İbrahim Yıldız: Avrupa'nın gözü Türkiye'de

Transfer dönemi tüm hızıyla sürüyor. Liglerin başlamasına az bir süre kala takımlar kadrolarını güçlendirmek amacındalar.

Her sezon öncesi yaşanan gelişmeleri izliyoruz. Yıllardır değişmeyen bir hastalığımız var. O da bitmek bilmeyen yabancı hayranlığı.

İşin ilginç bir yanı ise gözden kaçıyor. Avrupa takımlarının, genç oyuncularımızı izlediğini ve transfer ettiğini görmek yaman bir çelişki olarak gündeme bile gelmiyor. Aslında, Anadolu topraklarında yetişen yetenekli oyuncuların olduğu gerçeğini de bize gösteriyor bu gelişme. Süper Lig’de oynamadan Avrupa’ya transfer olan genç oyuncular futbolumuz adına sevindirici bir durum şüphesiz.

Doğan Erdoğan (Samsunspor), Çağlar Söyüncü (Altınordu), Zeki Çelik (İstanbulspor), Metehan Altunbaş (Eskişehirspor), Cenk Özkacar (Altay) gibi futbolcular ülke dışında spor yaşamlarını sürdürüyorlar, sürdürecekler.

Avrupa’nın birçok kulübünün, Türkiye’yi adım adım gezip oyuncu seçmesi bizim takımlarımıza da örnek olmalı aslında.

Asıl sorgulanması gereken soru da budur.

Neden genç oyuncuları bizden önce Avrupa takımları görüyor ve transfer ediyor?

Bugüne dek süregelen yanlış ne yazık ki değişmiyor. Ya da değişmesi istenmiyor.

Futbol Federasyonu’nun kadrosunda çok sayıda antrenör var. Beylerbeyi tesislerinde zaman geçiriyorlar. Belki de işsizlikten canları sıkılıyordur. Kim bilir?

Futbol Federasyonu Eğitim Dairesi konuyla ilgili ne yapıyor? Bilen var mı?

Anadolu’yu karış karış gezmişler mi?

Kaç tane genç oyuncuyu futbolumuza kazandırmışlar?

Bir projeleri var mı? Varsa spor kamuoyu ile paylaşma gereğini neden duymuyorlar?

Soruları çoğaltmak mümkün…

İşin özeti yıllarca gençlerimizi göz ardı etmişiz.

Pandemi sürecinde, altyapıların ne denli önemli olduğunu gördük. Gençleri A takıma alan takımlar maliyetsiz oyunculara sahip olmanın avantajını elde ettiler.

Hala ülkemizde, sol bek, stoper, santrfor sorunu yaşanıyor.

Federasyon, kulüpleri oyuncu yetiştirme konusunda bugüne kadar zorlamadığı gibi yeni teşvik edici kararlar da almıyor.

80 öncesi Beşiktaş öz kaynak düzeni bir ulaşılmaz olgu gibi anlatılıyor. O günden bu yana üstüne taş koymadığımız bir serüven…

Bir tek Altınordu Kulübü var. Herkesin gözü onlarda. Altınordu’yu da bu kadar ilgi yordu şüphesiz. Bir başka takım aynı yolu izlemeyi akıl etmedi. Ya da gereksiz gördü. Çalışmak, emek vermek, beklemek, sabır işlerine gelmedi.

Oysa 4-5 yıllık bir süreç, borç batağındaki takımların kurtuluşu olurdu.

Yine de umudumuzu sürdürüyoruz. Göztepe, Kasımpaşa gibi kulüplerin, bu çabanın içine gireceğini ve oyuncu fabrikası gibi yetenekler üreteceklerine inanıyoruz.

B TAKIMLAR LİGİ

Federasyon'un aldığı yeni kararlar içerisinde B Takımlar Ligi’nin kurulması da var. Bugüne kadar yapılmaması büyük hataydı. Yedek kalan oyuncuların hazır olması açısından olumlu bir girişim.

Ne var ki, zamanlama yine yanlış. Bu sezon 21 takımla oynanacak bir lig söz konusu. Yoğun maç trafiği gerçeği ortada. Takımların her türlü olumsuzluğa karşın hazır oyunculara ihtiyacı var. Yer, zaman ve maliyet açısından bakıldığında bu sezon o sezon değil.

Bölgesel olarak düşünülmesi gereken B Ligi’ne, kulüplerin gönülsüz olduğu ortada. En önemli neden ise para…

Çok olumlu, olması gereken bir girişim.

Yine de kulüplerle görüşülerek doğru zamanda hayata geçmesi gerçekçi olur…