Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

KÜRŞAD OĞUZ / koguz@haberturk.com

1977'de Amerika'da, 90'ların başında ise Türkçe'de yayımlanan “Demokrasi Sürecinde Türkiye” adlı kitabı (Hil Yayınevi), Türkiye'nin yakın tarihine meraklı olanlar için ciddi bir başvuru kaynağı olmuştu. O kitapta 1945'ten 12 Eylül darbesine uzanan süreçte yaşanan siyasi gelişmeleri yorumlayan Feroz Ahmad, yaşayan en önemli Türk ve son dönem Osmanlı tarihi hocalarından biri sayılıyor.

72 yaşındaki Hint kökenli Ahmad, Amerika'nın saygın üniversitelerinde dersler verip Türk tarihi üzerine çalıştı. Emekli olduktan sonra Türkiye'ye yerleşen Ahmad, 2005 yılından itibaren Yeditepe Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanlığı görevini yürütüyor.

Bir Kimlik Peşinde Türkiye,” “Modern Türkiye'nin Oluşumu,” “İttihatçılıktan Kemalizme” gibi kitapları da Türkçe'ye çevrilen Ahmad'la, Yeditepe'deki odasında buluştuk. Ona, 'demokrasi sürecinde Türkiye'nin son 10 yılı'ndan başlayarak, AK Parti'yi, CHP'yi, Kürt ve Ermeni meselelerini sorduk.

Ahmad, her seferinde 'ben tarihçiyim, geleceği siz benden daha iyi tahmin edersiniz' dese de ileriye dönük önemli ipuçları verdiğini göreceksiniz...

DURUN, ASIL TEHLİKE KOMÜNİZM DEĞİL!”

Demokrasi Sürecinde Türkiye” kitabınızda, 1980'e kadar gelmiştiniz. Ben size 2000 – 2010 arası Türkiye'sini sormak istiyorum. Bu süreçte demokrasi nasıl evrildi Türkiye'de sizce? En azından bir darbe olmadı mesela...

Demokrasinin geliştiği tüm toplumlarda geriye dönüşler, krizler yaşanabiliyor. Türkiye'nin içinde bulunduğu duruma gelecek olursak; ülke, 87 yıllık tarihi olan bir cumhuriyet ve müthiş mücadeleler verdi. Dünyaya uyum sağlamak durumunda kaldı. 1949'da Soğuk Savaş döneminde liderler Türkiye için en doğru kararı verdiler. Türkiye'nin gelişimini devam ettirebilmek için Batı cephesine (belki de Amerika'ya) katıldılar ve kendilerini emniyete aldılar. Çünkü Amerika, dünya savaşından sonra işbirliği yapabileceği, yatırım yapabilecek tek ülkeydi. Türkiye'nin gelişmek için yapabileceği tek şey Batı'yla işbirliği yapmak ve ülkeye yatırım yapılmasını sağlamaktı. Bu, NATO'ya katılmayı da gerektiriyordu. Çünkü Batı kampına ait olmanın tek yolu Rusya'ya karşı gelmekti. Rusya, II. Dünya Savaşı'ndan sonra yok edilmesi gereken bir ülke gibi görülüyordu çünkü. Bu 1950-60'lar arasındaki süreçte Türkiye, 'ticari kapitalizm' modelini uyguladı. Endüstriel kapitalizmden farklı bir şeydi bu ve aslında bir problem teşkli ediyordu. Çünkü lira çok güçlü tutulmuştu. 1958'e kadar 2.5 lira bir dolardı. 1958'den sonra ise neredeyse 10 lira bir dolar oldu. Bu yanılgılar Türkiye'de ücretli kesimi -askerler, öğretmenler, bürokratlar- çöküşe uğrattı. Demokrat Parti, ekonomiyi yeniden planlamayı düşündü. Nasıl planlanacaktı ekonomi? Menderes ve çeveresi komünist sistemi düşündüler. Bunun üzerine ordu, 1960'ta bir darbe yaptı. Ancak bana göre devrim, yeni bir anayasayla sonuçlanan kanun yapma süreciydi. Askerler yasa yapmayı bilen insanlar değildi ve bu işi Sıddık Sami Onar gibi profesörlere bıraktılar. 1961 anayasası, Türkiye'de siyaseti değiştirdi. Sosyal haklar, insan hakları, özgürlükler getirdi... Türkiye'de bazı insanlar ülkenin böyle liberal bir anayasaya hazır olmadığını düşünüyordu. Bununla birlikte Türkiye 1963'ten 1971'e kadar büyüme oranını yüzde 7'ye yükseltti. Ülke endüstrileşmeye başladı. İlk yerli otomobil Anadol yapıldı vs. Fakat hâlâ Türkiye'nin böyle özgürlükçü bir anayasaya sahip olamayacağı düşüncesi vardı. Bazılarına göre bu anayasa Türkiye için bir lükstü deyim yerindeyse. Ve 12 Mart 1971'de ikinci darbe geldi. 1973'ten sonra seçmenler, Bülent Ecevit yönetimine geçen CHP'ye tekrar sempati duymaya başladılar. CHP'nin ekonomik programı 1973 seçimlerinde onu tek başına iktidara getirmese de koalisyon ortağı yaptı. 1977'de de seçimlerden galip çıktı Ecevit. Ama yine aynı şekilde, bazı güçler Ecevit'in programından hoşlanmadı. Sokak gösterileri, şiddet başladı. 70'lerde dünya değişiyor, küreselleşiyordu. 1978'de Ruslar, Afganistan'a girdi, 1979'da İran İslam Devrimi oldu. Bu süreçte ABD, istikrarlı bir Türkiye istiyordu ama Türkiye 1971-1980 arası pek de istikrarlı değildi. Bunun sonucunda, 1980'de yeni bir darbe gerçekleşti. Bu darbe ülkeyi politik ve ekonomik istikrara, yani küreselleşmeye hazırlamak amacını taşıyordu.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ