Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam Simit Sarayı açıklaması - İş-Yaşam Haberleri

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1. Küresel Mülteci Forumu'na katılmak üzere bulunduğu Cenevre'de, gazetecilerin sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmeler yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ziraat Bankası'nın Simit Sarayı'na ortak olacağı iddiaları hakkında da konuştu.

        "Kamuoyundaki bir tartışma da Ziraat Bankası'nın, Simit Sarayı'nı almak için Rekabet Kurumu'na başvurması. Buna yönelik eleştirilere yaklaşımınız nedir?" sorusu üzerine Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:

        "Bunu duyduğum anda Genel Müdürümüzü aradım. Genel Müdürümüz, 'Bir ara gündeme geldi ama böyle bir şeyi şu anda düşünmüyoruz' dedi. Zaten Ziraat Bankası değil, Ziraat Bankasının girişim sermayesi şirketi. O tablo şu anda bu seyirde."

        REKLAM

        'TASVİP ETMEM MÜMKÜN DEĞİL'

        "Sizin tasvip etmediğiniz bir şey mi?" sorusunu Erdoğan, şöyle cevapladı:

        "Hayır. Benim bunu tasvip etmem mümkün değil. Geçmişte kamu bankalarının görev zararı olayları sebebiyle nasıl battığını hatırlayın. Bütün kamu bankaları görev zararı adı altında çökertilmişti. Biz geldik, önce kamu bankalarımızın tamamını görev zararlarından kurtardık. Şu anda Ziraat sadece ulusal değil uluslararası alanda önde gelen bankalardan bir tanesi. Halkbank da Vakıfbank da öyle. Vakıflar Genel Müdürlüğünün Vakıfbankta belli bir oranda hissesi var. Yeni atılan adımla Vakıflar Genel Müdürlüğü bundan sonra hizmet etmede büyük bir imkana sahip olacak. Yatırımlarını vakıf hizmetlerinde daha etkin gerçekleştirecek."

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul konusunda, çevre konusunda gelen "denizin tuz dengesinin bozulacağı, deprem riskinin artacağı gibi" eleştiriler ile buradan "Gezi" gibi bir çevre istismarının çıkıp çıkmayacağına ilişkin bir soru üzerine, önce bugüne kadar burayla ilgili bu değerlendirme yapanların ne gibi bir çalışması olduğunun sorulması gerektiğini söyledi. Bunun Nasreddin Hoca'nın hikayesine benzediğini anlatan Erdoğan, "Nasreddin Hoca damdan düştüğünde hemen doktor çağırmışlar. O, 'Bana damdan düşeni getirin.' demiş. Biz damdan düştük." diye konuştu.

        İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde, bazı akademisyenlerin "Haliç temizlenmez. Haliç'in doldurulması lazım." dediklerini belirten Erdoğan, "Ama ben damdan düşenlerle konuştum. Bana 'Başkanım, Haliç'i doldurmaya kalkarsak iki dağ adeta bir araya gelir. Bir taraftan Fatih, öbür taraftan Beyoğlu, o da oraya iner.' dediler. Biz ne yaptık? Haliç'in içindeki çamuru, 9,5 kilometre uzağa, Alibeyköy'e, taş ocağına pompaj sistemiyle aktardık. Adeta tülbent gibi sistemle çamur üzerinde kaldı, su ise ters pompajla Haliç'e geri gönderildi. Orada 650 bin metrekarelik bir alan kazandık." ifadelerini kullandı.

        'KANAL İSTANBUL'A BİLEŞİK KAPLAR USULÜYLE BAKILMALI'

        Erdoğan, Kanal İstanbul'a da "bileşik kaplar" usulüyle bakılması gerektiğini vurgulayarak, "Tuzlu su, az tuzlu su... Bunlar bir araya geldiği zaman ortaya ne çıkar? Bunun bir ortalaması çıkar. Karadeniz'in tuz oranı nedir? Marmara'nın tuz oranı nedir? Olaya buradan bakılması lazım. Buradan bakarsanız, ortalamasını yakalarsınız. Kaldı ki bizim burada derdimiz şu, Hatırlayanlarınız varsa, Selimiye'nin önlerinde Independenta tankeri 7-8 ay yandı. Hatta o patlamada hamilelerin erken doğum yaptığı bile yazıldı. Bunun dışında gerek Karadeniz'den gelirken gerek Marmara'dan giderken yalılara çarpan kuru yük gemileri, tankerler oldu. Daha son zamanlarda da bu tür bir kaza yaşandı. Şimdi bu mudur çevre hassasiyeti, yoksa bu tehlikelerden arınmış bir kanal mı?" şeklinde konuştu.

        Boğazlarda, Montrö'de Türkiye'ye tanınan bir hak olmadığına, istedikleri gibi gelip geçtiklerine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti: "Düşünün, sizin Boğaz'ınızı kullanıyorlar ama hiçbir şey elde edemiyorsunuz. Öyle bir durum var. Kanal İstanbul ise böyle değil, Süveyş Kanalı'nda ve diğerlerinde oraların nasıl kendilerine ait hakları varsa biz de bu yatırımı yaptığımız zaman bu tür bir hukukumuz doğacak. Üstelik kaza endişesi de taşımayacaksın. İşin bir de bu güzelliği var. Bu proje kapsamında çok farklı bir İstanbul'u inşa edeceğiz. Üzerinde 5 tane köprünün olduğu, içme suyu hatlarının deplase edildiği bir modeli hayata geçireceğiz. Bundan inanın bunların haberi yok. Hatta, televizyonlarda da Kanal İstanbul'la ilgili görüntüler var. O görüntüler işin nihai hali değil. Onlar üzerinde de bazı çalışmalar yapılarak çok daha farklı bir noktaya gelinecek. Bize göre bu proje, İstanbul'un güzelliğine çevrecilik açısından güzellik katacak ve Boğaz’daki çevre tehdidini ortadan kaldıracak."

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ