Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Beşiktaş Beşiktaş-Galatasaray maçı yazar yorumları - Futbol Haberleri

        RUH'U KAZANAN BİR TAKIM

        SERDAR ALİ ÇELİKLER

        Toplam 120 dakika süren mücadele sonunda yazıyorum bu yazıyı. Kupanın kimin olduğundan bağımsız olarak 2 takımı kısaca yorumlamaya çalışacağım.

        Bir kere Beşiktaş, geçen yılın şampiyonluğunun verdiği özgüvenle sezona başlıyor. Geçtiğimiz yıllarda yaptıkları basit hataları-panikleripozisyon hatalarını yapmadan, yenik duruma düşmelerine rağmen bozulmayıp işlerini yaptılar. Bu ‘özgüven’li halleri bu sene onların avantajlarından biri olacak.

        Genel olarak maçın hakimi onlardı diyebiliriz ama kopuk kopuk oynadılar. Sosa’nın yerine oynayan Tolgay iyi bir oyuncu ve kendisinden çok ümitliyim. Yorulup çıkana kadar da gayet güzel oynadı. Ama Sosa olmadan hücum aklı eksik kalıyor. Sosa’nın kalışı ve eğer gerçekten ruhen de kaldıysa büyük kazanç. Gomez’in eksikliği elbette hissedildi.

        Oyunu yönlendirme anlamında da 88 ve 90’da Cenk’in yerine o olsa maç uzatmaya da kalmazdı misal. Ama Sosa daha mühim. Stoper ve 1. santrfor transferleri yanında eğer Aras Özbiliz’den ümit var değilse Şenol Hoca; oraya da bir solak çizgici lazım. Bir de muhakkak duran top savunması çalışmaları lazım. Bırakın Avrupa’yı ligde de çok gol yerler. Galatasaray ise geçen yıldan farksız. Bir oyun planları yok. Selçuk en geride, sağında Tolga, solunda Wes ama tam da sol iç gibi değil, Poldi de tam santrfor gibi değil. Bruma yaldır yaldır gitsin, Sinan da bir şey yapsın. Hücum planları bu. Sol bek neredeyse hiç sıfıra inmedi misal. Ne ortada top çevirebildiler ne de direkt hücum denediler. Poldi’li gezgin santrforla da Eren’li nokta santrforla da ilaç için bir tane hücum planı göremedik.

        Geçen yıldan farkları Riekerink’i sevmeleri ve ‘huzurlu’ gözükmeleri. Bir de fizik güçleri Hamzaoğlu’lu dönemden daha iyi olacaktır. G.Saray’ın en büyük özelliği ‘winner’ (kazanan) bir takım olması. Final konusunda en başarılı takım. Maç boyunca neredeyse doğru dürüst pozisyon bulamasalar da şahane bir kalecileri; topu bilen orta alan oyuncuları ve iş bitirebilecek usta ayakları var. Durup dururken birden bire Hakan Balta ile golü bulurlar, penaltılara gelene kadar da sürer de penaltılarda da Muslera korkusundan rakipler kaleyi bulamaz.

        Kupa ‘kazanan ruh’u olanın oldu. G.Saray ne kadar eksik ve dengesiz kadro olursa olsun, yarışta olduğu müddetçe her zaman kazanan olacaktır. Ruh’u böyle çünkü.

        TFF

        Maç öncesi kareografi süperdi. Çok iyi organize olunmuştu.

        METE KALKAVAN

        Sahanın en dirisiydi. Yeni formalar da gayet şık olmuş.

        ULTRASLAN

        Ultraslan yöneticileri artık kendilerini sorgulasın. Hala meşale yakmakla iyi taraftar olunuyor mu? Hangisi Ultraslan? Gölbaşı Özel Harekat Merkezi’ni ziyaret eden duyarlı çocuklar mı? 50 meşale yakmayı taraftarlık sananlar mı?

        HOLİGANİZM

        Milli birlik günlerinde olay çıkaranlar terörizmden yargılanmalı.

        111 YILLIK BİR VİZYON

        HALİL ÖZER

        Maç belki penaltılara gitti.

        Kimse birbirine üstünlük kuramadı.

        Ortada geçen bir maç oldu.

        Ama şu var.

        Bu maç bize lig öncesi her iki takım için de bir sürü işaret verdi.

        Öncelikle şunu belirtmek istiyorum.

        Galatasaray ile final oynuyorsan maç öncesi üç kere düşüneceksin.

        Birinci kural, eline geçirdiğin fırsatı kullanacaksın.

        Final gerginliği yapmayacaksın.

        Maçı penaltılara mümkünse götürmeyeceksin.

        Ve tabii ki en önemlisi iyi oynayacaksın.

        Çünkü Galatasaray’ın DNA’sında kazanmak var. Şimdi şöyle bir bakın bir sene içinde, yani en kötü yıllarından birinde bile üç kupanın ikisini kazandı. İyi oynadığı zaman da hepsini kazanıyor zaten. Bu öyle hemen kazanılacak bir özellik değil. Bu neredeyse 111 yıl süren bir gelişimin ve vizyonun bir sonucu.

        Şimdi gelelim işaretlere.

        Galatasaray iyi oynamadı. Belki kupayı kazandı ama ağır ve temposuz oyunu dikkat çekti. Dikine oynayan Bruma’nın dışında rakibi rahatsız edecek pek oyuncu yoktu. Eren Derdiyok henüz hazır gözükmedi, Sneijder daha bildiğimiz Sneijder değil, Selçuk çok kötüydü. Sinan sarı saçları ile karizma yapmış ama o karizma henüz futbolu yansıma yapmadı. Herkes bu oyuncudan çok umutlu. Ama ben Sinan’ın daha birkaç fırın ekmek yemesi gerektiğini düşünüyorum. Yani şu iyi Podolski, Bruma ve Eren’in olduğu yerde bu haliyle oynama şansı pek yok. Umarım ben yanılırım. Umarım kötü görüntüsü sadece bu maçlıktır. Ama bu bile çok çalışması gerektiği gerçeğini değiştirmez.

        Herkes Tolga Ciğerci’yi merak ediyordu dün. Enteresan oyuncu.

        Topu iyi kullanmada eksikleri bulunuyor. Ama çok önemli bir kesici. Dün maç içinde o kadar kritik topları önledi ki karşılaşmanın sonucuna yüzde yüz etki yaptı. Ben beğendim. Bir Melo değil ama oradaki eksikliği dolduracak gibi gözüküyor.

        Aslında Galatasaray’ın sıkıntısı sistem sıkıntısı. Çok yavaş oynuyorlar. Hızlı hücum yapamıyorlar. Ve savunma da çok gedik veriyorlar. Belki Avrupa kupaları yok. Bunun rahatlığı var. Ama Türkiye Ligi de öyle kolay bir lig değil. Bu kadar ağır futbolla çarpılmak kaçınılmaz sonuç olur. Tabi ki Muslara’yı unutmadık. Bence onu kim transfer ettiyse heykelini dikmek gerekir. Son 20 yılın en önemli transferi. İstediğin kadar kötü oyna böyle bir kalecin varsa inanın hiç önemli değil. O hep yıldızdı dün yine yıldızdı.

        Beşiktaş için bir kaç kelam etmeden olmaz. Acil olarak Gomez’i ne yapıp yapıp geri getirmeliler. Ya da Gomezgillerden başka bir santrafor. Yoksa Cenk ile olmaz. kötü demiyorum. Sadece bu yollar Cenk ile bitmez.

        BRUMA:

        Bir yılda büyük gelişim göstermiş. Eğer takımı bu sezon onun hızına ayak uydurursa bu yıl Bruma yılı olur. Seneye de Galatasaray UEFA kriterlerinden alacaklı bile çıkar. Çünkü bu çocuğu Avrupa’da kapış kapış yaparlar.

        G.SARAY SEYİRCİSİ:

        Son yıllarda büyük sıkıntılar yaratıyorlar. Böyle destek olmaz. Muslera’yı bile çıldırttılar. Hep negatifler herkesle kavgalılar. Kendilerine de kulüplerine de zarar veriyorlar. Yönetimin acil devreye girmesi lazım.

        PENALTI ZAFİYETİ

        ALİ GÜLTİKEN

        Şampiyon takım olarak bu maç öncesinde favori Beşiktaş’tı. Maçın genel dengesi içerisinde baktığımızda tempo olarak çok keyifli bir maç olmasa da yine de daha etkili olan Beşiktaş’tı. Maçın içerisinde küçümsenmeyecek pozisyonlar var. Özellikle Cenk’in ve daha sonrasında Tosic’in yakaladığı pozisyonlar bir final maçı için çok değerli pozisyonlar. Bunların olmaması Beşiktaş’ı takım olarak gererken G.Saray’ın da oyun içerisinde kalmasını sağladı, güvenini arttırdı. Beşiktaş’tan, kendi karakteristiğini elbette sezonun ilk maçında yüzde yüz yansıtmasını beklemiyoruz. Doğal olarak lig temposunun biraz daha altındaydı. Ama buna rağmen G.Saray’a oranla daha iyi göründü.

        G.Saray takım olarak geçen sezonun bazı alışkanlıklarını üzerinden atmış gibi görünmüyor. Tempo olarak, oyun çabukluğu olarak henüz istenilen düzeyde değil. Geçen sezonu bitirdiği şekliyle oyun düzenini özellikle defans ve orta alan bölgesinde korumaya çalışıyor. Özellikle ön tarafta -Bruma dışındaetkinliği olan bir takım izlemedik. Topa sahip olmayı düşünen, bunu da Beşiktaş’ın temposunu düşürme yönünde kullanan bir oyun iradesi gördük. Elbette değişimler kolay değil. Yeni transferler G.Saray’ı sezon içerisinde ne kadar değiştirecek onu göreceğiz. Ama bu tür bir galibiyete nasıl olursa olsun zor durumdaki her takımın ihtiyacı olur veya tekrar güven kazanıp sezona iyi başlamak isteyen takımların...

        Beşiktaş’ın çizgi olarak sezonu bitirdiği noktadan geride olduğunu dün akşam itibarıyla söyleyebiliriz. Elbette bunda sezonun içerisindeki o yüksek ritme ulaşmak için maç oynama alışkanlığına ihtiyaç var. Her şeye rağmen Beşiktaş kendi alışkanlıklarını ortaya koymaya çalıştı. Dönem dönem etkili de oldu. Oğuzhan’ın yönlendrimeye çalıştığını, Cenk’in oyunu zorladığını, pozisyonlar ürettiğini, Quaresma’nın oyuna girdikten sonra etkili olduğunu, Atiba’nın ve Marcelo’nun sezonu bitirdikleri form çizgisinde bu maçın içerisinde yer aldıklarını gördük. Ama biraz daha diğer oyuncuların katkısına ve elbette Cenk ile birlikte bu görevi üstlenecek iyi bir santrfora Beşiktaş’ın ihtiyacı var. Golü yedikten sonra Beşiktaş’ın tekrar gösterdiği reaksiyon, oyuna hakimiyeti güzel görüntülerdi. Hakemin kararlarının da maça etki ettiğini söylersek yanlış olmaz. Tosic’in verilmeyen penaltısı, Hakan Balta’nın attığı goldeki ofsayt tartışması. Bruma’nın Quaresma’yı düşürdüğü pozisyondaki penaltı kokusu bizi bunları söylemeye itiyor.

        Maçın içerisindekileri böyle özetlesek de maçın sonundaki penaltılar için söylenecek fazla bir şey yok. Atılan 3 penaltının 3’ünü de kullanamayan bir takımın isminin Beşiktaş olduğunu düşünmek kolay değil. Bunda Muslera’nın başarısı mı yoksa Muslera’ya penaltı atma gerginliği mi etkili oldu onu bilmiyoruz ama oyun olarak kupaya daha yakın olan Beşiktaş’ın penaltılarda bunu elinden kaçırmış olması doğal olarak Beşiktaşlılar’ı üzdü.

        BEŞİKTAŞ'A PENALTI VEREBİLİRDİ

        BÜLENT YAVUZ

        Süper Kupa finalinde geçen sezonun süper hakemi Mete Kalkavan sahne aldı. 120 dakika oynandı. Bunları göz önüne alırsak hakemin performansı bana göre iyiydi. Ancak hataları yok muydu, onlara bir bakalım. Podolski’nin 17’deki tekmesi kırmızı olmaz. Maçın en kritik pozisyonu 39’daydı. Bruma’nın Tosic’e müdahalesi sınırları zorlayacak şekildeydi. Hakem çok yakındı, devam dedi ama penaltı verebilirdi Bu daha doğru olurdu. Yine 90+3’te Beck’in eline gelen topta G.Saraylılar penaltı bekledi ama hakem yine devam dedi. Yüzde yüz haklıydı. G.Saray’ın golünden önce hakemin verdiği faul doğruydu. Sarı kart da yeni kural gereğiydi.

        Peki golde ofsayt var mı? Bıçak sırtı gibi bir pozisyondu. Necip ile Hakan Balta sanki aynı hizada gibiydi. Burada yardımcı hakemin kararına saygı duymak gerekir. Ne dersek yalan olur. 116. dakikada Quaresma’ya ceza alanı içerisinde Bruma’nın bir müdahalesi var. Ancak hakemin devam kararı doğruydu.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ