Oğluna olan takıntısı yüzünden gelinini ve doğmamış torununu öldürten annenin hayret verici hikâyesi
Elizabeth Duncan, oğluna karşı takıntılı bir sevgi besliyordu. Oğlu Frank, bir kadınla evlenince bunu asla kabul edemedi ve kiralık bir katil tutarak, yedi aylık hamile olan gelinini öldürttü. Frank ise mahkeme sırasında annesinden yana durdu ve annesini savundu. İşte, hayretler içinde okuyacağınız bir hikâye...
Evlilikler zaman zaman zor süreçlerden geçebilir ve bazen sorunların kaynağı kayınvalide ve gelin arasındaki gerginlikler de olabilir. Ancak birazdan okuyacağınız hikâye, muhtemelen türünün tek örneği ve umuyoruz ki öyle de kalır.
Elizabeth Duncan, birçok evlilik yapan, sahte çekler yazan, genelev işleten ve sahte kimlikler kullanan bir kadındı. Altı çocuğu vardı; dört kız ve iki erkek. Ancak oğlu Frank onun için başkaydı. Bir savunma avukatı olan Frank'in her duruşmasına katılırdı. Frank'in bir üniversite derneğinde yaşadığı çok kısa bir ara dışında, 30 yaşında olan genç adam hayatı boyunca annesiyle yaşadı.
Daha ilginç bir şekilde; anne ve oğulun evlerinde yalnızca tek kişilik bir yatak vardı. New York Post'un belirttiğine göre; komşular onları "karı-koca" biliyordu. Aralarındaki ensest ilişki hiçbir zaman kanıtlanmadı ancak aynı şekilde New York Post, Elizabeth Duncan'ın başka bir oğluyla cinsel ilişki yaşadığını ve bunu da o gece, yan odalarında kalan bir kişinin duyduğunu yazıyor.
Frank; 30'lu yaşlarda, peltek konuşan bir adamdı ve genç kadınlara ilgi duyuyordu. Ancak işleri karıştıran olay 1957 yılında, Frank'in bir hemşire olan Olga ile tanışması oldu. Bu ilişkiye anında itiraz eden Elizabeth, Olga'nın oğlu için uygun olmadığını iddia ediyordu.
Çift arasında işler ciddileşince Elizabeth de terör saltanatını başlattı. Önce eski sevgilisinden Olga'yı dövmesini istedi ancak reddedilince genç kadını taciz etmeye başladı. Tacizler o kadar fazlaydı ki Olga önce ev numarasını değiştirdi ama bu, Elizabeth'i durdurmadı; hastaneyi aramaya başladı.
Elizabeth, sık sık çevresinde bu ilişkinin ancak "ölü bedeni üzerine" yürüyebileceğini söylüyordu. Elizabeth kontrolü o kadar yitirdi ki bu kez de çevresine Olga'yı öldüreceğinden bahsetmeye başladı.
Ancak her şeye rağmen çift gizlice evlendi. Frank, düğün gecesi karısıyla olmak yerine annesinin evine gitmeye tercih etti. Evliliği öğrenen Elizabeth, Olga ve Frank'in yerine geçmesi için iki kişi kiraladı. Beraber adliyeye gittiler ve evliliği feshettiler. Şaşırtıcı şekilde ikisinden de kimlik bile istenmedi.
Bu sırada hamile olan Olga ve Frank arasında ilişki kesilmedi. Her şeye rağmen beraber olmayı seçmelerinin bir yana, Frank eşine yeni bir televizyon ve sigorta poliçesi alınca işler çığrından çıktı.
Elizabeth, kesinlikle gelinini öldürmeye karar verdi. Birçok kişiden bunun için yardım istedi ancak olumlu yanıt alamadı ta ki oğlunun bir zamanlar savunduğu bir suçlunun eşiyle karşılaşana kadar. Elizabeth, 355 dolar karşılığında Olga'nın öldürülmesi için iki kişiyle anlaştı.
17 Kasım 1958 gününde Olga, Frank'in bir yerde bayıldığı bahanesiyle oturduğu bardan çıkartıldı ve kaçırıldı; tabancayla kafasına vuruldu ve zorla bir arabaya bindirildi. O sırada yedi aylık hamile olan Olga, başına öyle çok darbe aldı ki tabanca, başında kırıldı.
Ertesi gün Olga işe gelmeyince, Olga'nın çevresi hemen polise bildirdi; suçluyu bulmak çok da zor olmadı.
Olga'yı öldüren iki suçlu, polisleri olay yerine götürdü. Olga, elle kazılmış sığ bir mezarda yatıyordu ve alyansı hâlâ parmağındaydı.
Bu noktada Frank'in dehşete düşmesi beklenebilirdi eğer annesinin avukatı olmasaydı. Los Angeles Time, Frank'in annesini savunduğunu hatta verilen idam kararını ertelemek için elinden gelen her şeyi yaptığını yazıyor.
Frank, mahkemede annesinin evliliklerini bozmadığını "gelişmesine engel olduğunu" söyledi. Elizabeth son ana kadar her şeyi reddetse de mahkeme onu ve gelinini öldüren iki suçlunun idam edilmesine karar verdi.
Gaz odasına gönderilirken ifadesiz bir yüz ve dik yürüyüşüyle giden Elizabeth, son kez Frank'in nerede olduğunu sordu. Frank, son ana kadar idamı engellemeye çalışıyordu.
Önce Elizabeth arkasından diğer iki suçlu gaz odasında öldü. New York Post'a göre; Elizabeth gaz odasına gönderilmeden bir önceki gece bir gardiyan ona sonuçlarını bilerek suçu tekrar işleyip işlemeyeceğini sorduğunda, cevabı çok netti:
Yapacağıma emin olabilirsin. Benim oğlumu kimse alamaz.
Kaynak: New York Post, Los Angeles Times