Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Tiyatro Şatonun Altından güç hırsına uzanan alaycı bir kahkaha

        İnsanlık tarihi boyunca onca kan, savaş, kriz, ayrılık ve ölüm dönüp dolaşıp aynı iç gıcıklayıcı duyguya çıkıyor: Güç. Hikâyeyi çoğumuz biliriz. Kahraman ve soylu Macbeth, savaştan dönerken karşılaştığı cadıların “Kral olacaksın” fısıltısına kapılarak yaşamın, ölümün ve insanın sınırlarını birer birer aşmaya başlar. Şatonun Altında, neredeyse 500 yıldır binlerce sahnede ve binlerce insanın sesinde hayat bulmuş olan Macbeth’i ona atfedilen bütün sahte ‘değerlerin’ kalıntılarından arındırıyor.

        Video Editörü arkadaşlarım Batuhan Topbaş ve Yiğit Karaduman ile yola çıktık ve 2016 yılında Fiziksel Tiyatro Araştırmaları’nı kurarak insanlığın öğrettiği her şeye ‘öteki’ taraftan bakmaya niyetlenen Pınar Akkuzu ve Gülden Arsal ile Şatonun Altında oyununu konuşmak üzere Oyun Atölyesi’nde buluştuk.

        Gülden Arsal ve Pınar Akkuzu ile, Oyun Atölyesi'nde.
        Gülden Arsal ve Pınar Akkuzu ile, Oyun Atölyesi'nde.

        Gülden Arsal ve Pınar Akkuzu’nun yolu 2016 yılında Güray Dinçol, Mine Çerçi, Sena Taşkapılıoğlu ve Elif Sözen'in kurduğu Fiziksel Tiyatro ve Komedi Okulu’nda kesişmiş. Grotesk oyunculuk, bufon, clown gibi fiziksel tiyatro tekniklerine ilgi duyan iki arkadaş, aldıkları eğitimin ardından tiyatronun en kutsal metinlerinden birine, Macbeth’e uzanmadan edememişler.

        SHAKESPEARE’İN MACBETH’İNE GÜLMEK

        Fiziksel Tiyatro Araştırmaları’nın ilk projesi olarak sahneye çıkan Şatonun Altında oyununda Glamis Beyi Macbeth’in şatosunun altında unutulan iki çamaşırcı kadınla tanışıyoruz. Çok uzun yıllardır şatonun altında olan bu çamaşırcı kadınlar, Machbet Cawdor Beyi ve Kral olana kadar akan kanları, akan gözyaşlarını ve yapılan savaşları anlatıyor.

        Şatonun Altında
        Şatonun Altında
        REKLAM

        Bozulmuş bedenleri, kirli yüzleri ve sınırsız gülüşleriyle bu kadınlar, insanı deliye çeviren her duyguyla çılgınlarca dalga geçiyor ve Shakespeare’in en büyük trageydayalarından birinde kahkahalarla gülerken buluyorsunuz kendinizi.

        Gülden Arsal ve Pınar Akkuzu, Şatonun Altında oyununda.
        Gülden Arsal ve Pınar Akkuzu, Şatonun Altında oyununda.

        Pınar Akkuzu, oyunun büyüsünün bufon dramaturjisinden geldiğini söylüyor: Bufon tiyatroda bir oyuncunun ilk yaptığı şey insan bedeninden, bedenin bütün sınırlarından çıkmak. Öyle ki bu form neredeyse yarı tanrısal bir pozisyon kazanıyor ama bu yukarıdan bakan değil, yerin altından gelen bir tanrı.

        “Macbeth’te Shakespeare’in kendisi de dâhil olmak üzere içini boşaltacağımız çok fazla şey var”

        Jacques Lecoq pedagojisini temel alan Fiziksel Tiyatro Araştırmaları en başında Macbeth’i düşünerek yola çıkmamış ancak bufon yönteminin yıkmaya ant içtiği sınırlar onları Macbeth’e götürmüş.

        REKLAM

        “Korkular, inançlar, kanunlar, sınırlar yani bizi ‘toplum’ yapan her şeyle dalga geçen, bütün tabuları yıkan bir evren veriyor bize Bufon yöntemi” diyor Pınar Akkuzu: Bütün kurallar yıkılabilir ve yıkılmalı.

        Şatonun Altında oyununun afişi.
        Şatonun Altında oyununun afişi.

        Bufon ve karakterler kafamızda belirince Macbeth bizi kendine çağırdı çünkü Macbeth’te Shakespeare’in kendisi de dâhil olmak üzere içini boşaltacağımız çok fazla şey var: İktidar, erk sahibi olmak, savaşlar ve aynı zamanda kadınlara atfedilmiş bir takım kodlar… Olduğu gibi Macbeth sahnede değil, Macbeth’in tam anlamıyla içini boşalttık. Dalga geçmek istediğimiz temaları ayıkladık ve Macbeth’i bir daha yazdık.

        REKLAM

        Pınar Akkuzu ve Gülden Arsal’ın “Macbeth’in şatosuna şatonun altından baktık” dediği oyunda seyirciyi sahneye kilitleyen ağzı bozuk çamaşırcılar, boydan boya gerdikleri çarşafın önünde ve arkasında Macbeth’in şatosunda akan kanların hikâyesini anlatırken onlara üzülmüyoruz.

        Çamaşırcı kadınlar bize bir duyguda birleşme yolunu değil, hiç sorgulamadığımız ‘değerlerin’ kofluğunu görme yolunu açıyor. Savaşlara, akan kanlara, kurulan ve yıkılan devletlere yan yan bakıp “amaaan” diye gülesimiz geliyor.

        “Bu toplumda da böyledir, en doğru olanı 'ötekiler' söyler”

        Gülden Arsal, aksayan bacakları ve dağ gibi olmuş kamburlarıyla bu çamaşırcı kadınların onlara büyük bir oyun bahçesi verdiğini düşünüyor: Bu maskeler bize belki kendi bedenimizle söyleyemeyeceğimiz sözleri çok rahat söyleme olanağı sağlıyor. Toplumda da böyledir ya, aslında en doğruları en “deliler” ya da “ötekiler” çok daha rahat söylerler.

        REKLAM

        Bedenin bu kadar deforme olması yani böyle bir maskeyi taşıyor olmamız bize hem dilsel olarak hem de dramaturji olarak özgür bir alan açtı. Bence bizim oyunun bir bıçak sırtı durumu var. Çok gülüyoruz, çok eğleniyoruz ama bir yanıyla içimizi acıtan bir gerçekliğe de tekabül ediyor.

        Aklına geleni düşünmeden söyleyen ve inandığımız her şeyi alaya alan bu çamaşırcılara tiyatronun alışması başta çok kolay değildi belki ama bugün çamaşırcıların açtığı yolun genişlediğini düşünüyoruz hepimiz. Fiziksel tiyatro, klasik metinlerin bozulması, uyarlamalar ve modern yorumlar tiyatro seyircisinin son yıllarda sık deneyimlediği bir şey.

        Yine de sahnede görmeye alışık olmadığımız şeyler var hala. Bazı kutsalların sarsılmasını kabul edemeyenlerimiz var: Erkeklik gibi, kadınlık gibi, cinsellik gibi… Şatonun Altında unutulan bu iki çamaşırcı oyun boyunca bu ‘kutsallarla’ da bir güzel eğleniyor. Kadınları güldüren bu eğlence zaman zaman erkekleri rahatsız ediyor ama çamaşırcı kadınlar buna takılmıyor. Erotik şakalar, erkeklere atfedilmiş her eylem şatonun altında unutulan bu iki kadın tarafından alaya alınıyor.

        "Yaptığımız şey iktidar sahibi erkin sahip olduğu şeylerle dalga geçmek"

        Gülden Arsal, bu eleştirilerin çok fazla geldiğini, hatta onların da oturup bunun üzerine konuştuğunu söylüyor: Keşke daha fazla yapsaydık diye düşünüyoruz bazen çünkü bizim yapmak istediğimiz şeye hizmet ediyor bu şakalar. Cinselliği konu edinen şakalar çiğleşebilir, bunu biliyoruz ama böyle bir şeye düşmediği sürece bu şakaların arkasındayız. Bundan neden rahatsız olunuyor? Bunu soruyoruz. Kadın olduğumuz için mi?

        Pınar Akkuzu da "Bizim yaptığımız şey cinsiyetçi şaka değil" diyerek destekliyor: Bizim derdimiz iktidar sahibi erkle. Yaptığımız şey iktidar sahibi erkin sahip olduğu şeylerle dalga geçmek. Biz bunun peşindeyiz. Eleştirilerin hepsi erkek diyebilirim.

        Güray Dinçol, Şatonun Altında oyununun yönetmeni.
        Güray Dinçol, Şatonun Altında oyununun yönetmeni.

        “Aslında bu tiyatro anlayışı bizim geçmişimiz”

        2016 yılından beri sahnede seyirciyle buluşan Şatonun Altında yıllar içinde Direklerarası Tiyatro Ödülleri, Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri, Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (TEB) Ödülleri, Üstün Akmen Tiyatro Ödülleri, Yeni Tiyatro Dergisi Emek ve Başarı Ödülleri'nden elleri kolları dolu dönmüş.

        Şatonun Altında oyununun ya da bu oyununun iskeletini oluşturan bufon yönteminin bizim için yeni ve yabancı olmadığını düşünüyor Pınar Akkuzu: Metin And’ın Oyun ve Bügü kitabında bedenin deforme edildiği, tuhaf maskelerle bir şeylerin performe edildiği figürler vardır. Aslında bu tiyatro anlayışı bizim geçmişimiz. Biraz orayı ve bedeni hatırladık gibi geliyor.

        Tolga İskit, Kalabalık Duası.
        Tolga İskit, Kalabalık Duası.

        Fiziksel Tiyatro Araştırmaları, 2020 yılında sahneye koyduğu Kalabalık Duası oyunu ile bufon yöntemini, fiziksel tiyatro anlatıcılığını ve maske oyunculuğunu sahne üzerinde yeniden yorumlamaya devam ediyor. Şatonun Altında oyunu 26 Nisan'da Sivas'ta, 30 Nisan'da İstanbul'da Alan Kadıköy'de, 16 Mayıs'ta Oyun Atölyesi'nde izlenebilir. Güncel oyun tarihleri, Fiziksel Tiytaro Araştırmaları'nın sosyal medya hesaplarından düzenli olarak duyuruluyor...

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ