Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Son dakika... TBMM Başkanı Mustafa Şentop Habertürk'e konuşuyor

        TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Habertürk TV'de Sibel Demirci Erdem ile bayram sohbetinde bulundu. Şentop, "Dünya bu anlamda bayram kutlamaları için çok müsait bir zemin sunmuyor. Bayramlar bu anlamda biraz daha düşünebilme, empati kurabilme imkanı sağlar diye ümit ediyorum. Müslümanların bayramının diğer insanlar için mutluluk, huzur, çatışmalardan uzaklaşması için temenni ediyorum" dedi.

        Meclis'teki kavgaların uzaktan göründüğü gibi olmadığının altını çizen Şentop şöyle konuştu: "

        Milli meselelerde, ülkenin tümünü ilgilendiren meselelerde siyasi partilerin birlikte hareket etmesi, tavır koyması gerekir. İşin bütünü içerisindeki yerini parlamenterlerin değerlendirmesiyle dışarıdan değerlendirilmesi aynı değil. Aslında kavgaların basit sebebi var, yapılan çalışmayı geciktirmek. Meclis'te genel kurulda uzun süreli kavgalar olursa Meclis Başkanı ara veriyor. Sükunet sağlanmamışsa iç tüzüğe göre oturumu kapatması gerekir. Kavga çıkaran arkadaşlar bunu sağlamak istiyor. Çalışmaları geciktirmek ve mümkünse iptal ettirmek için yapılan bir kavga"

        TBMM Başkanı Şentop'un konuşmalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

        Benim çocukluğum Tekirdağ'da geçti. Bayram harçlıkları ile daha çok oyuncak alırdık. Mutlaka büyüklerimize küçük de olsa hediye mutlaka alırız. Gidilen yerlere çikolota, lokum ve tatlı getirilir. Çocuklara ufak tefek de olsa hediyeler olur. Çocuklar hediyeleri istemiyorlar, daha çok para istiyorlar. Onlar da kendilerinin tercih edeceği bir şeyi elde etmek istiyorlar.

        "EN ÇOK SELAHATTİN PINAR BESTELERİNİ SEVERİM"

        Klasik Türk Sanat Müziği dinliyorum. Cep telefonumda da bir hayli kayıtlı şarkılar koleksiyonu vardır. Daha çok hüzzam makamında şarkıları severim. Özellikle Selahattin Pınar bestelerini dinlerim. En büyük kızım 22 yaşında, hukuk fakültesinde okuyor. Oğlum var Boğaziçi Üniversitesi'nde bilgisayar mühendisliği okuyor. Lisede okuyan bir küçük kızım var. En küçük oğlumuz İTO Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde okuyor. Altıncı sınıfta.

        REKLAM

        "ANNEM BAYRAM SABAHLARI CİĞER SARMASI YAPAR"

        Bayram namazına giderdik. En büyüğün elini öperdik, sonra sırayla öperdik. Kahvaltımız olurdu. O kahvaltıya halamlar gelirdi. Babamın iki kız kardeşi gelirdi. Bu pek aksamayan bir gelenekti. Ondan sonra gelen-gidenler olurdu. İlk gün evde olurduk. Akşam yine akrabaların katıldığı, babamın amcalarının katıldığı kalabalık yemek olurdu. Annemin bir spesiyali vardı. Ciğer sarması dedikleri yemek. Kuzu ciğer zarından içi pilavla ve yine ciğerle doldurulan pilavdı. Annem bunu hala da devam ettiriyor.

        "ESKİDEN HER MESAFEYE YÜRÜYEREK GİDERDİK"

        Tatlıyı çok seviyorum, itiraf edeyim. Annem hala kendisi baklava yapar. Eskisi kadar artık yeme imkanı olmuyor. Dikkat etmeye çalışıyorum. Biraz ağır tatlılardı o zaman. O zaman efor, enerji harcanıyordu, gittiğimiz her yere yürüyerek giderdik. Mesafeler de çok uzun değildi. Şimdi çok kısa mesafelere bile araçlarla gitmeyi tercih ediyoruz.

        "TRİLEÇE'NİN EN GÜZELİ KOSOVA, PRİZEN'DE YAPILIYOR"

        Trileçe tatlısının kökeni Latin Amerika olduğu söyleniyor. Oradan İtalya'ya gelmiş. Trileçe üç süt demek. Birkaç rivayet var. Farklı hayvanların sütleri, koyun, keçi, inek sütü gibi. Bir kısmı sütün farklı hallerinin kullanılmasına dair. İçinde un olduğu için o unun varlığını hissettirmeyecek bir kıvamı tutturmak lazım. Çok iyi yapılmış bir trileçede hamurun tadını farketmiyorsunuz. Bunun en güzeli Kosova'da Prizen'de yapıldığını söylebilirim.İstanbul'da üniversitede okurken bir yemek kitabı almıştım. Genellikle patlıcan yemeği türlerini yapardım.

        "FARKLI PARTİLERDEN ARKADAŞLARIMIZLA BAYRAMLAŞIRIZ"

        Daha önce İstanbul teşkilatımızda görev almıştım. Sayın Genel Başkanımız katılırdı. Orada teşkilat mensubu arkadaşlarımız katılırlardı. Birinci gün bayağı bir yoğun şekilde teşkilatlarla bayramlaşma olurdu. İkinci günden itibaren Tekirdağ'da bulunurdum. Valiliğin organize ettiği bütün siyasi parti teşkilatların katıldığı bayramlaşma olurdu. Bir de özel olarak farklı partilerden olan arkadaşlarımız ve dostlarımızla yüzyüze, telefonla bayramlaşma olurdu.

        "SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ EVİNDEKİ YEMEK MASASINI VERMİŞTİ"

        Biz aile olarak da siyasette ilgiliydik. 1967 yılında halamın eşi belediye meclis üyesiydi. Adalet Partisi'nden. Daha sonra Milli Nizam Partisi'nin kurucusuydu. Rahmetli Erbakan hocayla çocukluğumda elini öperken çekilmiş fotoğraflarım var. Siyasetin içinde olan aileden geliyorum. Öğrencilik yıllarımda da siyaseti hep düşünmüşümdür. Cumhurbaşkanımız Refah Partisi'nde il başkanıyken kendisiyle irtibatımız vardı. Zaman zaman gençler olarak bazı faaliyetlere katılırdık. Dergi çıkartmıştık. Hukuk dergisiydi, Teklif adında. Ben o derginin yayın yönetmeniydim. O dergiye destek verenlerden birisi de Cumhurbaşkanımızdı. Dergiyi çıkardığımız büroya yemek masasını vermişti sayın Cumhurbaşkanımız.

        "PARLAMENTOLAR TEATRAL MEKANLARDIR"

        Hatip kürsüye çıktığında birden normalleştiğini farketmiştim. Konuşmaya başladığında yayın devam ediyor, daha sonra yayının sona erdiğini farkettiğinde normalleştiğini söylemişti arkadaşlar. Parlamentolar biraz teatral mekanlardır. Her zaman göründüğü gibi değildir. Farklı partilerin ülke meselelerine farklı yaklaşımları vardır. Bu doğaldır. Bu tartışmaların belli düzeyin altına düşmemesi lazım. Bir ülkede her konu yanlış ve eleştirilecek değildir. Sürekli bir eleştiri anlayışı içerisinde yaptığınızda bu sefer eleştirilerin tesiri ortadan kalkıyor.

        "MECLİS'TEKİ KAVGALAR ÇALIŞMALARI GECİKTİRMEK İÇİN"

        Milli meselelerde, ülkenin tümünü ilgilendiren meselelerde siyasi partilerin birlikte hareket etmesi, tavır koyması gerekir. İşin bütünü içerisindeki yerini parlamenterlerin değerlendirmesiyle dışarıdan değerlendirilmesi aynı değil. Aslında kavgaların basit sebebi var, yapılan çalışmayı geciktirmek. Meclis'te genel kurulda uzun süreli kavgalar olursa Meclis Başkanı ara veriyor. Sükunet sağlanmamışsa iç tüzüğe göre oturumu kapatması gerekir. Kavga çıkaran arkadaşlar bunu sağlamak istiyor. Çalışmaları geciktirmek ve mümkünse iptal ettirmek için yapılan bir kavga.

        "BUGÜNLERDE BİR KAÇ SİYASETNAMEYİ BİRLİKTE OKUYORUM"

        Futbolla lise bitene kadar amatör oynardık. Daha sonra üniversite yıllarında azaldı. Beşiktaş'ı tutuyorum. Yılda bir iki de olsa oynuyoruz. Meclis Başkanı seçildikten sonra Çorlu'da basın mensuplarıyla siyasetçiler olarak maç yaptık ve biz yendik. Akademisyenliğim sebebiyle yayın takip etmeye çalışıyorum. Onun dışında popüler yayınları takip etmeye çalışıyorum. Şu anda birkaç kitap okuyorum. Siyasetnameleri okuyorum. Osmanlı'da siyasetname diye genel başlık altında yazılan bir nevi devlet idaresiyle ilgili biraz siyaset biraz kamu hukuku ağırlıklı eserler vardır.

        "BAYRAMLAR BİRAZ DA EMPATİ KURABİLME İMKANI SAĞLAR"

        Havuzlar, sus sesleri, bizim bir çiçek ürettiğimiz bir sera var Meclis içerisinde. Tekirdağ'da arazilerimiz var. Akademisyenliğim zamanında hafta sonu gitme imkanımız oluyordu ama şimdi biraz zor. Bayramlar küçüklerle, büyüklerle, dostlarla, akrabalarla bayramlaşmalar vesilesiyle bazı sıkıntıları azaltıldığı, sevinçlerin çoğaldığı dönemler. Türk ve İslâm aleminin bayramını tebrik ediyorum. Dünya bu anlamda bayram kutlamaları için çok müsait bir zemin sunmuyor. Bayramlar bu anlamda biraz daha düşünebilme, empati kurabilme imkanı sağlar diye ümit ediyorum. Müslümanların bayramının diğer insanlar için mutluluk, huzur, çatışmalardan uzaklaşması için temenni ediyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ