Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Sosyal Güvenlik İşçi Türkiye ILO’nun 190 sayılı sözleşmesine öncülük etmeli - Sosyal Güvenlik Haberleri
        .png
        .png

        Birleşmiş Milletler’in (BM) çalışma yaşamındaki uzman kuruluşu olan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), işçi, işveren ve devlet temsilcilerinin katılımıyla çalışma yaşamına ilişkin standartları belirliyor. Yüzüncü yılını kutlayan ILO, haziran ayında yapılan genel kurulunda, 2011 yılından bu yana ilk defa bir sözleşme onayladı. 190 sayılı sözleşme, iş dünyasında şiddet ve tacizin önlenmesini amaçlıyor. Sözleşme, çalışma hayatında şiddet ve tacizin bir insan hakkı ihlali veya istismarı olduğunu, fırsat eşitliğine yönelik bir tehdit oluşturduğunu vurguluyor. Sözleşmeyle çalışma hayatında yaşanan şiddet ve tacize karşı uluslararası standart oluşturuldu. Şiddet ve taciz, “Kişide fiziksel, psikolojik, cinsel ya da ekonomik hasara yol açan, hasara yol açması olası veya böyle bir hasar amaçlayan davranış, uygulama ve tehdit olarak” tanımlandı. Sözleşmeye taraf olan ülkeler, şiddete sıfır toleranslı ortam yaratmakla sorumlu olacak.

        REKLAM

        Sözleşme, işyerinde, işçiye ödeme yapılan, işçinin dinlendiği, yemek molası verdiği; sağlık, yıkama veya değiştirme imkanlarını kullandığı yerlerde; işle ilgili gezi, seyahat, eğitim, etkinlik veya sosyal faaliyetler sırasında; işle ilgili iletişimde (bilgi ve iletişim teknolojileri dahil); işveren tarafından sağlanan konaklamada; işe gidiş-gelişte meydana gelen şiddet ve tacizi kapsıyor.

        YÖNETİCİLERİ DE KORUYOR

        Yeni uluslararası çalışma standardı, statülerine bakmaksızın tüm işçi ve çalışanları korumayı amaçlıyor. Eğitimdeki kişileri, stajyer ve çırakları, istihdamı sonlandırılan işçileri, gönüllüleri, iş arayanları ve iş başvurusunda bulunanların da şiddet ve tacize karşı korunmasını öngörüyor. Şiddet ve tacize sadece alt düzey çalışanların değil, işveren yetkisini kullanan veya işverenin görev ve sorumluluklarını yerine getiren bireylerin de maruz kalabileceğini kabul ediyor.

        İŞ HUKUKUMUZDA TACİZ

        Mevcut kanunlarımızda bu konuda iki düzenleme bulunuyor. Bunlardan birincisi Türk Borçlar Kanunu’nun “İşçinin kişiliğinin korunması” başlıklı 417’nci maddesi. Söz konusu maddede, “İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür” deniliyor.

        REKLAM

        İkinci düzenleme ise 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24’ncü maddesinde yer alıyor. Bu maddeye göre, “İşveren işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söyler, davranışlarda bulunursa veya işçiye cinsel tacizde bulunursa” ya da “İşçinin diğer bir işçi veya üçüncü kişiler tarafından işyerinde cinsel tacize uğraması ve bu durumu işverene bildirmesine rağmen gerekli önlemler alınmazsa” işçinin haklı nedenle iş akdini feshedebileceğini öngörüyor. İş akdini haklı nedenle fesheden işçi, kıdem tazminatını almaya hak kazanıyor.

        SÖZLEŞMEYE ÖNCÜLÜK YAPMAK NEDEN ÖNEMLİ?

        Haziran ayında kabul edilen ILO sözleşmesi, iki devlet onayladıktan 12 ay sonra yürürlüğe girecek. Sözleşmeyi onaylayan ülkelerin, işyerinde şiddet ve tacizi önlemeye yönelik olarak yasalarında değişiklik yapmaları gerekiyor.

        190 sayılı ILO sözleşmesini ilk onaylayan ülkelerden biri olmak Türkiye’ye prestij kazandıracak. Tüm dünyada tüketicilerin gücü her geçen gün artıyor. Tüketiciler, çocuk veya kayıt dışı işçi çalıştıran, işçilerine insanlık dışı çalışma koşullarını reva gören, çiftçilerin ürünlerini ucuz fiyata kapatan veya üretim aşamasında doğaya zarar veren ülkelerin veya çok uluslu firmaların mallarına karşı tüketimden gelen güçlerini kullanabiliyorlar.

        REKLAM

        Spor ayakkabısı üreten bazı markalar, tüketicilerden gelen tepkiler üzerine az gelişmiş ülkelerde imalat yaptırdıkları firmaların çocuk işçi çalıştırmaları konusunda geri adım attılar. Bazı kahve zincirleri, sattıkları her fincan kahveden elde edilen gelirin bir kısmını çevreyi korumak amacıyla kurulan vakıflara ayırmak zorunda kaldılar.

        Türkiye 190 sayılı ILO sözleşmesinin onaylanmasında öncülük ederse aynı anda birçok kazanım sağlayacak.

        Sosyal medyada 2017 yılında başlayan MeToo (Ben de) kampanyasında tüm dünyada iş hayatının her alanında cinsel taciz vakaları ortaya çıktı. Çok ünlü kadınların da tacize uğradıkları görüldü. Bundan dolayı dünyada tacize karşı bir farkındalık oluştu. İşyerinde taciz ve şiddeti önlemeyi amaçlayan sözleşmeyi onaylayan ilk ülkelerden biri olmak Türkiye’ye prestij kazandırır. Aynı zamanda yurt dışı pazarlarda Türk mallarını bir adım öne çıkartır.

        Sözleşmeyi onaylayan ilk ülkelerden biri olmak yurt içinde de taciz ve şiddete karşı topluma güçlü bir mesaj verilmesini sağlar.

        Sözleşmeye öncülük etmek sadece hükümetin ve TBMM’nin görevi olmamalı. Tekstil, otomotiv, beyaz eşya başta olmak üzere ihracatın yoğun olduğu sektörlerde imzalanan toplu iş sözleşmelerine ve iş sözleşmelerine bu yönde hükümler konulabilir. Şirketlerin, kurumların iç yönetmeliklerinde düzenleme yapılabilir. Kampanyaya dönüştürebilirsek önemli bir fırsat elde etmiş oluruz.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ