Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Neslihan Demir Habertürk'e konuştu

        Ekin TÜRKANTOS/ HABERTÜRK PAZAR

        İspanyollara “Demir Lady” dedirtmek kolay değil. Ama o bunu yıllar önce başardı. Hiçbir başarı gibi onunki de tesadüf değildi. Pek çok keyiften mahrum kaldığı 20 yıllık profesyonel voleybol yaşamına 12 yaşında başlayan Neslihan Demir, 16 yaşında A Milli Takım’a yükseldi. Smaçlarıyla adından söz ettirdi.

        Dünya şampiyonasında elde ettiği başarılarla adını voleybol tarihine yazdırdı. O bir kahraman aynı zamanda. Uluslararası Voleybol Federasyonu’nun (FIVB) verdiği ‘Hereos’ (Kahraman) unvanının da Türkiye’deki tek sahibi. Omuz sakatlığı geçirmesine rağmen vazgeçmedi.

        Olimpiyat hayali kıl payı kaçsa da bozulan motivasyonunu kısa sürede topladı. Türkiye A Milli Bayan Voleybol Takımı Sponsoru olan Orkid’in #Kızgibi kampanyasına da destek veren Demir’in birkaç sene sonra spor hayatı başka bir yöne evrilecek. Aynı zamanda bir anne, 8 yaşında Zeynep adında bir kızı var.

        İkinci evliliğini ise oyuncu Kamil Güler ile yaptı. Mutlu bir aile, spor dolu bir hayat ve birlikte geçirilen eğlenceli zamanları ile kendilerine kurdukları dünyada huzurlu ve mutlular. Voleybol tutkunlarının hep desteğini tam desteğini her şartta alan, ailesi tarafından el üstünde tutulan ve spordan başka bir şey bilmediği hayatında yeni dönemle birlikte kendini keşfetmeyi bekleyen Neslihan Demir ile hayatını, anneliği ve evliliğini konuştuk

        Sizin kafanıza koyduğunu yapan birisiniz. Voleybol tarihine adınızı yazdırdınız. Sakatlığa rağmen devam ettiniz. Bir kadın olarak bunları göğüslemenin yarattığı ruh halinizi merak ediyorum...

        İlk gittiğim Milli Takım Kampı’ndan 14 yaşında elendim. Başarılı olmamı sağlayan en önemli kırılma noktasıydı. Başarısızlık yaşamak için 14, tehlikeli bir yaş. Bipolar bozukluk gibi, kendini kurban gibi hissedip her şeyden kolay vazgeçebilir yaştasın. Orada bana ne olduysa kendimi daha fazla göstermek ve iyi olduğumu ispatlamak için çok fazla çalıştım. Bence başarı tesadüf değil. Şansa da inanmıyorum, çok çalışmaktan geçiyor. Kamptan elenince günde 3 antrenman yapmaya başladım. Her şey böyle başladı. Voleybolda ya kazanıyor ya kaybediyorsun, hep uçlardasın. Sakatlıklar olsa da vazgeçmemek gerekiyor.

        Motivasyonunu nasıl sağlıyorsunuz?

        Verilen taktiğe göre maçı bir defa kafamda oynarım. Normal insanlar için disiplini sağlamak zor ama 12 yaşından beri sporun içindeyim. Bu bir hayat tarzı oluyor. Hiçbir yere geç kalamam mesela, 10 dakika önce giderim.

        Başarısızlıkların üstesinden nasıl geliyorsunuz?

        Kendimi çok suçlarım. Hatta biraz takılırım. O huyumu da sevmem. Ama profesyonel yaşamda günde 3 maç oynarken sevinmeye bile zaman olmuyor. Kendini suçlasan da ayağa kalkıp devam etmek zorundasın.

        Her şartta çok seviliyorsunuz...

        Eskiden insanların sevgisini sokakta ya da maçlarda anlayabiliyorduk. Şimdi sosyal medya devreye girince “Vay be ne kadar insan beni seviyormuş” diyorum. Bu, üzerime ekstra sorumluluk yüklüyor. Kendini çok fazla beğenen biri değilim. Genelde şapşallıklarımı anlatırım. Küçük kızlar bizi ilah olarak görüyor. “Hiç sandığınız gibi biri değilim, beni tanısanız öyle düşünmezsiniz” diyorum ama elbette gurur verici.

        Küçükken örnek aldığınız birileri var mıydı?

        Gençlik döneminde odamın duvarında posterler falan olmadı. O dönemim dünyaya karşı biraz ilgisizdi. Sadece kendi yaptığım şeyle ilgileniyordum. Altyapıdan bir kızın hareketinden de dünya çapında birinden de etkilenmişimdir.

        Olimpiyat hayali gerçekleşmedi. Bu biraz hayal kırıklığı yarattı ama şu anki durum ne?

        Olimpiyat büyük travmaydı. Belki de gidebileceğim son olimpiyattı. Olmadı, nasip kısmet. Bundan sonra kariyerim adına voleybol oynamak için fazla zamanım kalmadı. 1-2 sene sonra bıraktığımda yine voleybolun içinde kalacağım.

        1-2 sene derken belli bir zamanı mı var?

        Gençken her şeyi yapabileceğini düşünürsün, 32’ne geldiğinde de... Ama yapamıyorsun. Kendine “Tamam artık takıma da zarar vermeden kenara çekilme vaktin geldi” diyorsun.

        Antrenörlük mü yöneticilik mi var gelecekte?

        Antrenörlük zor, yapabileceğimi düşünmüyorum. Yöneticilik, takım menajerliği ya da sporla ilgili başka bir şey de yapabileceğimi düşünüyorum.

        Spor hayatta size neler kattı ve neleri ıskaladınız hayatınızda?

        Bana göre herkes hayatında takım sporu yapmalı. Sizi hayata hazırlıyor. Bir kızın üniversiteyle birlikte spor disiplini kazanması onu hayata 1-0 önde hazırlar. Iskaladığım şeyler de çok. Ben hep “Arkadaş uzun bir hafta sonum olmadı, Uludağ’a gidip kayak yapayım” derim. Voleyboldan başka hayatım olmadığı için ilgi alanlarımın ne olduğunu bilmiyorum.

        Annesiniz, tek başına mücadele etmenin yolları neler?

        Ülkemizde kadın olmak çok zor. Çok seyahat ediyorum. Ailemin desteğiyle ayakta kaldım. Kadınlar kafalarına koyduklarında başaramayacakları bir şey yok. Kadınlar, erkeklere göre daha disiplinli. “Erkekler soğukkanlı, kriz yönetiminde iyi” denir ama kadınların başa çıkma yöntemleri daha etkili. Bence dünyayı kadınlar yönetmeli

        İkinci evliliğinizi yaptınız. Çocuğun düzenini bozmadan bu süreci nasıl geçirdiniz?

        O dönemi sağlıklı şekilde yönettik. Gerektiği zaman pedagoga da gittik. Çocuklar paratoner gibi her şeyi üzerlerine alıyor; “Benim yüzümden oldu” gibi. İkinci evlilik durumu henüz yokken Zeynep kendisi “Haydi artık evlenin” dedi. Onun düzeninde değişiklik olmadı. Her şey yolunda.

        ‘KIRLENT GİBİ DURURUM’

        Kendinizde en sevdiğiniz özellik?

        Rahatlığımı seviyorum. Karalar bağlamam, her zaman pozitifimdir. Neden insanların yaptığı kötülüklerle ruhumu kirleteyim ki? İyi insan olmaya çalışıyorum.

        En sevmediğiniz özellik?

        Uyuzluk seviyesinde tembelim. Kırlent gibi dururum. Ona katlanamıyorum. Kendi kendimi asosyal yaptım.

        Kamil Bey’le şarkı söylediğiniz videoları paylaşıyorsunuz...

        Herkes beğeniyor ama ben bir türlü ikna olmuyorum. Eşimin sesi güzel, o Üsküdar Musiki Cemiyeti’ne gitmiş. Evde videolar çekiyoruz. Kamil, Zeynep’le birlikte doğaçlama yapıyor, ben de aralarına giriyorum.

        Rol modeliniz kim?

        Annem. Gün geçtikçe ona benziyor, hiç sevmediğim özelliklerini yapıyorum. Yemek konusunda ısrar ediyorum. Fanilalarımı içime sokardı, ben de Zeynep’e aynısını yapıyorum.

        Hayatınız bir film olsa nasıl olurdu? Romantik mi, dram mı?

        Dram- komedi olurdu. Eş, dost 100 kişi izlerdi. Gişe beklentimiz olmazdı.

        Oyunculuk düşünür müsünüz? Bilmem ki, yapabilir miyim?

        “Asla olmam” demem ama bir hırsım da yok. Eşim evde ezber yapıyor, ben ondan önce ezberliyorum.

        Kariyeriniz, annelik, evlilik arasında nasıl bir denge tutturdunuz?

        Ekibim çok iyi. Kızım ve eşim anlayışlı. Herkes etrafımda dönüyor. Eve gidiyorum, yemeğim önümde. Çok tatlı bir ablamız var, hem Zeynep’e bakıyor hem bize yardım ediyor. 2 senedir çamaşır yıkamıyorum.

        Dönem dönem moda olan sporlarla ilgili neler düşünüyorsunuz?

        Yürümek, koşmak ve pilates moda galiba. Herkes bana “Sporcusun ne kadar sağlıklısın” diyor, ben onu sağlık için yapmıyorum ki. Oturamıyorum, dizim ağrıyor. Omzum ameliyatlık, belimde stabilizasyon eksikliği var. Normal biri için de fazla koşmak dize, bileğe zarar.

        Modayla aranız nasıl?

        Tarzım ‘homelles’ (evsiz). Neyse ki kısa pantolonlar moda oldu da biz de rahatladık.

        Orkid’in #Kızgibi kampanyasına destek veriyorsunuz...

        Kızlara yaptıkları her şeyi #Kızgibi yapmalarından gurur duymalarını ve kendilerine güvenmelerine yardımcı olmayı sağlayan bir organizasyonun parçası olmaktan mutluyum. Varsa bir cengaver, gelsin kız gibi yapalım.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ