız gibi istemediği bir şeyi de yaptıramayacağız kedilere. Canı istemezse sevemeyeceğiz. Kucağımıza kurulduklarında “Git” desek de kâr etmeyecek. Ama bir kedi ile aynı çatıyı paylaşmaya başladığımızda keşfedecek çok şey olduğunu göreceğiz. Dışarıda yuva bekleyen nice sevimli dost varken ilk adımı atmak en kolayı.
Arkadaşımız Burçak Orçun'un, Prof. Dr. Bengi Başer ile kedilerin 'şifacı' özellikleri ile ilgili daha önce yaptığı sohbet.