Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Siyasette yeni bir Kennedy mi doğuyor?

        Daphna BARAK/ HT PAZAR

        Ünlü ve talihsiz Kennedy ailesinin kalan üyeleri, suikaste kurban giden ABD Başkanı John F. Kennedy'nin ölümünün 50'nci yılında esas memleketleri İrlanda'ya, Kennedy ailesinin Amerika yolculuğunun başladığı limana geldiler. John F. Kennedy'nin tek torunu genç Jack Kennedy-Schlossberg ve ağabeyi gibi suikaste uğrayan Robert F. Kennedy'nin kızı Kathleen Kennedy-Townsend bu özel günün en özel isimleriydi.

        "İrlanda'nın favori çocuğu" Başkan John F. Kennedy'nin İrlanda'yı ziyaretinin 50'nci yılındayız. Haziran 1963'te İrlanda'yı ziyaret ettikten 4 ay sonra suikaste kurban giden ABD Başkanı Kennedy'nin hatırası Taoiseach, yani İrlanda başbakanı Enda Kenny'yi de duygulandırıyor. Başbakan Kenny, "Kennedy'nin ziyareti bu fakir ülkeye gurur ve umut getirmişti" diyor.

        Caroline, Kathleen, Jean, Douglas, Patrick gibi 35 Kennedy ailesi mensubunun İrlanda'ya yaptığı 50'nci yıl ziyareti 1 yıldır planlanıyordu. Ziyaretin ismi de "Eve dönüş" konmuştu. "Eve dönüş" epey duygulu oldu. Bu sırada Kennedy anısına, New Ross limanında bir müze de açıldı. New Ross, Kennedy ailesinin İrlanda'yı terk ettiği limanın adı... Amerikan rüyası John F. Kennedy'nin büyük büyük babası Patrick Kennedy'nin New Ross'tan bir gemiye attığı adımla başlayacaktı. Patrick Kennedy ve Mary Fitzgerald İrlanda'da sefalet içindeydiler ve daha iyi bir gelecek hayal ediyorlardı. Yıllar sonra büyük torunları John, Amerika'nın ilk Katolik başkanı olacaktı. Kardeşleri Robert ve Ted de önemli siyasi mevkilere geldi. Amerikan rüyası gerçek oluyordu!

        'SOYADIMIN AĞIRLIĞINI İRLANDA'DA HİSSETTİM'

        Evvelki hafta sonuysa bu yolculuğun sonuydu bir bakıma. John Kennedy'nin Washington'daki mezarından getirilen ateş, büyük büyük babası Patrick'in Boston gemisine bindiği limana kondu. İrlanda Başbakanı ve Kennedy'nın kızı Caroline, onları selamlayan askerlerin ve savaş uçaklarının eşliğinde ellerindeki meşaleleri alevle buluşturdular. Herkesin gözü yaşlıydı. Zira Kennedy ölümünden kısa bir süre önce çok keyifle ayrıldığı, "Evim" dediği İrlanda'ya tekrar gelmişti...

        Kennedy'lerin hikâyesi artık sona ermek üzere. Ancak bir umut var: Jack Kennedy-Schlossberg. Uzun boylu, yakışıklı bu genç adam Caroline Kennedy'nin tek çocuğu, John F. Kennedy'nin son torunu... Ve bu genç adamın omuzlarında büyük bir sorumluluk var.

        Jack bu yüzden gergin. "Annem, bu törende benim konuşmamı istedi. Buraya gelmeden önce bu isteğin ne anlama geldiğini anlamamıştım" derken elindeki yazılı metine bakan Jack, endişeli gözlerle "Burada konuşma yapacak yüksek bir yer de yok" diyor.

        Bu sırada İrlanda'da alışılageldiği üzere yağmur başlıyor. Seramoni ise açık alanda... Jack beni epey düşündürüyor. Başkan Kennedy'nin tek torunu olmanın sorumluluğuyla yaşamak...

        Jack, aklımı okurcasına "Ben soyadımla büyüdüm" diyor. "Ama İrlanda'da ilk defa bu soyadının anlamını hissettim. İnsanlar bana bakıyor. Umut arıyorlar. Dün 'Gruff' adında bir kasabaya gittik. Anneme ekonominin ne kadar kötü olduğundan yakındılar. Bizim ziyaretimizin onlara ne kadar yardımcı olacağından bahsettiler."

        YENİ BİR SİYASET YILDIZI MI DOĞUYOR?

        Jack tüm bunları resmi bir ifadeyle anlatıyor. Ona uzanan her mikrofon ve kameranın farkında... "O küçük kasabada herkes bizi bekliyordu. Bizimle konuşmaya ihtiyaçları vardı. Bizi bırakmak istemediler. Annem ayrılmamız gerektiğini söylemeye çalışsa da yapamadık ve programımızdan 4 saat daha uzun kaldık orada. Ve gözlerimizin içine bakıyorlardı. İlginç bir deneyim oldu benim için" diye devam ediyor.

        Bu sırada Jack'in konuşma vakti geliyor. Jack, kuzenleri gibi İrlanda'nın pub'larında başlarından geçen maceraları anlatamaz. Zira bu özel genç adamın hayatı hakkındaki her şey kamuya ait... Jack, hafif titrek bir sesle konusmaya başlıyor. Pek vakit geçmeden kendini toparlıyor. İşin ilginci tam o sırada yağmur da duruyor, güneş beliriyor. Jack, pek çok göçmenin Amerikan rüyasından bahsediyor. Ardından ekonomik sorunlara değiniyor. Ortadoğu'nun geçirdiği zor günleri atlamıyor. İnsanların eşit muamele görmesi gerektiğini vurguluyor, ırkçılığa çatıyor. Jack, bu konuşmayı bir siyaset adamı edasıyla yapıyor. Konuşması bittiğinde annesi yanağına bir öpücük konduruyor, asil bir tavırla oğlunu kucaklıyor. Kalabalık coşuyor bu sırada... Flaşlar patlıyor. "Acaba" diyorum, "siyasete yeni bir yıldız mı katılıyor?"

        Kathleen Kennedy-Townsend: Amcam öldüğünde babam bana bir mektup yazdı

        Jack'in konuşmasının ardından kalabalık arasından Kathleen Kennedy-Townsend'i seçiyorum. Bu ziyaret onu da epey heyecanlandırmıştı. Amcası John F. Kennedy suikaste uğradığında 11 yaşındaydı. 5 yıl sonraysa babası Robert F. Kennedy başkanlığa adaylığını koyduğu sırada vurulacak ve öldürülecekti. Kathleen de tıpkı genç Jack Kennedy gibi duygulu ve heyecanlıydı. İrlanda'dan ayrılmadan evvel Kathleen'le babası ve amcasının uğradığı suikastler hakkında konuşmak istedim. Biraz sarsıldı ama Maryland'in eski Vali Vekili, kıvrak bir politikacı olarak kendini toparladı ve sorularımı yanıtladı.

        Başkan Kennedy Dallas'ta vurulduğunda siz neredeydiniz?

        Onu bırak, ben sana hayatım boyunca yanımda taşıdığım bir anımı anlatayım. Aradan birkaç saat geçmişti. Babam bana bir mektup yazmış. Ağabeyi vurulalı bir saat olmuş... Bizim başımıza ne gelecek onu bilemiyor. Ama bana şöyle başlayan bir mektup yazıyor: "Kathleen, sen en büyük evladımız olarak sahip olduğumuz değerler uğruna mücadele etmenin sorumluluğunu taşıyorsun."

        Genç omuzlarınız için fazla ağır bir yük değil mi?

        Ama bizler için hayat bu mücadele demekti. Biz bu şekilde büyüdük. Bu yüzden hep özellikli hayatlarımız oldu. Hep çok çalışmalı ve geri aktarmalıyız... Babam Adalet Bakanı'ydı. Tehditler alıyordu. Hem kendine hem ailesine... Bu yüzden bizler sokağa çıkıp arkadaşlarımızla gezinemezdik. Ama bundan şikâyet etmedik hiç. Bu durumun hayatımızın bir parçası olduğunu biliyorduk.

        Babanızı en son ne zaman gördünüz?

        1968 yılıydı. Easter'daydık. Birlikte bir yürüyüşe çıkmıştık. Bana fakir mahalleleri göstermişti. "Unutma" demişti bana. "Çoğu insan senin kadar şanslı değil. Bu yüzden çok çalışmalısın. Herkesin senin gibi bir hayata sahip olma hakkı için çalışmalısın." Babamla özel bir anımızdı. Sonra 6 Haziran geldi... Onu bir daha göremedim.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ