Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Virüslerin iyi ve kötü halleri

        Uluslararası Virüs Sınıflandırma Komitesi nin (ICTV) son verilerine göre günümüze kadar tür düzeyinde farklılığı kabul edilen 6590 farklı virüs bulunuyor. Güncel literatür bilgileri bu türlerden 300’e yakınının insan örneklerinde saptandığını gösteriyor. İnsanlar için “patojen” olduğu bilinen yani hastalıklara neden olan tür sayısı ise 240 civarında. Bu virüsler insanlara en çok; Solunum yolu, yiyecek- içecek ve deri - kan yoluyla bulaşıyor. Bazı virüslerin ise; sivrisinek ve kene gibi böcekler, kedi-köpek-fare-yarasa gibi memeli hayvanlar ve kuşlar aracılığı ile bulaştığına dikkat çekiliyor.

        EN TEHLİKELİ VİRÜSLER HANGİLERİ?

        REKLAM

        Peki en tehlikeli virüsler hangileri? Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Gülhane Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji ve Tıbbi Viroloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Şahiner, “Bölgesel salgınlara yol açan Ebolavirus ve Nipah gibi bazı virüsler yüksek ölüm oranları ile dikkati çekse de dünya genelinde yıkıcı etkileri olan virüsler pandemik influenza ve SARS-CoV-2 (COVID-19 etkeni) gibi virüslerdir” diyerek devam ediyor; “Bir diğer önemli nokta virüsün vücudumuzda kalıcı olup olmaması konusudur. İyi haber influenza ve Covıd-19 gibi virüslerın vücudumuzda kalıcı olmayıp enfeksiyon sonrası iyileşme ile kaybolmalarıdır. Oysa AIDS hastalığına neden olan HIV virüsü hücrelerimize girdikten sonra her bir hücreye takılmış bir çip gibi bir parçamız olur ve ömür boyu bizimle kalır. Bu virüsün en önemli özelliği doğrudan vücudumuzun bağışıklık sistemine saldırmasıdır. Bir virüsü tehlikeli kılan başka bir özellik de bağışıklık sistemimizden kaçıp kronik enfeksiyonlara neden olmasıdır. Bunun bir örneği Hepatit C virüsüdür. Bir diğer tehlikeli ve ölümcül durum da merkezi sinir sistemini (beyin ve omurilik) etkileyen ve kalıcı hasarla ölüme neden olarak ilerlemiş olgularda tedavisi mümkün olmayan virüslerdir (Batı Nil Virüsü ve Kuduz gibi) Son olarak bir virüsü çok tehlikeli kılan özellikler toplumun bu virüsle daha önce hiç karşılaşmamış olması ile tedavi ve aşı seçeneklerinin henüz geliştirilememesidir. Her virüsü diğerlerinden farklı kılan güçlü özellikler yanında her virüsün aynı zamanda zayıf yönleri de bulunduğu için tedavi ve aşı seçeneklerinin geliştirilmesinde bazen onlarca yıla gereksinim duyulur.”

        COVID-19’U TEHLİKELİ VE FARKLI KILAN ÖZELLİKLER

        1. Çok sayıda proteini ile (Zarf proteini E, Nükleokapsit proteini N, NSP1, NSP3) doğrudan bağışıklık sistemine saldırması ve bu virüsle savaşta kritik önemi olan “interferon” ve “lenfosit” üretimini baskılayarak bağışıklığı zayıf kişilerde yıkıcı etkilere neden olması.

        2. Bu virüse karşı dünya genelinde toplumsal bir bağışıklığın olmaması ve enfeksiyonlar sonrası kalıcı bir bağışıklık bırakmaması.

        3. Antijenik yapısındaki özelliklerin ve mutasyonların aşı çalışmalarını zorlaştırmasına karşın mutasyon düzeltme özelliğinin de bulunması nedeniyle virüsün aleyhine olabilecek beklenen mutasyonların ortaya çıkmaması.

        4. SARS ve MERS ile kıyaslandığında çok bulaşıcı olması ve toplumda çok hızlı yayılması. Bu özelliği ile kontrolsüz bırakıldığında gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere sağlık sistemlerinin çökmesine neden olma gücü.

        REKLAM

        5. “Sitokin fırtınası”yoluyla başta akciğer hasarına ve pıhtılaşma bozukluklarına yol açarak sinir sistemi, böbrekler, cilt ve kalp ile karaciğer gibi çok sayıda organda hasar oluşturması.

        6. Henüz spesifik bir tedavisinin ve aşısının olmaması

        COVİD-19 VİRÜSÜ BİR İNSANA NELER YAPABİLİR?

        Doç Dr. Fatih Şahiner “Covid-19 bu özellikleri ile HIV virüsü gibi bağışıklık sistemine saldıran bir virüstür. Solunum yolu virüsü olmasına rağmen dolaylı etkileri ile çoklu organ ve sistemi etkiler. Sitomegalovirus gibi düşük bağışıklık oluşturma özelliğiyle yeniden enfeksiyon olasılıklarına neden olabilir ve spesifik tedavisi yoktur. Ayrıca kemik iliğini etkileyerek pıhtılaşma bozukluklarına yol açar. Hematolojik sistemi etkileyen virüsler gibi davranır ve hayvan rezervuarları nedeni ile yeni rekombinan mutasyonlara açıktır. Yayılımı insanlar arasında durdurulsa bile her zaman dünyanın bir yerinde varlığını sürdürecek yapısı ile çok sayıda farklı virüste bulunan özelliklere sahiptir. Kronik enfeksiyonlara neden olmayıp kromozomlarımıza entegre olmaması ise sevindiren yönleridir.

        REKLAM

        GÜNÜMÜZDE YAŞANABİLECEK GERÇEK OLASILIKLAR

        Günümüzde yaşanabilecek doğal yolla oluşması muhtemel gerçek olasılıklara bakalım. Sivrisineklerle yayılan veya yiyecek ve sularla bulaşan bir virüs genelde bölgesel kalır. En tehlikeli ve hızlı yayılan bulaş şeklinin solunum yolu olduğu düşünülmektedir. Solunum yolları ile bulaşan virüslerden SARS ve benzeri Koronavirüsler veya bir influenza virüs (grip virüsü) türünün daha ciddi enfeksiyonlara neden olan bir türü geleceğin en korkutucu tablosuna yol açabilir. Örneğin COVID-19 gibi bir virüsün ölüm oranı MERS-CoV gibi yüzde 30-35’lerde olsa veya Ebolavirus gibi yüzde 80-90’lara ulaşsaydı dünyanın sonu gelebilirdi. Biyolojik dünyada virüsler süregelen hayat dengesinin bir parçası olmaya devam etseler de arada çok ince bir çizgi olduğunu unutmamak gerekir.

        REKLAM

        GÜNÜMÜZDE OLMAYAN AMA GELECEKTE OLABİLECEK KÖTÜ SENARYOLAR

        Şimdi gerçekte olmayan ve günümüz teknolojisi ile çok mümkün görülmese de gelecekte olması muhtemel en kötü senaryoları yazalım:

        1. HIV virüsü gibi çok yüksek mutasyon hızına sahip, kromozomlarımıza entegre olabilen ve bağışıklık sitemimize saldıran, fakat SARS virüsü gibi solunum yolu ile bulaşan zoonotik (hayvan kaynaklı) yeni bir doğal virüs veya laboratuvarda üretilen bu özelliklere sahip yapay bir virüs.

        2. Kuduz virüsü fark edilip aşı uygulanmadığında yüzde 100 ölümcüldür. Yine kuduz virüsü yarasalardan bulaşmakta ve sadece hayvan ısırması ile değil mağaralarda solunum yolu ile bulaştığı bilinen olgular bulunmaktadır. Bu virüs ile akraba bazı virüsler ise insanlarda hastalık oluşturmamakla beraber domates gibi bitkileri enfekte etmektedir. Senaryomuz yiyeceklerle bulaşabilen yüzde 100 ölümcül bir kuduz virüsü veya solunum yoluyla daha kolay yayılabilen kuduz benzeri bir virüs olabilir. (Örneğin; Hindistan'da son yıllarda sık bildirilen ve biyolojik silah olarak kullanılması çok yüksek doğal bir virüs türü olan “Nipah” virüs hem solunum yolu hem yiyeceklerle hem de temas yoluyla bulaşıp çok hızlı yayılmakta hem de yine yarasalardan bulaşmaktadır.

        REKLAM

        3. Ebolavirüs, Nipah virüs, Kuduz virüsü ve birçok tehlikeli virüsün rezervuarı olan yarasalar geleceğin virüsleri için en riskli kaynaklar olarak değerlendirilir.

        KÖTÜ AMAÇLARA HİZMET EDEBİLİRLER

        Doç Dr. Fatih Şahiner yaptığı son değerlendirmede “Virüsler vektör olarak tedavi amaçlı aşı çalışmalarında farklı virüslerle mücadelede veya bakteriyofaj gibi antibiyotiklere dirençli bakteriyel enfeksiyonlarla savaşta kullanılmaktadır. Tedavi amaçlı kullanıldıklarında elektron mikroskobik düzeyde hücrelere dokunan küçük bir el gibi çalışırlar. Geçmişte insanlığı yok etmek isteyen kişilerce kötü amaçlı olarak kullanılmış olmaları yanında gelecekte de kullanılmaları muhtemeldir. Nükleer enerji gibi insanlığın yararına kullanılabilecekleri gibi bir atom bombasından daha fazla zarar verme potansiyeline sahip oldukları da unutulmamalıdır. Bu tip çalışmaların gelecekte “ulusal ve uluslararası güvenlik” başlığı altında dünya genelinde denetlemeye tabi tutulması gerekebilir” diyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ