Konjonktürel ittifak nedir, ne demek? Tarihte ve Osmanlı'da konjonktürel ittifak örnekleri
Toplumlar, devletler ya da kişiler arasında karşılıklı çıkara dayalı olan ve taraflara ortak birtakım faydalar sağlayan ilişkilere ittifak adı verilmektedir. Üyelerinin her birine müttefik adı verilen ittifaklar; askeri, ticari ve siyasi olmak üzere birçok farklı şekillerde cereyan edebilmektedir. Ayrıntılar içeriğimizin devamında…
ABONE OLDevletlerin dış politikada atacağı adımı ve alacağı pozisyonu, o anki durumun şartlarına bağlı olarak belirlemesi anlamına gelen konjonktürel ittifak kavramı, Osmanlı Devleti’nde de dönem dönem başvurulan bir ilişki biçimi olmuştur. Peki, Karlofça Antlaşması sonrası Osmanlı Devleti ve konjonktürel ittifakları kimlerdir? Tarihte konjonktürel ittifak örnekleri hangileridir? Konjonktürel ittifak ne demek sorusuna yanıt aradığımız içeriğimiz sizler için hazırladık.
Konjonktürel İttifak Nedir?
Bir devletin ulusal çıkarını ve menfaatini gözetip, bulunduğu şartları da göz önüne alarak kurduğu ittifaklar konjonktürel ittifak olarak isimlendirilmektedir. Geçmiş politikalardan bağımsız olarak gelişen bu ittifak çeşidinde, bir devlet; kendi çıkar ve menfaatlerini düşünerek geçmişte içinde bulunduğu bir ittifaktan vazgeçebilir ya da geçmişte savaştığı bir devlet ile aynı cephede yer alabilir.
Karlofça Antlaşması Sonrası Osmanlı Devleti ve Konjonktürel İttifakları
Osmanlı Devleti ile Kutsal İttifak arasında 1699 yılında imzalanan Karlofça Antlaşması ve sonrasında yaşanan gelişmeler konjonktürel ittifakın en özel örneklerinden bir tanesidir. Yaşanan toprak kayıpları sebebiyle önemli bir dönüm noktası olan bu antlaşmada, Osmanlı Devleti ilk kez müzakere etmek zorunda kalmıştır. Daha önceleri savaş meydanında kazandığı başarılarla sonucu belirleyen Osmanlı Devleti, bu antlaşma ile beraber diplomasiyi de kullanmak durumunda kalmıştır.
Karlofça Antlaşması’nın bir diğer önemi ise bu tarihten itibaren diplomatik ve bürokratik unsurlar askeri unsurların önüne geçmeye başlamıştır. Özellikle, devletin dış işlerinden sorumlu olan Reis’ül-küttab Mehmed Rami Efendi’nin sadrazamlık görevine getirilmesi bunun en önemli örneğidir.