Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Tarifeli seyyar lezzetler

        Mehmet Emin DEMİREZEN/ GAZETE HABERTÜRK-PAZAR

        Yazdan kalma bir günün akşamı Cihangir’de dolaşırken Roma Parkı’na geldim. Tam çayımı yudumlarken bir uğultu! Hemen arkamda küçücük bir mobiletin arkasında uzun bir kuyruk. Kuyruğa yaklaştıkça burnuma lezzetli kokular da gelmeye başladı. Yaşını almış bir çift hurda bir arabanın arkasında köfte ekmek yapıyor. Köftenin cızırtısına dayanamadım bir yarım ekmek de ben söyledim, bir şey değil ayranla 8 lira. Köfteci amca ile konuşurken “Yarın iş çıkışı arkadaşlarımı getireyim” dediğim zaman “Hop orada dur bakalım genç adam, bu tezgâh biz istediğimiz zaman açılıyor” dedi ve kesik kesik güldü. Meğer onlar sadece yazın saat 22.00’den sonra açarmış. Rivayete göre burada kuyruk bekleyenler arasında Zeki Demirkubuz ve Kenan İmirzalıoğlu da varmış. Ağızlarının tadını biliyorlarmış... Ne güzel iş, istediğin zaman aç istediğin zaman kapat. Haksızlık yahu, insanın canı çektiğinde illa akşamı mı bekleyecek? Araştırdım ki böyle beklenen lezzetli tezgahlar sadece Cihangir’de yokmuş. Bir “sonradan gurme” ciddiyetiyle bulabildiklerimi tek tek gezdim. Neler buldum neler...

        06.00 - 09.00 Aman işe kahvaltı yapmadan gitmeyin!

        Erken saatlerde evden çıkanların arasında çok meşhur biri var; Kahvaltıcı Erol. Halıcıoğlu metrobüs durağının yakınlarında. Sabah 06.00-09.00 arasında açıyormuş, erkenden gittim. Bir arabanın arkasına dizmiş kahvaltılıkları, ne ararsan var; çikolata kreması, organik bal, kavurma, salatalık, domates, haşlanmış yumurta, roka, salam, peynir çeşitleri, reçeller... Bana bir şeyler hazırlarken Erol Bey “Yaklaşık 4 yıldır aynı yerdeyim. Tuz ister misin?” diyor, kafamı sallıyorum. 5 liraya koskoca ekmek, “İnsan bunu yerse akşama kadar acıkmaz” derken biri geliyor. Bir şirkette yönetici asistanı, “İşyerim Merter’de, yetişeceğim diye ağzıma bir lokma koymadan çıkıyorum. Erol sabahları bizim kurtarıcımız oluyor” diyor. Tabii böyle sözler söyleyince kaptı 1 liralık indirimi de! Yiyecekler tozlanmasın diye özenle sarıp sarmalamış, eldiven kullanıyor. Dayanamadım sordum: “Neden 9’da kapatıyorsunuz?” Eldivenini giyerken “Satacak bir şey kalmıyor da ondan” dedi. 5 TL’ye ekmek arası kahvaltı için erken kalkmak gerek!

        12.00 - 16.00 Tezgâh küçük, kuyruk uzun

        Taksim gibi dört tarafı restoranla dolu olan bir şehir merkezinde öğle vakitleri birinin yolu gözleniyor. Saat 12.00’yi gösterince küçük arabasıyla tıngır mıngır gelip şemsiyesini açıyor, o daha ne sattığını söylemeden kuyruk başlıyor. Belki bilenler vardır, Talimhane’deki Ciğerci Usta. Kuyruğun başını beyaz yakalılar çekiyor. Ustayla konuşmaya çalıştım ama öyle yoğun ki ancak bana ciğerin fiyatını söyleyebiliyor, 6 lira. El mahkûm, o konuşamayınca sıradakilerle sohbete başladım, saat 12.00 ile 16.00 arası açıyormuş ama genelde 1 saatte ciğer bitermiş. Dediklerine göre ciğeri lezzetli ama nereden buluyorsa soğanı bir başka güzelmiş. Birine “Siz çalışmıyor musunuz? Ofiste soğan kokmaktan çekinirler genelde” deyince çekmecesinde her zaman diş fırçası ve diş macunu olduğunu söylüyor. Ey yemek aşkı nelere kadirsin?

        20.00 - 23.00 Çıtır çıtır balık, püfür püfür Boğaz

        “Bu akşam ne yiyeceğim?” ya da “Ne pişireceğim?” diye kara kara düşünüyorsanız, Boğaz’a karşı bir yemeğe ne dersiniz? “Pahalı olur öylesi” demeyin, Oktay Abi var. Hava kararınca Karaköy sahilinde kuruyor seyyar arabasını, başlıyor balıkları kızartmaya. Beyazıt’a okuldan dönerken az yemedim onun çıtır balıklarını. Balığı da yeşillikleri de günlük, taze. Bol kıvırcılıklı balık ekmek 6 lira, manzarası bedava. Aman saate bakmadan gitmeyin, gündüz saatlerinde bulamıyorsunuz onu. Akşam 20.00’den sonra görünüyor.

        17.00 - 04.00 Kitap kurtlarının kurtarıcısı Şişko Erdal

        Taksim’deki Atatürk Kütüphanesi’nin önünde her gün saat 16.00 - 04.00 arasında bir duman yükseliyor, taa 1986’dan beri... Bir servis aracından bozma ocakbaşında bir zamanlar kebap satılırmış ama şimdi sadece köfte ve arada tavuk ızgara var. Aracın üstünde koca harflerle Şişko Erdal yazıyor. Erdal yaşlanmış, ocağın başında çırağı Altan duruyor. Yarım ekmek köfte 6 TL. İlk önce bol acılı bir köfte söylüyorum, sonra soruyorum: “Burası işlek değil, saatin de çok uygunsuz. Nasıl iş yapıyorsun?” Sonra kafasıyla kütüphaneyi işaret edip “Abicim bu kütüphane hiç boş kalmaz. Hiç kapanmıyor da artık, her saat birileri geliyor. Orada acıkan ne yapsın benden alıyor yiyecek” diyor. Kütüphane müdavimleri Altan’a selam vermeden geçmiyor. Vallahi Şişko Erdal bu işi çözmüş!

        21.00 - 03.00 Plazalar arası kebap

        Gece mesaisi yapanlar bilir, karnı acıkınca ya otomatlara saldırılır ya da dışarıdan bir şeyler sipariş edilir. O da doymak için değil geceyi geçirmek için yenir. Levent’te çalışanlar bu konuda şanslı. “Mesai demek acıkmak demek” diyor mobilet içinde etleri şişe geçiren Orhan Abi. Dört bir yanı gökdelenlerle sarılı bu kebapçıda Adana, Urfa, tavuk dürüm hatta porsiyon bile var. Eti iyi de bulgur pilavına kaşık kaşık daldım. Fiyatlar makul, 6-8 lira arasında. Orhan Abi’nin dediğine göre en çok mesaide kalan plaza çalışanları ve yoldan geçenler uğrarmış. Karnı aç olmayan da odun ateşindeki semaverde demlenen çaya geliyor gördüğüm kadarıyla. Bazen oğlu da heves edip babasıyla geliyormuş, çay servisi de küçük Murat’tan.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ