Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem KKTC’deki tek adli tıp uzmanı Habertürk'e konuştu

        Yavru vatanda 2012 yılının nisan ayı... Dünyanın en sakin adalarından biri olan Kıbrıs, bir hafta kaybolan bir çocuğun haberiyle çalkalanıyordu. Aile her gün televizyon ekranlarından ‘kaçırılan’ 7 yaşındaki çocuklarının bulunması için yardım istiyor, gözyaşı döküyordu. Çocuğun çürümüş cesedi 13 Nisan’da Lefkoşa’nın ormanlık bölgesinde bulundu. Olay yerine polisle birlikte gidenlerden biri de adli tıp uzmanıydı. Uzman olay yerine ulaştığında çocuğun bir yakını ya da tanıyan bir kişi tarafından öldürüldüğünden şüphelendi.

        CESEDİN SAKLANMASI ŞÜPHESİNİ TETİKLEDİ

        Şüphesini de polislerle paylaştı. Cesedin saklandığı yer şüphesini pekiştirmişti. Olay yerinden doku örneklerini alıp çocuğun yaşadığı eve gitti. Hem evden hem yaşadığı odadan doku örneği alıp karşılaştıracaktı. Çocuğun yatağında şüpheli bazı lekeler vardı. Sonuçlar geldiğinde katilin ve istismarcının bizzat çocuğun öz babası olduğu kesin olarak ortaya çıktı. Baba sorgusunda her şeyi itiraf etti. Hatta cinayeti, çocuğun amcasıyla işlediklerini anlattı. Mahkeme, adli tıp literatüründe öz babasının tecavüz edip öldürdüğü başka bir örneği olmayan suçtan dolayı, baba ve amcaya müebbet hapis cezası verdi.

        REKLAM

        9 YILDIR TEK BAŞINA

        Kıbrıs’ta bu cinayeti ve daha birçok sayısız olayı aydınlatan uzman, Ada’da 9 yıldır tek başına bu görevi yürüten Adli Tıp Uzmanı Dr. İdris Deniz’den başkası değildi. Bütün cinayet ve şüpheli ölümlerde polisin ilk aradığı isim olan Deniz, 1992’de mezun olduktan sonra Yozgat, Afyon ve Denizli üçgeninde 14 yıl sadece acil servislerde çalıştı. Ona göre hasta yoğunluğu nedeniyle de en çok çalışılan, şiddete maruz kalınan, çalışmanın pek de takdir edilmediği bir yerdi acil servisler. Buna son verip adli bilimlerini tercih etti. Seçimini de şu sözlerle özetleyecekti: “Otopsi ile kendini ifade edemeyen ölmüş, öldürülmüş insanların son sözlerini duyuracaktım.”

        DÜZENLİ MESAİSİ YOK

        Eşi Kıbrıslı olan Deniz, Ada’daki adli tıp uzmanı ihtiyacını duyup buraya yerleşti. Şimdi Kıbrıs’taki bütün olaylarda otopsi ve diğer işlemleri o yapıyor. Düzenli bir mesaisi yok, “Burada 365 gün 24 saat çalışıyorum. Mecburum. Gece yarısı olay yeri incelemesi ya da cinsel istismar olgusu nedeniyle muayene yapmam gerekebiliyor” diyor.

        REKLAM

        BAŞKA UZMAN DA YOK YARDIMCI DA

        Hukuk ve bilimin kesiştiği bir alanda çalışmanın zorlukları olduğunu söyleyen Dr. Deniz, “Eğer bu işi yapacaksanız psikolojiniz güçlü olmalı” diyor ve ekliyor: “Bir Ada’da yalnız çalışıyorum. Balığa, denize çıkamam. Zamanımı işime göre planlamalıyım.”

        Peki; İdris Deniz tek başına bir otopsiyi nasıl yapıyor? Yanıtı şöyle veriyor: “Şanssızım; çünkü otopsiler sırasında bana yardımcı olacak otopsi teknisyenim de yok. Anlayacağınız her iş, cesedi açmak, organlarını çıkarıp incelemek ve doku kan idrar örneklerini almak sadece bana kalıyor.”

        BİR CENAZEYE İKİ OTOPSİ OLUR MU?

        Bir Rum vatandaşı KKTC’de öldüğünde, Ada’nın her iki tarafında da otopsi yapılıyor. İdris Deniz, “Tanımadıkları ve burayı işgal bölgesi diye gördükleri için otopsi yaptığımız vakalara onlar tekrar otopsi yapıyor. Şimdiye kadar bizden farklı bir sonuca ulaşmadılar ancak yapmaya devam ediyorlar. Birkaç defa ben, gerekirse benimle otopsiye girmelerinde sakınca olmadığını söyledim. Bir vakada Rum adli tıp uzmanı gayri resmi olarak geldi ve onu otopsiye aldım. Memnun oldu” diyor.

        REKLAM

        İZNE AYRILDIĞINDA OTOPSİ BEKLİYOR

        Dr. İdris Deniz iş yoğunluğu nedeniyle 4 günden fazla izin kullanmamış. İzne ayrıldığı zaman da Ada’da otopsi işlemi duruyor. En son 12-15 Nisan tarihlerinde Antalya’daki kongreye katıldığı için bir cesedin otopsisini 6 gün sonra yapabildiğini belirtiyor.

        KİMSE ONUN YERİNDE OLMAK İSTEMİYOR

        Kıbrıs’ta Dr. Deniz’in yaptığı işi yapmak isteyen yeni hekim adayı da yok. Çünkü Deniz’in çalışma şartları ek gelir elde etmesine de uygun değil. Sadece ‘nöbet ücreti’ alıyor. Çünkü KKTC yasaları ek ücrete izin vermiyor. Oysa Türkiye’deki adli tıp uzmanları, otopsi, mahkeme ve bilirkişilik işlemleri için ayrıca ücret aldıkları gibi performanslarına göre döner sermayeden de faydalanıyor: “Aslında ben de hak veriyorum hekimlere. Bu şartlarda kim çalışmak ister ki?” diyor.

        REKLAM

        SAVAŞ DÖNEMİNDEKİ ÖLÜMLERİ RAPORLUYOR

        İdris Deniz’in Kıbrıs’ın savaş yıllarına dair kritik bir görevi de bulunuyor. 1974 öncesi ve savaş sırasında katledilip gömülmüş Kıbrıslı Türklerin, kimliklendirilmiş kemiklerini inceleyip Rum ve Türklerin birlikte çalıştığı Kayıp Şahıslar Komitesi’ne rapor sunuyor. Görevi kemikler üzerindeki kırıklar, silah yaraları ve diğer lezyonların ölümden önce, ölüm sırasında ve öldükten sonra olup olmadığını bulmak. Fotoğraflı rapor hazırlıyor. Rapora göre, ölenlerin yakınları İnsan Hakları Mahkemesi’ne dava açıyor.

        ‘ADALET TERAZİSİNİN TAM ORTASIYIZ’

        Dr. Deniz, Adli Tıp uzmanlarının yaptığı işi anlatırken “Biz adalet terazisinin tam ortasıyız” diye tarif ediyor: “İşkence görenlerin, tecavüze uğrayanların ve öldürülenlerin hakları için çalışıyoruz. Onlara yapılanları tespit eder, adaletin yerini bulmasını sağlarız. Bir cinayete kurban giden birinin otopsisini yapar, söyleyemediğini söyleriz. Onların son sözlerini biz söyleyerek huzur bulmalarını sağlarız. Mağdurların son sözcüsüyüz. Eğer biz düzgün bir otopsi yapmazsak bir cinayet dosyası kapanabilir. Yapacağımız bir hata ya da kasten yapılan yanlış, terazinin dengesini bozar.”

        REKLAM

        ‘ADLİ TIP RAPORUNU MAHKEMEDE OKURUM’

        Kıbrıs’taki hukuk sistemi de farklı. Deniz, mahkemelerdeki rolünü anlatırken ilginç bilgiler veriyor: “Kıbrıs’ta Anglosakson hukuk sistemi var. Bu sistemde otopsi yaptıktan sonra hazırladığınız raporda, sadece adli tıp uzmanının imzası olur. Otopsi sırasında savcı olmaz. Hazırlamış olduğunuz otopsi raporu, mahkemede okuyup yargıca sunduktan sonra delil olarak dosyaya girer. Rapor ile ilgili olarak önce savcı sonra da şüpheli avukatları tarafından çapraz sorguya alınırsınız. Türkiye’de sadece raporu imzalamanız yeterli, ancak özel bir durumda mahkemeye gidilir. Oysa burada yaptığınız işlem ne olursa olsun raporu bizzat sizin mahkemeye giderek sunmanız gerekir. Mahkemedeki görev otopsi kadar zorludur. Raporunuzla ilgili olarak da savcı ve avukatlar tarafından sorgulanırsınız. Elbette davayı kazanmak için avukat size hazırlamış olduğunuz raporu şüpheye düşürecek her türlü soruyu sorar. Bazen raporunuzu boşa çıkarmak için özel hayatınızı bile sorgularlar. Hazırlamış olduğunuz rapora karşı bir ülkeden uzman bilirkişi getirebilirler.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ