Merdiven altı mide botoksu uygulamalarında ölümcül risk!

Son zamanlarda hızlı bir şekilde kilo vermek isteyenlerin sıkça başvurduğu mide botoksu operasyonu, uygun bir şekilde yapılmadığında ölümcül sonuçlar doğurabiliyor. Geçtiğimiz haftalarda mide botoksu yaptırdıktan sonra hayatını kaybeden Türkmenistanlı Aylar Korhanova ve farklı tarihlerde mide botoksu yaptırdıktan sonra çift görme, yüksek tansiyon ve mide bulantısı gibi şikayetler yaşayan hastaların ardından Sağlık Bakanlığı harekete geçmişti. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) tarafından yapılan değerlendirmede kullanılan ürünlerin ithalat onaylı olduğu ancak mide botoksu işleminde kullanılmasının endikasyon dışı olduğu açıklanmıştı.

MENŞEİ BİLİNMEYEN BOTOKSTA ÖLÜMCÜL TEHLİKE

Türk Obezite Cerrahisi Vakfı Başkanı Prof. Dr. Oktay Banlı, mide botoksu uygulamasında hastaya kullanılan botoksun dozunun çok önemli olduğunu aktararak, "Toksik dozu asla aşmamak gerekir. Yapılan çalışmalar ortalama 500 ünite botoksun yeterli olduğunu, 200 ünitenin altında yapılan uygulamaların ise etkisiz olduğunu gösterilmektedir. 1000 ve üzeri ünite uygulamalarında da toksik doz meydana gelebilir. Medyada gündeme gelen olaylarda menşei belli olmayan, fason üretilen, faturasız, bazı ülkelerde üretilip ülkemize gönderilen bir botoks ilacının uygulandığı anlaşılmaktadır" dedi.

ÖNERİLEN DOZUN 3-4 KAT FAZLASI UYGULANDI

Banlı, mağdur hastaların sosyal medya uygulamalarından bulunduğunu aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ortalama 3-4 flakon yani 1500-2000 ünite menşei bilinmeyen botoks uygulaması olduğunu görüyoruz. Bu uygulama sonrasında da hastaların takip edilmediği, bu şekilde yurt dışına gönderildiği, bu problemleri yaşayıp geri döndüklerinde de tanı ve tedavide sorunlar görüldüğü bilinmektedir. Menşei bilinmeyen ilaç kullanılmıştır ve hastalara nasıl uygulama yapıldığını bilmememekle birlikte normal dozun 3-4 katı botoks uygulandığını görüyoruz" diye konuştu.

10 YIL ÖNCE KULLANILMAYA BAŞLANDI

Botoksun etkinliği bilinen ve yaygın şekilde kullanılan bir ilaç olduğunu belirten Prof. Dr. Banlı, kas dokusunu felç ederek etki gösteren botoksun özellikle estetik uygulamalarında kullanıldığını, öte yandan genel cerrahide yemek borusunun bazı hastalıklarında, anal fissür denilen makat çatlaklarında ve ürolojide de değişik endikasyonlarla kullanıldığını söyledi.

Prof. Dr. Banlı, etkinliği, yan etkisi, toksik dozu ve etkinlik süresi bilinen ve tıpta çok yaygın kullanılan botoksla ilgili şunları söyledi: "Mide botoksu uygulamaları 10 yıl önce başladı. Botoks, midenin düz kas dokusunun içine yapılır ve kasları felç ederek, oradaki hareketi azaltır. Böylece midenin boşalması gecikir, kişi geç acıkır. Ayrıca midenin üst kısmında iştah hormonları salgılayan bölüme de mide botoksu uygulaması yapıldığında kısmen iştah da azalır" dedi.

MİDE BOTOKSU SONRASI BU YAN ETKİLERE DİKKAT!

Mide botoksu sonrası meydana gelebilecek yan etkileri anlatan Prof. Dr. Banlı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Mide botoksu uygulamasında gaz, şişkinlik, kramp tarzı karın ağrıları görebiliyoruz. Bunlar dışında doğru şekilde uygulandığında ciddi bir yan etkisi yoktur. Ancak yanlış uygulamalar ve aşırı doz uygulamalarında olumsuzluklar görülebilir. Çok nadir de olsa literatürde mide duvarında delinmelere yol açtığı ya da iğnenin mide duvarına çıkarak başka organlara zarar verdiği şeklinde komplikasyonlar yayınlanmıştır. Yurt dışı yayınlarda yapılan meta analizlerde ise kramp tarzı karın ağrısı, şişkinlik dışında ciddi bir komplikasyona rastlanmamıştır. Usulüne uygun doğru dozda ve doğru yerlerde yapıldığı zaman etkinliği bilinen ve yan etkisi minimal olan bir uygulamadır."

"EN FAZLA 3 KEZ YAPTIRILABİLİR"

Prof. Dr. Banlı, etkinliği 4-6 ay süren mide botoksunun bir kişiye en fazla 3 kez yapılabileceğini vurgulayarak, "Bir önceki işlemin üstünden 6 ay geçmeden yeni işlem yapılamaz. Yani mide botoksu zayıflamak için her istendiğinde yapılamaz, literatüre göre 3 kezden fazla yapılan mide botoksunun etkinliği yoktur. Mide botoksu yaptıranlarda, ateş, bulantı, kusma ve şişkinlik gibi şikayetler meydana geldiğinde en yakın sağlık merkezine ve uygulama yapan doktora müracat etmeliler. Bu hastaların en az 6 ay boyunca takip edilmesi gerekir" dedi.