Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar İmkânsız bir aşkın hikâyesi

        Paulo COELHO/GAZETE HABERTÜRK-PAZAR

        Narin yapılı ve hassas ruhlu bir pervane bir akşamüstü rüzgârın esintisine kendini bırakmış uçarken parlak bir yıldız görmüş ve ona âşık olmuş. Çok heyecanlanan pervane, dönerken aşkın anlamını bulduğunu annesine anlatmak için ölüyormuş.

        “Ne kadar saçma!” demiş annesi buz gibi bir sesle. “Yıldızlar pervaneler onların çevresinde dönsün diye yaratılmamış. Sen git ışıklı bir yazı, bir sokak lambası ya da bir abajur bul, onlardan birine âşık ol; çünkü biz bunun için yaratıldık.”

        Hayal kırıklığına uğrayan pervane annesinin sözlerini hiç duymamış gibi yapmaya karar vermiş ve yeni keşfinin heyecanını yaşamaya devam etmiş. “Hayal kurmak ne kadar harika!” diye düşünmüş. Ertesi gün akşamüstü olduğunda yıldız yine aynı noktada duruyormuş ve pervane gökyüzüne uçmaya ve o parlak ışığın çevresinde dönüp ona aşkını göstermeye karar vermiş.

        Alışkın olduğundan daha yükseğe uçmayı denediğinde hayli zorlanmış ama her zamankinden birkaç metre daha yükselmeyi başarmış. Her gün biraz daha yükseğe uçmayı deneyerek kendini geliştirebileceğini, böylece sonunda yıldıza ulaşabileceğini düşünmüş ve onu aşkından ayıran uzun mesafeyi aşmak için sabırla çalışmaya başlamış. Artık her gün akşam olmasını heyecanla bekliyor ve yıldızın ilk ışıkları belirdiğinde tüm gayretiyle kanatlarını gökyüzüne doğru çırpıyormuş.

        Annesi ise bu durum karşısında kızgınmış.

        “Kızım beni hayal kırıklığına uğrattın” demiş, “Bütün kız kardeşlerinin, kuzenlerinin ve yeğenlerinin kanatlarında lambalardan oluşmuş güzel yanıklar var! Bir lambanın ışığı bir pervanenin kalbini ısıtmak için yeterlidir, bu boş hayalleri bir kenara bırakmalı ve ulaşabileceğin bir aşk bulmalısın.”

        Kimsenin duygularına saygı göstermemesine kızan genç pervane evi terk etmeye karar vermiş. Ama annesinin sözleri kulaklarında çınlıyormuş ve içten içe - herkese her zaman olduğu gibi - annesinin haklı olabileceğini düşünmeye başlamış. Bir süre yıldızı unutmaya, şatafatlı evlerin avizelerinin, muhteşem tabloların renklerini gösteren lambaların, dünyanın en güzel katedrallerini aydınlatan mumların ışığına âşık olmaya çalışmış. Ama kalbi yıldızı unutamıyormuş. Gerçek aşkı olmadan hayatın hiçbir anlamı olmadığını görünce gökyüzüne uçma çalışmalarına geri dönmeye karar vermiş.

        Her gece bir öncekinden daha yükseğe uçmaya çalışıyormuş ama sabahları bedeni buz gibi, ruhu ise acı içinde karşılıyormuş. Ama genç pervane büyüdükçe çevresindeki her şeye daha dikkatli bakar olmuş. Yükseklerde uçarken şehirlerin ışıklarla kaplanmış olduğunu ve kuzenleri, kız kardeşleri ve yeğenlerinin muhtemelen bu ışıklarda aşkı bulabildiklerini görebiliyormuş. Ama soğuk dağları, dev dalgalı okyanusları, sürekli şekil değiştiren bulutları da görebiliyormuş. Ve pervane, dünyanın ne kadar zengin ve güzel olduğunu görmesini sağladığı için yıldızını gittikçe daha çok seviyormuş.

        Aradan çok zaman geçmiş ve bir gün pervane evine dönmeye karar vermiş. Döndüğünde komşulardan annesinin, kızkardeşlerinin, kuzenlerinin, yeğenlerinin ve tanıdığı bütün pervanelerin lambaların ışığında, mumların alevinde yanarak öldüklerini, kolayca ulaştıkları sevgi yüzünden yok olup gittiklerini öğrenmiş. Pervane çok sevdiği yıldızına hiçbir zaman ulaşamamış olsa da yıllarca her gece farklı ve ilginç yeni bir şey keşfetmeye devam ederek yalnız yaşamış. Ve şunu anlamış: Bazen imkânsız aşklar kolayca ulaşabileceklerimizden çok daha fazla güzellik ve mutluluk getirir

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ