Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Hayatta iyi, neşeli ve mutlu hissettiren deneyimler yaşamamız ne kadar olağansa kötü, üzücü ve kırıcı deneyimler yaşamamız da o kadar normal. Yaşamın düz ve istikrarlı bir çizgide ilerlediğini düşünmemiz bir yanılgı olurdu. Mutsuzluk, içinde debelendiğimiz kronik bir depresyonla el ele yürümediği sürece besleyici bile olabilir ancak bugünün dünyasındaki popüler "pozitif kalma" düşüncesi buna pek de olanak tanımıyor.

Elbette yaşadığımız hayal kırıklıklarına ya da kötü deneyimlere saplanıp kalmak, melankolik ve kötümser bir ruh haliyle hayatın gerçekliğine uyumlanamamak sağlıklı değil. Hayat pozitif bakmak, kötü günlerin geçeceğine inanmak tek başına yanlış bir davranış da değil ancak bugün hakim olan bu "toksik pozitiflik" kişilere iyilikten çok kötülük yapıyor!

HAYAT MUTLULUK VE KEDERDEN İBARET DEĞİL!

Ya / ya da mantığını bilir misiniz? Hayatta üçüncü seçeneklere ya da grilere pek de alan tanımayan bu mantık, toksik pozitifliğin beslenmesinin temelinde yatıyor. Yaşadığımız kötü deneyimler çoğu zaman kendimiz ve yaşamla ilgili bir fikir edinmemize yardım eden süreçlerin yaşanmasına kapı aralar. Evet, kötü deneyimlerle baş etmek, hüzünlenmek ve kalbimizin kırılması baş etmesi kolay duygular değildir ancak bu duygular da tıpkı iyi hissetmek ve neşeli hissetmek kadar normaldir.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ