Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem TBMM Başkanı Şentop'tan "adaylık" makalesi - Haberler

        Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop’un, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikinci kez adaylığı ile ilgili tartışmaların hukuki boyutunu inceleyen makalesi, “hakemli yayın” olarak akademik çalışmalara yer veren Türkiye Adalet Akademisi Dergisi’nin 50. sayısında yayınlandı. Şentop, 2017 tarihli Anayasa değişikliği kapsamında yer alan “bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” kuralını akademik perspektifle irdelediği 40 sayfalık makalesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir daha aday olamayacağı yönündeki bazı iddialara karşın, adaylığının önünde hukuken bir engel bulunmadığını belirtti. Konuyu Cumhurbaşkanı Erdoğan özelinde değil, 16 Nisan 2017 tarihli referandumdan önce (parlamenter hükümet sistemi döneminde) seçilen Cumhurbaşkanlarının tamamı açısından inceleyen Şentop, makalesinde "parlamenter hükümet sistemi döneminde yapılan Cumhurbaşkanı seçimlerinin, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi döneminde ‘bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir’ kuralı uygulanırken dikkate alınıp alınmayacağı” sorusuna cevap aradı. Şentop’un makalesinde öne çıkan bölümler özetle şöyle:

        REKLAM

        YORUM YÖNTEMLERİ…

        Şentop çalışmasında ilk olarak, hukuk biliminde bir hukuk kuralının ne anlama geldiğinin tespit edilmesi faaliyetinin “yorum” olarak nitelendirildiğini belirtti. Daha sonra, Anayasa’nın 2017 tarihli, 6771 sayılı Kanun’la yapılan değişikliğe konu “bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” kuralının anlamını ve kapsamını klasik yorum yöntemleri çerçevesinde sırasıyla ele aldı.

        LAFZİ YORUM: Yorum yöntemlerinin başında gelen ve hukuk kuralının lafzını, kullanılan kelimelerin anlamını, dizilimini ve Türkçe dil bilgisi kurallarını esas alan lafzî yorum ışığında “bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” cümlesini anlamlandırabilmek için, öncelikle kuralın içeriğinde yer alan “Cumhurbaşkanı” kelimesinin anlamının, bu kelime ile neyin kastedildiğinin ortaya konulması gerekecektir. “Cumhurbaşkanı” kelimesi bir Anayasa Hukuku terimidir. Dolayısıyla Anayasa’nın 101’inci maddesinin ikinci fıkrasına anlam verilirken bu kelimenin günlük hayattaki anlamı yerine Türk Anayasa Hukuku’ndaki terim anlamının, diğer bir ifadeyle hukuki anlamının esas alınması gerekmektedir. Bunun ise Anayasa’nın yürürlükte olan hükümlerine göre yapılması gerektiği tartışmasızdır.

        REKLAM

        CUMHURBAŞKANI YÜRÜTME ERKİ DEMEKTİR: Başta 8’inci ve 104’üncü maddeleri olmak üzere yürürlükteki Anayasa’nın bütünü esas alındığında Cumhurbaşkanı kelimesinin, “Devleti oluşturan erklerden yürütme erki, yürütme yetkisinin sahibi olan Devlet başkanı” anlamlarına geldiği görülmektedir. Parlamenter hükümet sisteminden farklı olarak 2017 Anayasa değişikliğinden sonra Cumhurbaşkanı, tek başına üç temel devlet erkinden biri olan yürütme erki olarak belirlenmiştir. Bu durum karşısında pozitif hukukumuzda “Cumhurbaşkanı” kelimesinin en kısa, kapsamlı ve isabetli terim anlamının “yürütme erki” olduğunu belirtmek yanlış olmayacaktır.

        Bu çerçevede Cumhurbaşkanı kelimesinin yürürlükteki Anayasa uyarınca kendisine verilecek hukuki anlamı (terim anlamı) esas alındığında “bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” şeklindeki Anayasa kuralının anlamı, “bir kimsenin yürütme erki olarak en fazla iki defa Cumhurbaşkanlığı makamına seçilebileceği” şeklinde karşımıza çıkmaktadır. 6771 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce seçilen Cumhurbaşkanlarının Devlet başkanı olmakla birlikte (tek başlarına) yürütme erki olmadıkları, sadece yürütme gücünün kullanılmasına sınırlı ölçüde katıldıkları bilinmektedir. Bu nedenle, parlamenter hükümet sistemi döneminde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanı seçimlerinin, Anayasa’nın 2017 tarihli referandum sonrasında yürürlüğe giren 101’inci maddesi anlamında bir “Cumhurbaşkanı yani yürütme erki seçimi” olarak kabul edilemeyeceği ve dolayısıyla bu seçimlerin, bugün itibariyle ikiden fazla seçilememe kuralı kapsamında dikkate alınamayacağı açıktır.

        REKLAM

        TARİHSEL YORUM: Bir hukuk normunun anlamının, onu ihdas eden, onaylayıp yürürlüğe koyan makamın bu norm ile ulaşmak istediği amaca göre belirlenmesini gerektiren yorum metodu, tarihi yorum yöntemidir. Kanun koyucunun, bir kanun hükmünü hangi amaçla kabul ettiğini doğrudan veya dolaylı olarak açığa vurma iradesi taşıması durumunda bu iradenin yansıyabileceği mecra kanun teklifinin gerekçesi, teklifi görüşen komisyonun raporu, komisyon tutanakları veya Genel Kurul tutanakları olacaktır.

        KOMİSYON RAPORU AÇIK: 6771 sayılı Kanun olarak yasalaşan kanun teklifi hakkında düzenlenen Anayasa Komisyonu raporunda, parlamenter hükümet sistemi döneminde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin “bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” kuralının uygulanmasında dikkate alınıp alınmayacağı noktasında hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak kesin bir değerlendirmeye yer vermektedir. Anayasa Komisyonu raporundaki konuyla ilgili ifadeler şöyledir: “Yine, yürürlükteki ve Teklif’te yer alan Anayasa hükümlerinde ‘Cumhurbaşkanı’ ifadesi aynen kullanılmakla beraber, mevcut hükümlere göre Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri ile yürütme içindeki konumu Teklif’le getirilen hükümlerde esaslı bir şekilde değiştirildiği ve bütünüyle farklı bir hükümet sistemi içinde Cumhurbaşkanının düzenlendiği açık bir husus olduğu için, Teklif’in kanunlaşması ile getirilen iki dönem seçilebilme imkânında bu düzenlemenin yürürlüğe girmesinden önce görev yapmış Cumhurbaşkanlarının görev dönemlerinin hesaba katılmayacağı tartışmasızdır.”

        REKLAM

        AKSİ BİR DEĞERLENDİRME İLERİ SÜRÜLMEDİ: Böylece Anayasa koyucu konu hakkındaki iradesini, 2017 tarihli Anayasa değişikliği kanununun esas ihtisas komisyonu olarak görüşüldüğü Anayasa Komisyonu tarafından düzenlenen ve Genel Kurul görüşmelerine dayanak alınan komisyon raporunda tartışmaya yer bırakmayacak şekilde, gerekçesiyle birlikte ortaya koymuştur. Kaldı ki kanun koyucunun Anayasa Komisyonu raporuna yansıyan bu iradesinin aksi yönünde bir değerlendirmeye söz konusu raporun muhalefet şerhlerinde yer verilmediği gibi, komisyondaki ve Genel Kurul’daki tartışmalarda da bu doğrultuda bir görüş ileri sürülmemiştir. Bu anlamda parlamenter hükümet sistemi zamanında gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yeni hükümet sisteminde ikiden fazla Cumhurbaşkanı seçilememe kuralı uygulanırken dikkate alınmayacağı hususunda, o dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulunan siyasi parti grupları ile milletvekilleri arasında herhangi bir ihtilaf, hatta tereddüt bulunmadığı da kaydedilmelidir. Dolayısıyla tarihi yorum yöntemi kapsamında Anayasa koyucunun, Anayasa’nın 2017 yılında değiştirilen 101’inci maddesinde yer alan “bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmü uygulanırken, bu değişiklik öncesinde yani parlamenter hükümet sisteminde seçilen Cumhurbaşkanlarının görev dönemlerinin dikkate alınmamasını amaçladığı konusunda hiç bir tereddüt bulunmamaktadır.

        SİSTEMATİK YORUM: Sistematik yorum, bir hukuk kuralını müstakil ve bağımsız bir metin olarak ele almak yerine, onu diğer hukuk kuralları ile birlikte anlamlı bir bütünün parçası olarak değerlendiren yorum yöntemidir. Sistematik yorum yönteminden hareketle bir hukuk kuralının anlamı tespit edilirken, söz konusu kuralın parçası olduğu bütün (Anayasa, kanun veya düzenleyici işlem) içindeki konumu, bu kapsamda varsa kendisinin ve bünyesinde yer aldığı kısmın ya da bölümün başlığı, yine bu kuralın aynı metin içerisinde birlikte yer aldığı diğer kurallarla ve üst hukuk normları başta olmak üzere o kuralın ilgili olduğu konuda yürürlükte bulunan diğer hukuk kuralları ile ilişkisi göz önünde bulundurulmalıdır.

        Bilindiği üzere Anayasa’nın 101’inci maddesi 21.01.2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanun’la değiştirilirken maddenin tamamı yeniden kaleme alınmıştır. Bu çerçevede 101’inci maddenin 30.04.2018 tarihinde yürürlüğe giren yeni halinde, parlamenter hükümet sistemi döneminde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de geçerli olan bazı ilkelere yeniden yer verilmesinin yanı sıra; en az yüz bin seçmenin veya en son yapılan genel seçimlerde toplam geçerli oyların tek başına veya birlikte en az yüzde beşini almış olan siyasi partilerin Cumhurbaşkanlığına aday gösterebilmesi gibi, eski hükümet sistemi döneminde geçerli olmayan bazı yeni esaslara da yer verilmiş bulunmaktadır.

        REKLAM

        101’İNCİ MADDE BİR BÜTÜNDÜR: Konu, Anayasa’nın 2017 tarihli referandumla değiştirilen 101’inci maddesinin bütünlüğü içerisinde değerlendirildiğinde bu madde, yeni hükümet sisteminde yürütme erki olan Cumhurbaşkanının seçimine ilişkin prensipleri belirlemiş ve madde içerisinde ayrıca “bir kimsenin en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebileceğini” öngörmüştür. Dolayısıyla “bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” şeklindeki hukuk normunun, sistematik yorum yöntemi esas alındığında, “bir kimsenin 101’inci maddede yer alan prensiplerin uygulama alanı bulduğu seçimlere katılarak ikiden fazla Cumhurbaşkanı seçilemeyeceği” şeklinde anlamlandırılması gerekecektir. Bu kapsamda örneğin, Anayasa’nın 101’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” kuralının aynı maddenin üçüncü fıkrasında yer alan “Cumhurbaşkanlığına, … en az yüz bin seçmen aday gösterebilir” kuralı ile birlikte okunması durumunda, “yüz bin seçmenin bir kişiyi aday göstererek, aynı kişinin iki defa Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlama imkânına sahip oldukları” sonucuna ulaşılmaktadır. Bu anlamda bir kimseyi ikiden fazla olmamak üzere Cumhurbaşkanı adayı gösterebilmenin, yüz bin kişinin aynı iradeyi ortaya koyması koşuluyla, Anayasa’nın 101’inci maddesi tarafından seçmenlere tanınan bir hak olduğu belirtilebilecektir. Oysa parlamenter hükümet sistemi döneminde yapılan ve seçmenlerin aday gösterme imkânına sahip olmadığı Cumhurbaşkanı seçimlerinin en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilme kuralının uygulanmasında dikkate alınması, seçmenleri Anayasa ile tanınan bu hukukî imkândan mahrum bırakacaktır. Bu sebeple “bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” şeklindeki Anayasa hükmünün, bünyesinde yer aldığı 101’inci maddesinin bütünlüğü içerisinde yorumlanması bu hükmün tüm cümlelerinin bir bütün halinde sadece yürürlük tarihinden sonra gerçekleştirilen Cumhurbaşkanı seçimlerinde uygulanmasını gerektirmektedir.

        BAĞIMSIZ BİR HÜKÜM OLARAK NİTELENDİRİLEMEZ: 16 Nisan 2017 tarihli referandum sonrasında yürürlükteki Anayasa’da geçmekte olan “Bakanlar Kurulu” ibarelerinin tamamı ya yürürlükten kaldırılmış ya da “Cumhurbaşkanı” kelimesi ile değiştirilmiş; böylece Anayasa’nın 8’inci ve 101’inci maddelerinin yukarıda yer verilen yeni halleriyle uyumlu olarak, yeni sistemde “Cumhurbaşkanı”nın eski hükümet sistemindeki “Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar Kurulu”nun tamamına tekabül ettiği ortaya konulmuştur. Bu çerçevede Anayasa’nın 2017 tarihli, 6771 sayılı Kanun’la değişik 101’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmü müstakil bir hukuk normu değil, Anayasa’da Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin işleyişini düzenleyen ve tamamı 6771 sayılı Kanun’la 2017 yılında ihdas edilen kurallar bütününün bir parçasıdır. Dolayısıyla sistematik yorum yönteminden hareketle söz konusu hükme anlam verilmesi, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ilişkin 2017 yılında kabul edilip 2018 yılında yürürlüğe giren bu kurallar bütününün göz önünde bulundurulmasını gerektirmektedir. Bu ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi döneminde yürürlüğe giren “bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmünün, “bir kimsenin parlamenter hükümet sistemi döneminde Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar Kurulu tarafından birlikte kullanılan yürütme yetkisine tek başına sahip Cumhurbaşkanlığı makamına iki defadan fazla seçilemeyeceği” şeklinde anlamlandırılmasını netice vermektedir.

        REKLAM

        GAÎ YORUM: Kanun koyucunun kanunu ihdas ederken izlediği sübjektif amacın yanı sıra kanunun uygulanacağı zamanın toplumsal ihtiyaçlarının da dikkate alınması suretiyle kanunun objektif amacının belirlenmesini öngören gaî yorum yönteminde, kanunun kendisinin zamanla değişebilen objektif amacına üstünlük tanımaktadır. Bir hukuk kuralına gaî yorum yönteminden hareketle anlam verilirken söz konusu kuralın hukuk dünyasında var olmasıyla elde edilmek istenen neticenin ve kuralın anlamlandırıldığı zamanın toplumsal ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu anlamda gaî yorumda hedeflenen, bir kanun hükmünün geçmişte değil de bugün yürürlüğe konulması halinde, güncel toplumsal ihtiyaçlar ışığında kanun koyucunun nasıl bir irade ortaya koyacağının tespitine çalışılmasıdır. Bu çerçevede yürürlükteki Anayasa gereği günümüzde halen geçerli olan hükümet sistemi Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemidir ve bu sistemin, 2017 tarihli referandumdan önce yürürlükte olan parlamenter sistemden en önemli farkı, Devletin yürütme erkinin oluşumu ve bu kapsamda Cumhurbaşkanının hükümet sistemi içindeki konumudur. Bu noktadan hareketle, seçim usulü de dâhil olmak üzere Cumhurbaşkanlığı ile ilgili neredeyse tüm hükümlerin yeniden kaleme alındığı bir Anayasa (hükümet sistemi) değişikliği sonrasında, değişiklik kapsamındaki diğer kuralların yanı sıra tek başına yürütme erki konumuna gelen Cumhurbaşkanının seçimiyle ilgili olarak belirlenen esasların da münhasıran bu konumdaki Cumhurbaşkanlığı makamı için yapılan seçimleri kapsamına alacak şekilde yorumlanmasının güncel toplumsal ihtiyaçlarla, dolayısıyla gaî yorum yöntemiyle çelişen bir yönünün bulunmadığı açıktır.

        KANUNLARIN ZAMAN BAKIMINDAN UYGULANMASI: Kanunların zaman bakımından uygulanması, bir hukuk kuralının hangi tarihte gerçekleşen olay veya durumlar hakkında uygulanacağının belirlenmesini ifade etmektedir. Herhangi bir hukuki soruna kanunların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kurallardan hareketle çözüm aranılması için, öncelikle söz konusu hukuki sorunun ilgili kanunun kapsamına girdiğinin kabul edilmesi gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle bir kanunun hangi tarihte gerçekleşen olay ve durumlara uygulanacağının tespiti, ancak o kanunun konu (anlam) bakımından kapsamı içerisinde kalan olay ve durumlar açısından anlamlı olacaktır. Oysa yorum yöntemlerinden hareketle ortaya konulduğu üzere, Anayasa’nın 101’inci maddesinde yer verilen “bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” kuralının anlamı “bir kimsenin en fazla iki defa yürütme organı olarak seçilebilmesi” olduğundan; parlamenter hükümet sistemi döneminde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 101’inci madde kapsamında kalmadığı açıktır ve dolayısıyla meselenin bir de kanunların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kurallar çerçevesinde ele alınmasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Ne var ki, “bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” şeklinde bir kuralın 2017 yılında gerçekleştirilen Anayasa değişikliğinden önce de Anayasa’da yer alması, inceleme konusu hukuki sorun açısından (bazıları bakımından) tereddütler meydana getirmektedir. 2017 tarihli Anayasa değişikliği öncesinde de Anayasa’nın 101’inci maddesinde aynı içerikte bir kuralın yer almasından hareketle bazı yazarlar, Anayasa değişikliği öncesinde (parlamenter hükümet sistemi döneminde) gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin, değişiklik sonrası en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilme kuralının uygulanmasında dikkate alınması gerektiğini ileri sürmektedirler. Bu durumda inceleme konusu hukuki meselenin kanunların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin ilkeler bakımından da ele alınması, konu hakkında gündeme gelebilecek tüm istifhamların bertarafı açısından faydalı olacaktır.

        REKLAM

        KURAL: Kanunların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin genel ilkeler ışığında bir kanun hükmü, kural olarak, yürürlüğe girdiği tarihte var olan veya bu tarihten sonra gerçekleşen olay ve durumlar hakkında uygulanacaktır. Diğer taraftan bir kanunun, yürürlükte olmadığı bir dönemde örneğin yürürlükten kalkmasından sonra gerçekleşen olay ve durumlar hakkında uygulanabilmesi de kural olarak mümkün bulunmamaktadır. Derhal etki ilkesi olarak da isimlendirilen, kanun hükümlerinin yürürlüğe girdikleri tarihte mevcut olan (tamamlanmamış) olay ve durumlar ile yürürlük tarihlerinden sonra gerçekleşen olay ve durumlar hakkında uygulanmaları gerekliliği, Anayasa’nın 2’nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin unsurlarından hukuk güvenliği prensibinin gereği olarak kabul edilmektedir. Bu kapsamda söz konusu gereklilik Anayasa Mahkemesi kararlarında da çeşitli vesilelerle ifade edilmiş bulunmaktadır. Bununla birlikte şüphesiz kanun koyucunun geçmişte gerçekleşen olay ve durumlar hakkında etki doğuracak şekilde kanun hükümleri ihdas etmesi de teknik olarak mümkündür. Ne var ki kanunların zaman bakımından uygulanmasında kural yürürlük tarihinden sonra gerçekleşen olay ve durumlara uygulanma olduğundan; bu kuralın istisnasını oluşturan geçmişe etkili bir kanunun (veya diğer bir hukuk kuralının) varlığından söz edebilmek için, söz konusu geçmişe etki durumunun kanun metninde açıkça ifade edilmiş olması gerekmektedir. Aksi durumda ilgili kanunun zaman bakımından uygulanması noktasında “istisna” değil, “kural” geçerli olacaktır.

        101’İNCİ MADDE BÜTÜN FIKRALARIYLA BİRLİKTE DEĞİŞTİRİLMİŞTİR: 2017 tarihli Anayasa değişikliğine ilişkin 6771 sayılı Kanun’un 7’nci maddesi, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 101’inci maddesini değiştirirken, eski maddede yer alan bazı fıkra, cümle ya da ibareleri ilga edip yerlerine yenilerini koyma veya bazı fıkra, cümle ya da ibareleri yenileriyle değiştirme usulünü tercih etmemiştir. Bunun yerine kanun koyucu, 6771 sayılı Kanun’un 7’nci maddesinde “2709 sayılı Kanunun 101 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir” şeklinde bir düzenleme öngörerek, 101’inci maddeyi tamamen yeniden kaleme alma yolunu izlemiştir. Bu tercihin hukuki sonucu ise, bazı fıkraları aynı hükümleri içerse dahi, 6771 sayılı Kanun’un yürürlüğü öncesinde ve sonrasında hukuk âleminde iki ayrı 101’inci maddenin varlığıdır.

        REKLAM

        İKİ FARKLI 101. MADDE VARDIR: Herhangi bir cümleyi ya da bir kelimeler dizisini, sıradan bir metin olmanın ötesinde “kanun hükmü” yapan şey, bu cümlenin kanun olması noktasındaki kanun koyucu iradesidir. Dolayısıyla herhangi iki kanun hükmünü birbirinden farklı kanun hükümleri kılan şey de kanun koyucunun bu hükümleri yasalaştıran iradelerindeki farklılıktır. Dolayısıyla iki hukuk kuralının aynı kelimelerden oluşması, bu kuralları kanunlaştıran yasama organı iradelerinin farklı olması durumunda, bu kuralların farklı hukuk kuralları olarak nitelendirilmesine engel olamaz. İşte bazı yazarların, Anayasa’nın 101’inci maddesine 2007 yılında eklenen “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” kuralının 2017 tarihli Anayasa değişikliği ile değiştirilmediğini söylerken gözden kaçırdıkları hayati nokta budur. Bu noktada, 2007 yılında yürürlüğe girip 2018 yılına kadar yürürlükte kalan ve 5678 sayılı Kanun’un Anayasa kuralı haline getirdiği “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” kuralı ile 2017 tarihli referandumdan sonra 30.04.2018 tarihinde yürürlüğe giren, halen yürürlükte olan ve Anayasa koyucunun 6771 sayılı Kanun’la ortaya koyduğu irade neticesinde Anayasa hükmü haline gelen “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” kuralının hukuken “aynı hukuk kuralı” olmadıkları açıktır.

        ESKİ KURAL YÜRÜRLÜKTEN KALKTI: Türk Hukukunda bir kimsenin en fazla kaç defa Cumhurbaşkanı seçilebileceği konusunda aynı düzenlemeyi öngörmekle beraber, 2017 tarihli Anayasa değişikliği öncesinde ve sonrasında konu hakkında hukuk âleminde varlık gösteren iki ayrı Anayasa kuralı bulunmaktadır. Bunlardan parlamenter hükümet sistemi dönemindeki Cumhurbaşkanı seçimlerine ilişkin olan ve 2007 tarihli, 5678 sayılı Kanun’la yürürlüğe konulan birinci kural 30.04.2018 tarihinden itibaren yürürlükte değildir. Bu kuralın artık anılan tarihten sonra hukuk dünyasında hiçbir hüküm ve sonuç doğuramayacağı açıktır. Dolayısıyla bugün yapılacak bir Cumhurbaşkanlığı seçimi için gündeme gelen, “parlamenter hükümet sistemi döneminde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri 30.04.2018 tarihinden sonra, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi döneminde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanı seçimlerinde en fazla iki defa seçilebilme kuralının uygulanmasında dikkate alınacak mı?” sorusuna, 5678 sayılı Kanun’la 2007 yılında yürürlüğe giren ve fakat 30.04.2018 tarihinde yürürlükten kaldırılan 101’inci maddeden hareketle cevap verilebilmesi mümkün değildir.

        REKLAM

        YENİ 101’İNCİ MADDE YENİ DURUMLAR İÇİN: Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi dönemindeki Cumhurbaşkanı seçimlerine ilişkin usul ve esasları belirleyen ve 2017 tarihli referandumda kabul edilen kanunla bir bütün olarak yeniden yazılan ikinci 101’inci maddede yer alan “bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmü, 30.04.2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla bu hüküm kural olarak yani aksi açıkça öngörülmediği sürece bu tarihten sonra gerçekleşen olay ve durumlar, dolayısıyla yine bu tarihten sonra gerçekleşen Cumhurbaşkanı seçimleri hakkında hüküm ve sonuç doğuracaktır.

        MEVCUT DURUM HALİ TEŞKİL ETMEZ: Anayasa’nın 2017 referandum sonucunda değiştirilen 101’inci maddesinde yer alan “bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmünün kendisine hukuki sonuç bağladığı olay / durum, “Cumhurbaşkanı seçilmek”tir. Diğer bir ifadeyle söz konusu madde muhtemel Cumhurbaşkanı adaylarına “Cumhurbaşkanı seçilmek” açısından bir sayı sınırlaması getirmektedir. Cumhurbaşkanı seçilmek ise hukukumuzda, (5678 sayılı Kanun’la 2007 yılında gerçekleştirilen Anayasa değişikliğinden itibaren) Yüksek Seçim Kurulu’nun seçim takvimini ilan etmesiyle başlayan ve Cumhurbaşkanı seçimi kesin sonuçlarının tespitine ilişkin Yüksek Seçim Kurulu kararının ilanıyla sona eren bir süreçtir. Bu noktada Cumhurbaşkanı seçilme olgusu, Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri ya da görev süresi gibi Cumhurbaşkanının görevde olduğu zaman dilimi boyunca devam eden bir hukuki durum değil; Cumhurbaşkanı seçim sonuçlarına ilişkin kesin kararın ilanıyla birlikte tamamlanan bir hukuki durumdur. Dolayısıyla 30.04.2018 tarihinden önce herhangi bir tarihte alınan Yüksek Seçim Kurulu kararlarıyla ilan edilen kesin seçim sonuçlarına göre Cumhurbaşkanı seçilen kişiler açısından tamamlanmış bir hukuki duruma tekabül eden “Cumhurbaşkanı seçilme” olgusunun, 6771 sayılı Kanun’un 7’nci maddesine konu Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girdiği 30.04.2018 tarih itibariyle “mevcut bir hukuki durum” olarak nitelendirilebilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda 30.04.2018 tarihinde yürürlüğe giren “bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmünün, 2014 yılında tamamlanan Cumhurbaşkanı seçimleri dikkate alınarak uygulanmak istenmesi, kanunların yürürlük tarihlerinde mevcut olan (tamamlanmamış) durumlara uygulanması değil, Anayasa’ya açıkça aykırı şekilde kanunların geçmişe yürütülmesi olacaktır.

        ANAYASA MAHKEMESİ’NİN EMSAL KARARI: Anayasa Mahkemesi de seçimle iş başına gelinen görevlerde adayların seçilmesi bakımından sayı sınırlaması getiren kanunların zaman bakımından uygulanmasında, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce seçilen (ve bu kapsamda yine kanunun yürürlük tarihinde görev yapmakta olan) kişilerin durumunun, “mevcut hukuki durum” kapsamında olmadığı kanaatindedir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi, 18.05.2011 tarihinde oybirliğiyle verdiği E.2008/80 K.2011/81 sayılı kararında, belirli bir göreve seçilme konusunda sayı sınırlaması getiren bir kanun hükmünün, yürürlük tarihinden önce yapılan seçimlerde bu göreve seçilmiş bulunan (ve halen görevde olan) kişiler açısından yürürlük tarihinden önceki seçimlerin de dikkate alınması suretiyle uygulanmasını “geçmişe etki yasağı” kapsamında değerlendirmiştir.

        SADECE İSİM BENZERLİĞİ: Son tahlilde Anayasa’nın 101’inci maddesinde yer alan ve 2017 tarihinde kabul edilen Anayasa değişikliği sonrasında yürürlüğe giren “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” kuralının yorumlanmasında kimi yazarların yaptığı hata, Anayasa’nın değişiklik öncesindeki ve sonrasındaki hükümlerinde kullanılan “Cumhurbaşkanı” ibaresinin kelime anlamıyla dikkate alınıp, aynı içerikte kabul edilmesinden kaynaklanmaktadır. Halbuki, ibarenin terim anlamı ve içeriği, hatta mahiyeti 2017 tarihli Anayasa değişikliği ile tamamen değişmiştir. Bir başka ifadeyle, 2017 tarihli Anayasa değişikliği öncesindeki ve sonrasındaki iki “Cumhurbaşkanı” arasında sadece bir isim benzerliği vardır; anlam ve içerikleri tamamen farklıdır. Bu açık hukuki olgunun bir an için aksinin kabul edilmesi halinde dahi, 2017 tarihli Anayasa değişikliği ile yürürlükten kaldırılan 101’inci maddede yer alan “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” kuralı bugün itibariyle yürürlükte değildir. Hukukta, yürürlükte olmayan bir kurala dayanılarak hüküm kurulamayacağı tartışmasızdır. 2017 tarihli Anayasa değişikliği ile birlikte 30.04.2018 tarihinde yürürlüğe giren 101’inci maddedeki “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” kuralı ise henüz iki Cumhurbaşkanı seçiminde uygulanmış değildir. Dolayısıyla parlamenter hükümet sistemi döneminde yapılan Cumhurbaşkanı seçimlerini gerekçe göstererek, Türkiye’de herhangi bir kimsenin 2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanı seçimlerinde aday olamayacağını söylemek hukuken hiçbir şekilde mümkün bulunmamaktadır.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ