Duygular mı, aç karnınız mı? Duygusal yemenin nedenleri ve tetikleyicileri nelerdir?
Günümüzün yoğun yaşam temposu ve duygusal baskıları, bireyleri sağlıksız beslenme alışkanlıklarına itiyor. Duygusal yeme, artık sadece fazla kiloların değil, psikolojik yüklerin de habercisi. İşte detaylar...
ABONE OLGünümüzde pek çok insan, öfke, stres ve yalnızlık gibi duygularla baş edemediğinde kendini buzdolabının önünde buluyor. Uzmanlar, duygusal yeme bozukluğunun hem fiziksel hem de psikolojik sorunlara yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
Duygusal yeme, bireyin gerçek bir fiziksel açlık yaşamadan, yaşadığı duygusal yoğunluklara tepki olarak yiyeceğe yönelmesiyle ortaya çıkan bir davranış biçimidir. Genellikle öfke, stres ve depresyon gibi olumsuz duygularla ilişkilendirilse de, mutluluk ve heyecan gibi olumlu duygular da bu davranışı tetikleyebilir. Duygularını tanımlamakta ve yönetmekte zorlanan kişiler, bu zorlukla baş etmek için sıklıkla yemeğe yönelir. Bu durum zamanla kontrolsüz ve sağlıksız bir döngüye dönüşebilir ve genellikle “aşırı yeme bozukluğu” olarak tanımlanır.
Duygusal yeme döngüsü, olumsuz bir duygunun tetiklediği yeme davranışı ile başlar. Kişi, örneğin öfke hissettiğinde bu duyguyla baş etmek yerine hızlı bir rahatlama sağlamak amacıyla yemeğe yönelir. Ancak bu davranış kalıcı bir çözüm sağlamaz, aksine zamanla daha büyük fiziksel ve duygusal sorunlara yol açar. Kilo alımı, suçluluk ve pişmanlık gibi duygular döngüyü besleyerek devam ettirir. Bu süreç, bireyin hem beden sağlığını hem de psikolojik iyi oluşunu olumsuz etkiler.