Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem MİT: Ergenekon'u 5 yıl önce bildirdik!

        Çünkü bu yazışma, MİT tarafından Temmuz 2003’te Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e ve Kasım 2003’te de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, ‘Ergenekon ve Lobi’ başlıklı birer rapor sunulduğunu gösteriyor. Emre Taner yazısında, MİT’in sadece istihbarat üreten bir kuruluş olduğuna dikkat çekerek, devletin diğer kuruluşları içinde vuku bulan ve suç teşkil eden fiiller hakkında, o kuruluşların kendi bünyesinde çeşitli denetim mekanizmalarının mevcut olduğuna dikkat çekiyor. MİT Müsteşarlığı’nın kurumların içini kontrol etmesinin de yasal olarak mümkün olmadığını kaydeden Taner, kısaca “Biz bilgiyi ulaştırdık, gereğinin neden yapılmadığını o kuruluşlara sorun” diyor. Peki raporun içeriğinde neler var?

        “Ergenekon’u ilk kez Aydınlık yazdı”

        MİT Müsteşarı Emre Taner, savcı Zekeriya Öz’ün bilgi talebi üzerine kaleme aldığı raporunda, Ergenekon yapılanmasını ilk olarak, Ergenekon sanıklarından Doğu Perinçek’e ait Aydınlık dergisinin yazdığını belirtiyor. Raporda, 1 Nisan 2001’de Aydınlık’ta ve 12 Mayıs 2001’de Aksiyon’da yayınlanan haberlerin yanı sıra, Yeni Şafak gazetesi yazarı Fehmi Koru’nun da 30 Nisan ve 1 Mayıs 2001 tarihli köşe yazılarında ‘Ergenekon’ isimli bir oluşum hakkında dikkati çeker mahiyette haberlere yer verildiğini kaydediyor. Taner, gelişmelerin 3 Temmuz 2002’de posta yoluyla MİT’e ulaştırılan bir ihbarla başladığını belirtiyor. İki sayfalık mektup ve ekindeki 6 CD’yi gönderen kişinin ismini açıklamayan bir polis olduğunun altını çizen Taner, raporunda şöyle deniliyor:

        “İhbarcı Ergenekon isimli yapılanma ve üyeleri hakkında çarpıcı bilgiler veriyordu. Ülke geleceğine şekil vermek amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösterdiği, askeri kimliğini de kullanarak kendi etrafında sivil menfaat odakları oluşturduğu, Alevi kesimle temaslarının yanı sıra, Veli Küçük, Sedat Peker ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile ciddi diyaloglarının olduğu, jandarmanın organize ettiği internetteki sitenin de Sedat Peker tarafından sahiplenildiği iddia ediliyordu. Memlekette anayasal düzeni yıkmak gibi faaliyetlerinin yanı sıra, Türki cumhuriyetlerde de faaliyetleri bulunan Tuncay Güney’in, gözaltına alındığı sırada elde edilen bilgisayar kayıtlarının içeriğinde Ergenekon adlı yapıdan bahsedildiği, ancak kimsenin bu meseleyle uğraşmadığı da belirtiliyordu.”

        “İstanbul Emniyeti konuyu bizimle paylaşmadı”

        Emre Taner raporunda, ihbar mektubuyla birlikte gönderilen CD’lerin o dönemde incelendiğini, ancak CD’lerin büyük bölümünün Strateji ve Aydınlık isimli dergilerle, Doğu Perinçek tarafından kaleme alınan kitaplarda ve makalelerde yer aldığını ve bir arşiv niteliğinde görüldüğünü bildiriyor. Taner, raporun devamında şöyle diyor:

        “Fakat zamanla ihbarda adı geçen kurum, kuruluş ve şahıslar hakkındaki ciddi iddiaların, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün yürüttüğü bir çalışma olduğunu öğrendik. Konunun müsteşarlığımızla paylaşılmaması nedeniyle, incelemelerimiz merkezi arşivimiz ve açık kaynaklara yansıyan bilgilerle sınırlı tutulmuştur. İddia niteliğinde olan ve Ergenekon adı kullanılarak yürütülen bu çalışmaların, devleti ve rejimi hedef alan bir grubun kendi çıkarları doğrultusunda organize olma çabalarını içerdiği izlenimi edilmesi ve bu bilgilerin müsteşarlığımıza farklı kanallardan gelmesi ve birbirini teyit eder nitelikte olması nedeniyle ilgili makamları bilgilendirdik.”

        Genelkurmay’a sonra Başbakan’a iletildi

        Emre Taner raporunda, isimsiz ihbar mektubu ve ekindeki CD’lerde yer alan ‘Ergenekon ve Lobi’ isimli projelerle, iddia niteliğindeki bilgilerden oluşturulan kitapçığın, ilk olarak 10 Temmuz 2003’te Genelkurmay Başkanı’na; dört ay sonra, 19 Kasım 2003’te ise Başbakan’a intikal ettirildiğini belirtiyor.

        Emre Taner, bahse konu çalışmanın özeti niteliğinde bir başka bilgi notunun, 19 Ocak 2006’da bu kez önce Başbakan’a; dört ay sonra, 26 Mayıs 2006’da ise Genelkurmay İstihbarat Başkanı’na sunulduğuna dair bilgiye de raporunda yer veriyor.

        Bir ihbar da TSK’dan!

        MİT Müsteşarı raporunda, çok konuşulan ‘Darbe Günlükleri’ ile ilgili bir ihbarı da aktarıyor.

        Kendisini TSK’da görevli subay olarak tanıtan bir kişinin, 17 Nisan 2007’de, İstanbul’dan posta kanalıyla bir mektup ve bir CD gönderdiğini kaydeden Emre Taner, ihbarın detaylarını şöyle aktarıyor:

        “CD’nin içeriğinde Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek döneminde Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanlığı’na getirilen Tümamiral Özer Karabulut’un bilgisayarından alındığı iddiasında bulunuluyordu. Mektup ve ekindeki CD, teşkilatımızca herhangi bir işlem yapılmadan, 24 Mayıs 2007’de Başbakan ile Genelkurmay Başkanı’na sunulmuştur. CD’de yer verilen ‘Ergenekon ve Lobi’ başlıklı ilgili metnin 12 Temmuz 2006 tarihinde aloihbar.org adlı web sitesinde ‘P.Kur.Yrb. XX’ imzasıyla, ‘Lobi başlıklı tasarı’ konulu mektup ekinde ise ‘Ergenekon ve Lobi Demokrasi ve Halka Karşı Sivil Kontra Hareket’ başlığıyla yayınlandığı tespit edilmiştir.”

        “Belgeleri, talep edenler sızdırmıştır!”

        MİT Müsteşarı Emre Taner, raporunun sonuç bölümünde Ergenekon belgelerinin kendi kurumlarından sızdırılmadığını da vurguluyor:

        “Ümraniye/Ergenekon soruşturması kapsamında ele geçirilen belgelerin ekte yer verilen dökümlerinden ve belgelere ilişkin yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzerine, MİT ile ilişkilendirilen belge ve dökümanların, müsteşarlık izni dışında herhangi bir şahsa ya da kuruma verilmediği belirtilebilecektir. Müsteşarlığımızın yazışmalarından olduğu anlaşılan, ancak talep doğrultusunda istek makamlarına intikal ettirilen ‘Başbakanlık, Adalet Bakanlığı vb..’ gizlilik derecesine haiz bilgi ve belgelerin, şüphelilerin iş ve ikamet adreslerinde ele geçirilmesinde, sorumlu mercinin talep eden makamlar olduğu düşünülmektedir.”

        Emre Taner raporunda ayrıca, Ergenekon sanıklarında ele geçirilen MİT yazılı belgelerin bazılarının sahte olduğunu, diğer belgelerde ise geçmiş dönemlerde ilgili yargı makamları nezdinde müracaatta bulunarak gerekli hukuki sürecin işletileceğini de hatırlatıyor…

        Raporun eki de, klasörde yok!

        Ergenekon soruşturmasını yürüten savcı Zekeriya Öz’ün, Emre Taner’den gelen yazının ardından, 20 Haziran 2008 tarihinde Başbakanlık Müsteşarlığına bir yazı yazdığı görülüyor. Savcı Öz, MİT’in Ergenekon yapılanmasıyla ilgili olarak 19 Kasım 2003 ve 19 Ocak 2006 tarihinde Başbakan’a sunduğu rapor ve belgelerin, soruşturmanın aydınlatılması açısından, uygun görüldüğü takdirde, dosyaya konulması için kendilerine gönderilmesini talep ediyor. Bu talep yazısı iddianamenin eklerinde yer alıyor, ancak ilgili klasörde Başbakanlığın cevabi yazısına rastlanmıyor.. Bunun gibi, Emre Taner’in savcı Zekeriya Öz’e gönderdiği raporun ekindeki 135 sayfalık çizelge ve 13 adet bilgi notu ile Ergenekon konulu kitapçığı da avukatlara verilen DVD’lerde yer almıyor.

        İddialara göre, DVD’lere konmayan MİT raporunda, Ergenekon örgütünün içindeki gazeteci, siyasetçi ve iş adamlarının da yer aldığı kişilerin listesi ile örgüt şemasına ilişkin bilgiler yer alıyor. Taraf gazetesi geçtiğimiz günlerde, bu isimler arasında, CHP lideri Deniz Baykal’ın da olduğunu iddia etmişti…

        “Biz üzerimize düşeni yaptık”

        2002’de kendilerine MİT’e ulaşan ihbar üzerine, 2003’te hem Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, hem Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bilgilendirdiği halde, operasyon için neden Ümraniye’deki el bombalarının bulunması beklendi? Emre Taner, akıllara ilk gelen bu soruya da raporunda cevap veriyor gibi. Prensip olarak, devlet kuruluşlarından birinin bilgisi dahilinde olan ve görev alanına giren şahıs, olay ve gelişmelerle ilgili olarak, devletin diğer kuruluşlarına bilgi vermek gibi bir uygulamaya gidilmediğini belirten Taner, raporda şöyle diyor:

        “Keza devletin diğer kuruluşları içinde vuku bulan, görevin kötüye kullanılması da dahil, birçok bilgi, disiplin dışı veya suç teşkil eden fiiller ile de müsteşarlığımız ilgilenmemektedir. Diğer kuruluşların kendi bünyesinde çeşitli denetim mekanizmaları mevcut iken, ayrıca MİT Müsteşarlığı’nın da kurumların içini kontrol etmesi yasal olarak mümkün değildir. Diğer taraftan MİT Müsteşarlığı, istihbarat üreten bir kuruluştur. İstihbarat ise, intikal eden birçok bilgi, belge, haber ve duyumun belli bir sistem içinde işlenmesinden sonra oluşturulmaktadır. Dolayısıyla çeşitli kaynaklardan intikal eden birçok haber ve duyum, istihbarat dönüştürülemediği takdirde, ilgili devlet organlarına sunulamamaktadır. Bunun tek istisnası ikaz istihbaratı niteliği taşıyanlardır. Bu tür haber ve duyumlar, içerdiği tehlikenin büyüklüğü ve aciliyeti nedeniyle teyidi beklenmeksizin sunulmaktadır. 29 Mart 2007’de Genelkurmay Başkanlığı’na verilen İşçi Partisi Karargah evleri bilgi notu örneğinde olduğu gibi... Müsteşarlığımıza yüzbinleri aşan haber ve duyum intikal etmektedir. Bunlar içinde yanlış, eksik ve yönlendirici olanlar da bulunmaktadır. Bunların birçoğu netleştirilemediği için veya netleştirilinceye kadar kayıtlarda muhafaza edilmekte ancak kullanılmamaktadır. Bu çerçevede kimi zaman kamuoyuna ‘her şeyi bilen MİT’ gibi ifadelerle, teşkilatımız elinde geniş bilgiler bulunmasına rağmen, zamanında kullanmadığı görüntüsünü içeren mesajlar verilerek, teşkilatımızın maksatlı veya maksatsız yıpratılmasının söz konusu olabileceği de görülmektedir.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ