Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Kaykay hep sokakta!/ Selin Özavcı'nın yazısı

        Selin ÖZAVCI/ GAZETE HABERTÜRK-PAZAR

        Yönetmen Robert Zemeckis ve senaryo yazarı Bob Gale’in popüler kültüre en önemli hediyelerinden biri, 3 filmden oluşan “Geleceğe Dönüş” serisi... İlki 1985’te çekilen serinin 1989 yapımı ikinci filmi o yıllarda çocuk olanlar ya da ilk gençlik yıllarını yaşayanlar için, şu an içinde bulunduğumuz 2015 yılına dair tadından yenmez hayaller kurmayı sağlamıştı: Uçan arabalar, süper kahraman kostümlerine benzeyen giysiler, görüntülü konuşma, bağcıklarını kendi kendine bağlayabilen über havalı spor ayakkabı, parmak izi tanıma sistemi, tablet cihazlar, akıllı gözlükler ve uçan kaykaylar... Günümüzde ortada ne uçan araba ne de uçan kaykay “Hoverboard” var ama 2015 Ekim’ine ışınlanmayı sağlayan ikinci filmde gördüklerimizin bir kısmı da, mesela görüntülü konuşma ya da tablet cihazlar gibi, geleceğe dair öngörülü fikirler içeriyormuş meğer...

        Filmde, DeLorean isimli zaman makinesi arabayla bugüne gelen kahramanlarımız Dr. Emmett ve Marty McFly’ın gördüklerinin birçoğu hâlâ gerçek olmasa da kurduğumuz hayaller bize yeter. İnsanoğlunun Hoverboard’u hayali gerçeğe dönüştürmek için yaptığı bir kaç denemeyi saymazsak (örneğin Kanadalı mucit Catalin Alexandru Duru’nun icat ettiği pervane sistemli özel tasarım kaykayla su üstünde birkaç metre gidebilmiş olması) en azından, halihazırda elde olan geleneksel kaykay tahtasıyla da harikalar yaratmaya devam ettiğini söyleyebiliriz.

        POPÜLER KÜLTÜR İKONU

        Kaykay tahtasını ilk kimin icat ettiği bilinmese de, California’lı sörfçülerin dalgalarla verdikleri mücadelenin bir benzerini karada da vermek için 40’lı yılların sonu 50’li yılların başında kullandığı biliniyor. Bu el yapımı modellerden sonra ilk kaykay yine California’da piyasaya sürülüyor. 60’lı yıllarda daha çok genç kaykayı keşfediyor ve bu spor üzerine ilk yazılı mecra da yine bu yıllarda yayınlanıyor. Ardından kaykay sporcularının da artmasıyla yarışmalar, şampiyonalar düzenleniyor ne var ki literatüre yerleşmeye başlayan spor, sonraları tehlikeli olduğu gerekçesiyle geri plana düşüyor. 70’li yıllarda yeniden hareketlenmeler başlıyor ve 80’li yıllarda artık vazgeçilmez bir spor olurken popüler kültürde de ikon haline geliyor. Ülkemizde de aynı dönemde popülerlik kazanan kaykay sporuyla gündelik hayatta; genellikle büyük şehirlerde meydanlar ya da parklar gibi uygun alanlarda amatörce kayan gençler vesilesiyle karşılaşıyoruz. İstanbul’da ağırlıkla Ataköy, Beşiktaş ve Kadıköy iskeleleri, Moda - Caddebostan sahilindeki alanlarda kaykaylarıyla yaptıkları artistik hareketlere hayran kalmamak mümkün değil hani! Son dönemde, kaykay sporuna olan ilginin arttığını gözlemlemek mümkün. Tabii işin turnuvalar, şampiyonalarla renklenen bir de profesyonel tarafı var. Ekstrem spor tutkunlarının takip ettiği turnuva ve şampiyonalar, kaykaycılar için rekabet etme, yeteneklerini sergileme ve kaynaşma alanı oluyor...

        TÜRKİYE’NİN İLK KAYKAY TAKIMI

        Yaşları 20 ila 31 arasında değişen İstanbul, Ankara, Bursa ve İzmirli; aralarında öğrenciliğin yanı sıra kameramanlık yapan, görüntü yönetmeni ya organizasyon gibi farklı meslekleri olan, 5 kişilik bir ekipten oluşan Vans Türkiye Kaykay Takımı üyeleri de kaykay sporunu profesyonel olarak yapanlardan... Cenk Kulioğlu, Yiğit Akbıyık, Ali Osman Ensar, Alper Çanakçı ve Reha Can Uzer’den oluşan ekip, 4 Ağustos’ta Tour by Vans III ile macera, adrenalin ve lezzet dolu bir kaykay macerasına daha çıkacak. Türkiye’nin ilk ve tek kaykay takımı olan ekibin amacı kaykay sporunu sevdirmek ve Türkiye’nin gizli zenginliklerini tanıtmak. Ekibin 17 gün sürecek turda bu yılki rotasıysa Güneydoğu...Yol üzerindeki şehirlerin güzelliklerini ve özellikle dillere destan yemeklerini keşfetmek üzere gerçekleşecek tur Gaziantep, Kahramanmaraş, Kayseri, Adana, Mersin ve Hatay’ı kapsıyor.

        Ekip üyelerinin beşi de bu sporla çocuk yaşlarda ya tesadüf eseri ya da merakla tanışmış. Kaykay sporunun karakteristik özelliklerini sorduğumuzdaysa hepsinin kendilerine göre tanımları var. Ekibin en büyüğü Reha Can Uzer bunu “Vücut ve beyninizi yaptığınız hareketle birleştirerek o andan zevk almak” olarak anlatıyor, 23 yaşındaki Ali Osman Ensar ise “Ekstrem sporlarda insanların aldığı riskler onları güçlendirir. Daha iyi ve net kararlar vermelerini sağlar. Sokağın size kattığı çok fazla şey var. İnsanlarla nasıl iletişim kurmanız gerektiğini öğrenir, başka yerlerde kaymak için şehir şehir gezerek ufkunuzu genişletirsiniz.” Ekibin en genç üyesi Yiğit Akbıyıksa “Kaykay kayarken meditasyon yapıyor gibi hissediyorum çünkü kafanızı boşaltıyorsunuz. Saatlerce denedikten sonra tek bir hareketi gerçekleştirme hissi paha biçilmez” diyor. Ekibin tüm üyeleri yaptıkları kaykay vesilesiyle tanışıp arkadaş olmuş. 23 yaşındaki Alper Çanakçı “Sevdiğiniz insanlarla sevdiğiniz bir işi yaptığınız zaman hikâyenizin müthiş olmaması zaten çok zor” diyerek özetliyor bu durumu.

        Kaykay sporu konusunda tavsiyeleri neler olur diye sorunca, ekibin deneyimli üyelerinden Cenk Kulioğlu “Tavsiye olarak sabırlı olmanın önemli olduğunu düşünüyorum. İlk başlarda güvenlik açısından koruma kullanmakta fayda var” diyor.

        2015 rotasında onları güzel yemekler ve farklı kültürden sıcak insanlar bekliyor. Daha da önemlisi; kaykay sporunun DNA’sı şehrin dokusunu yakalamak ve keşfetmekten geçiyor ve onlar bu tur sayesinde kaymak için yepyeni alanlar keşfedecek.

        Çocuklarının hayatını değiştiren girişim: ‘Skateistan’

        Kamboçya ve Güney Afrika’da kaykay, kız çocukları için çok çok anlamlı. Afganistan’da kız çocuklarının bisiklete binmesi yasak ancak kaykay için böyle bir yaptırım düşünülmemiş. Ve 2007’de Skateistan bu boşluktan ilerleyerek kız çocuklarının hayatını şekillendirmeye başlamış. Skateistan, yaşları 5 ila 25 arası değişen; yüzde 60’ı dar gelirli ailelerden gelen, yüzde 40’ı kızlardan oluşan çocuk ve gençler için ulaşılabilir eğitim sağlamak üzere kaykay sporunu kullanan bir sivil toplum kuruluşu. Kaykay sporunun motivasyon artırıp sosyal ilişki güçlendiren bir spor olmasından yola çıkan organizasyon, aynı zamanda onlara çocukluklarını yaşama ve eğlenme imkânı tanıdığı için bu sporu seçmiş. Avustralyalı kaykay sporcusu Oliver Percovich tarafından hayata geçirilen organizasyona, 2012’de Kâbil’deki NATO binasına gerçekleşen bombalı saldırıda 4 üyesinin hayatını kaybetmiş olması engel olmadı ve çocuklar için hâlâ çalışmaya devam ediyor. (skateistan.org)

        İnsanoğlunun uçan kaykayla imtihanı

        90’lı yılların en büyük geek dedikodularından biri Geleceğe Dönüş serisinde görünen uçan kaykayların aslında gerçekten de yapıldığı ama fokus grubu aileler tarafından aşırı tehlikeli bulunduğu için projenin gizlendiğiydi. Dedikodular bir yana yukarıda da bahsettiğimiz Kanadalı mucit Catalin Alexandru Duru, Hoverboard fikrini gerçekleştirmek üzere çalışan tek hayalperest değil. 2005’te kendi tasarladığı hoverboard’u ile hayli takdir toplayan Jason Bradbury ya da 2011’de tasarladığı hoverboard’u elektromanyetik alan kullanarak havaya kaldırıp lazer yardımıyla havada tutmayı başaran Fransız sanatçı Nils Guadagnin gibileri çabalarından dolayı takdir etmemek mümkün değil. Yanı sıra işi daha ciddiye alanlar da oldu. 2014’te Arx Pax isimli girişimin Hendo ismini verdiği ve projeyi gerçekleştirmek üzere fon toplamaya başlamasının üzerinden 1 yıl bile geçmeden sıvı nitrojen soğutmalı süper iletkenler ve sabit mıknatıslarla çalışan “Slide” isimli kaykayla ortaya Lexus çıktı. Bakalım daha neler göreceğiz...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ