Vurgun nedir? Denizde vurgun yeme nedenleri ve belirtileri
Denize dalan dalgıçlarda vurgun diğer adıyla dekompresyon hastalığı görülebilmektedir. Yüksek basınç bulunan bir yerden, alçak basınca doğru hızlı bir geçiş yapılması vücutta ölümcül etkilere yol açmaktadır. Peki vurgun nedir? Vurgunun sebepleri ve belirtileri nelerdir?
Deniz, dünya üzerinde kapladığı alanın büyüklüğü kadar, içinde sakladığı gizemiyle de insanoğlunun merak ettiği bir yerdir. İnsanoğlunun bu gizemli dünyayı keşfetme isteği, dalgıçlığın başlangıcı olmuştur. Dalgıçlık gizemli dünyayı keşfetmek için iyi bir yoldur fakat dalmak konusunda her hangi bir bilgiye sahip olunmadığında vurgun yeme olasılığı oldukça yüksektir.
İnsanlık tarihinde dalgıçlık bir hobiden çok, avlanma amacı ile yapılmıştır. İnsanoğlunun besin kaynağı için daldığı zamanlar geride kaldı ve artık dalgıçlık profesyonel ve amatör kişiler tarafından spor faaliyeti ve hobi olarak yapılmaktadır.
Denize dalan dalgıçlarda vurgun diğer adıyla dekompresyon hastalığı görülebilmektedir. Bunun nedeni yüksek basınç bulunan bir yerden, alçak basınca doğru hızlı bir geçiş yapılmasıdır. Bu hastalık dalgıçlar dışında pilot ve su altında çalışan kişilerde de görülmektedir.
Vücudumuz yeryüzünün üstünde normal bir hava basıncı ile yaşamaya alışıktır. Bu da deniz seviyesinde 760 mmHg’dir. Bu basıncın seviyesinde atmosferde bulunan bazı gazlarda vücut dokusunda sıvı olarak bulunur. Hava basıncının düşmesiyle, vücuttaki gazlar kana karışır ve solunum yoluyla vücuttan atılırlar. Vücudun alışık olduğu basınç ani bir şekilde düşerse, bu gazlar dokuda kabarcık olarak belirirler.
Denize dalan kişide de basınç oranı hızlı bir şekilde artar. Bu basınç vücut tarafından emilir ve dalgıcın suya çıkma süresi çok hızlı olursa, gazın vücuttan atılması için gereken zaman kalmaz. Bu da vücutta gaz kabarcığının oluşmasına neden olur.
Atmosferdeki bulunan gazlar yaklaşık olarak %78'i azot (nitrojen), %21'i oksijenden oluşur. Azot, vurgun rahatsızlığına en sebep olan gazdır. Havada bulunan oksijen insan vücudundaki hücreler tarafından kullanılır, atık olan karbondioksit (CO2) sürekli olarak, solunum yoluyla vücuttan dışarı atılır. Azot ise; içinde bulunulan çevre basıncında, dokular için gereken miktar vücutta birikerek, basınç azalmasıyla dışarı atılır. Atmosfer basıncı, havada ve denizin ilk 10 metresinde "1 Atmosfer"’ dir.
Dalgıçlarda Vurgun Yeme Nasıl Oluşur?
İnsan vücudu bu 1 atmosfer olarak belirlenen basınçta, aktif olarak işlevlerini yerine getirebilmektedir. Dalgıçlıkta ise, bu oran, dalgıç derine indikçe çoğalır ve her on metrede 1 atmosfer basıncı daha artar. Suyun derinliklerine inilmeye başlandığında daha da yükselir. Dalma konusunda gereken bilgiye sahip olmayan kişiler için son derece tehlikeli ve bazen hayati risk oluşturan sonuçlar doğurabilmektedir.
Suya dalan kişide basıncın artmasıyla birlikte kan basıncında önemli oranda artış yaşanır. Bu artışa paralel olarak, vücut ısısında düşüş, kalp ritminde ise hızlanma meydana gelir. Bu belirtiler uzun süre devam ettiğinde kişi, bilinç kaybı yaşar.
Vurgun yeme denilen rahatsızlık, 30 metreden sonra oluşmaktadır. Bu mesafeden daha uzun dalacak kişiler, mutlaka eğitim görmeli ve tüp ile dalış yapmalıdırlar.
Dalış yapacak kişi karşılaştığı bu ani basınç değişimi ile sersemlediğinde, hızla yüzeye çıkması durumunda vurgun yer ve damarlar içinde bulunan azot gazı damarlara hasar verir. Vurgun yiyen kişiye, çevresindekiler tarafından doğru ve zamanında müdahale etmek, kişinin hayati tehlikeye girmesini de engelleyecektir.
Vurgun yiyen bir kişi için yapılması gereken tek çare, kişiyi basınç odasında önce yüksek basınca maruz bırakmak ve daha sonra basıncı gitgide düşürmektir. Bu şekilde dokularda oluşan hasar tamamen ortadan kaldırılması sağlanır.
Vurgun yememek için, dalış tekniğini bilmek, kademeli olarak suyun altına inmek gerekmektedir. Ayrıca su üzerine de kademeli ve süreyi uzatarak çıkılmalıdır. Yanınızda bulunan bir eğitmenle dalmak, oluşabilecek bu tehlikeyi en aza indirebilmektedir.