Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Yaşam Ali Bulaç'tan şok sözler!"Kadın çalıştığı için, erkek cinayete itiliyor"

        Tülay ŞUBATLI / AHT

        Ali Bulaç kadına şiddetin nedenini, kadının çalışmasına bağladı: "Kadınlar çalıştığı için erkek fıtri (yaradılış) rolünü kaybedip vahşi cinayetlere sürükleniyor"

        YUVA KURULMUYOR

        "Kadının birinci görevi annelik ve ev hanımlığıdır. Kapitalist piyasa kadını ev dışına çıkarıyor, ev hanımlığını itibarsızlaştırıyor. Erkek kışkırtılmış kadınla evlenmek istemiyor. Olan kadına oluyor. Yüz binlercesi iş, aş peşinde, yalnız."

        KADIN DEVLETLEŞİYOR

        "Erkeğin fıtri rolünü kaybetmesi, onu vahşi cinayetlere sürüklüyor. Sonunda kadın devlete sığınıp kendini devletleştiriyor. Devlet her eve polis tayin eder hale geldi. Kadınların yediği acı meyvenin sonucu, beklemekten başka çare yok."

        "Kadınlar yemekte oldukları 'acı meyve'nin sonucunu beklemeliler"

        Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç'ın kadınların birinci görevinin annelik ve ev hanımlığı olmasını yazması tartışma yarattı. Ali Bulaç köşesinde şöyle yazdı: (...) "Bence prensip olarak –dinî öğretinin tamamından ve beşeriyetin her bölgesinde ve din havzasında gözlenen örfünden anladığım kadarıyla- kadının birinci görevi annelik ve ev hanımlığıdır. Zaruret varsa iş piyasasında öncelikle onun emeğini hak edecek kadar ücretle istihdam edilmesi gerekir. Liberal kapitalist piyasa ise kadını farklı çerçevede evin dışına çıkmaya zorluyor; anneliği ve ev hanımlığını itibarsızlaştırıyor; pozitif ayrımcılıkla kadın yuva kurmuyor; erkekler bu şekilde kışkırtılmış kadınlarla evlenmek istemiyor; sonuçta olan yine kadına oluyor. Birkaç tanesinin iyi durumuna karşılık yüz binlercesi iş-aş peşinde koşturuyor, yalnızlık içinde hayatını sürdürüyor, bir süre sonra saçını başını yoluyor ama iş işten geçiyor. Erkeğin fıtrî rolünü kaybetmesi onu kadına karşı acımasız şiddete, vahşi cinayetlere sürüklüyor, sonunda kadın devlete sığınıp kendini devletleştiriyor. Şimdi devlet her eve polis tayin edecek hale geldi. Bu çıkar yol değil ama ailede meydana getirdiği tahribattan iktidarı uyandıracak sesler maalesef kısık. Madem bizim kadınlar da bu modern tecrübeyi yaşamakta çok kararlı, yemekte oldukları "acı meyve"nin sonucunu beklemekten başka çare yok" (...) Ali Bulaç'ın bu yazısı nedeniyle "Kadınların görevi annelik ve ev hanımlığı mıdır?" ve "Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin temelinde, kadının ev hanımlığı ve anneliğinin dışına çıkıp çalışmak, sosyal hayata katılması mı yatıyor?" diye sorduk.

        'Sırtından sopa karnından sıpa' söylemi bitsin'

        CHP İstanbul MilletvekiliMeldaONUR:

        HAKİKATEN böyle bir söz sarfederken düşünüyorlar mı acaba çok merak ediyorum. Yoksa hani böyle bir şey yazayım da sansasyonel bir şeyler çıksın diye bir şey mi hedefliyorlar anlamıyorum. Ali Bulaç, aynı ortamda bir sürü kadınla çalışıyordur. Ona sormak isterim 'Siz kadın arkadaşlarınızı aynı gözle mi görüyorsunuz?" Ben bu adamlardan çok sıkıldım artık. Kadının görevi anneliktir gibi kadının sırtından sopası karnından sıpasını eksik etmeyeceksin diyen adam tiplerinden çok sıkıldım. İnanın üzerinde çene yormaya yorulmaya değmez.

        'Kadının görevi ev hanımlığı değil artık'

        İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi KoordinatörüAvukat AydenizTUSKAN:

        ŞİDDETE uğrayan kadınların çoğu evde oturuyor, çalışmıyor. Kadın cinayetlerine baktığımızda kadının boşanmış ya da boşanmak istemiş olduğunu görüyoruz. Kadın eskiden iyice bastırılıyor, sesi çıkmıyordu. Kadın güçlendikçe, ekonomik olarak eğitim aldıkça, öğrendikçe artık şiddetin bir kader olmadığı, itiraz edebileceini ve devletin yanında olduğunu görüyor. İtirazlar üzerine de bu tür olaylar oluyor. Kadının görevi ev kadınlığı değil artık. Medeni kanunda artık haklar da eşit, sorumluluklar da eşit.

        'Cinsiyetçi geri götüren bir söylem'

        KAMER YöneticisiNilüferYILMAZ:

        BİZ toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bir ton çalışma yaparken böyle bir söylem duymak çok korkutucu. Bu söylem kadınları daha fazla ev içine hapsetmeye yönelik geleneksel erkek bakışı. Cinsiyetçi bir bakış. Bu bakış devam ettiği sürece kadına yönelik şiddet hiçbir zaman son bulmayacak. Bu tür şeyleri yazarak topluma çok garip mesajlar veriyorlar. Bu mesajlarla erkekleri daha fazla vahşileşiyor ve kadınlara daha fazla zarar vermeye çalışıyorlar. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bizim derdimiz kadınları ev dışına çıkarmak, kadın erkek eşitliği konusunda Türkiye'nin bir ivme kazanması. Bu söylem bizi geldiğimiz yolu geri götürmeye yönelik bir söylem.

        'Kadın erkek arasındaki ilişki rekabete dönüştü'

        Sosyolog Prof. Dr. Mazhar BAĞLI:

        KADINLARIN görevi annelik ve ev hanımlığı değil. İslam tarihi açısından da bunun böyle olmadığını gösteren birçok örnek var. Kadınların sosyal hayatın dışında olması düşünülemez. Ben anneliğin babalıktan farklı bir duygu olduğunu biliyor ve inanıyorum. Annelik doğal, babalık öğrenilen bir şeydir. Anne de çocukla olan ilişkisini baba gibi kurmak isterse bir sıkıntı ortaya çıkar. Bence bunun temelinde kadın erkek arasındaki ilişkinin bir rekabetle birbirinden güç devşirme mantığı üzerine oturtulmasından kaynaklanıyor. Kadınlara tanınan pozitif ayrımcılık, erkekten elde edilmiş bir hak gibi gösterilmesi karşılıklı düşmanlığı körüklemeye dönüşüyor. Kadın erkek arasındaki ilişki biçimi dengesiz biçimde kuruluyor.

        'Kadın doğuracak çocuk bakacak diye bir şey yok'

        Türk Hukukçu Kadınlar Birliği BaşkanıAlevTOKER:

        ÇALIŞMA hayatı içindeki kadın evini de ihmal etmeden yol alır. Başarılıysa evinde de işinde de ilerler. Kadının ev hanımlığı diye bir görevi yok. Kadına ya da erkeğe bir görev yüklenmesi doğru bir düşünce tarzı değildir. Mademki eşitlik söz konusu, kadın doğuracak çocuklara bakacak diye bir şey yok. Erkek para kazanacak evdeki kadına getirecek diye bir şey yok. Kadın erkek eşittir diyorsak dinen de hukuken de eşittirler demektir.

        'Sosyal hayatın içinde olması şiddette etkili'

        Başörtülü Aday Yoksa Oy da Yok Kampanyası DestekleyicisiYasemenÇOBAN:

        BEN de çocuğun annesi tarafından yetiştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Ama kadın da çalışabilir, kendisinin kararına bırakmalı, ama yarım gün ve eşit ücret almak şartıyla. Kadına şiddet olaylarında tabi kadının çalışma ve sosyal hayatın içinde olmasının bir etkisi var. Ama bu etkilerden yalnızca bir tanesi. Çünkü kadın hakkını savunuyor, ailede sorumlulukların paylaşılmasını talep ediyor. Bu da çoğu zaman erkeğin-eşin hoşuna gitmiyor. Erkeğin karşısında söyleyebilecek bir cümlesi var, güçlüler karşılarındaki insanın kendisi savunmasını, onları mağlup edecek sözler söylemesinden hoşlanmazlar. Onları alt edemiyorsa şiddete başvurabilir. Bu anne çocuk, karı koca ya da baba çocuk ilişkisinde olabilir. Asıl sorun şiddet olaylarında, çözüme yönelik bir çaba sarfedilmeden kolay yolun seçilmesi.

        'Kadının birinci vazifesi anne olmaktır'

        Diyanet İşleri eski Başkanı Süleyman ATEŞ:

        KADININ birinci vazifesi anne olmaktır. Erkek dışarda çalışıp, ailesinin nafakasını temin etmek zorunda. Kadın da evin hizmetini yapar ve çocuklarını büyütür. İslam anlayışı budur. Ama geçim sıkıntısı var ve hayat zor. Bu nedenle kadın da çalışmak zorunda kalıyor. Çalışınca da eşler arasında eskisi gibi bir uyum olmuyor. Erkek, hiç çalışmayan kadından beklediğini bekliyor. O yüzden huzursuzluk oluyor. Ali Bulaç haklı olabilir. Ama kadına yönelik şiddette tek sebep bu değil bana göre. İslam ahlakını benimsemiş bir insan karısına şiddet uygulamaz.

        'Köminist sistemde de kadınlar çalıştırılıyor'

        Diyanet İşleri Başkanlığı - Din İşleri Yüksek Kurulu ÜyesiSaim Yeprem:

        KURAN-I Kerim'de kadınlar ve erkekler için görevler yüklenilmiştir. İlk görevleri eşit olarak Allah'a kulluk etmeleridir. Yaratıcının varlığı şuuru altında insan olarak sorumlulukları olan bir varlık olarak yetişmeleridir. Bunun ötesinde toplumda kendilerine ihtiyaç olan alanlarda vazife düştüğünde yapmalarıdır. Peygamberimiz dönemindeki kadınlar ticarette ve harpte de görev alıyorlardı. Toplumun ihtiyaçlarına göre kadın ve erkeklerin, kadınlık ve erkekliklerini unutmamak şartıyla toplum içinde eşit sorumluluk, eşit görevlerdedir. Kapitalist sistem kadınları çalışma hayatına yöneltmiyor. Sosyalist komünist sistemlerde de kadınlar çalıştırıyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ