Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Günde 3 kezden fazla asitli gıda, diş erozyonunu 37 kat artırıyor
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türk Restoratif Diş Hekimliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Esra Can, 22 Kasım Diş Hekimleri Günü ve Ağız Diş Sağlığı Haftası vesilesiyle, son yıllarda her yaş grubundan pek çok kişinin diş sağlığını tehdit eden unsurlardan biri olan diş erozyonu ile ilgili bilgi verdi.

        “İLK BELİRTİ DİŞLERDE HASSASİYET”

        Prof. Dr. Can, “Diş erozyonunu, süt ve sürekli dişlerde kimyasal etkenlerle meydana gelen, dişlerin geri dönüşümsüz ve ilerleyici madde kaybı olarak tanımlayabiliriz. Erozyonda önemli olan faktör kimyasal, çürükteki gibi mikroorganizma etkisi söz konusu değil” dedi.

        Diş erozyonunda ilk olarak hassasiyet oluştuğunu belirten Prof. Dr. Can, “Arkasından dişlerde matlaşma, renklenme, ilerlemesiyle beraber de dişlerin kesici kenarlarında çukurlaşma, aşınma ve dişlerin şeklinin bozulmasıyla estetik sorunlar meydana gelir. Koruyucu önlemler alınmadığında ilerleyen erozyon daha sonra fonksiyonla ilgili problemlere de neden olur. Erozyon ilerleyici özellik gösteren patolojik bir aşınmadır” dedi.

        REKLAM

        “ÇOCUKLAR VE GENÇLERDE DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR”

        Çocuklarda ve gençlerde diş erozyonunun daha fazla görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Can, “Son dönemlerde yapılan araştırmalar, Türkiye’de ve dünyada diş erozyonunun sıklığının arttığını göstermektedir. Diş erozyonunun sıklığı çocuk ve genç grubunda yüzde 30 ile yüzde 70, erişkin grupta ise yüzde 25 ile yüzde 45 arasında görülüyor. Bu aslında bize çok önemli bir bilgi veriyor. Çocuklarımız ve gençlerimiz bizden daha fazla erozyona maruz kalıyor ve bu da onların erişkin döneminde daha fazla erozyonla ilgili dental problemlerle karşılaşacağını göstermektedir” diye konuştu.

        ÖĞÜN ARASINDA BUNLARI TÜKETMEYİN”

        Diş erozyonunu hem birey olarak hem de diş hekimi vasıtasıyla önlemenin mümkün olduğunu belirten Prof. Dr. Can, şunları kaydetti: "Önce birey olarak erozyonun oluşmasını engellememiz gerekiyor. Örneğin, asidik yiyecek ve içeceklerin sıklığını azaltabiliriz. Günde 3 kereden fazla asidik yiyecek ve içecek tükettiğimiz zaman erozyonun oluşma riski 37 kat artıyor. Bu oran çok yüksek. Bu içecek ve yiyecekleri öğünlerle sınırlayabiliriz; çünkü öğünlerde tükürük salgımız artar ve böylece erozyon faktörü ortadan kalkar. Öğün arasında tükürük salgımız az olduğu için asidik yiyecek ve içecekleri tüketmemeliyiz. Asitli içecekleri ağızda gezdirmek yerine hızlıca yutmalı veya pipetle içmeli, içtikten sonra ağzımızı su ile çalkalamalı ya da su içmeliyiz. Özellikle gece yatarken meyve yememeliyiz. Asidik yiyeceklerden sonra hemen dişlerimizi fırçalamamalıyız. Asidik içecekleri soğutarak içmeliyiz. Öğünlerden hemen sonra değil, 30 dakika sonra dişlerimizi fırçalamalıyız. Dişlerde erozyon, matlaşma ve renklenme varsa bu durumdan korunmak için öğün arasında ağız ortamını nötralize edici şeyleri yapabiliriz. Örneğin; su içebiliriz veya süt ve peynir ürünleri yiyebiliriz. Dişlerinde erozyon olan bireyler, ağızlarındaki diş renklenmelerini ve koyu rengi açmak için beyazlatıcı diş macunu kullanıyorlarsa, zaten kimyasal etkilerle yumuşamış olan mine yüzeyini daha fazla aşındırır ve daha fazla madde kaybına yol açar.”

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ