Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema Oscar adaylarının gişe karnesi
        8

        3. DOLUNAY KATİLLERİ
        (Killers of the Flower Moon)

        Martin Scorsese’nin, David Grann’ın 2017’de yayımlanan aynı adlı kitabından Eric Roth ile birlikte sinemaya uyarladığı film, 1920’li yıllarda Oklahoma’da yaşanan ve Kuzey Amerika kıtasının yerli halklarından Osage’ları hedef alan seri cinayetleri konu alıyor. Film dışardan bakıldığında, görsel olarak epik bir western izlenimi veriyor. Temelinde ise politik alt metinlerin ağır bastığı sağlam ve realist bir dönem filmi duruyor. Scorsese, bazı sahneleri biçimsel anlamda köpürtmekten uzak duruyor, western ikonografisini öne çıkarmıyor. Stilize anlatıma başvurmuyor, gerçekçi bir hikâye anlatma sineması tercih ediyor. ‘Dolunay Katilleri’, yaklaşık 100 yıl önce ABD’de yaşanan olayları öyle bir ele alıyor ki Avrupa’nın sömürgeci zihniyetinin anatomisini çıkarıyor. 21. Yüzyıl’da beyaz sömürgecilerin Yeryüzü’nün birçok bölgesinde gerçekleştirdiği servet transferi ve soykırımın arkasındaki mantığı görebiliyorsunuz. Film ve yönetmen dahil 10 dalda Oscar adayı.
        Türkiye seyirci sayısı: 81.569 Dünya geneli hasılat: $156,826,648

        9

        2. OPPENHEIMER

        Aynı hafta gösterime girdiği ‘Barbie’nin gerisinde kaldı belki ama biyografi türünde bir film olduğu göz önüne alındığında ulaştığı gişe başarısı kayda değer. Ayrıca Türkiye’de ‘Barbie’yi geride bıraktığını belirtelim. Yönetmen Christopher Nolan, Oppenheimer’ın karakter analizini filmde iki bölümlü olarak ele alıyor. İlk bölüm, Oppenheimer’ın Los Alamos’taki tesiste hazırladığı atom bombalarının askerlere teslim edilmesiyle sona eriyor ve ‘devre dışı’ kalmasıyla ikinci bölüm başlıyor. Hiroşima ile Nagazaki’ye atılan bombalar, Oppenheimer için kırılma noktası haline geliyor ve bakış açısı değişiyor. Oppenheimer, siyasilerin ve askerlerin eline nasıl bir güç geçtiğini gördükten sonra barışı desteklemeye, nükleer silahlara karşı çıkmaya ve ulusal güvenlik politikalarını sorgulamaya başlıyor. İşte tam da bu aşamada, devletin gözünde ulusal kahramandan hain komüniste dönüşüyor. 13 dalda Oscar’a aday gösterilen film Oppenheimer’ı Amerikan kahramanı olarak sunmuyor; olumlu - olumsuz yanlarıyla, çelişkileri, ikilemleri, hataları ve erdemleriyle ele alıyor.
        Türkiye seyirci sayısı: 1.709.497 Dünya geneli hasılat: $957,537,905

        10

        1. BARBIE

        Film ve uyarlama senaryo dahil 8 dalda Oscar’a aday gösterilen ‘Barbie,’ gişelerde ulaştığı başarının ardından ödül sezonuna da ağırlığını koydu. ABD gişelerinde 636 milyon doları aşarken, dünyada 809 milyon doları geçmeyi başardı. Filmin öyküsü sorgulama üzerine kuruluyor: Açılış sahnesinde bir tür ütopya olarak sunulan Barbieland’de diğer Barbie ve Ken’lerle birlikte ‘mükemmel’ hayat sürdüren stereotip sarışın Barbie (Margot Robbie), aniden ölümden söz ederek herkesi şaşırtıyor. Bırakın ölümlü olma halini, yaşlılığın bile söz konusu olmadığı bir yerde yaşıyor Barbie. Senaryonun parlak yanı, Barbie’nin kimlik arayışını ‘son derece hafif, eğlenceli, rengarenk’ bir paket içinde sunabilmesi. Yönetmen Gerwig’in asıl başarısı elindeki malzemeyi ‘Barbie estetiği’yle birleştirebilmesi. Barbieland’ın çok iyi detaylandırılmış tasarımı ve Barbie ürünlerini pazarlama sahnelerini alaycılıktan kopmadan yapabilmesi kayda değer. Kız çocuklarına seslenen ama kendine dışardan eleştirel gözle bakan, kendiyle dalga geçebilen bir görsel yaklaşım var filmde.
        Türkiye seyirci sayısı: 1.399.139 Dünya geneli hasılat: $1,445,638,421

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ