Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Kahverengi uzun saçlı kadınları öldüren seri katil nasıl yakalandı?

        Üsküdar Üniversitesi Adli Bilimler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, seri katillerin profil özellikleri ve geçmişte yaşanan örnekler üzerinden konuyu daha iyi kavramamıza yarayacak bilgiler verirken, aynı üniversiteden Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, psikiyatrik değerlendirmelerini yaptı. İşte bir seri katilin anatomisi...

        Prof. Dr. Sevil Atasoy anlatıyor...

        Suçla mücadelenin can damarı sınıflamadır. İzler, boyalar, çiçekler, böcekler, silahlar, yaralar sınıflara ayrılamasaydı, suç aydınlatılamazdı. Bu gerçeği iyi bilen polisler Howard Teten ve Robert Ressler, bundan 45 yıl önce Amerikan cezaevlerinde yatmakta olan ve birden fazla cana kıymış 38 mahkumla yüz yüze görüşerek, önce seri cinayetleri sınıflara ayırdılar, sonra kriminal profillemeyi geliştirdiler. "Seri katil" kavramı bu sınıflamanın ürünüdür. Federal Soruşturma Bürosu FBI’ın, efsanevi davranış bilimleri biriminin kurucusu polisler, yıllara varan uzun bir zaman diliminde, 3 kişiden fazlasını, farklı mekanlarda öldürenleri "seri katil" olarak adlandırdılar ve onları, aynı zaman ve mekanda çok sayıda kişiyi öldürenler ile birkaç saat ile gün içinde farklı mekanlarda cinayet işleyenlerden ayırdılar. Sadece seri cinayetleri değil, seri kundaklama ve tecavüzleri de inceleyen birim çalışanlarının, olay yerinin nasıl inceleneceği, tanık ve sanık ifadelerinin nasıl alınacağına ilişkin 350 sayfalık "Suç Sınıflama El Kitabı" aradan geçen yıllara ve psikolog ile psikiyatri uzmanlarının acımasız eleştirilerine rağmen, hala alanının tek kitabıdır. Kitap dünyanın pek çok ülkesinin polis teşkilatında kaynak olarak kullanılır. Her ne kadar seri katil kavramı profesyonellerce FBI’ın polislerine mal edilse de, 1930’da katil Peter Kürten için aynı terimi kullanmış olan efsanevi Berlin Polis Müdürü Ernst Gennat’ın hakkını da teslim etmek gerekir.

        SERİ KATİLLE ÇOK SAYIDA İNSAN ÖLDÜRENİN FARKI

        Suç Sınıflama El Kitabı’na göre, 1888’de Londra kadınlarının kanlarını donduran Karındeşen Jack su götürmez bir seri katildir. Ancak aynı şeyi ondan 300 yıl kadar önce İskoçya’da binden fazla insanı avlayıp yiyen Sawney Bean ile 48 kişilik ailesi ya da 1600’lerde, haremindeki erkeklerle ilişkiye girdikten sonra onları öldüren Angola Kraliçesi Zingua için söylemek mümkün değildir. Çünkü Bean’lerin tek amacı karınlarını doyurmaktır ve mağaralarının önünden geçen herkesi, küçük büyük, kadın, erkek demeden yemişlerdir. Öte yandan Angolalı erkekler, öleceklerini bildikleri halde kraliçenin yatağı için kıyasıya mücadele etmişlerdir. Kara kraliçe Zingua, kriminolojik, psikolojik ya da sosyolojik açıdan incelemeye değer bir seri katil olabilir ama Suç Sınıflama El Kitabı’na göre; faili belli, olay yeri belli, üstelik kurbanları gönüllü bu örneğin kayda değer hiçbir önemi yoktur.

        SERİ KATİLLERİN HEDEFİ KİMLERDİR?

        Genel beklentinin aksine seri katillerin sadece yabancılara saldıracağı görüşü yanlıştır. Önce anne, baba, kardeş ya da yakın akrabalarını öldüren ve bunun cezasını çekip serbest kaldıktan sonra yabancılara yönelen nice katil bulunur. Seri katillerin her zaman aynı özellikleri taşıyan kişileri, aynı nedenle ve aynı teknikle öldürecekleri de doğru değildir. Seri katillerin hepsi zeki olmayan, akıl hastası, eğitimsiz, alkol ya da uyuşturucu bağımlısı, iktidarsız, içine kapanık, çocukken cinsel ya da fiziksel istismara uğramış, tek başına yaşayanlar değildir. İki cinayeti birbirinden ayıran,yıllar sürebilecek soğuma dönemlerinde iyi bir baba, sevgi dolu bir eş, sevecen bir öğretmen de olabilirler. Tamamının 20-40 yaş arası erkekler olduğu da sanılmamalıdır. 300 kadar Rus kadınını koca şerrinden kurtaran kiralık seri katil Madam Popova ve küçük çocukları öldüren 11 yaşındaki İngiliz kızı Mary Bell bunun aksini kanıtlayan örneklerin sadece ikisidir.

        .png
        .png

        BİLİMSEL DELİLLER İLE YAKALANAMIYORLAR

        Polis kayıtlarına göre 18, ailesi ve görgü tanıklarına göre 43 kişinin katil zanlısı Yavuz Yapıcıoğlu’nun bir cinayet bir de öldürmeye tam teşebbüsle yaralamak suçundan mahkum edilmesi, delillendirmede yaşanan sıkıntıların bir diğer göstergesidir. Bu örneklerde dikkati çeken, faillerden hiçbirinin olay yerlerinden ya da mağdurlar üzerinden toplanan bilimsel deliller ile yakalanmamasıdır. 3 yılda 6 kişiyi pompalı av tüfeğiyle öldüren, bazılarının cesedini bir su kanalı boyunca 10 kilometrelik çizgi üzerine atan, son saldırısında pompalının kartuşunu olay yerinde unutan Hamdi Kayapınar’ı, Kayseri Emniyet teşkilatının 30’a yakın görevlisinin coğrafi profilleme tekniğinden yararlanarak ele geçirmesi gibi ödüle layık soruşturmalar hala istisnadır.

        ÇOĞU DÜŞÜNÜLDÜĞÜ KADAR ZEKİ DEĞİL

        Seri katillerin zekalarının toplumun genel düzeyinin üzerinde olduğu düşünülür. Öyle ya onlarca kişiyi öldürüp hala yakalanmamışlarsa zeki olmaları gerekir. Oysa fazla zeki olmadıkları gibi hayli pasaklı ve dikkatsizdirler. Bu nedenle geride bıraktıkları kanıtlar sayesinde, seri katil kategorisine ulaşamadan yakayı ele verirler. Toplumların zeka ortalaması genel olarak 100’dür ve 85 ile 115 arasında değişir. Sadece 100 kişiden beşinin zekası 125’in üzerine çıkar. Katiller kendilerini, herkesi kandırabilecek kadar zeki sanmakla birlikte “dahi” denecek ölçüde zeki olanı hakkında bilgimiz yok. Belki de o ya da onlar henüz yakalanamamış olanlardır.129 IQ ile normalin üzerinde bir zekaya sahip bilgi işlemci seri katil Randy Kraft, hem zil zurna sarhoş hem de yolcu koltuğunda boğarak öldürdüğü bir cesetle araç sürmek gibi akıl almaz bir hata yapmıştır. Borsada milyonlar kazanacak kadar becerikli Gary Heidnik’in, zincire vurduğu ve işkence ettiği seks esirleri evinin bodrumunda bulunduğunda, aklına gelen tek savunmanın, “Ben eve taşındığımda bunlar buradaydı!” demesi de bu örneklerdendir. 200’den fazla polis, bütün zamanların en ünlü seri katili olarak ün salan, kahverengi uzun saçlı 6 genç kadının katili David Berkowitz’in peşindeydi. Katil geniş çaplı bir dizi operasyona rağmen bir türlü yakalanamıyordu. Kurbanlarının hepsi esmer ve uzun saçlı olduğundan New York’lu kadınların saçlarını kestirip sarıya boyatarak hedef olmaktan kurtulmaya çalışıyordu. “10 Ağustos 1977’de tutuklanmasını sağlayan nedir?” diye sorarsanız verilecek cevap çok kısa ve çok basit: Yanlış yere park yüzünden kesilen bir ceza fişi.

        Prof. Dr. Nesrin Dilbaz anlatıyor...

        Seri katilin düşüncesinin merkezinde güç vardır. Bu kişilerin gerek cinsel yönden gerekse genel anlamda hayatta güçlü olma takıntıları bulunur. İstenmeyen veya sevilmeyen çocuk olarak büyütüldüklerinde düşük benlik saygısı ve reddedilme duygusu masum kişileri öldürme ile sonuçlanır. Kurbanları genellikle kendilerinden daha zayıf ve güçsüzdür. En çok kadın veya çocuklar tercih edilir.

        SUÇLULUK DUYAN İNSANLAR İÇİN ÜZÜLÜYORUM

        “İnsanlar neden arkadaş edinir anlayamıyorum.” “Sosyal ilişkilerin altında ne yattığını bilmiyorum.” “Hiçbir şey için kendimi suçlu hissetmiyorum” “Suçluluk duyan insanlar için çok üzülüyorum.” Bu cümleler dünyanın en meşhur seri katili olan Ted Bundy’ye ait. Bu tür bireyler, duyguları küntleşmiş, hissiz, katı, dürtüsel eğilimli ve vicdan azabı duymayan kişilerdir.

        .png
        .png

        ÜZÜLMEZ AĞRI HİSSEDERLER

        Minnesota ikiz çalışması psikopatinin yüzde 60 kalıtsal olduğunu gösteriyor. Bu şu demek; Psikopatik davranışlar yetiştirme biçiminden çok DNA’yla ilgilidir.Bu, beyinde bozukluk olduğu anlamına gelir. Görüntüleme çalışmalarına göre suçlularda amigdala (Negatif uyaranı oluşturan subkortikal yapı) ile ventromedial prefrontal korteks (beynin önünde bulunan ve amigdaladan gelen yanıtları yorumlayan) arasında bağlantıda bir azalmadan söz edilir. Bu bağlantı az olduğunda amigdalada işlemlenen negatif uyaranlar, güçlü hissedilen negatif duygulara dönüşemez. Bu kişiler kötü bir şey yaparken yakalandıklarında suçluluk veya utanç hissetmezler. Başkaları acı çekerken onlar için üzülmez sadece fiziksel olarak ağrı hissederler. Kuralları tam olarak anlamalarına karşın ahlaki düzlemde tanımlananlara uymada zorluk çekerler.

        BÜYÜK BÖLÜMÜ PSİKOPAT

        Seri katilllerin çok büyük bölümünün psikopat olduğu gözlemlenmiştir. Kişilik bozukluğu en sık eşlik eden ruhsal hastalıktır. Psikopatların psikotiklerden farkı onların gerçek ile bağlarının kopmamış olması ve hezeyan veya halüsinasyonlarının bulunmamasıdır. Çoğunda aşağıdaki ruhsal hastalıklardan en az biri bulunur;

        *Şizofreni

        *Çoğul kişilik bozukluğu

        *Antisosyal kişilik bozukluğu

        *Anksiyete bozukluğu

        *Bipolar bozukluk

        *Sınır kişilik bozukluğu

        *Sanrısal bozukluk

        *Depresyon

        *Obsessive kompulsif bozukluk veya kişilik bozukluğu

        *Fiziksel suiistimal

        *Psikotik bozukluk

        *Cinsel Sadizm

        Haberi Hazırlayan: Kadir Kaymakçı
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ