Siyasette tehlikeli üsluplar

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 2006 yılında Mersin'de bir çiftçiye "Ananı da al git" demesi beş yıldır eleştiri ve tartışma konusu olurken bundan daha tehlikeli bir cümle, tamamlanmasa da CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun ağzından çıktı.

Kılıçdaroğlu, bugün Zonguldak mitingi sırasında yaptığı konuşmada, Başbakan Erdoğan'a seslenerek "Eğer bir toplu iğne ucu kadar yakınlarıma çıkar sağladığımı ispat edersen eyvallah. İspat edemezsen benim adımı yolsuzlukla anarsan ana... gerisini söylemeyeyim'' dedi.

Kılıçdaroğlu, daha sonra bu sözünü telafi amacıyla "Başbakan'ın bana yönelik haksız eleştirilerine karşı şöyle bir ifade kullanmak istedim aslında; 'Herkes daha dikkatli olmalı, ayağını denk almalı' sözcüğünü kullanmak istemedim, orada kestim. Bunu daha farklı bir şekilde yorumlamaları yanlış" dese de bu açıklaması tatmin edici bulunmadı.

Kılıçdaroğlu'nun ağzından çıkanlar, özür dilemesi gereken bir cümle olarak değerlendirildi.

Siyasetin üslubu giderek daha fazla tehlikeli bir hal alırken, bu özür çok daha büyük bir önem arz ediyor. Böyle bir üslubu tekrarlamamak da...

Siyasette yükselen gerilimi uzmanlar HABERTURK.COM'a şöyle yorumladı.

Psikolog Prof. Dr. Nevzat Tarhan

"SİYASET 'ÇAMUR ATMA MESLEĞİ' GİBİ ALGILANIYOR"

Liderlerin özellikle öfkeli, yargılayıcı, suçlayıcı konuşması nezaketin dışında politika üretmesi gençleri özellikle olumsuz etkiliyor. Rol model olarak düşenebilecekleri siyasi liderlerin böyle argo jargonla konuşması gençlerde bir gelecek kaygısı oluşturuyor. 'Geleceğimiz güvende mi, değil mi? Türkiye gemisinin kaptanı olacak kişiler niye böyle dengeli ve tutarlı konuşamıyorlar? Belli bir düzey tutarak sorunları ifade edemiyorlar? Muhakkak incitici mi olması gerekir?' gibi kaygılarla gençlere rol model olma özelliklerini zayıflatıyor. Ortalama bir genç hiçbir siyasetçiye sıcak bakmamaya başladı. Siyaset denildiği zaman çamur atma mesleği gibi algılandı.

Genellikle liderler kendi tabanlarını harekete geçirmek için bu üslubu tercih ediyorlar. Öfkelerini tatmin ederek daha çok kitle oluşturmak için yapılıyor... O anda alkış alıyor ama başarı toplam bir alkıştır. Orta ve uzun vadede bu kaybettirir.

Politikada 'ben' dilini kullanmanız gerekir. 'Ben şöyle yapacağım' tarzı yaklaşım iletişim tekniklerine daha uygun. Bu üslup oy verme davranışını etkilemiyor. Seçmeni o anda gülümsetse de insanlar galdyatör seçimi yapmıyor. Söylenenler kadar nasıl söylendiği de önemlidir. Politikacının kariyerini de çizecek şeyler oluyor. 20 sene sonra politikacının 'küfürlü, öfkeli' diye hatırlanması ihitimali de var."

Psikiyatr Doç. Dr. Özkan Pektaş

"ERDOĞAN GİBİ SESİNİN DUYULMASINI İSTİYORLAR"

Kılıçdaroğlu farklı bir şey söylemek istiyor fakat daha sonra yanlış anlaşlıcağı için duruyor. Kılıçdaroğlu'nun bu dönem içinde izlediği politka dürüstlük üzerine. Bu konuda anormal hassas. Ben burada küfür dile getirmek istediğini düşünmüyorum.

Siyasi üslup seçime giderken oldukça sertleşmiş durumda. Bir tarfta çok güçlü parti var ve bunu zorlayan bir parti yok. Bunu zorlayacak parti liderinin riskler alması gerekiyor. Bunu Kılıçdaroğlu yapıyor. O da Erdoğan gibi sesinin duyulmasını istiyor.

Sayın Başbakan yıllardır çok sert konuşabiliyor. "Kasımpaşalı" olmanın getirdiği davranış her zaman oldu. Diğer liderlerde pek alışmamıştık. Karşı koyarken anlamı aşan bazı durumlar oluyor. Sayın Bahçeli'den daha çok beklerdik ama şimdi farklı.

Sayın Başbakan'ın '5000 kişi de biz çıkartırız' demesi bizleri çok yalnız hissettirdi. Çünkü o iki bin kişinin Başbakan'ı da Tayyip Erdoğan.

Muhalefetteki liderlerin söylemi olumlu etki yapacak, bir sektörde bir evde tek söz, tek yürek siz olmamalısınız. Evde karı koca karar verir. Koca ülke bir Başbakan'ın yönetimi altında. Başbakan'ın kendisini kontrol altında hissetmesi için iktidar mücadelesi verenler sesini yükseltiyor.