Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem İstanbul şapkacı, madame katia şapka, madam katia şapkacı, danışman geçidi, türkiyenin en eski şapkacısı, Işıl Cinmen röportaj

        IŞIL CİNMEN

        icinmen@haberturk.com

        HABERTURK.COM

        FOTOĞRAFLAR: Funda Duru

        Elleriyle şapka yapan bir kadın hala var, Madame Katia.

        Mavi gözlerinde, hünerli ellerinde, ufak tefek bedeninde İstanbul’un İstanbul, Beyoğlu’nun Beyoğlu olduğu zamanların zarafetini taşıyor.

        Beyoğlu’nun ortasındaki küçük dükkanında, “Kafamı uzatıp Beyoğlu’na bakmak bile istemiyorum” diyor.

        Beton Bey Oğlu’na bakıp hatıralarını kirletmek istemiyor.

        O, şık hanımların ve kibar beylerin yürüdüğü, temiz ve saygılı Beyoğlu’nu tanıyor.

        Bir şapkanın ne anlama geldiğini bilen, onu taşımanın ciddi bir iş olduğunu kavrayan insanların muhitini…

        Tüm yaşamını, insanı bir anda güzelleştiren o şapkalara adamış; annesi Madame Eva gibi…

        Madame Katia. İstanbul’un en şık şapkalarının yaratıcısı… Kimsiniz siz?

        İstanbul'da, Rum mahallesinde doğdum. Şapkaların, dantellerin, tüllerin içinde büyüdüm.

        Annenizin hikayesiyle mi başlıyor sizinki?

        Evet… Annem Eva, 1911'de İstanbul’da doğmuş. 12 yaşlarında başlamış şapkalara olan aşkı. O zaman İstanbul’a bir Fransız hanım gelmiş ve kendine ufak bir şapkacı açmış. Çevredeki bütün kızları yanına toplamış, yardımcı olsunlar diye… Annem, o Fransız hanımefendiden öğrendi bu işi ve çok sevdi.

        Ya sonra?

        18 yaşında kendi dükkanını açtı. Malzemeleri Paris'e, İtalya'ya gidip, kendi seçerdi. Bir süre sonra Hazzopulo Pasajı’ndaki (Danışman Geçidi) bu ufak dükkanı aldı. Hergün okuldan çıkıp buraya gelirdim. Bana da gösteriyordu işi. Seçmeyi, birleştirmeyi, şapkanın ruhuna üflemeyi… Ben de sevdim şapkaları... Annem vefat ettikten sonra ben devam ettirdim.

        Ne zaman öldü anneniz?

        1986'da.

        Tek çocuk muydunuz?

        Hayır, üç kardeştik. Ama ben ilgilendiğim ve sevdiğim için beni yetiştirdi annem.

        Babanız?

        O, ilaç firmasında müdürdü.

        85 yıllık bir geçmiş… Fransa'dan gelen hanımefendiyi saymazsak anneniz Madame Eva’ya İstanbul’un ilk şapkacısı diyebilir miyiz?

        O zamanlar çok şapkacı vardı; ama o kadar şapkacının içinde tutunmak çok zordu. Annemin çok fazla müşterisi vardı. O zamanlardan bu zamana devam eden bir biz varız.

        Şu an sizin yaptığınız işi yapan bir başkası var mı?

        Yapan yok, herkes hazır getiriyor.

        Sadece bu işle hayatta kalmak, para kazanmak zor olmadı mı?

        Bazı zamanlar hiç iş olmazdı. Annem de o zaman gelinlik yapmaya başladı. Sonra yine şapka modası başladı ve işine geri döndü. Ben çok zorlandım, bazı aylar bir şapka bile sipariş alamadığım oldu.

        Ama yoğunluğunuzdan dolayı tam 28 gün bana röportaj veremediniz!

        İşlerim dönem dizileri başlayınca açıldı, şimdi talep var. Tüm şapkaları ellerimle yaptığım için zamanım olmuyor.

        Hangi diziler?

        Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisinde vardı. Ihlamurlar Altında filminde de…

        Bunların etkisi oluyor mu satışlarda?

        Hem de nasıl! İnsanlar geliyorlar hemen. Kate Middleton'ın düğününden sonra herkes onun şapkasından istedi. O şapkadan kaç tane yaptığımı hatırlamıyorum.

        Bu dükkandaki şapkaları satmıyorsunuz değil mi? Sanki showroom gibi.

        Evet. Buradakiler satılmıyor. Sipariş gelince iki günle, bir hafta arası bir zamanda şapkanızı hazırlıyorum. Her malzeme için başka türlü çalışılır. Kalıbını hazırlıyorum, kesiyorum, dikiyorum ve malzemesini koyuyorum üzerine.

        Her gün bir şapka satıyor musunuz?

        Hiç belli olmuyor. Bir düğün oluyor 10 tane istiyorlar, bazen hiç satmadığım günler de oluyor. Düğün mevsimi olduğu için yazın daha çok. Marttan sonra başlıyor

        Kim takıyor bu şapkaları?

        Düğünlerde takıyorlar. Museviler, Ermeniler, Katolikler, İtalyanlar çok alıyorlar. Düğünlerde gelin ve damadın kardeşleri, kuzenleri, anneleri şapka takıyor. Elbiselerini getiriyorlar, bakıyorum ne uygun olur, seçiyoruz. Siparişleri sıraya koyuyorum ve seçtiğimiz modelden yapıyorum.

        Müslümanlar?

        1,5 yıldır Müslümanlar da düğünler için alıyorlar ama diğerleri gibi değil, sadece anneler alıyor. Gelin başı da yapıyorum.

        Siz de düğünlere giderken şapka takıyor musunuz?

        Soruyorum eğer takılıyorsa, ben de takıyorum. Kendi düğünümde de annem çok güzel bir duvak yapmıştı bana.

        Ya ünlüler? Bence Bülent Ersoy bayılırdı size…

        Ona şapka yapıyorum zaten.

        Harika! Başka kimler var?

        Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Hülya Avşar, Ajda Pekkan, Bülent Ersoy, at yarışlarına giden hanımlar... Kimler kimler...

        Buraya mı geliyor mesela Bülent Ersoy?

        Telefonlaşıyoruz. Ölçülerini alıyorum, adamını gönderiyor, teslim alıyor.

        Kolay mı onlarla çalışmak?

        Çok çok iyi, çok kibar insanlar.

        Erkek şapkası yapıyor musunuz?

        Evet. Fötr, bere, kasket yapıyorum.

        Bir erkek sizin yaptığınız işi sizin kadar iyi yapabilir mi?

        Elbette, Avrupa'da gittiğim şapkacılar hep erkek… Nasıl ki iyi erkek terziler var, şapkacılar da olabilir.

        Fiyat aralığı nasıl?

        Modelden modele değişiyor. 200 TL'ye de var, 750 TL'ye de var. Tüy de koy, tül de koy derse, 1000 TL'yi de bulur. Malzemeleri hep Avrupa'dan alıyorum çünkü.

        Türkiye’de yok mu?

        Burada hiç yok. Yılda iki kez İtalya, Fransa ve İngiltere'ye gidip alıyorum. Burada kalite yok, kaliteli malzeme yok. Sadece kumaş var.

        Müşterilerinizin yaş aralığı kaç?

        18 de var, 70 de var, 80 de var. Ama en çok 35 - 45 yaş aralığı.

        Siz Beyoğlu’nun o müthiş şık zamanlarını gördünüz değil mi? Nasıldı? Şimdi baktığınızda…

        Hiç düşünmek bile istemem. Burası küçük bir Paris'ti. Herkes gelmezdi. Pazar günleri güzelce giyinilip öyle çıkılırdı caddeye. Her şey, herkes, her yer tertemizdi. Dükkanlar tertemizdi. Fransız danteli satan dükkanlar, gelinlikçiler, kumaşçılar, şapkacılar... Kimler yoktu ki... Nasıl hoş görünürdü!

        Gerçekten dışarı şapkasız çıkılmaz mıydı?

        Çıkılmazdı. Sabah başka, öğlen başka, gece baloya giderken başka şapka takardı insanlar. Sonra tek tük görür oldum. Sonraysa…

        Sizce bir şapka, bir kişinin davranışlarını etkileyebilir mi?

        Elbette. Şapka, elbiseyi tamamlar. Elbise, insanın kim olduğuyla ilgili ipucu verir. Temiz bir kıyafeti, uygun bir şapkayla tamamladığınızda onun ağırlığını hissedersiniz. Ona aksi davranamazsınız. Bu şapkaları takmış bir hanımefendinin kaba davrandığını gözünüzün önüne getirebilir misiniz?

        Şimdi bunlardan birini alıp, Beyoğlu’nda dolaşsam…

        Biliyor musunuz insanlar isteseler bile, utanıyor. Bazıları diyor ki: "Şapkayla yürüyünce insanlar gözlerini dikip bakıyor, o zaman çıkarıyorum ve elimde taşıyorum." Ama bence siz yapabilirsiniz. Bir genç kız vardı müşterim, çok da güzeldi. Buradaki en büyük şapkayı almıştı. Sonra onu Beyoğlu'nda gördüm; şapkayı takmış, erkek arkadaşıyla yürüyordu. Çok hoş görünüyordu. Onun gibi iki kişi daha taksa moda yeniden geri gelir.

        Her şey modaya bakıyor artık değil mi?

        İlk önce insanların gözü alışmalı. Televizyonda eski Beyoğlu'nu görürlerse, dizilerde, filmlerde… Gözleri alışır o zaman, onlar da takarlar. Siz, başınızdaki bu şapkayı bir iki kere takarsanız, siz de seversiniz. Gençler, renkli renkli şapkalarla dolaşsalar hoş olmaz mı?

        Ben sevdim ve alıştım bile! Siz Beyoğlu’nda mı yaşıyorsunuz?

        Beyoğlu'nda yaşıyordum; ama gittim buradan. Çok bozulunca kaldıramadım.

        En çok hangi şapkayı seviyorsunuz?

        Ben yaptığım için bütün şapkalarımı severim. Çocuğum gibi hepsi…

        Şapkacı olmasaydınız ne olurdunuz?

        Çocuk doktoru olmak isterdim.

        Sizden sonra ne olacak peki?

        İnşallah kızım devam eder. İki çocuğu var onun da. Şapkalara çok meraklı, istiyor, yapabiliyor da, yetenekli. Bu dükkan üçüncü nesile geçse, 100 yıllık olsa, ne hoş olur.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ