Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

Bir Savaş Üç Kaleci

Giriş: 23.11.2015 - 17:13 | Güncelleme:

Suriye'de süren iç savaşın ülkenin üç önemli kalecisi üzerinden yansımaları

Fedakârlık, yücelik, kutsallık ne anlama geliyor ? Nasıl oluyor da en güneşli günlerin altında dahi sokaklarda sıradan bir insanın dudaklarında kimsesiz kalabilirlerken, meydanlarda ve mitinglerdeki binlerle akrabalığı olan altın bir zırh gibi hazineye dönüşüveriyor ? 

Suriye'de bu kelimelerin tarihini iki ayrı şekilde yazma gayretindeki cephelerin arasında, kendi yolunu arayan halk için, en azından bir bölümü adına, bu soyutluk kof bir hindistan cevizini kırmak kadar yorucu. Köylerinin, akarsularının, sokaklarının ya da yurtlarından eden birliklerin adları, tarihler, fotoğraflar, delik deşik binalar daha anlamlı. Savaşın yitik onurunun yanında İslam'ın simge yapılarından biri olan Halep şehrindeki boyun eğmiş Emeviye Camii'ne bakmak bile bunun için yeterli.

Arap baharının tatlı esintisi Suriye'de yerini sert çöl ve kış rüzgârlarına bırakalı çok oldu. Savaşın 5. yılının ortasında felaket daha da derinleşiyor ve politik aktörler satranç oynamaya devam ederken hattın en önündeki halk, birer piyon gibi harcanarak Dünya'nın dört bir yanına dağılıyor. Bazıları da kalarak kendi mücadelesine devam ediyor.

Esad rejimi muhaliflerinin ikonik figürlerinden 23 yaşındaki Abdül Baset Sarout onlardan biri. Humus'ta yaşayan Baset, özgürlük ve demokrasi şarkılarının meydanlardaki en gür sesi olunca ona "devrim bülbülü" diyenler dahi olmuş. Mayıs 2011'de Humus'ta başlayan Esad güçlerinin kuşatması sırasında Bayada'daki evi bombalanmasının tek sebebi de onun kimilerine bülbül olan sesinin rejime detone gelmesi. Mucize eseri kurtulan Baset, kardeşini, kuzenlerini, amcasını ve bazı arkadaşlarını o bombardımanda kaybederken, Suriye ordusu tarafından başına 2 milyon sterlin değerinde ödül konmuş. O günden itibaren de Humus'ta göçebe ve kaçak yaşıyor.

Mermi seslerinin çığlığı içerisinde kaybolan barışçıl protestolardan sonra Şam Baharı gibi bu barışçıl gösterilerin de yararsız olduğunu düşünen Baset, bu olay üzerine asıl değişimi hayatında değil zihninde yaşayarak Esad rejiminin anladığı dilin şiddet olduğuna karar veriyor. Humus'un ilk muhalif silahlı müfrezesini Şüheda Bayada adıyla kurarak savaşmaya başlayan Baset, bugün bir taraf için teröristken diğer tarafa kahraman.

Ablukanın kaldırılması için çarpıştıkları Esad ordusu karşısında 2013 yılına dört kardeşini kaybeden ve kendisi de bir kaç defa ağır yaralanan Baset, ölen diğer muhalifler için yapılan 3000 kişinin katıldığı cenaze töreninde annesine "beni affet" diye seslenmişti. Silahlı mücadelesinde terörist Işid ve Nusra cephesiyle anılmasına rağmen grubunun grubunun bağımsız olduğunu iddia etmesinin, ÖSO lider takımına karşı açık muhalefetinin onun Humus içerisindeki ününün ülke çağında, tabana yayılmasına neden olduğu söyleniyor. Özellikle de çocuklar arasında.

"Khalidya özgür çünkü biz, diğerlerini savaşmaya terkedip Türkiye'ye giden eski subaylardan değiliz. Etrafınıza bakın, burada Riyad Esad yok. Yurtdışında olanlar beş para etmez." Abdül Baset Sarout

Baset, 2014 yılına gelindiğinde Talal Derki'nin Humus'a gelerek çektiği Return to Homs yani Humus'a Dönüş isimli savaş belgeselinin baş aktörüydü. Derki, çatışmalar süresince hayâlet şehre dönen Humus halkının yaşadıklarını onun gözünden anlatıyor ve barışçıl bir aktivistin nasıl silahlı bir isyancıya dönüşebileceğini sansasyonel kareler ve demeçlerle gözler önüne seriyordu.

Talal Derki bir süre Esad rejimi tarafından terörizm propagandası ve yataklık iddialarıyla sıkıştırılsa da, uluslararası çevrelerin baskısıyla özgürlüğüne kavuşup yaşadığı Berlin'e döndü. Hayatını riske edip çektiği belgesel sayesinde artık Sundance Film Festivali'nde büyük jüri ödüllü bir yönetmen unvanına sahip. Baset ise tüm Dünya tarafından tanınan bir portre haline geldi.

Belgesel süresince Baset'in savaş süresince aldığı rolün işleniş biçimi bir yana, iç seslerini dışa vuruş şekli ve geride bıraktığı hayatı ortaya çıkarması da çarpıcıydı.

Futbolculuktan komutanlığa

Abdül Baset Sarout hakkında Dünya'nın bilmediği ya da az bildiği ve belgeselin ortaya çıkardığı gerçeklerden biri onun profesyonel bir kaleci olmasıydı. Zaman içerisinde Humus içerisinde arkasında büyüyen destek, bilhassa da çocuklar ve gençler arasındaki popülaritesinin ana kaynağı sporcu kariyeriydi.

Şu an bomba ve mermilerden kaçmak için kullandığı atletik yeteneklerini, henüz 19 yaşında isyan güçlerine katılmadan önce ülkenin başarılı takımlarından biri olan Karamah kalesini korurken sergiliyordu. Suriye genç milli takımına dahi yükselmişliği vardı. Meydandaki kalabalığa seslenmek için kürsüye çıkıp Halid bin Velid'in torunlarıyız derken ki kendinden emin tavrı ve kalabalığı yönlendirişindeki beceri, yıllarca tribünlerle içli dışlı olup psikolojisini anlamasının bir getirisi olabilir. Usta bir amigodan farksızdı. Hükümet de bunun farkında olsa gerek, Baset'e 4 yıldır elinde tuttuğu silahı yeniden topla değiştirmesi ve yıldız olması için bir seçenek sunmuş.

Yıldız olursun teklifini, yıldız olmak için size ihtiyacım yok cevabıyla reddedince hâliyle rejim çok kızan rejimin yanı sıra, Suriye futbol federasyonu başkanı Toufiq Sarhan tarafından terörist ilân ediliyor. Baset'in savaş öncesinde beraber forma giydiği, kelime anlamı şeref olan Karamah takımında arkasında beklediği arkadaşı Mosab Balhous farklı yönde gidenlerden. 
Baset sıradan bir muhalefet figürü değil. Terörist ve bir katil. Toufiq Sarhan - Suriye Futbol Federasyonu Eski Başkanı

Balhous, şehir kuşatma altına alındığında tıpkı Baset gibi muhaliflerin yanında yer tutmuştu. 2011 yılının Ağustos ayında resmi tabiriyle "silahlı çetelere yardım ve yataklık ve şüpheli miktarda para bulundurmak" suçundan Esad rejimince tutuklandı.  

Önce hapis sonra tebrik

Esad karşıtı aktivistlerin sosyal medyada başlattığı "Balhous serbest bırakılsın" kampanyasına destek verenlerden biri de şu an askeri üs olarak kullanılan Khalid Ibn Al Walid Stadı'nda beraber oynadıkları genç Baset olmuştu. İddiaların zayıf olduğunu belirterek Esad rejiminin amacının Balhous'u öldürmek olduğunu belirten bir video yayımlayarak kitleyi harekete geçirenlerden biriydi.

Balhous neredeyse bir sene ortadan kaybolmasına rağmen, bir şekilde serbest kaldığında herkes onun katledilen ya da sürülen diğer arkadaşları gibi milli takımı reddedeceğini veya alternatif olarak kurulan ve Lübnan'da lig takımlarıyla maç dahi yapan Özgür Suriye Milli Takımı'na katılacağını düşünüyordu.

Balhous ise tam aksine Suriye milli takımındaki yerini tekrar aldı. Hatta 2012'de Batı Asya Futbol Federasyonu Kupası'nı şampiyon tamamlayan takımın as kalecisi ve kaptanı olarak sahaya çıktı. Turnuva sonundaysa soluğu takımla birlikte, 2011 yılında kendisini tutuklatan Beşar Esad'ın sarayındaki davette başkanla birlikte kupayla poz verdi ve takımı adına tebrikleri kabul etti. Balhous'un kabul ettiği sadece tebrik olmadı. Şampiyonluk primi olarak bir apartman dairesi, iş ve 1500 dolar tutarında prim de cabasıydı. 33 yaşındaki kaleci şu an Suriye'de hükümet ve muhaliflere ara buluculuk yapmaya çalışan Umman'da, birinci ligde yer alan Dhofar takımında forma giymeye başladı.

Humus'un biri siyasi diğeri sportif iki sembol kalecisinin yaşamları arasında, kuzeydeki Halep şehrinde çok daha farklı bir hayata yol alan bir başka genç vardı.

Nosheen Hanan

Orta üst sınıf bir Kürt ailenin oğlu olan Nosheen Hanan, Türkiye - Suriye sınırının dibindeki Afrin doğumlu. Çocukluğundan itibaren çok sevdiği futboldaki yeteneği onu Halep'in birinci ligdeki temsilcilerinden Al Hurriya takımına götürecek kadar dikkat çekici. Asya Futbol Konfederasyonları 22 Yaş Altı Şampiyonası için Suriye Milli Takımı'ndan davet aldığındaysa üniversite eğitimini iki sene boyunca donduracak kadar futbola tutuklu.

Associated Press muhabirine bu sözlerle savaşı özetleyen Hanan, 2012 yazında Özgür Suriye Ordusu'nun Halep'te rejimle çatışmaya başlamasından sonra ailesiyle birlikte hayatının en önemli kararını verdi. Her şeyi geride bırakıp şu an YPG kontrolünde olan Afrin'e kaçtı. Asıl macerasıysa bundan sonra başlıyor. Reyhanlı ve Kilis arasındaki Suriye topraklarının ortasındaki Afrin'de iş ve gelecek umudunun olmadığını görerek kuzeye, yaklaşık 180 km mesafedeki Türkiye sınırına yürümeye başladı. Doğru dürüst yiyecek ve su dahi olmadan 12 kişiyle beraber sığındığı bir ahırdan neredeyse 3 hafta boyunca bekledikten sonra Türkiye üzerinden Irak Bölgesel Kürdistn Yönetimi'nin başkenti olan Erbil'e sığındığı gün yepyeni hayatının ilk günüydü.

Irak liginde forma giymek için kulüp arayan Hanan, bunun Şam hükümetinin iznine tâbi olduğunu öğreniyor. Mecburi askerlik hizmetini yapmayıp sığınmacı olarak Irak'a yerleştiği için de o izni en azından şimdilik alması imkânsız. Suriye'deki Afrin Kantonu'nda bulunan ailesine bakmak için çalışmak zorunda ve bunu Erbil'in lüks bir otelinde garsonluk yaparak yerine getiriyor.

Şu an 23 yaşında ve eskiden hayatı olan futbol Nosheen Hanan iş çıkışında otelde birlikte çalıştığı arkadaşlarıyla yaptığı sosyal bir aktiviteden ibaret. Esad rejiminin en çok arananlar listesindeki Baset bir çatışmada fibula ve tibia kemiğini kırmış, tendonlarını koparmış eski bir profesyonel. Rejimin affettiği Balhous ise kariyerinin ve formunun zirvesinde olması gereken bir dönemde kulüpsüz.

Humus'a Dönüş belgeselinin fragmanındaki "Eski hayâllerimizi geride bırakıyoruz." cümlesi üç kaleci için de gerçeğin en çıplak hâli ve bir Suriye özeti gibi.

Değerli Haberturk.com okurları.

Haberturk.com ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.

Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Haberturk.com yorum sayfalarında yer almayacaktır.

Ayrıca Haberturk.com yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.

Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Haberturk.com yorum sayfalarında paylaşılamaz.

Haberturk.com yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Haberturk.com bunlardan sorumlu tutulamaz.

Haberturk.com yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.

Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.

SEN NE DÜŞÜNÜYORSUN?