İtalya’nın saklı cenneti
İtalya'nın batı kıyısında Floransa ve Roma'ya karayoluyla yaklaşık 2 saatlik uzaklıktaki Argentario'dayım. Sebebi ziyaretim, Panerai Classic Yacht Challenge adlı, yelken tutkunlarının yakından takip ettiği klasik yelken yarışı...
LEVENT ÖZÇELİK/HT CUMARTESİ
Eğer tutkularınızın peşinden koşmayı hayat felsefeniz haline getirirseniz sonu mutluluk oluyor. İtalya’nın batı kıyısında, Floransa ve Roma’ya karayoluyla yaklaşık 2 saatlik uzaklıktaki Argentario’dayım. Argentario, Akdeniz’in en güzel sahil kasabalarından. Benim gidiş amacım ise Panerai Classic Yacht Challenge adlı, klasik yelken yarışının Argentario etabını yerinden izlemek. Aslında 3 yıl önce otomobille Toscana turu yapıp dönüşte Livorno üzerinden Roma’ya kıyıdan kıyıdan giderken uğrayıp geçmiş ancak durmamış, mola hakkımı Vinterbo’da kullanmıştım. Geçtiğimiz hafta Panerai Yelken Yarışı’nı izlemek için gittiğimde, yanlış karar verdiğimi anladım. Argentario, özellikle Romalı ve Toscanalı zenginlerin sayfiye yeri. Her biri neredeyse birbirine bağlı küçük koyların arasındaki kıvrımlı yollar nefis...
PANORAMİK DAĞ YOLU KEYFİ
Bu saklı İtalyan cenneti, anakaraya harika iki lagün oluşturan üç kara parçasıyla bağlı bir yarımada. Aslında geçmişte Ahenobarbi Ailesi’nin özel mülkü olan bir adaymış. Antik Roma döneminde bir savaş esnasında, aile hükümete verdiği borç karşılığı edinmiş bu kara parçasını. O dönemde borç para verenlere “argentarii” dendiği için şehrin isminin de buradan geldiği sanılıyor. II. Dünya Savaşı esnasında Argentario ağır bir bombardıman altında kalıyor ve ciddi kayıplar veriyor. Şehir merkezindeki Santo Stefano Limanı tümüyle yıkılıyor. Argentario’yu diğerlerinden ayıran en farklı özellik ise kuşkusuz ünlü Argentario Tepesi. Şehrin en yüksek noktası olan bu tepe deniz seviyesinin 635 metre üzerinde. Açıkçası Argentario’yu gezerken kendimi İtalya’dan çok Cote d’Azur’da hissettim. Özellikle kıyıya paralel dağ yolundan tepeye çıktıkça her köşe ayrı bir manzara sunuyor. Çevresinde de görkemli, kocaman bahçeli villalar.
MUHAKKAK TEPEYE ÇIKIN
1950’lerde yeniden inşa edilen bugünün küçük limanı “Porto Santo Stefano”nun çevresi hemen her saat hareketli. Kafeler, küçük butikler hepsi bir arada. Ama manzara diyorsanız, tepedeki ünlü kaleye, “Castello Santo Stefano”ya çıkmalısınız. Kalenin içindeki sergi salonlarında denizden çıkarılan arkeolojik kalıntılar sergileniyor. Eğer kalenin denize bakan terasında bir canlı müzik performansına rast gelirseniz, bu doğal olarak orada kalış sürenizi etkileyecektir. Ancak üzerine basa basa yazıyorum: Ne yapıp edip tepeye doğru çıkın. Çünkü Argentario’nun vaatleri küçük koylar, nefis plajlar ile merkezdeki marina ve çevresindeki hayattan daha fazlası.
FLORANSA'DAN DÜNYAYA
1860’ta Floransa’da bir atölye, dükkân ve saat yapım okulu olarak kurulan Panerai, uzun yıllar İtalyan Donanması’na ve donanmanın özel dalış ekiplerine saatler üretmiş. Hatta bu saatler yıllarca Askeri Sır Yasası’yla korunmuş. Ta ki marka 1997’de Richemont Group tarafından satın alınana dek. 1997’den sonra bu birikim bütün dünyayla paylaşılmaya başlanmış. Officine Panerai, denizcilik ile olan tarihi bağlarına istinaden, klasik yatlar için düzenlenen uluslararası bir yarış olan Panerai Classic Yacht Challenge’a 11 yıldır sponsor. Bu sayede klasik yelkencilik kültürünü desteklemeye devam ediyor. Şirket ayrıca 2007 yılında Bermuda ketchi tipi Eilean adlı tekneyi satın alıp restore etti. İskoçya Fairlie’de, efsanevi Fife Yard tarafından üretilen 1936 yapımı Eilean, vintage ve klasik bot rallilerine markanın elçisi olarak katılıyor.
BATAKLIKTA BULUNAN HAZİNE
Hassas zaman ölçüm enstrümanları ve fosforlu aletler üreten Floransalı Panerai, 1936 yılında İtalyan Donanması’ndan bir sipariş aldı: Uzman dalgıç ekipleri için ilk prototip saat olan Radiomir... Aynı dönemde İskoçya’nın uzak bir kasabasında, Fairlie’de bir gemi mühendisi, William Fife III, Eilean’ı tamamlıyordu. Eilean ve Panerai’nin yolları, Karayip adası Antigua’daki 2006 Antigua Classic Yacht Regatta sırasında kesişti. Bir kaza geçiren ve sonrasında hiçbir zaman tam anlamıyla toparlanamayan Eilean, mangrov ağaçları arasındaki bir bataklıkta yarı terk edilmiş bir halde bulundu, Officine Panerai tarafından satın alındı. Orijinal çizimlerin tümüyle izlendiği ve dönemin geleneksel çalışma yöntemlerinin uygulandığı uzun ve titiz bir restorasyon süreci geçirdi. Eilean, yeniden denize indirildiği 2009 sonundan beri Officine Panerai’yi Panerai Classic Yachts Challenge yarışlarında temsil ediyor. Ayrıca çeşitli sivil toplum kuruluşları yararına kullanılıyor.
