Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Beşiktaş Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi sezonun en büyük zıtlık karşılaşmasına sahne oluyor - Fenerbahçe Haberleri

        HABERTÜRK SPOR | HASAN ERCAZİP

        FENERBAHÇE: Ofansif zenginliğin kaynağı defansif kusursuzluk... Kjaer önderliğindeki savunma, takımı öne itiyor, orta alan rakibi boğuyor, topa sürekli sahip olan Kanarya pozisyonları buluyor

        BEŞİKTAŞ: Güneş’in ‘hücum makinesi’ maçın başından itibaren rakip alana yerleşiyor, topun hızını ve tempoyu yükseltmeye çalışıyor. Buna karşın oyunun kendi alanına taşınmasından hoşlanmıyor

        FENER'DE'OLAĞAN' ŞÜPHELİLER

        Fenerbahçe ile Beşiktaş arasındaki derbide “Kim kazanır?” sorusunun ardından ikinci merak konusu kuşkusuz gollerin kimlerden geleceği. Ev sahibi Kanarya, golcüler konusunda daha ‘tahmin edilebilir’ bir yapıya sahip. 4 savunmacı, skor üretimi yüksek olmayan 3 orta saha düşünüldüğünde ‘olağan şüpheliler’ olarak ileri üçlü kalıyor. Kanat forvetler açısından ‘skorer’ özelliğe sahip tek oyuncu da Nani... Zira diğer kanatta görev alan Volkan Şen ya da Markovic tabelaya çok fazla etki elen isimler değil. Bu durumda F.Bahçe’nin golleri Vitor Pereira’nın değişmeli kullandığı Van Persie ya da Fernandao ile Nani üzerine yığılıyor. Beşiktaş ise hücum çeşitliliği anlamında çok daha zengin bir takım. Kartal, golcüleri Mario Gomez ve Cenk’in dışında orta alandaki süper ikilisi Jose Sosa ve Oğuzhan, kanat oyuncuları Quaresma, Gökhan Töre, Olcay Şahan, hatta Kerim Frei ile skor bulabiliyor. Rakamlarla destekleyecek olursak bu sezon Beşiktaş’ta en az 3 ve fazlası gol atan oyuncu sayısı 8... F.Bahçe’de ise 3 ve üzeri gol atan oyuncu sayısı 4’le sınırlı kalıyor.

        'BİLİNMEZ'E KARŞI 'EN İYİ'

        Kuşkusuz futbol sadece hücum üzerine kurulu bir oyun değil. Hele böyle kritik derbilerde defansif kalitenin ‘belirleyici’ olma şansı da hayli yüksek. İşte bu noktada Beşiktaş ile F.Bahçe arasında keskin bir çizgi ortaya çıkıyor. Her ne kadar ligin ikinci yarısındaki 4 maçta 6 gol yemiş olsa da Kanarya’nın ligin en kaliteli savunmasına sahip olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Kjaer, ilk yarının ikinci bölümünden itibaren formunu müthiş bir noktaya taşıdı. F.Bahçe forması altında en kötü maçını ilk yarıda Beşiktaş’a karşı oynayan Kjaer, bu geceyi bir ‘rövanş’ olarak da görebilir. Bruno Alves de Viking’e ayak uydurunca Sarı- Lacivertliler’in rakibe kalesini bile göstermediği pek çok maç izledik. F.Bahçe rakibi kalesinden en uzakta karşılayan, rakibinden topu en kısa sürede geri alan, en az pozisyon veren, en az gol yiyen takım... Beşiktaş’ın tandemini ise ilk kez böylesine ‘sert’ bir sınavda test edeceğiz. Marcelo ile Alexis, Ersan’ın gidişi ve Rhodolfo’nun sakatlığıyla bir anda alternatifsiz hale geldi. Şu bir gerçek ki, Kartal oyunu kendi alanında oynamaktan çok hoşlanan bir takım değil. Marcelo ve Alexis’in uyumu ve performansı kritik. Ne ortaya koyacağı an itibarıyla ‘bilinmez’ Siyah-Beyazlı savunma ile ‘ligin en iyisi’ F.Bahçe tandemi derbide ‘belirleyici’ olabilir.

        KANATTA RÜZGAR TERSINE DÖNÜYOR

        Takım karakteri anlamında Beşiktaş, Fenerbahçe’ye oranla çok daha ofansif bir takım hüviyetinde. Kartal maç başından itibaren ön alanda doğru yerleşmeye, topun hızını artırarak pozisyonlar bulmaya çalışıyor. Fenerbahçe ise özellikle iç sahada oyunu rakip alana yıkarken defansif gücünden destek alıyor. Kjaer-Alves ikilisi orta alana yaklaşıyor, orta üçlü baskıyı artırıyor, kazanılan toplarla rakip baskı altına alınıyor. Takım kimliğinde Beşiktaş ofansif, F.Bahçe defansif görünse de kanat bekleri açısından tam tersi bir durum söz konusu. Gökhan Gönül ve Caner Erkin, orta alanda daha defansif bir üçlü kullanan Vitor Pereira’nın ofansif anlamdaki en etkili silahları... Hem top kazanma, hem hücumda çoğalma hem de ortalarla forveti besleme konusunda Avrupa’nın en özel ikililerinden birine sahip Kanarya... Beşiktaş, İsmail Köybaşı’nın son dönemdeki büyük çıkışına rağmen bu alanda daha az üretken bir takım. Bu noktada Andreas Beck’in adeta 3. bir stoper kimliğinde oynadığını ve çok da fazla hücuma katkı vermediğini söylemek gerek.

        İLK VURAN KAZANIYOR

        Derbi öncesinde ‘ilk gol’ faktörünün altını kalın bir çizgiyle çizmekte fayda var. Hele hele iki takımın istatistiklerine bakıldığında... Lider Beşiktaş bu yıl ligde oynadığı 21 maçın 14’ünde tabelayı değiştiren ilk takım oldu. Siyah-Beyazlılar bu maçların 14’ünde de sahadan galip ayrılırken rakibe puan bile vermedi. F.Bahçe ise 18 maçta ilk gol avantajını cebe koyarken bu maçların 15’inden zaferle ayrıldı, 3 beraberlik aldı, hiç yenilmedi. Kanarya’nın ilk golü yediği maçlar ise tam bir ‘defo’ konumunda. Pereira’nın öğrencileri geriye düştüğü 3 maçta galibiyet yüzü göremezken 1 beraberlik, 2 yenilgi aldı... Beşiktaş ‘geriden gelme’ anlamında daha deneyimli. Kartal, ilk golü kalesinde gördüğü 7 maçın 2’sini çevirmeyi başardı ve galip geldi. 3 kez beraberlikle yetinirken, 2 maçı kaybetti.

        KARTAL’IN 'GÖBEK’ FARKI

        Fenerbahçe ile Beşiktaş arasındaki ‘mantalite’ farkının en net görebileceği nokta ‘göbek’ oyuncularının hücum katkısı. Şenol Güneş, takımın ‘savunma bakanı’ olarak öne çıkan bir 6 numara (Atiba), oyunun merkezi bir 8 numara (Oğuzhan) ve özellikle son dönemde skora yaptığı müthiş katkıyla öne çıkan bir 10 numara (Sosa) ile oynuyor. F.Bahçe’de ise durum daha farklı. Vitor Pereira her ne kadar “Bir tane 6, iki tane 8 numara ile oynuyoruz” dese de genel görüntü ‘savunma bakanı’ bir 6 numara (Mehmet Topal), öncelikli görevi savunma olmak üzere ‘mümkün olduğunca’ ileriye destek veren ikinci bir 6 numara (Josef) ve pas trafiğini düzenlemesine karşın skora katkısı çok sınırlı bir 8 numara (Diego) şeklinde. Bu felsefe farkını en net istatistikler özetliyor. Beşiktaş’ın kulübeden gelip bu bölgeye monte edilen ismi Necip Uysal’la birlikte orta alandaki 4’lüden aldığı ofansif katkı 12 gol, 14 asist... Bu alandaki tercihi rakibine oranla daha defansif kalan F.Bahçe’de ise Diego, Mehmet Topal, Josef ve Ozan Tufan’ın skor üretimi sadece 3 gol, 6 asistle sınırlı.

        KADIKÖY BÜYÜSÜ BAŞKA

        Rakamlar, istatistikler, teknik detaylar, taktik analizler... Hepsi kuşkusuz çok değerli. Ancak bu derbinin bir de ‘X faktörü’ var ki, adı Kadıköy... G.Saray’a 1999’dan bu yana evinde büyük üstünlük kuran F.Bahçe’nin Beşiktaş’a Kadıköy’de nefes aldırmadığını söylemek mümkün. Ülker Stadı’ndaki son galibiyetini 2004-2005’teki efsane 4-3’lük maçla alan Kartal, o günden bu yana 11 maçta 4 beraberlik alırken, 7 maçta F.Bahçe’ye yenilmekten kurtulamadı. F.Bahçe, Kadıköy’de 3 ezeli rakibine karşı 35 maçtır mağlup olmuyor.

        KESKİN NİŞANCI BEŞİKTAŞ

        Beşiktaş’ın F.Bahçe’ye göre çok daha hücumcu bir takım olduğu algısına karşın istatistikler farkın ‘bitiricilik’ noktasında olduğunu gösteriyor. Zira F.Bahçe, Kartal’a göre daha çok pozisyon bulmuş (146-133), rakip kaleye daha çok şut atmış (335-310) olmasına rağmen Şenol Güneş’in ekibi gol sayılarında 12 farkla önde! Verilen pozisyon sayılarında F.Bahçe çok daha başarılı (51-71) olmasına karşın Kartal’ın rakibinden sadece 1 gol fazla yemiş (19-20) olması da ilginç bir istatistik...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ