Cuma saati 22 Şubat 2019! (il il) İstanbul'da Cuma namazı için öğle ezan vakti kaçta? İstanbul cuma saati
İstanbul Cuma saati, cuma namazı öncesi İstanbullular tarafından araştırılıyor. Diyanet Başkanlığı'nın ülkedeki tüm camilerde okunması için yayınlandığı Cuma hutbesinde, "Yaşlılara Hürmet, Ömrümüze Bereket" konusu işlendi. İşte il il Cuma saati ve 22 Şubat İstanbul cuma namazı saati
İstanbul Cuma namazı saati, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yayınladığı haftalık ezan ve namaz saatleri tablosunda yer aldı. Bugünkü cuma namazı için hazırlıklar tamamlanıyor. Diyanet İşleri tüm camilerde okunması için yayımladığı Cuma Hutbesi'nin teması, "Yaşlılara hürmet, ömrümüze bereket". İşte Diyanet'in yayımladığı Cuma Hutbesi ve il il Cuma namazı saatı ile İstanbul Cuma saati...
İSTANBUL CUMA SAATİ - 22 ŞUBAT 2019
Diyanet İşleri Başkanlığına göre İstanbul'da Cuma namazı bugün saat okunacak öğle ezanıyla birlikte kılınacak. İstanbul'un haftalık ezan ve namaz saatleri takvimi ise şöyle:
YAŞLILARA HÜRMET, ÖMRÜMÜZE BEREKET
Muhterem Müslümanlar!
Mekke’nin fethedildiği gündü. Hasret bitmiş,
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ve güzide ashabı yıllar önce zorla çıkarıldıkları yurtlarına dönmüşlerdi. Müminler sevinçle birbirine sarılıyor, böyle bir günü lütfettiği için Allah’a şükrediyorlardı. Resûl-i Ekrem’in hicret arkadaşı, sâdık dostu Hz. Ebûbekir ise şehre girer girmez doğruca babasının yanına
gitmişti. İslam’ı kabul etmesini çok arzu ettiği
babasını alıp Resûlüllah’ın huzuruna getirdi. Allah Resûlü, yaşlılıktan saçı sakalı ağarmış, gözleri görmeyen Ebû Kuhâfe’yi karşısında görünce her zamanki mütevazı, zarif ve hürmetkâr hali ile şöyle buyurdu: “Bu ihtiyarı evinde bıraksaydın da biz ona gitseydik olmaz mıydı?”
Aziz Müminler!
Hayat, mevsimler gibidir. Baharı, yazı, sonbaharı, kışı vardır. Hayatın her dönemi, ayrı özelliklere ve güzelliklere sahiptir. Kul olarak iyi işler yapmak, ibadet ve taat ile hayata anlam katmak için bu dönemlerin her biri birer fırsattır. İnsanı kemâle ulaştıran, olgun bir mümin olmanın huzurunu yaşatan en kıymetli dönem ise yaşlılıktır. Yaşlılık, bedenin yorulduğu ancak ruhun tecrübeyle yoğrulduğu bir bilgelik dönemidir.
Kıymetli Müslümanlar!
Yaşlılar, Allah’ın dualarına icabet ettiği, ihsan ve ikramına mazhar kıldığı kimselerdir. Milli ve manevi değerlerimizi, kültürümüzü yarınlara taşıyan, geçmişimizle geleceğimizi birbirine bağlayan en değerli köprülerimizdir. Onlar, yuvalarımızın dayanağı, bereket kaynağıdır. Ağarmış saçları, bükülmüş belleri toplumumuz için birer rahmet ve mağfiret vesilesidir. Sağlığının ve geçen yıllarının kıymetini bilen bir yaşlı, güzel bir insandır. Çünkü Sevgili Peygamberimiz, “İnsanların en hayırlısı kimdir?” sorusuna cevaben “Ömrü uzun, ameli güzel olandır” buyurmuştur.
Değerli Müminler!
İnsanoğlu, ailesi ve çevresiyle sürekli irtibat hâlinde olmak, beşerî ilişkilerini sürdürmek ister. Yaşlılık döneminde bu ihtiyaç ve bağlılık daha da artar. Yaşlıları hayatın coşkusundan uzaklaştırmak, toplumdan dışlamak onları mutsuzluğa ve yalnızlığa sürükler. Halbuki saygı gören, hali hatırı sorulan, fikrine danışılan bir yaşlı, kendisini huzurlu ve güvende hisseder. Yalnızlığın ve terk edilmişliğin sebep olacağı sıkıntı ve bunalımlardan kurtulur.
Kıymetli Müminler!
Hayatta ilgi, sevgi ve desteğimizi en çok hak edenlerin başında anne babamız gelir. Resûlüllah (s.a.s), “Rabbin rızası, anne babanın rızasına, öfkesi de anne babanın öfkesine bağlıdır”buyurmuştur. Anne babamıza göstereceğimiz şefkat ve merhamet, onların huzurlu bir yuvaya en çok ihtiyaç duyduğu ihtiyarlık çağında ayrı bir önem taşır. Ömürlerinin bu en hassas döneminde onların yanı başında olmak, ihtiyaçlarını karşılamak, hayır dualarını almak bize Allah’ın rızasını kazandıracak en önemli vesilelerdendir. Bir evladın, yaşlı anne babasını kimsesiz ve sahipsiz bırakması ise büyük bir vefasızlıktır. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s), yanında annesi ile babasından biri yahut her ikisi ihtiyarlayıp da onların hoşnutluğunu kazanamadığı için cennete giremeyen kişi hakkında “Burnu yerde sürtünsün” buyurarak böyle bir kimsenin nasipsizliğine işaret etmiştir.
Muhterem Müslümanlar!
Her yaşlıda kendi hayat serüvenimizi görmek, akıl sahibi olmanın bir gereğidir. Bugünün ihtiyarları dünün gençleri olduğu gibi, bugünün gençleri de yarının ihtiyarları olacaktır. Rabbimiz bu gerçeği Kur’ân-ı Kerim’de şöyle dile getirmektedir: “Allah, sizi güçsüz olarak yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından bir güç veren, sonra gücün ardından bir güçsüzlük ve yaşlılık verendir. O dilediğini yaratır. O hakkıyla bilendir, kudret sahibi olandır.” O halde, küçükken bizi hayata hazırlayan yaşlılarımıza biz de bugün ihtimam gösterelim. Hayatlarını kolaylaştırmak ve tecrübelerinden faydalanmak için üzerimize düşen sorumlulukları
yerine getirelim. Unutmayalım ki, yaşlılarımıza hürmet, ömrümüze bereket katacaktır. Hutbemi Peygamberimiz (s.a.s)’in şu hadis-i şerifiyle bitiriyorum: “Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşından dolayı hürmet ederse, Allah da ona yaşlılığında kendisine hürmet edecek birisini hazırlar.”
1 İbn Hanbel, VI, 350.
2 Tirmizî, Zühd, 21.
3 Tirmizî, Birr, 3.
4 Müslim, Birr, 10.
5 Rûm, 30/54. 6 Tirmizî, Birr, 75