Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema Oscar yarışında 'Ahlat Ağacı'nın en güçlü 10 rakibi
        1

        2019 yılında düzenlenecek 91. Akademi Ödülleri'nde Yabancı Dilde En İyi Film kategorisinde yarışmak üzere bu yıl 87 ülke başvurdu. 2019 yılında düzenlenecek 91. Akademi Ödülleri'nde Yabancı Dilde En İyi Film kategorisinde yarışmak üzere bu yıl 87 ülke başvurdu. Nuri Bilge Ceylan'ın yönettiği “Ahlat Ağacı” 87 film arasında öne çıkanlardan biri...

        2

        Cannes'da Altın Palmiye için yarışması, farklı ülkelerden eleştirmenlerin filme çok yüksek notlar vermesi ve ABD'de 30 Ocak'ta gösterime girecek olması kuşkusuz önemli avantajlar... Tüm bunlar “Ahlat Ağacı”nı en iddialı ilk 25 film arasına hemen sokuyor. Ama tahmin yapanların çoğu “Ahlat Ağacı”nı en şanslı 10 ya da 15 film arasına pek almıyor.

        3

        Uzun olması filmin dezavantajlarından biri. Akademi'nin geçmiş yıllarda bu kategoride genellikle politik ve toplumsal yanı ağır basan hikâyelere önem verdiği hesaba katılırsa “Ahlat Ağacı”nın şansı biraz daha düşüyor. Ama seçici kurulda tahminciler değil, Akademi üyeleri var ve her şey onların kararına bağlı...

        4

        Seçim süreci ise şöyle işleyecek: Akademi tarafından belirlenen “Yabancı Dilde Film Ödülü Komitesi” 87 film arasından 6 film seçecek. “Akademi Yabancı Dilde Film Ödülü İcra Komitesi” bu listeye 3 film daha ekleyecek ve 9 filmlik ilk liste, aralık ortasında basına açıklanacak. İşte “Ahlat Ağacı”nın en önemli 10 rakibi...

        5

        Roma - Meksika

        Meksikalı yönetmen Alfonso Cuaron'un yazıp yönettiği, otobiyografik nitelikler taşıyan “Roma” sadece bu kategorinin değil, en iyi film, yönetmen, senaryo ve oyunculuk kategorilerinin de favorilerinden biri... Hatta adaylık sayısıyla öne çıkacak filmlerden biri olacağına şimdiden kesin gözüyle bakılıyor.

        6

        Amerikalıların altyazılı film sevmemesi durumu, Akademi üyeleri için ne kadar geçerlidir bilinmez. Kesin olan, Cuaron'un en azından Yabancı Dilde En İyi Film kategorisinde şimdiden en büyük favori olduğu... Cuaron'un görüntü yönetmenliğini üstlendiği, kurgusuna bizzat katıldığı “Roma”, Mexico City'de yaşayan orta sınıf bir ailenin ve evde onlarla birlikte yaşayan yardımcılarının 1970 ve 1971 yılında yaşadıklarını anlatıyor.

        7

        Capernaum (Capharnaüm) – Lübnan

        Dünya prömiyerini Cannes'da yapan film, gösterildiği ilk günden bu yana yabancı dilde en iyi film kategorisinin favorilerinden biri... Lübnanlı yönetmen Nadine Labaki'nin amatör oyuncularla çektiği “Capernaum”, katıldığı tüm festivallerde seyirciyi duygusal olarak etkileyen filmlerden biri olmayı başardı.

        8

        Film, Beyrut’un en fakir mahallelerinde yaşayan, nüfusa kayıtlı bile olmayan Zain'in hikâyesini anlatıyor. Ailesinden sevgi dışında hiçbir şey alamadığını, ihmal edildiğini söyleyen Zain, anne-babasını mahkemeye veriyor... Zain karakterini canlandıran Zain Al Rafeea, gerçek hayatta Beyrut'ta yaşayan Suriyeli mülteci bir ailenin çocuğu ve onun hayatı da filmdeki Zain'den çok farklı değil.

        9

        Soğuk Savaş (Cold War - Zimna wojna) - Polonya

        Polonyalı yönetmen Pawel Pawlikowski, 2013 yılında “Ida” adlı filmiyle ülkesine bu kategoride bir Oscar kazandırmayı başarmıştı. Beş yıl sonra bu Oscar'ı kabul etmek için bir kez daha sahneye çıkabilir mi? Neden olmasın? “Soğuk Savaş” gösterildiği festivallerde ilgiyle karşılandı ve Amerikalı eleştirmenler tarafından yere göğe konamadı.

        10

        “Roma” gibi güçlü bir filmi geçip Oscar'a uzanması kuşkusuz zor görünüyor. Ama önce ilk 9'a sonra da ilk 5'e girmesine kesin gözüyle bakılıyor. Cannes'da en iyi yönetmen ödülünü kazanan “Soğuk Savaş”, 1950'li yıllarda Soğuk Savaş yıllarında geçiyor ve dönemin Yugoslavya'sından bohem Paris'in gece kulüplerine uzanan hüzünlü bir aşk öyküsü anlatıyor. Türkiye'de 21 Aralık'ta gösterime girecek film, cazın yanı sıra Fransız şarkıları ve folk ezgilerini içeren müzikleriyle de öne çıkıyor.

        11

        Arakçılar (Manbiki kazoku – Shoplifters) - Japonya

        Sinemaya 1980'lerin sonunda belgesellerle başlayan Hirokazu Kore-eda, son yıllarda Japon sinemasının yükselen yönetmenlerinden biri. Geçtiğimiz Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye kazanan “Arakçılar”, küçük bir evde yaşayan ve süpermarketlerden yiyecek çalan bir ailenin öyküsünü anlatıyor.

        12

        Kendi karınlarını zor doyururken sokakta buldukları küçük bir kızı evlat ediniyorlar... Cannes'ı takip eden Avrupalı eleştirmenlerin bir bölümü “Arakçılar”ın Altın Palmiye'yi kazanmasını eleştirmişti. Ama film Atlantik'in öte yakasında, ABD'de çok daha olumlu tepkiler aldı. Akademi'nin bu kategori için belirleyeceği jürinin kararını kestirmek kolay değil ama “Arakçılar”ın ilk 5'e girmesi açıkçası kimseyi şaşırtmaz. Film, Türkiye'de 18 Ocak 2019'da gösterime girecek.

        13

        The Guilt (Den skyldige) – Danimarka

        Kaçırılan bir kadından gelen acil telefonun ardından polis memuru Asger Holm, sorunu çözmek için zamana karşı bir yarışa girer... Geçtiğimiz Sundance Film Festivali'nde Tolga Karaçelik'in “Kelebekler”le büyük ödülü kazandığı “Dünya Sineması – Dramatik Yarışma” bölümüne katılan ve Seyirci Ödülü'nü alan “The Guilt”, ABD'de 19 Ekim'de gösterime girdi.

        14

        Eleştirmenler filmin öyküsünü, gerilim duygusunu sevdiler ve filmi övdüler. Yönetmeni Gustav Möller'in ilk sinema filmi olan “The Guilt”, Türkiye'de 30 Kasım'da gösterime girecek. Festivallerde kazandığı başarının yanı sıra ABD'de gösterime girmesi de filmin adaylık şansını artıran etkenlerden biri.

        15

        Sunset (Napszállta) – Macaristan

        Macar yönetmen Laszlo Nemes 2016'da “Saul'un Oğlu” adlı filmiyle Yabancı Dilde En İyi Film Oscar'ını kazanmıştı.. İki yıl sonra bu başarıyı tekrar etme ihtimali belki çok yüksek değil; çünkü gerçekten daha iddialı adaylar var. Ama ilk 9'a ya da ilk 5'e kalacağını düşünenlerin sayısı az değil.

        16

        Nemes'in ABD'de tanınan bir yönetmen olması, en önemli avantajlarından biri. Venedik Film Festivali'nde FIPRESCI Ödülü'nü kazanan, Toronto ve Londra film festivallerine katılan “Sunset”, Birinci Dünya Savaşı'nın öncesinde Budapeşte'de büyüyen genç bir kızın öyküsünü anlatıyor. ABD'de 27 Eylül'de gösterime giren filmin -“Saul'un Oğlu” kadar olmasa da- olumlu tepkiler aldığını belirtelim.

        17

        Kız (Girl) – Belçika

        Lukas Dhont'un senaryosunu Angelo Tijssens'le birlikte yazıp tek başına yönettiği “Kız”, Cannes'da Belirli Bir Bakış bölümünde dünya prömiyerini yaptı ve En İyi İlk Film'e verilen Altın Kamera ödülü başta olmak üzere, FIPRESCI ve Kuir Palmiye ödüllerini kazandı. Film, erkek bedeninde doğan bir kız olduğunu düşünen ve balerin olma hayalleri kuran 15 yaşındaki Lara'nın öyküsünü anlatıyor.

        18

        Ergenlik çağı sorunlarıyla başa çıkmaya çalışan Lara bir yandan da bale eğitimindeki zorlukları aşmaya çalışıyor. “Kız”, gerçek bir öyküden esinlenen Lukas Dhont'un ilk filmi. Başroldeki genç oyuncu Victor Polster'in de Cannes'da Belirli Bir Bakış bölümünde en iyi erkek oyuncu ödülüne layık görüldüğünü hatırlatalım. Film ABD'de 16 Kasım'da gösterime girecek.

        19

        Birds of Passage (Pájaros de verano) - Kolombiya

        1960'ların sonu ve 1970'li yıllarda geçen film, yasa dışı uyuşturucu ticareti yapan bir ailenin yükselişi ve düşüşünü konu alıyor... 2018 Cannes Film Festivali'nde Resmi Seçki'sinde yer alan film bazı eleştirmenler tarafından “Baba”, “Yaralı Yüz” ve “The Sopranos” adlı televizyon dizisiyle karşılaştırıldı.

        20

        Beş ayrı bölümden oluşan bu suç dramını Cristina Gallego ve Ciro Guerra yönetti. İkilinin bir önceki filmi “Embrace of the Serpent” (El abrazo de la serpiente) 2016'da Yabancı Dilde En İyi Film kategorisinde ilk 5 aday arasına girmeyi başarmıştı. O filmde Ciro Guerra yönetmen, Cristina Gallego ise yapımcılardan biriydi. Film, ABD'de 13 Şubat 2019'da, Akademi'nin son oylamalarını yapacağı günlerde gösterime girecek.

        21

        Border (Grans) – İsveç

        İran asıllı Ali Abbasi 2016 yılında yönettiği ilk uzun filmi “Shelley”le dikkat çekmişti. Abbasi, “Border”da gelişmiş koku alma yetenekleri nedeniyle gümrük memuru olarak çalışan Tina adlı bir kadının hikâyesini anlatıyor.

        22

        Tina, görünüşü nedeniyle toplumdan dışlanmış yalnız bir insandır. Bir gün kendine benzeyen bir erkekle karşılaşır ve film seyircinin beklemediği yerlere doğru gider... Karanlık bir peri masalı olarak nitelenen “Border”ın, İsveçli yazar John Ajvide Lindqvist'in bir hikâyesinden uyarlandığını belirtelim. “Gir Kanıma” adlı vampir filminin de Lindqvist'in romanından uyarlandığını anımsatalım. Cannes'da Belirli Bir Bakış bölümünde büyük ödülü kazanan “Border”a şans verenlerin sayısı az değil. İlk 5 'e kalırsa sürpriz olmaz.

        23

        Şüphe (Beoning – Burning) – Güney Kore

        Güney Kore gibi güçlü bir film endüstrisine sahip, dünya sinemasını etkilemiş bir ülkenin bugüne kadar hiç Oscar kazanamaması size şaşırtıcı gelebilir. Daha şaşırtıcı olan, henüz ilk 5 aday arasına hiç girememiş olmaları... 1962 yılından beri yabancı dilde film kategorisinde Akademi'ye aday sunan Güney Kore, şeytanın bacağını bu yıl kırabilir mi? Tahmincilerin çoğu Güney Kore'nin Oscar'a aday gösterdiği “Şüphe”ye pek şans vermiyor ama ben bir saplantı ve gerilim öyküsü anlatan filmin en azından ilk 9'a gireceğini tahmin ediyorum.

        24

        Haruki Murakami'nin öyküsünden sinemaya uyarlanan film, sıradan bir genç, âşık olduğu güzel kız ve zengin bir adam arasındaki aşk üçgenini eksen alıyor. Cannes'da FIPRESCI Ödülü'nü kazanan film ABD'li eleştirmenlerden de yüksek notlar aldı. Film ABD'de 9 Kasım'da, Türkiye'de 11 Ocak 2019'da gösterime girecek.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ