Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

1950’li yılların sonları... İstanbul soğuk ve yağmurlu bir gün geçiriyordu. Teşkilattaki lakabı Tekfur Kemal olarak bilinen Eminönü İlçe Emniyet Amiri Kemal Aslan odasında, yağmur damlalarının ıslattığı pencere camından dışarıyı izliyordu. Yağmur, öğle saatlerinden beri şimşek ve gök gürültülerinin eşlik ettiği sağanak halinde yağıyor, hızı zaman zaman azalsa da düzgün olmayan toprak zeminde küçük gölcükler oluşturuyordu.

Yaklaşık iki saat önce özel kalemde görevli Bekçibaşı Kör Necmi aracılığıyla yanına çağırdığı üç kıdemli polis memurunun gelişini bekliyordu. Pencereye dalıp gitmesinin nedeni, geciktiğini düşündüğü bu personeli beklerken duyduğu sabırsızlıktı.

TEKFUR KEMAL'İN ZOR ANLARI

Birazdan huzuruna çıkacak olan bu polislerin, ilkokul mezunu olmalarına rağmen İstanbul’da kendilerini çok iyi yetiştirmiş, mahiyetindeki en cevval personel olduğunu düşünen Tekfur Kemal, onlara hiç istemediği bir haberi verecek olmanın burukluğunu yaşıyordu. Kısa bir süre sonra Hüseyin, Cemil ve Fethi içeri girdi. Sert mizacıyla tanınan Tekfur Kemal’in bu üç deneyimli polisi baştan aşağı süzerken bakışlarındaki hüzün dikkat çekmişti. Polisler “Bir suç mu işledik?”, “Bizi kim, neden şikâyet etsin?” diye düşünürken, amirin üç kişilik siyah deri koltuğu göstererek “Oturun,” demesi hepsini şaşırttı.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ