Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Sinan Tuzcu: 'Sipahi'nin ilk bölümü izleyiciden geçer not aldı

        SHOW TV’de bu akşam saat 20.00'de ekrana gelecek olan 'Sipahi'nin; yapımını CNP Film’in, yapımcılığını Mehmet Canpolat ve Sadi Canpolat’ın üstleniyor.

        Başrollerinde Kaan Yıldırım, Özge Gürel ve Kerem Alışık’ın yer aldığı dizisi ‘Sipahi’nin güçlü oyuncu kadrosunda; Sinan Tuzcu, Başak Gümülcinelioğlu, Erkan Bektaş, Nurettin Sönmez, Çağdaş Onur Öztürk, Serhat Nalbantoğlu, Emre Bulut, Gözde Okur, Elit Andaç Çam İnan, Zeynep Oymak, Berrin Arısoy, İsmail Düvenci ve Selçuk Borak gibi başarılı isimler yer alıyor.

        Senaryosunu Ali Doğançay'ın yazdığı, yönetmen koltuğunda ise Hakan İnan'ın oturduğu 'Sipahi' dizisinin oyuncularından Sinan Tuzcu, dizide canlandırdığı 'Goran Losic' karakterini hem de merak edilenleri Habertürk'e anlattı.

        Sinan Tuzcu
        Sinan Tuzcu

        “4 YILLIK KONSERVATUVARI 3 YILDA BİTİRDİM”

        * İlk olarak Turizm Otelcilik ön lisans eğitimin ardından Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Ana Sanat Dalı'ndan mezun oldunuz... Fikrinizi ne değiştirdi, oyuncuk serüveniniz nasıl başladı?

        O dönem okul bitirme stajımı yapıyordum, Parksa Hilton’da, staj sırasında fark ettim ki çok mutsuzum, çalışıyorum ama içim boş, savrulup duruyorum. O zaman Tilbe Saran ve rahmetli Cüneyt Türel ile görüştüm, Tilbe annemin arkadaşı, Bilkent Drama Kulübü’nde başkanlık yaparken Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu’nu davet etmiştik üniversiteye. Cüneyt Hocayı da oradan tanıyorum, yalvar yakar konservatuvar giriş sınavına beni çalıştırmalarını istedim. Zor da olsa ikna ettim, sınavlara girdim, tüm konservatuarlara ama Mimar Sinan Devlet Konservatuvarı’nda yaş sınırı var. 21’den sonra almıyorlar, ben olmuşum 23, çok üzüldüm tabii, Aslı Öngören ‘seviye tespit’ sınavından bahsetti, işte o an ‘doğdu güneşim’ (Gülüyor.) Yaş haddini kaldırıyor ‘seviye tespit’, normal giriş sınavı sonrası, komisyon da uygun görürse, birinci sınıfın tüm derslerinden bütünlemeye kalmış gibi sınava giriyorsun, hepsini kazanırsan ikinci sınıftan başlıyorsun, bir dersten bile 50 altında not alırsan, hakkın yanıyor (Gülüyor.) Zordu ama çok çalıştım, kazandım hepsini, ikinci sınıftan başladım, 4 yıllık konservatuar 3 yılda bitti… O günden bu güne de elimden geleni yapmaya çalışıyorum (Gülüyor.)

        REKLAM

        “GERÇEKÇİ BİR KARAKTER OYNAMAK HOŞUMA GİDİYOR”

        * Yılın iddialı yapımlarından, SHOW TV'de ekrana gelen 'Sipahi' dizisinin oyuncu kadrosunda yer alıyorsunuz... İlk bölüm izleyici tarafından yoğun ilgi gördü, neler hissediyorsunuz? Nasıl geri dönüşler aldınız?

        Mehmet Bey başta olmak üzere, Canpolat ailesi ile bu yaz ‘49’ filmi için çalışırken tanıştık. Film çekimleri sırasında Mehmet Bey ve Sadi diziden bahsetti, senaryoyu okumamı istediler, açık söylemek gerekirse ocak ayına kadar ekranda olmak istemiyordum ama senaryoyu okuyunca, çok beğendim. Ali döktürmüş, Hakan İnan’ la bir anda karakter konuşmaya başladık. Sonrası Almanya çekimleri ve şimdi İstanbul... ‘Sipahi’ tahmin ettiğim ilgiyi de gördü. İlk bölümü izleyiciden geçer not aldı. Sokaktan da tepkiler geliyor elbette, ‘Ağabey sen ne demeye düşmanlık ediyorsun bize?’ diye (Gülüyor.) İnanmışlar karaktere, bu iyi yazıldığının göstergesidir. Doğru projede, düşman da olsa, kötü de olsa, gerçekçi bir karakteri oynamak hoşuma gidiyor.

        "HAYATIN AKIŞINDA KARŞISINDA DURDUĞUM KARAKTERİN KİSVESİNE GİRMEK ALGIMI GÜÇLENDİRİYOR"

        * Sizin de bahsettiğiniz gibi dizide acımasız, soğukkanlı ve Türk düşmanı 'Goran Losic' karakterini canlandırıyorsunuz... 'Sipahi' dizisinden teklif geldiği zaman hangi özellikleri sizi etkilediği için bu projede bulunmak istediniz?

        ‘Goran‘ın gerekçeleri var. Pek de haksız değil… ‘Neden?’ derseniz, adam böyle yetiştirmiş olduğu tüm okullarda bu eğitimi görmüş. Ailesi bağımsız ve güçlü bir Türkiye’yi hazmedemiyor, gerçek bir düşman yani. Bu durum beni etkiledi sanırım, gerçeğe yakın karakterleri oynamayı seviyorum. Hayatın akışında karşısında durduğum, çatıştığım bir karakteri anlamak ve onun kisvesine girmek algımı da güçlendiriyor. Onları tanımak, okumak, tarihsel süreci takip etmek bizi daha da güçlü kılacaktır.

        REKLAM

        “OYNADIĞIM KARAKTERLERİ HİÇBİR ZAMAN HAYATIN RİSKLERİNE GÖRE DEĞERLENDİRMEDİM”

        * Hikaye oldukça hassas... Böyle bir karakteri canlandırmak sizce riskli mi, teklif ilk geldiğinde hiç tereddüt ettiniz mi?

        Bu bir dizi film, gerçeğe yakın bir kurgu da olsa, film. Oynadığım karakterleri hiçbir zaman hayatın risklerine göre değerlendirmedim. Doğru bulmuyorum bu bakış açısını. Zamanla oyuncunun kendisinde gereksiz bir oto kontrol yaratır, oyuncu kendini baskılar. Oysa ben her karakteri oynayabilirim. Sorduğunuz soruya bir de bu yandan bakin, ‘Hamlet’i oynayan bir oyuncu amcasının ona kızıp bozulup küseceğini kafasına takmalı mı? Absürt olmaz mı bu? (Gülüyor.)

        “KÖTÜNÜZ NE KADAR İNANDIRICI OLURSA, KAHRAMANINIZ O KADAR GERÇEKÇİ SAVAŞLAR VERİR”

        * Peki 'Goran Losic'i canlandırırken nelere dikkat ediyorsunuz?

        Onu anlamalıyım, anlayamadığım, empati kuramadığım karakterleri oynamak çok zor oluyor. Senaristiniz bu konuda bize karakterleri altın tepside sunuyor adeta, başarıyla yazılmış, iyi örülmüş bir karakter ‘Goran’. Kötünüz ne kadar inandırıcı olursa, kahramanınız o kadar gerçekçi savaşlar verir ve seyirciyi inandırırsınız. İzleyicinin kahramanla empati kurmasını bu yolla sağlarsınız. Bu dramatik aksiyon için altın kuraldır, çok az istisnası vardır.

        REKLAM

        “YAZMAK VE OYNAMAK FARKLI ÇEKMECELER”

        * Bildiğim kadarıyla siz de senaryo yazıyorsunuz... Yer aldığınız projeyi nasıl değerlendirirsiniz, müdahale ettiğiniz oluyor mu?

        Evet, yazıyorum. Romanlarım, öykülerim, tiyatro oyunlarım, Televizyonda de başarıyla projelendirilmiş senaryolarım var ama yazmak ve oynamak farklı çekmeceler. Ben bu projeden karaktere katkı sunmaktan başka bir müdahaleyi o projenin tasarımına uygun bulmam. Elbette fikir alışverişimiz oluyor, sette bizim oyunumuzu destekleyen tüm çalışmaları yapıyoruz, bu da faydalı oluyor, fazlası zarar verir.

        * Peki yazı sizin için ne ifade ediyor? Hayatınızda hep var mıydı?

        Çok küçük yaştan bu yana günlük tutarım, küçük yaştan beri ailemden okumak ve yazmak konusunda teşvik görmüşümdür, ee günün sonunda testi içinde ne varsa onu sızdırıyor, yazmak ve yazarak derdini anlatabilmek muhteşem bir duygu. Öykü tasarımını, senaryo ve karakter yazımlarını zaten konservatuarda derslerde okuyoruz, çalışıyoruz, ben okuldan sonra da bu yolda yürümeye devam ettim. Dramaturgi üstüne çok okudum, yazdım. Böyle olunca devamı da kendiliğinden geldi. İlk romanım İnkılap Yayınları’ndan basıldı, dört yıl oluyor... Devam hikâyesini yazmayı sürdürdüm, arada öykü kitabım basıldı, durmadan üretmeye çalışıyorum. ‘Bizi çalışmak kurtarır…’ der Chekov buna inanıyorum.

        “OYUNCU HAYATIN AKIŞINDAN BESLENMELİ”

        * Şimdiye kadar birçok projede yer aldınız... Kariyerinizin bu döneminde kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Kendinizi geliştirmek adına esinlendiğiniz ve beslendiğiniz kaynaklar neler? Bu size yeterli geliyor mu?

        Oyuncu hayatın akışından beslenmeli. Dünyayı takip etmeli, gezmeli, yeni yerler görmeli, bilmediği coğrafyalardaki insanlardan farklı hikâyeler dinlemeli, bu en büyük besin kaynağı. Ben de o kaynaktan yararlanmaya çalışıyorum. Bol bol okumaya gayret gösteriyorum. Yeni tiyatro oyunlarını, dünyada sanat alanında olup biteni takip etmeye çalışıyorum. Yabancı dilimi geliştiriyorum. İngilizce okuyup, anlayıp oynayabilmek için çok çalıştım ve başardım. Şimdi aynısını Fransızca için yapmak istiyorum, okumaya ve dili öğrenmeye gayret ediyorum. Almancamı da geliştirmem lazım, öğrenmek bitmek bilmiyor, yeterli gelmeyen tek şey zaman. Onun dışında çok şükür yetişiyorum kendime. Keşke daha çok zamanım olsa…

        SİPAHİ’NİN İKİNCİ BÖLÜMÜNDE NELER OLACAK?

        Sipahi ekibi, bombayı durdurmayı başarmıştır. Ancak bu onları bekleyen oyunun sadece küçük bir parçasıdır. Ali ise önce Viyana ardından stadyumda karşılaştığı Canan’a bir açıklama borçludur. Aynı zamanda her istihbarat çalışanı gibi ikili hayat yaşayan Ali, kimliğini korumak zorundadır. Habtor’un yaşadığını öğrenen Yıldırım, onu yakalamanın hesaplarını yapmaktadır. Sipahi ekibi çözmeye çalıştıkları gizli oyunu tam olarak öğrenmeye çalışmaktadır. Bunun tek yolu ise iyi planlanmış bir operasyon gerçekleştirmektir. Ancak tüm ekip, bir anda kendilerini beklemedikleri bir tehlikenin içerisinde bulurlar.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ